Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@uykuluhatun

#O ANILAR

 

 

" Bekir, bekle beni! " diye bağırdım bütün sesimle. Hızımı daha da arttırmıştım, çocukluğumuzun geçtiği parka doğru yöneldi, tabiki o zamanlar parkta ki oyuncaklar bu kadar yeni değildi. Son anda sırtına, zıblayınca ikimizde yeri boyladık.. " Pis şişko! " diye bağırdı kafası kuma gömülmüştü. " Ben şişko değilim, sen fazla zayıfsın! " diye itiraz ettim.

" Kırdın kızım kemiklerimi kaç kilosun acaba! "

" Kızların kilosu sorulmaz canım, hem ergenlik döneminde gelişmekte genç bir kızım. " ona trip atarak kalktım. Kaydırağa doğru tırmandım, kaydırağın yanında ki korumalıkta biraz boşluk vardı ordan ayaklarımı sarkıttım. " Karga güzelim! " diyince sırıttım. İpler benim elimde!

" Sizinle konuşmuyorum Bay Bilmiş! Rabbim insanın bir soyadı bu kadar yakışamaz!"

" Pekala." diyerek uzaklaştı. Arkasından bakarken dudaklarımı büzdüm, " İnsan gönlümü alır! " oradan çıkıp kaydıraktan kayarak parktan çıktım. Bir tane duvarımız vardı orda oturup konuşurduk, onsuz ilk gidişim. Kendisi kaybederdi.

" Sinir ediyosun Bekir, ben sırf yüzün asık diye yapmıştım. " ayaklarımı sallarken düşündüm. Bekir ile en fazla kaç gün uzak kalmıştık, 1 gün 3 gün?

Belkide saatlerdi, birazdan gelir özür dilerdim. Tabi gelirse.. Bu ara hamile kadınlardan daha alıngandı. Yine ayrılmadık, aynı liseyi kazanmıştık elbet barışırdık canımı sıkmaya gerek yoktu. " Öhö öhö" diye biri öksürünce karşıda Bekir'i gördüm. Bir elinde beyaz sayfalar diğer elinde balon ve poşette dondurma vardı. " Şişko dediğin kişiye dondurma getirmekte ayrı bir ironi. " dedim elleri göğsümde birleştirip trip moduna geçtim. Eliyle 1 dakika yaptı, balonu koluna bağladı ve dondurmayı yere bıraktı. İlk beyaz sayfayı çevirince bir yazı ile karşılaştım.

SEN ŞİŞKO DEĞİLSİN, SİNİRDEN DEDİM.

Yazıyordu, istifimi bozmadım.

ÖZÜR DİLERİM KARGA GÜZELİM, SEN HER HALİNLE ÇOK GÜZELSİN.

AFFET BENİ!

AFFETMEZSEN BALON GÖKYÜZÜNDE HİÇLİĞE GİDECEK.

BENİ AFFET BALONU BAĞIŞLA.

KARGA GÜZELİM BİRİCİK DOSTUM SENİ ÇOK SEVİYORUM

AFFETTiN DİMİ?

En sonunda başımı olumlu bir şekilde salladım, bu şapşalı nasıl affetmezdim? " Sen bir tanesin! " diye bağırarak yanıma geliyordu.

" Kahretsin, öyleyim. " diyerek güldüm. Gelince bana sımsıkı sarıldı. " Tripler kraliçem benim, tripleriniz benim için işkence. " diyince kahkaha attım, " Eşek misin? " bileğine bağladığım balonu çözüp özgürlüğüne kavuşturdum. " Naptın?"

" Elimde patlamasından iyidir. " diyerek omuz silktim. " Onları ne ara yaptın? "

" Hemencecik. "dondurmanın kapağını açtığımda sulu bir dondurma ile karşılaştım. Bunun yiyecek pek hali yoktu, bizde eğlenirz!

