Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@veskerazem

 

 

10.BÖLÜM

 

Biraz daha heyecanlanırsam kalbimin duracağını düşünüyordum. Kalp atışlarım gittikçe hızlanırken ne yapacağımı bilemeyerek holde bir geri bir ileri hareket ediyordum. Derin nefesler alarak elimi kalbimin üzerine koydum. “Sakin ol Verda,” diyerek gözlerimi kapattım. Dudaklarımda bir gülümseme oluştuğunda kendimi daha iyi hissetmeye başladım.

 

“Verda!” annemin adımı seslenmesiyle yürümeye başlayıp yanına gittim. Hazırladığımız yiyecekleri kontrol edip çayı ocağa koydum. “Her şey tamam mı?”

 

“Tamam anne,” deyip ona sarıldım. “Çok heyecanlıyım,” dedim. “Kalbim durmazsa iyi!”

 

“Öyle söyleme Allah korusun,” dedi, hafifçe omzuma vurdu. “Senin heyecanın bana da bulaştı. Sorunsuz atlatalım şu günü inşallah.”

 

“İnşallah,” dediğimde kapı çaldı. Elim ayağım birbirine dolaşırken annem “İyi görünüyor muyum?” diye sormayı ihmal etmedim. “Evet, güzel görünüyorsun. Hadi kapıyı aç.” Kafamı sallayıp koşar adımlarla ilerledim ve son kez derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Zübeyde teyze ve Cihan’ı yan yana gördüğümde sakinleştirmeye çalıştığım kalbim kendini belli etti ve daha hızlı atmaya başladı. “Buyurun,” derken gülümsedim. İçeri girdiklerinde annem onları karşıladı ve salona aldı. “Hoş geldiniz,” diye genel konuştum ve ellerimi birbirine bağlayıp koltuğa oturdum. “Hoş bulduk kızım,” diyen Zübeyde teyzenin ardından Cihan’ın kısık sesi kulaklarıma doldu. Dudaklarım kıvrıldığında belli etmemek için kafamı eğdim. Annem hemen Zübeyde teyze ile konuşmaya başlamıştı, sohbetlerine eşlik etmeye çalıştım ama kalbimin sesinden ve Cihan’la olacakları düşünmekten tam odaklanamadım.

 

“Hadi, çaylarımızı içelim.” Anneme kafamı sallayıp mutfağa gittim ve çayın altını yakıp ısınmasını sağladım. Masayı hazırlayıp kontrol ettim ve salona geçip “Her şey hazır, mutfağa gidelim,” dedim. Onlar mutfağa girip oturduklarından sonra bende girdim ve çayları koydum. Yerime geçtiğimde tabağıma yiyeceğim kadar yemek koydum ve çayımdan bir yudum aldım. Şekerini atmayı unuttuğum ve hayli kaynar olan çay dilimi yakarken elimi sallayarak geçmesi için çabaladım. Hareketlerim masadaki herkesin dikkatini çektiğinde bu anın hiç yaşanmamış olmasını diledim. “Çok sıcakmış,” diyerek tebessüm ettiğimde bana güldüler ve sohbetlerine devam ettiler. Cihan’ın hâlâ bana bakmakta olduğunu fark ettiğimde ona baktım. Bana bakmayı sürdürerek gülümsedi ve o an kalbim daha da hızlandı.

 

Cihan, kalbimin atışlarını hızlandıran bir etmendi. Her davranışı bunu kanıtlar nitelikteydi.

 

“Heyecanlı mısın Cihan?” diye sordu annem. Kafasını çevirip anneme baktı ve “Evet, Hülya teyze,” dedi. “Bende heyecanlıyım,” dediğinde anneme güldüm. Hepimiz buradaki toplanma amacımızı bildiğimiz için daha rahattılar. Çayları tazelemek için ayağa kalktım ve sırayla herkesin çayını tazeledim, en sona kendiminkini bıraktım.

 

Çaylar içildiğinde Cihan’la bir an önce konuşma arzusundaydım. Anneme baktığımda kafasını bana çevirdi ve gülümsedi. “Buraları biz toplarız, siz salonda sohbetinizi edin.” Hemen ayağa kalkıp Cihan’ın kalkmasını bekledim. Yanıma geldiğinde önden ilerlememe için bir işaret verdi. Yürümeye başlayıp onun görmeyişinin rahatlığıyla derin nefesler aldım. İçeri girip kapıyı kapattı ve oturmamı bekledikten sonra karşımdaki koltuğa oturdu.

