@uykuluhatun
|
#Yeni Şeyler
Benim güzel karga ruhum..
Bilin bakalım tam ön sıraya kimler oturdu? Nigara ve Sultan kızın ismimin Nigara olduğundan şüpheliyim! Neden yalnız kalmak istedikçe çevremdeki insan sayısı artıyor? Birisi bana bunu anlatabilir mi? " Merhaba! Ben Dinara. " dedi elini uzattı. Başımı sallayıp kafamı sıraya koydum ve dışarı seyretmeye başladım. " Sanırım burda adab-ı muaşeret derside vermiyorlar. " dedi şu turunç kafalı olan. " Dediğin kelimenin anlamı bildiklerine bile emin değilim. " dedi Dinara mı Nigara olan. " Üstüne gelmeyin onun. " dedi net bir şekilde Affan. Sesli bir şekilde nefes alıp verdim. Orda olduğumu ve onları duyduğumu hatırlatmak istedim. Yabancı olan kıza sürekli soru sormaya gelenler olunca başımı kaldırıp dikkatlice ona baktım. Kökeni yabancı olsa ne olurdu? Sonuçta buradaydı ve bizim gibi solunum yapıp ihtiyaçları vardı. Ah bu insanoğlu! " İzninle. " dedim Affan'ın kalkmasını anlaması için. Gülümseyerek ayağa kalktı. Bir gün gülümserken çaksam okuldan atılır mıyım? Sınıftan çıktığımda bunun yasak olduğunu bildiğim halde yapmıştım. Her zaman ki petekleri olduğu yere oturdum. Kapşonumdan kulaklığımı çıkarıp kulağıma taktım. Müzik listeme göz gezdirip bu ara kafayı taktığım şarkıyı açtım. Sinem Kadıoğlu - Zaman ihlali kadının naif sesi rahatlama yardım ediyordu. Gözlerimi kapatıp kendimi tamamen şarkıya kaptırmıştım. " Unutma karga güzelim ben her zaman yanındayım! " Bana söylediği son kelimeydi, yanıma geliyordu ve kaza geçirdi! Benim hatamdı onu aramam gerekiyordu. O gün o gün.. Kulağımda çıkarılan kulaklık yüzünden düşünceme ara verdim. Turunç olan kıza boş şekilde baktım. " Neden böyle yaptığını çözmeye çalışıyorum. " kaşımı kaldırarak ona baktım. " Dilini mi yuttun acaba? " Derin nefes alıp, " Sorun nedir? " dedim bıkkın bir sesle. " Şükür dilin varmış! " dedi sevinçle. Onun bu haline az kalsın gülecektim ama gülmedim. " Neden kendini hayattan soyutladığını merak ettim. " dedi omuz silkti. " Sorun yokmuş. " dedim omuz silkerek kulaklığımı takıyordum ki elimi tuttu. " Kıza bak ya. " dedi gülerek. O yokmuş gibi davranmaya başladım. " Pekala Ümran Kaygusuz sana bir soru soracağım. Sonra gidiyorum. " dedi yüzüme dikkatlice baktı. " Ne giderir insanın özlemini, bir kare fotoğraf mı ? Bir nefes, kokusu mu? " diyince yutkundum. Bu soru tam ön ikiden isabet etmişti. " Peki, bunlar yeter mi özlemde ki çaresizliği gidermeye? " diyince afalladı. Böyle bir cevap beklemediği aşikardı. " Ah sanırım bu okulda kafa dengi birileri varmış. " diyince başımı salladı yürümeye başladım. Bahçeye indiğimde 3 ay tatilini nasıl bu kadar çabuk geçtiğini düşündüm. Banklara doğru giderken sırtıma gelen basketbol topu ile yüzümü buruşturdum. Geri dönüp topu aldım. Çağrı bana doğru bakınca özür dilemeye başladı. " Özür dilerim yemin ediyorum bilerek olmadı! " cevap vermek yerine topu sektirip potaya attım. Uzaklıktan attığım topun sayı geleceğini ben kadar diğerleri şaşkın bir şekilde baktı. Bekir Bilmiş bana cidden sosyal bir hayat sunmuştu.. Okuldan