Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4."SOBE"

@veskerazem

 

 

4.Bölüm: “Sobe”

 

Gözlerimi hastane odasında açtığımda bir süre ne yaşandığını hatırlamaya çalışıp zihnimi yordum. Nihayet hatırladığımda yattığım yerde doğruldum ve gözlerimin karartısının geçmesi için gözlerimi ovaladım. Bakışlarım netleştiğinde odada benden başka birinin daha olduğunu görerek irkildim.

 

Gökbaran Benazir buradaydı. Tam karşımda, duvara yaslanmış telefonuyla ilgileniyordu.

 

Boğazımın kuruluğu yutkunmamı engellediğinde öksürüp su var mı diye etrafıma bakındım. Adım seslerini işittim ama ona bakmadım. Suyu bardağa doldurup bana uzattığında tebessüm etmeye çalışıp bardağı aldım ve küçük yudumlarla suyu içerek bitirdim. Boş bardağı ona uzattığımda elimden alarak “Uzan hadi,” dedi. “Hemşireye haber vereyim.”

 

“Tamam.” Odadan çıkıp kapıyı tamamen kapatmadığından ne yaptığını görebiliyordum. Eliyle işaret edip askeri yanına çağırdı, hemşireyi gördüğünde geri dönmesini sağladı. Hemşire içeri girdiğinde Gökbaran koridora çıktı. Dinlenmemi söyleyip odadan çıktığında içeri giren annemi ve babamı görerek heyecanla duruşumu dikleştirdim ve yanıma gelmelerini bekledim. Annem hemen yatağın kenarına oturup bana sarıldığında gözlerimi kapadım. Babam saçlarımı okşayıp kafamın üzerinden öptüğünde iç çekip annemden ayrıldım. Babamla da sarıldıktan sonra annem yastığımı düzeltip ona yaslanmamı sağladı. “Neden bize söylemedin, Hande?”

 

Babamın sorusu üzülmeme neden olduğunda saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. “Üzülme,” deyip elimi tuttu annem. “Üzüldüğünde hep bunu yapıyorsun. Üzül diye sormadık ki kızım…”

 

“Biliyorum annem. Ben uygun olmaz diye düşündüm, gizli bir görevdi ve böyle bir şeyin başıma geleceğini düşünmemiştim.”

 

“Korkma, bir daha başına gelmeyecek.”

 

“İnşallah Kenan!” Annem gözlerini kapayıp dua ettiğinde babamla beraber gülümsedik. Gözleri kapalı olduğu için güldüğümüzü görmedi ama hissettiğini belli etti. “Serumun bittiğinde çıkabiliriz. Birazdan gelip serum takacaklar. Biz dışarıdayız seni bekliyoruz. Evde detaylıca konuşuruz. Sen güzelce dinlen, tama mı Hande’m?”

 

“Tamam annem.” İkisi de alnımdan öpüp beni yalnız bıraktıklarında hemşire odama girip serumu taktı “Geçmiş olsun,” diyerek çıktı. Kendimi daha iyi hissetsem de halsizliğimi tam olarak üzerimden atabilmiş değildim. Uyumanın iyi geleceğini düşünerek uzanıp gözlerimi kapadım. Bedenimin rahatladığını hissedip gülümsedim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

 

Babamın adımı söylemesi beni uyandırırken etrafımı inceledikten sonra hâlâ hastanede olduğumuzu anladım. Annemin yardımıyla kıyafetimi değiştirdikten sonra odadan çıkıp koridorda durduk. Gökbaran Benazir, komutan ve diğer askerler yanımıza geldiğinde komutan babamla sessizce konuştu. Bakışlarını bana çevirerek “Geçmiş olsun,” dedi.

 

“Sağ olun efendim.” Babamla tokalaştıktan sonra Gökbaran karşımızda durup “Umarım hemen atlatabilirsiniz,” diyerek gülümsedi. “Bir şeye ihtiyacınız olursa bana ulaşabilirsiniz.”

 

“Teşekkür ederim.” Gülümseyerek kafasını sallayıp onayladı ve önümüzden çekildi. Bir kolumda annem diğer kolumda babam vardı ve ikisine yaslanarak rahatça yürüyordum. Hastaneden çıkıp arabamızın yanına geldiğimizde oturmama yardımcı olup geri çekildiler. Annem yanıma otururken babam ön koltuğa geçip arabayı kullanmaya başladı.

