@veskerazem
|
27.Bölüm: “Rüya”
Önce gözlerine sonra bedenine baktım. Karşımdaki adamı incelemeye devam ederken aklımda birçok hayal canlandı. Her hayalde Gökbaran’ı daha çok seviyordum. Bunun bilincinde olmak beni gülümsetti. “Neden gülüyorsun?” diye sorup kahvesini yudumladı.
“Hoşuma gittiğini fark ediyorum ve bu da beni gülümsetiyor.”
Oyunbaz bir tavırla “Hoşuna gittiğimi yeni mi fark ediyorsun?” diye sordu.
“Hayır, ilk gördüğüm anda fark etmiştim.”
“Öyleyse bunu neden bu kadar geç söylüyorsun?”
“Benim için bir yabancıydın. Şimdi ise-”
“Şimdi ise?” diye tekrarlayıp cümlemi tamamlamamı istedi.
“Şimdi ise hayatımdan birisin. Bir yabancı değil, sevdiğim kişisin.” Masanın altından elini uzatıp dizimi okşamaya başladı. “Sevdiğin kişiyim,” diye tekrarladı. Her söyleyişimde daha çok duymak istiyordu.
“Hım hım.”
Etkilendiğimden “Karşılıklı sevgiyi hissetmek çok güzel bir şey,” diyerek saçmaladım.
“Hım hım,” dediğinde elini tutup dizimden uzaklaştırdım. “Temas bağımlısı biriyle birlikteyim,” diye kısık sesle yakındım.
“Senin yanında sana dokunmadan duramıyorum.” İtirafı gülümsememi büyüttü.
Gözlerindeki ışıltının yavaşça söndüğünü fark ederek elimi yanağına yasladım. “Yorgun görünüyorsun.”
“Biraz yoruldum,” dediğinde kendime kızdım. “Sen iyileşme yolundasın ve ben bunu unuttum,” diyerek söylendim ve elinden tutarak onu kaldırdım. “Gel, biraz uyu.” Salona gittiğimizde uzanması için koltuğu işaret ettim ama “Dizlerine yaslasam kafamı?” diye sordu. Yüreğimin ısındığını hissettim ve yanaklarımın da. Gülerek kafamı salladım ve koltuğa oturdum. Uzanıp kafasını dizime yasladı. Elimi tutup yanağına yasladığında istediğini yaptım. Önce yanağını okşadım ardından saçlarını. Ellerim saçlarındayken gözlerini kapattığını gördüm. Anın masumluğunu tebessümümle birlikte izlerken saçlarında parmaklarımı gezdirdim. Yavaşça rahatladı, bedeni gevşedi. Uyuduğunu anladığımda parmaklarımın hareketini durdurdum ve onu izlemeye başladım.
Görüntüsü hayallere dalmama neden oldu: Onunla bir aile olduğumuzun hayali. Bu hayal beni daha fazla gülümsetti. Elim yanağındayken hayalime gözlerim kapalı devam ettim. Hayalimin rüyamı tasarlayacağını bilemedim.
Önce karnımda parmaklar hissettim sonra ise tüyler. Kafamı eğip baktığımda Gökbaran’ın karnıma sarıldığını anlayıp kafamı arkaya attım. “Bebeklerim annelerini çok mu yoruyor?” diye sorup karnımı öptü.
“Evet,” dediğimde ise bir kez daha öptü. Defalarca daha öptükten sonra yükselip dudaklarıma kapandı. “Yakında kollarımızda olacaklar,” dedi. “Onları görmek için çok heyecanlıyım.”
“Bende öyleyim, sevgilim.”
Gülümseyerek birbirimize sarıldığımızda ellerini karnıma bastırdı. “Kızım ve oğlum,” dedi. “Babanız sizi dört gözle bekliyor. Benim vaktim dolmadan, sizin vaktiniz kısıtlanmadan gelin babanıza. Lütfen…”
Gözlerimi açtığımda huzursuzca kıpırdandım. Önce elimi karnıma yasladım ve bir an rüyadan uyanmadığımı zannettim. “Bebeklerim,” diye bilinçsizce mırıldandığımda “Efendim,” diye bir ses duydum. Elimi karnımdan çekip sırtımı dikleştirdim ve karnıma baktım. Gökbaran gözlerini ovarak bana bakıyordu. “Bebeğim,” dedi. “Günaydın.”