çıkar telefonları eve bırakır akşam ezanına kadar gezer ve bir şeylerle uğraşırdık. Basketbol oynamayı seviyordu yaşına göre çelimsiz ve zayıftı. En azından uzun ve zayıf olmayı tercih ettiğini söylerdi. Hayattan zevk almayı biliyordu o, her şekilde değerlendir yarın ölecekmiş gibi yaşardı. " Özür dilerim. " sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Çağrı Akın'a ne olmuştu? Yok yok bu sene herkeste bir sorun vardı. " Önemli olmadığını anlamış olman gerekirdi sadece bir top. " " Basketbol topu başka biri olsa çığlık atarak ilgi çekmeye çalışırdı. Benim gibi bir yakışıklı biri top attıysa bide. " egonu kaldır sen otur Çağrı, diyecektim diyemedim! " Dikkat çekmeyi sevmiyorum. " " Bunun farkındayım zaten ama liseye ilk başladığın zaman ister istemez ilgi çekiyordun. " " Ne gibi? " " Sen ve Bekir sürekli gezer, o çalar sen söylerdin. Üstüne üstlük okulun birincisiydin. " şuan sonuncu ve okulda görünmezim. " Evet. " dedim soğukca. " Onun için üzgünüm, zor olmalı. " başımı olumlu bir şekilde salladım. Banktan kalktım, " sonra görüşürüz. " diye eklese de cevap vermedim. Bu biraz ukalaca olmuş olsada pek önemli değildi. En azından uzak durması gerektiği anlamış olurdu. Sınıfa girince zil çalmıştı, mükemmel zamanlama! Şuan ki derse bakıp sırama geçtim. Ders edebiyattı ve Elif Hoca bu sene daha acımasız olacak gibiydi. Geçen sene ortalama 70 altında olduğunu ve son senede bunun en az 80 olması gerektiğini iyi bir şekilde vurguladı. Sırama oturmaya geldiğimde Dinara artık başında toplanan kızlara gitmesi gerektiğini tatlı bir dil ile söyledi. Neyseki Tuğçe ve Selin'in test çözme zamanı gelmişti. Çoklu defterimden herhangi bir bölümü açıp Edebiyat yazdım. Elif Hocanın verdiği puf noktalar vardı. Çoğunlukla soruları tek tek cevap verip kağıdı boş verirdim yada sınıfı geçecek kadar bir puan yapardım. Hocaların çoğunda böyleydi. Eski Ümran sadece dersi dinler not alır sınava öyle çalışırdı. O çok sosyaldi şuan ki ben işe tam zıttı. Bakkal için dışarı çıkardım yada parkta sallanmaya giderdim. Evde zaman öldürmek için ders çalışırdım. Mesela ygs lys geçen sene çalışmaya başlamıştım. Bu senenin konularını kalkıp tahtada anlatacak kadar bilgim vardı fakat yemiyordu. Hayalet olarak dolaşmak daha güzeldi. Derse girer çıkar ve uyurdum. Okulda sırada uyumak gibisi yoktu. " Sen Bekir'i tanıyordun değil mi? " dedi Nigara. Kalbim acıyla atmaya başladı. " Bekir'i tanımaktan öteydi bizim aramızdaki. " dedim net bir şekilde. " Sevgili miydiniz? " diyince histerik bir şekilde güldüm. " Kardeşten öte, dosttan öteydik. Yanlış anladın. " " Aslında bir süre onunla konuşmuştuk fakat o istemedi. " diyince düz bir şekilde baktım. " Nasıl yani?" " Affan benim halamın oğlu, Bekir'de Affan'ın halasının oğlu yani bayramdan bayramda da olsa bir arada sıkça bulunduk. O zamanlar görüyorduk birimizi denemek istedik olmadı. " Demekki liseye geçtiğimiz yıl aşk hakkında bu yüzden sürekli soru soruyordu. " Ümran insan uzağında olan bir insana aşık olabilir mi? " dedi gitarını kenara