 

Eve geldiğimizde annemin yaptığı sıcak çorbadan içtikten sonra koltuğa oturdum. Annem ve babam gelip yanıma oturduklarında annem konuşmaya başladı. “Dilhan Hande, ailemiz seninle kalabalıklaştı. Yıllarca bekledik seni, kendimizden bile sakınarak büyüttük. Bugün, acılarını bizde hissettik. Sanki yaralanan benmişim gibi her yerim ağrıyor.” Başımı omzuna yasladığımda yanağımı okşadı. “Ne olursa olsun bize anlatmanı istiyorum, lütfen.”

 

“Unutmayacağım, bir daha bu hataya düşmeyeceğim.”

 

“Senin baban, emniyet amiri Kenan Germiyan!” Böbürlenerek konuşan babama karşılık kahkaha attım. “Tüm emniyeti siper ederim sana.”

 

Annem “Abartma Kenan,” diyerek göz devirse de babam pes etmedi. “Size siper etmeyeceğim de kendime mi siper edeceğim?”

 

“Hande dinlensin değil mi babası? Rahat bırakalım onu. Yemek yapacağım sende yardım et bana.”

 

“Dinlensin elbet. Hemen de iyileşsin. Güzel karıma yardım etmeyip emniyete mi yardım edeceğim?” Yeniden güldüğümde omuz silkip mutfağa gitti. Arkama yaslanıp televizyonu açtım ve kanalları gezmeye başladım. Zevkime göre hiçbir şey bulamadığımda boş bakışlarla salonu incelemeye başladım. Annem yanıma geldiğinde “İstediğin bir şey var mı, ne yapıyorsun öyle?” diye sordu.

 

“Televizyonda hiçbir şey bulamadım.” Hiçbir şey sormadan salondan çıktığında bilgisayarımla birlikte geri döndü. Teşekkür ettikten sonra yanağını öptüm. Beni yalnız bıraktığında kısa bir araştırma sonunda bir film açıp rahat bir pozisyona geçtim. Film bittiğinde yemek yiyip odama geçtim. Yatağa yattığımda yorgunluk bedenimi ele geçirdi. Uyumaya hazırlanırken zihnimde dönen görüntüler Gökbaran Benazir’le olan anlarımızdan başka bir şey değildi.

 

Ertesi sabah kahvaltının hemen ardından askerler ziyarete gelmişlerdi.

 

Gökbaran Benazir oturduğum koltuğun yanına gelip elindeki bir demet beyaz gülü bana uzattı, parmaklarımız birbirine dolanırken çiçeği aldım. Koklayıp “Teşekkür ederim,”dedim ve göğsümün üzerine bastırdım. Kalbim hızla atarken neden böyle attığını sorgulamadım. Gülümseyip geri geri yürüyerek karşımdaki koltuğa oturdu.

 

Sohbet akıcı bir şekilde devam ederken sadece sorulan soruları cevaplıyor, gizlice Gökbaran’ı seyrediyordum. Üzerinde üniforması yoktu. Lacivert bir gömlekle siyah pantolon giyinmişti. Gömleğinin kollarını bileğinin biraz üzerinde katlamış, saatini ortaya çıkarmıştı. Bakışlarımı ondan kaçırmam babam yüzünden oldu. Telefonumu uzatıp “Tamir ettirdim,” dedi. Bildirimlerimi kontrol edip dönmem gerekenlere döndüğümde askerler gitmek için ayağa kalktılar. Telefonum çaldığında endişeyle onlara baktım. “Mehmet’in annesi arıyor.”

 

Açmamı söyleyip yaklaştılar. Aramayı yanıtlayıp hoparlöre aldım. "Öğretmenim!"

 

Mehmet’in sesini duyduğumda adını söyleyerek karşılık verdim. Herkesin gözü üzerimdeydi ve Mehmet’in ne söyleyeceğini merak ediyorlardı.

 

"Oyunumu beğendiniz mi? Babamla saklambaç oynamaya karar verip ebe olarak da sizi seçtik. Artık sobe diyebilirmişim!"

 

Titreyen elim yüzünden telefonum düştüğünde kötü olduğumu gören annem hemen bana sarıldı. Gözyaşlarımı akmaması için tuttum, anneme sarıldım. Komutan, “Bu işi hemen halledeceğiz. Bundan sonra size ulaşamayacaklar,” diye söz verir gibi konuştu.

 

Babam “İyi olur,” diyerek komutanın omzunu sıktı.

 

Evden çıkmadan önce Gökbaran Benazir “Korkma,” diye fısıldadı. “Kaçacak hiçbir yeri kalmayanlar, kaçtıkları kişileri yakalamaya çalışırlar ve bunu başardıklarını düşünürler. Şimdi kazandığını düşünüp sevinecek ama yakında enselenecek.”

Loading...
0%