Kutuya daldırdığım elimi çıkarıp çıkamaz suratına sürdüm. Evet, duyduduğum Bekir'in çığlıklarıydı. Ne demek erkek adam çığlık atmaz! Bekir çok güzel atıyordu.

Dondurma bittiğinde savaşta bitti sonuç üstümüz başımız dondurma olmuştu. Özelliklede saçım!

Bekir dudağında ki dondurmayı yalayıp, " Tadına güzelmiş ya! "

" Ne pis insansın sen! "

" Tevecüğün güzelim. " dedi göz kırptı. Elinde kalan dondurmayı saçıma sürdü. "Bekir Bilmiş bunu ödeyeceksin! "

" Sıkıysa yakala? " dedi koşmaya başladı, mahaleye girdiğimizde hızını dahada arttırdı. Kapısının önünde durup, " Temiz ol gel kafeye gidelim. " diyerek benden kaçtı.

" Gelmiyorum. "

" Geleceksin. "

" Gelmiyorum dedim, Bekir!"

" Geleceksin çünkü seni seviyorum canım dostum. " diyerek kapıdan içeri girdi.

**

" Yine hülyalara daldı. " diyen Çağrı ile kendime gelmiştim. Her zaman onunla geldiğimiz kafeye gelmiştik. Onsuz kaç kere gelmiştim? Haddi hesabı yoktu, Levent Amca bile onun için üzülmüştü yada benim halime, bilmiyorum.

" Buraya hep gelir misin? "

" Arada sırada ne oldu ki? " Omuz silkerek cevap verdim. İçeri girerken nedense suçlu hissettim, ona ihanet gibi gelmişti. Her zaman geçtiğimiz yere geçince duraksadım, " Başka yere oturalım? "

" Fark etmez."

" Hoşgeldin Ümran kızım, nasılsın? "dedi Levent Amca güler bir yüzle.

" İyiyim Levent Amca seni sormalı? "

" Çok şükür kızım, bayadır uğramıyorsun? "

" Okullar açıldı ya, onlarla boğuşuyorum. " diyerek yanaklarımı şişirdim. " Bende Çağrı, sık sık gelirim ama benimle böyle konuşmadınız. "

" Bende Levent. " dedi elini sıktı, bir insan bu kadar mı kıskanç olur?

" Onları küçüklüğünden beri tanırım kusuruma bakmayın. " dedi gülerek. " Levent Amca sen bana çilekli çikolata getirir misin? "
" Bende sert bir kahve alayım. " dedi bana inat.

" Peki çocuklar. " diyerek uzaklaştı.

*

" Yüzünüzü güldürmek istiyorum, Ümran Hanım. " tabaktaki çakıl çikolataları ağzıma atarken söylemişti.

" Bekir zombiyse neden olmasın? " diyince sırıttı.

" Kafa dengi kızsın, niye daha önce konuşmadım seninle? "

" Keşke hiç konuşmasaydın. " diyerek masadan kalktım, yavaş bir şekilde okula gitmem gerekiyordu.

" Nereye? "

" Çok uzaklara. " der demez ayağa kalktı. " Bende geliyorum. "

" Senin dil anlatımı kötüydü değil mi? "

" Evet, ne oldu ki? "

" Belli oluyor. " dedim gözlerimi devirip Levent Amcaya iyi günler diyerek çıktım..

Yanımda yürümeye devam ediyordu, saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. " Yüzünü mü saklıyorsun bana mı öyle geliyor? "

" Gevezelik mi yapıyorsun yoksa çok mu boş konuşursun?"

" İkisi de aynı anlama geliyor mu? "

" Ah, sandığım kadar kötü değilmiş. " diyerek hızımı arttırdım. Okula yaklaştığıma hiç bu kadar sevinmemiştim.

" Benimle olmaktan rahatsız mı oluyorsun ?"

" Çok zekisin! " diyerek gülümsedim. Bileğimden tutup kendine doğru çekti, bedenim bedenine çarparken, kaval kemiğine tekme attım. " Sakın Çağrı Akın bana izinsiz dokunma. " diyerek bileğimi ondan kurtardım.