bıraktı, gülerek Bekir'e baktım. " Aşkı mesafe ile kısıtlaman çok saçma değil mi cancağızım? " zorla tebessüm etti. " Haklısın karga güzelim. " " Hem karga diyip hemde şarkı söyle diyorsun. " dedim gülerek ensesine vurdum. Bahsettiği kişi o muydu yani? Bundan mıydı çekik sevdası? " Anladım neden olmadınız? " diye sorunca gözlerini kaçırdı. " Bekir sonradan istemedi bende karşı çıkmadım.. Öl-. "lafını tamamlamadan Affan gelmişti. " Sonra konuşuruz. " dedi önüne döndü. " Merhaba Ümran." dedi yine o meşhur gülümsemesi ile... Neyi zorluyordu onunla muhattap olmak istemiyorum ki! " Merhaba. " dedim başımı sıraya koyup camdan dışarı bakmaya başladım. Bütün gün boyunca anılarla boğuşup dışarı boş boş baktım. Sultan benimle konuşma çalışmış olsada etrafımda kimse yokmuş gibi davrandım. Okul dağılırken Çağrı benimle yürümeye başladı. Sırt çantamı kolunu sıkarak sakinliğimi korumaya çalıştım. " Harika bir sayı yaptığını söylemek istedim bugün senin olduğun yerden çok denedim 3 4 denemede attım sanırım. Acemi şansıydı değil mi? " " Öyle dersem gidecek misin? " diyince kaşlarını havaya kaldırdı sonra çattı. " Benimle konuşmak istemiyor musun? " dedi kolumu tuttu. " Bunu anladığına sevindim. " demekki o kadar köşeli değilmiş jetonun! " Bir dakika güleceğim. " dedi zorla kahkaha attı ve etrafın ilgisini çekti. " Kızlar benimle konuşmak için sıraya giriyor ve sen konuşmak istemiyorsun öyle mi? Seni kurtardım ben! " dedi ah zavallım egon mu zedelendi? " Bırak kızı Çağrı. " diye araya girdi Affan. " Senlik bir durum yok abaküs. " dedi sertçe. " Yahu bilen bilmeyen benim için kurşun önüne geçmişin sanar alt tarafı ıslattı bak aynen böyle. " dedim şu şişemi açıp başımdan aşağı döktüm. Kız manyak , bu deli , kafayı sıyırmış Vs.. Gibi şeyler söylemeye başladı etrafımızdakiler. " Sen manyak mısın? " " Haa şunu anlasaydın. Görmezden gelin beni. " dedim ona sinir dolu gözlerle baktım. " hepiniz! " diyerek etrafa baktım. Sanırım son iki yıldır ilk defa sesim bu kadar çok çıkmıştı. " Gidelim burdan!" diye kolumdan sürüklemeye başladı Affan. Çünkü Çağrı Akın egosu yerlerde geziyordu ve gözünü kararmıştı. Beni bırakmasını söylesemde dinlemedi, okuldan biraz uzaklaşınca durdu, " Sen kafayı mı yedin? " " Bunu yeni mi anladın? " dedim kolumu ondan kurtardım. " Ümran gittikçe batıyorsun. " " Batanda benim boğulanda! Ceset olanda! Herkesten uzak duranda! Sizene! " " Ümran bak -" sözünü kestim. " Affan sen kimsin ki? Seni neden dinleyim? Sen Bekir Bilmiş değilsin, kendine gel! " dedim yürümeye başladım. Sanırım onuda sinirlendirmiştim. Umrumda mıydı? Tabi ki hayır! Sinirimin geçmesini bekleyerek yürüyordum ama bir gıdım eksilmemişti. Pimi çekilmiş bir bombaydım eğer ben patlarsam çevremde kimse sağ kalmazdı! Neden anlamak bu kadar zordu? Bir insan herşeye sabır ediyorsa sonunda patlayacağını bilirdi. Benim patlarsam eğer zararım hat safhada olurdu! Eve yaklaştığımda arkamda ki ayak sesi dikkatimi çekti. Arkaya dönüp baktığımda Affan'ın arkamda olduğunu farkettim. " Ne şimdi de takip mi