“Günaydın, sevgilim.”
“Dün rüyamda rahat uyuduğumu görmüştüm. Bugün sen rüyamı gerçekleştirdin.”
“O kadar rahat uyudun yani,” diye mırıldandığımda çoktan dizimden kalkıp yanıma yaklaşmıştı. “Evet,” deyip boynumdan öptü. “Sen de rahat uyudun mu?” rüyamı hatırladığımda tebessüm ettim. “Evet,” dedim.
“Her yanına gelişimde böyle dizinde uyuyacağım.”
“Tamam,” dediğimde yanağımdan öptü. Saate bakıp “Ben artık gideyim,” dedi. “Karargâha gitmek için hazırlık yapmam lazım.”
“Ne hazırlığı yapacaksın?” uyku mahmurluğu sorduğum sorunun ardından saçlarını karıştırdı. “Duş alacağım, üniformalarımı düzenleyeceğim…”
Aynı kısık ses tonuyla “Burada duş alsana,” diye mırıldandım. “Biraz daha kalmış olursun yanımda.”
“Beni öldürmeye mi çalışıyorsun?”
Anlamayarak “Hayır,” dedim.
“Gideyim, meleğim. Yanımda hiçbir şeyim yok ve eşyalarımın nerede olduğunu bulmam lazım.”
“Tamam,” deyip ayağa kalktım. Sarılıp ensesinden öptüm. Ayakkabılarını giyindiğinde “Yorgunsun, uyu tama mı?” dedi.
“Hemen uyurum zaten,” dedim esneyerek. Yanağımı okşayıp merdivenlerden inmeye başladı. Kapıyı kapatıp kilitledikten sonra ona uyuduğumu haber veren bir mesaj atıp koltuğa uzandım. Gözlerim anında kapanırken kendimi güvende hissediyordum.
Gözlerimi açtığımda yalnızdım. Önceki uyanışımda Gökbaran’ın yanımda olduğunu hatırlayınca üzülerek doğruldum. Karanlıkla karşılaştığımda kaç saat uyuduğumu merak edip telefonuma baktım. Gökbaran’dan gelen mesajları okumadan telefonun ışığıyla ilerleyip düğmeye bastım ve odanın lambasının yanmasını sağladım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra oradan çıkıp mutfaktan bir su aldım. Salona döndüğümde perdeleri kapatıp telefonumu elime aldım. Az olan mesajlardan çok olanlara doğru okumaya başladım. İlk cevabım anneme son cevabım ise Gökbaran’a olmuştu.
Annem ne yaptığımı sormuş, Gökbaran ise defalarca uyandın mı, diye yazmıştı.
Gökbaran mesajımı anında gördüğünde ses kaydetmeye başladı. İki dakikalık kayıt indiğinde hemen dinlemeye başladım. "Rüyamda seni gördüm." Kısık sesle konuşması beni hep etkiliyordu. "Çimenlerin arasında oturuyordun. Kucağında beyaz güller vardı, bir kısmının yaprağı azdı. Yaprağı çok olanları bir araya getirip taç yaptın ve kafana taktın. Yanına geldim ve tacını düzelttim. Sonra seni öptüm. Seni öperken yanımıza küçük iki çocuk geldi ve dizlerine yaslanıp uyumaya başladılar." Ses kaydı bittiğinde ikincisi geldi.
"Sanırım onlar bizim çocuklarımızdı. İkisi de birbirinin aynısıydı. Cinsiyetlerini anlamadım. Beyaz giyinmişlerdi ve iki aynı insan gibilerdi."
Aralarında hiç fark yok muydu, yazdım. Rüyam aklıma geldiğinde bunun bir işaret olduğunu düşündüm.