Bileğimi ovarak okul bahçesine girdim, yağmurdan kaçarken Affan'a tutuldum. " Canını mı yaktı o senin? "

" Hayır, rahat bırakın beni. " ona çarparak içeri geçtim. " O kızdan uzak dur!" sesiyle yerimde kalakaldım. Boğazım bir anda düğümlendi.. Gözlerim doldu ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. EbuBekir 9 sınıfta beni savunduğu an gelmişti aklıma hemde ona karşı..

O.. İçimde ölen adam.. İkimizde Bekir'i öldürmüştük.. Onun katili bizdik! Affan Çağrı'ya yumruk attı, dayak yiyeceği halde neden kavga girer ki bu kuzenler? Koşarak oraya gittiğimde Affan ağız dolu kanı tükürmüş yine yumruk atağına geçmişti.

O anı tekrar yaşıyordum fakat başka şekilde.

" Affan Çağrı durun!"

Bekir, Anıl durun! Dediğim gibi sadece isimler farklıydı.

İkisinin ortasına girip onlara mola verdirdim.

" Aklınızı mı kaçırıdınız ? Çocuk musunuz?" diye bağırdım, ağzıma giren saçlarımı umursamadım.

Aklınızıkaçırıdınız ? Çocuk musunuz ? O an tekrar yaşanıyor ve kalbim korkuyla çırpıyordu, karga ruhum korkarak kanat çırpıyordu. o gün ki gibi.. Anıl ve Bekir hiç iyi anlaşmazdı.. Anıl ve ben en büyük hatayız..

" O başlattı!" diye atıldı Çağrı.

" Kim başlattıysa başlattı artık durun!" ikisi arasında mekik dokuyordum. Birisi esmer birisinin gözleri çekikti ikiside gözü karaydı şuan.

Dinara ve Sultan yanımıza koşarak geliyordu.

O gün ki hatam, Anıl'ı seçmiş olmamdı. Tekrardan aynı hatayı mı yapardım? Durumlar farklıydı, ikiside benim umrumda değildi.

" Defol Çağrı." dedim sesimin son demleri ile. Dudağından akan kana baktım Affan'ın.

umutsuz vakaydı.

" Gerizekalısın, biliyorsun değil mi?"

" Okul birincisine söylüyorsun bunu, biliyorsun değil mi?" diyince haline gülümsedim. " İyi misin Affan!" diyerek yarasına bakıyordu diğer çekik olan.

" Uzak durun benden, sizin ailenize zarar vermekten başka bir şey yapmıyorum." üzgün gözlerle onlara baktım. Sultan beni durdurdu;

" Bedenci seni çağırdı, karga güzeli."

" Karga güzeli?"

" Başak denilen kız dedi, öyle diyorlarmış sana." Bu kızın nedens saçını başını yolmuyordum?"

" Anladım, birdaha demezsen sevinirim."

" Lakabın ile arandaki bağ çok hoş." omzum üzerinden ona baktım. Anlamadığımı anlayarak konuşmaya devam etti. " Kargalar kadar hırçın ve zekisin." ve çirkin diyerek devam ettirdim. Gülümseyip önüme döndüm ve yürümeye başladım..

Daha demin olanlar kapattığıma acıları gün yüzüne çıkardı. Unutmak istediğim anları altın tepsiyle önüme sunmuştu. Kimsenin yanına ağlayacak kadar zayıf olmayacaktım artık! Gözlerimi silip öğretmenler odasının yolunu tuttum. Odadan çıkan Nil hocaya selam vermemek için başımı eğmiştim fakat benim için geç olmuştu.

" Ümran Kaygusuz."

" efendim hocam?"

" Dersten kaçmışsın." Kimse varlığımı umursamazsaken kaçmak daha kolaydı peki neden şimdi herkes şikayet ediyordu!

" Evet, eşofmanım yoktu."