etmeye başladın? " " Seni takip ettiğimi nerden çıkardın?" dedi ukala gülüşünü dudaklarına kondurdu. " Nerden acaba (!)" diyerek alayla ima ettim. Gülümsedi, cidden bu halde bile güldü. " Leyla Bilmiş benim halam unuttun mu?" diyince şaşkın bir şekilde baktım. Aferin Ümran kendini rezil etmeye devam! Diyecek bir şey olmadığı için eve girmeye karar verdim. " Ümran sen misin? " diye sordu. En azından sen mi geldin demesinden iyiydi. " Evet. " " Ben çarşıya gidiyorum, Çağla arkadaşları ile gezecekmiş. Geç gelir dolapta yemek var ısıt ye. " " Tamam anne. " dedim merdivenden çıkarken. " İstediğin bir şey var mı? " diye bir soru yöneltti. Çatık kaşlarla ona baktım benim fikrimi alıyordu hayret! 2015 / 2016 öğretim yılı çok garipti! " Hayır anne, teşekkür ederim." dedim merdivenlerden çıkmaya başladım. Bu yıl neler olacak cidden merak etmiştim! Kendimi yatağa attığımda boş boş tavanı baktım.. Yarının ne olacağınu bilmiyorduk fakat gelecek için bir sürü plan yapıyorduk. Neden? Çünkü biz ölmeyeceğiz yada sevdiğimiz biri ölmeyecek. En yakının ölünce anlıyordun hayatın gelip geçici olduğunu.. İnsan 18 yaşında mezara girer miydi? Hayır, mecazi olarak diyorum. Sadece yaşamak için yaşıyorsun. Okul git gel biraz oyalan sonra yat uyu. Ertesi gün herşey tekrar ediyor. Değişen tek şey gün ve ay. Ben yine ben, yokluğu yine yokluk. Zorla yataktan kalkıp yataktan bacaklarımı sarkıttım. " Yanıma geleceğim Bekir az sabır. Saçlarımı örüp üstümü değiştim, abdestimi alıp başıma şalı örttüm. Spor çantamı koluma takıp konverslerimi giydim. Karan'ın beni duyması için ıslık çaldım. Beni duyar duymaz koşmaya başladı, bacaklarıma dolanıp inledi. Başını sevip ona öpücük attım. " Sende özledin dimi? " diyince acıyla inledi. " Bende özledim be oğluş. Hemde çok!" Mezarlık neredeyse 45 dk uzaktı yürüme mesafesinde. " Nasılsın Halil amca? " dedim mezarlık bekçisine bakarken. " İyiyim Ümran kızım sen nasılsın? " " Olduğu gibi, görübdüğü kadar. " dedi omuz silktim. Acıyla tebessüm etti. Yolun kenarında bir mezarlıkta burası, bu kısım mezarlık için yapılmıştı. Mezar taşlarını gördükçe içim titredi. Açtım ellerimi ilk olarak Fatiha sûresini okudum onların ruhlarına.. Bu şekilde az da olsa yüreğim biraz rahatlamıştı. Bekir Bilmiş D ; 18.01.1998 Ö ; 10.06.2013 Ruhuna el fatiha Ölüm haberini ilk aldığım anı anımsayınca görünmez eller tekrar boğazımı sıkmaya başlamıştı.. Boğazımı sıkan o eller nefes almamı güçsüzleştiriyordu. Gök yarılacak gibi yağmur yağmaya başlamıştı o gün, yazın ortasında mevsim kış olmuştu! Bekir yağmurlu bir günde ayrılmıştı aramızda, yağmurlu günde terketmişti beni.. Karan sahibinin yattığı toprağa başını koyup inlemeye başladı. Bekirin gittiği ilk 3 ay buraya gelip akşama kadar ağlardım yada toprağına başımı koyup saatler boş boş etrafa bakardım. Ben bedenimi 16 yaşında gömmüştüm. Karga ruhum sayesinde hala hayattaydım. Kargalar uzun yaşardı.. Aslında en acıdığım bir hayvandı, rivayetlere göre fazlasıyla uzun yaşarlardı. Belkide benim cezam sevdiklerimi teker teker gömmekti. Ben