Vardı, yazdı. Bir tanesinin yanağında küçük bir leke vardı. Tam bugün seni öptüğüm o yerdeydi.
Çok güzel bir rüyaymış, yazdım.
Çünkü içinde sen vardın.
Mesajını okuduğumda kalp atışlarım hızlandı. Sevgisini hep hissettiriyordu. Kendi sevgimden çok onun sevgisini hissetmeyi seviyordum. Gökbaran, güzel seven bir adamdı.
Fotoğraf attığında önce kaydettim sonra incelemeye başladım. Saçlarının halini göstermek için atmıştı. Fotoğrafın altına ise şöyle yazmıştı: Parmaklarının izi gitmesin diye dokunmadım bile.
Kalbimde binlerce kuş aynı anda kanat çırptı.
Böyle konuştuğunda seni ısırmak istiyorum, yazdım.
Hemen yanına geliyorum o zaman.
Emrediyorum asker, evinde kal!
Emredersiniz komutanım!
Minik oyunumuz sayesinde neşelenmiştim.
Yanlış.
Gökbaran hayatıma girdiğinden beri neşeliydim. Hayatıma renk katmıştı. Düşüncelerim değişmiş, yalnızlığım bitmişti. Hayatım onunla güzelleşmişti ve hep güzelleşecekti. İnanıyordum. Birlikte yaşadığım her an bir öncekinden daha mutlu olacaktık.
Gökbaran'la daha sonra konuşmadık. Dinleniyor olmalıydı, rahatsız etmek istemiyordum. Uyuduğum için uykum yoktu. Bir kitap seçip salona döndüm ve telefonumu şarja takıp kitabı okumaya başladım. Ara sıra telefonumu kontrol ettim. İnce olan kitap bittiğinde bir aksilik var mı diye okul grubundaki mesajları tekrar okudum. Yarın dersim vardı. Hiç hazırlık yapmadığımı hatırlayarak odama koştum. Kıyafetlerimi ayarlayıp ütü yaptım. Bilgisayarımı açıp etkinlik hazırladım. Bakım yapmak için banyoya girince kirlileri makineye attım.
Odama dönüp çantamı hazırladım. Tüm işleri hallettiğimde salona geri dönüp telefonumu elime aldım. Kimseden mesaj gelmediğini gördüğümde bir video seçip onu izlemeye başladım. Video izlemekten sıkılınca telefonumu temizledim.
Mutfağa gidip çikolata aldım. Yarısını yedikten sonra dişlerimi fırçaladım. Telefonumu şarjdan çıkarıp kapıyı kontrol ettim. Kilitliydi. Odama ilerleyip ışıkları kapattım. Yatağıma yattığımda Gökbaran'dan iyi geceler mesajı gelmişti. Onu cevaplayıp İdil'in gönderdiği paylaşımları yanıtladım. Gözlerimi kapattığımda bugün gördüğüm rüyanın devamını oluşturmaya çalıştım.
Zil sesiyle uyandığımda üzerime ince bir şey giyinip kapıyı açtım. Elime bir demet tutuşturulduğunda ne olduğunu anlayamadım. Kapıyı kapatıp incelemeye başladığımda küçük bir kâğıt dikkatimi çekti.
Beyaz güller Gökbaran'dandı ve kâğıdın üzerine şöyle yazmıştı: En güzel için en güzeller...
Güller, çok güzellerdi. Kokularını içime çekip çiçeği ve notu masanın üzerine bırakıp resimlerini çektim. Notu tekrar okurken yanaklarımın ısındığını hissettim. Elimi kalbime bastırıp sesini dinledim. Telefonumu odamdan alıp geldim ve Gökbaran’a ses kaydetmeye başladım.
“Çiçekler için ve bana iyi geldiğin için teşekkür ederim, Gökbaran.” Bu kaydı gönderip diğerini kaydetmeye başladım.
“En güzelleri, en güzel için seçmişsin… Kalbim de tek olan için hep seni seçecek. Sevdiği için seni seçecek ve hep seni sevecek.”
|
0% |