" İlk ders için önemli olacağını sanmıyorum, biliyorsun rehberlik öğretmenizinde benim. Herşeyiniz bana söyleniyor ve derdin varsa benimle de konuşabilirsin. Okuldan kaçarak olmaz o."

" Peki hocam. "

" Yarın matematik dersinde görüşürüz." Bir kere bile kaldırmamıştım kafamı, kadın zehirdi. Ağladığımı farkeder bir ton soru sorardı. Kapıyı tıklatacakken eşofmanlı bir kadın çıkmıştı. Orta yaşlarda ve bakımlı bir kadındı.

" Beni çağırmışsınız?"

" Siz?" dediğinde yüzüne baktım. " Ben Ümran, Ümran Kaygusuz."

" Kaçak olan." gözlerimin içine dik bir şekilde baktı.

" Evet özür dilerim."

" Önemli değil. Gidebilirsin." diyince kaşlarımı çattım, bu yüzden mi çağırmıştı?

" Bu yüzden mi çağırdınız?" dilimi ısırmak yüzünde kaldım. Bu sene hak ediyorum görünür olmayı!

" Önümüzde koskaca dönem ver Ümrancığım, elbet konuşuruz. Hadi derse!" dedi neşeli bir tonla. Kaplunbağları özendirecek yavaşlıkla sınıfa gidiyordum. Derse girmek istemiyorum, okula gelmek istemiyorum.. Hele biraz önce olanlar yüzünden!

Dersimiz edebiyat ondan sonraki dersde müzikti, en azından uyuyabiliridim. Sonuçta Yakup hoca karışmıyordu. Yeni gelen edebiyatçı bizim derslere girmeyecekti bu yüzden Asım hoca'nın dersiydi. Oda bana karışmıyordu. Ne varsa yeni hocalarda var!

Sınıfa girdiğimde gözüm ilk Affan'a kaydı, dudağı şiş yanağı haffi kızarıktı. Ben mi dedim karış diye? Karışmasaymış.

Sonra bir an Bekir'i gördüm sandım, ellerim birden buz tuttu. O kavgada Anıl'dan güzel bir dayak yemişti, yaşlı gözlerle bana bakarken kanımda donmuştu. Onun yok olduğu gerçeğini kabul etmek zorken birde anılarla savaş veriyordum.. Onu ilk ve son kez o zaman kırmıştım. Yüreğim parçalanmaya başladı yeniden sanki yine 9 sınıfın ikinci dönemindeydik. O orda oturup bana bakıyordu. O an.. Ölmek istediğim anlardan biriydi, yaşlar birikti birikti ama damlamadı. Damlayamazdı. Benim çocukluğum öldü, onunla birlikte toprağın altında. Onunla birlikte çürüyor. Başımı sallayıp gözlerimi kapattım, saçımı karıştırarak geri adım atmıştım. Affan bir şeyler olduğunu farkına bakıp yanındaki boş sıraya baktı. Boştu aynen benim kalbim gibi.

" Hops!" sesiyle durdum. " Bana dokunma dedin ama kendin yapışıyorsun!" dedi neşeli bir sesle. Başımı çevirdiğimde saçlarım savrulmuş, Çağrı'nın suratına değimişti. Kısa bir an göz göze geldik. O gözlerimin içine bakarken gülümsedi bense ; " Burada ne işin var?"

" Artık bu sınıfta okuyorum." dişlerini gösterek güldü. yanımda geçerek Sultan ve Dinara'nın önünde ki sıraya oturdu. " Yine iyisin sınıfın sonuncu olmayacaksın." dedi Taşkın pişkin pişkin. Ona cevap vermeye dermanım yoktu. " Canım, o seni 3'e böler 120 ile çarpıp cebinden çıkarır, hala ne diyorsun?" diye savunmaya geçti Sultan.

Affan ve Çağrı aynı sınıfta tıpkı Anıl ve Bekir gibi..

Buyrun şimdi cenaze namazına!

Sanırım bu sene cidden zor gececekti!

 

Loading...
0%