öldüğümde tabutumu taşıyacak biri olmayacaktı. Bekir gitmişti giderken mutlu Ümran'ıda götürmüştü. " Selamün aleyküm Bekir. " ikimizde selamlaşırken bu kelimeyi çok kullanırdık. Babam ve Hamit amca çok sık kullanırlardı. Küçüklüğümüzden beri onlara nereye biz oraya giderdik, onlar nasıl sıkı dost oldularsa bizde öyle olmuştuk. Babamlar kahve giderse peşlerinden giderdik hoş bu benim belli yaştan sonra yapmamam gereken bir şey olmuştu. " Yine açıldı okul ve yine sensiz o koridorlar. " Karan burnu ile toprağı eşelemeye başlamıştı. " Bir daha gök yarılacak gibi yağmur yağmadı Bekir. İki gün boyunca sağanak yağmur yağdı seni mezara koyduktan ertesi gün güneş senin çamur toprağıns değmişti. Her gök gürültüsü duyduğumda hıçkırım artmıştı.. O gün.. " derin nefes aldım. " bende ölmüşüm gibiydi sanki bir tek sen girmedin o toprağa bir tek senin nefesin kesilmedi.. Yağmur bana eşlik etti ağlamamda.. Gittiğin gerçeği kabullenmek çok zor oldu. Alıştın dimi oraya? " elim toprak ile buluştu.. Ego, zenginlik, güzellik, fakirlik.. Bunun altında eşit oluyordu. " Artık kin tutmuyorum biliyor musun? Okulda başıma gelmeyen kalmadı. Başak çok uğraşıyor benimle. Nedenini bilmiyorum. Okulda da sonuncuyum yani 12'ler arasında. Sonuncu olduğum lafına alınma sakın! Geçen sene 11 sınıfta en düşük not 58 di o sayıda benim. " toprağa uzandım. Karan gibi kafamı gömdüm. " Rahat mısın burda? Pek rahat gözükmüyor. Artık gözüme hiçbir şey güzel gelmiyor. Çok sevdiğimiz gökyüzü bile.. Asfalttan bir farkı yok gökyüzünün. Gecenin de gündüzden. Yada yaşamanın pek tadı yok.. Tükeniyorum Bekir, tükeniyorum ve bunu kimse görmüyor. Yavaş yavaş eriyorum yakında yok olacakmışım gibi geliyor.. İki buçuk yıl koskoca tek mutlu anı olmaz mı insanın? Ne 17 yaşın nede reşit olmanın tadı var. Sen gittikten sonra zaman geçti acısı baki kaldı. " hıçkırıklarımı tuttum. Ağlamak bir şey değiştirmiyordu. Hıçkırıklarım çıkmasına izin vermeyince göğüs kafesim sadece hareket etti. " Bırak gözyaşlarını onları rehin tutamazsın. Onlara özgürlüklerini ver. " ses tanıdıktı. Başımı kaldırdığımda kızarık gözlerle bay çekik gözü gördüm. " Gözyaşlarım benimle kalsın. " dedim sinirli bir şekilde baktım. " Hasta olacaksın. " dedi elini omzuma koydu. Ben dizlerimin üzerinde otururken o çömelmişti. " Gitmek istemediği halde gidenlerin ruhu daha ızdırap çeker. " diyince ona baktım. " Acı mı çekiyor?" " Seni böyle gördükçe evet. " dedi elini çekti. Karan'a bakıp gülümsedi. " Oğlum çok mu özledin? " sadece inleme sesi duyduk. " Senin en yakının dostun benim ise sadece kuzenim. Sen her zaman daha yakın oldun ona. Daha çok sevdi seni. Kuzenim ile seninle zaman geçirmediği zamanlar görüşüyordum.. Aslında sana o sıra çok gıcık oluyordum. Sen çok iyi bir dostluk yaşadın Ümran, çok şanslısın. " " Ben senin dostluğunu çalmadım. Böyle düşünme. " " Sen sadece şanslısın. " dedi omuz silkti. Bir nevi haklıydı. " Hayatında önem verdiği tek kişi sendin. " diye ekledim. Akan gözyaşını sildi. Affan Türker ne kadar haklı olabilirdi ki?
|
0% |