 

Bir süre sadece birbirimize baktık. En sonunda “Çok heyecanlıyım,” diyerek konuşmayı başlatan o oldu. “Bende,” deyip gülümsedim ve “Fazla uzatmadan konuya girmek istiyorum,” dedim. “İkimizde birbirimizi ve ailelerimizi az çok tanıyoruz, bu yüzden bu konulara girmeyeceğim. Ben evlilikten beklentilerimizi konuşalım istiyorum.”

 

“Bende böylesinin daha iyi olacağını düşünüyorum. İstediğini sorabilirsin ama önce teşekkür etmek istiyorum.”

 

“Ne teşekkürü?” diye şaşkınlıkla mırıldandığımda gülüp ellerini birleştirdi. “Beni evlenmeye layık gördüğün için teşekkür ederim.” Yanaklarım kızarmış gibi hissediyordum. Ellerimi yanaklarıma koyup gözlerimi kaçırdım ve “Sen beni utandırmaktan zevk alıyorsun,” diye mırıldandım. Gülüşünü duyduğumda ona baktım ve ellerimi koltuğa yasladım. “Evlendiğimizde nerede yaşayacağız?”

 

“Sen nerede istersin?” diye sorduğunda cevap verdim. “Bu mahalleye çok yakın olmasın ama uzak da olmasın. Tam kararında düzgün bir yerde yaşarız.”

 

“Bence de, ailelere yakın olmaması gerek evlerin; herhangi bir konuda sorun çıkmaması için.” Beni onaylamasıyla birlikte mutlu olurken bir soru daha sordum. “Çocuk istiyor musun?” bana uzun gelen bir süre sonunda ağzını araladığında heyecanlandım. “İstiyorum,” dedi. “Çocuklarımız olmasını isterim. Sen istiyor musun?”

 

“İstiyorum,” deyip sustum ve soracağım soruyu hazırlamaya çalıştım. “Eğer çocuğumuz olmazsa ve sorun benden kaynaklı olursa, ne olacak?”

 

“Sen tedavi olmak istersen yanında olurum, tedavi olmak istemezsen de yanında olurum. Ben seninle sadece çocuk için evlenmiyorum ki Verda! Sorun bende olursa da tedavi olurum. Hem yurtlarda büyüyen birçok kimsesiz çocuk var, onların da yuvaya ihtiyacı var. Evlat ediniriz.”

 

Verdiği bir cevapla daha memnun etmişti beni. Cihan’ın bu kadar düşünceli olması ona daha iyi davranmama neden oluyordu. “Evin giderleri nasıl karşılanacak?”

 

“Ben karşılayacağım,” deyip gömleğinin ilk düğmesini açtı. “Sen bana yardım etmek istersen, edersin. İstersen ortak hallederiz. Sen nasıl karşılanmasını istiyorsun?”

 

“Ortak karşılarız,” diyerek düşüncemi söyledim. “Hepsini senin karşılaman haksızlık olur. Bende çalışıyorum, birlikte hallederiz her şeyi.”

 

“Birlikte olacağız değil mi?” diye sorması gülümsememi sağladı. “İnşallah diyelim,” dediğimde hemen kafasını salladı. “İnşallah,” diyerek iç çekti. “Senin bana sormak istediğin bir şey var mı?”

 

“Hayır, merak ettiklerimi cevapladın zaten.” Ses tonundan heyecanlı olduğu anlaşılıyordu, kafamı sallayıp ona bakmaya devam ettim. Bir süre ikimiz de konuşmadık. Birbirimize düşüncelerimizi toplamamız için süre verdik. “Cihan,” dediğimde sırtını dikleştirdi ve gözlerimin içine baktı. “Ben evleninceye kadar hiçbir şekilde temas etmek istemiyorum. Ayrıca müzikli bir düğün de istemiyorum. Süreci fazla uzatmak da istemiyorum. Fikirlerimiz değişmezse birkaç hafta içinde isteme ve söz törenini yaparız, aile arasında. Nişan yüzüklerimiz birkaç ay sonra takılır, düğünü de nişandan birkaç ay sonra yaparız. Mevlitli bir düğün olsun istiyorum. Huzurlu bir yuvamız olması için dualar edilir, ikramlıklarımız olur. Takı takmak isteyen de takar. Ben her aşamayı en doğru şekilde yapalım istiyorum.”

 

“Seni sevdiğimi fark ettiğimde kalbimde hiçbir şüphe kırıntısı yoktu,” diye konuşmaya başladığında kalbimin an be an hızlandığını hissettim. “Benim için doğru kişi olduğunu bilir gibiydim, birbirimize uyumlu olacağımızı düşünüyordum. Bu düşüncelerim hiçbir zaman değişiklik göstermedi, sende beni şaşkınlığa uğratmadın. Daha şimdiden düşüncelerimi okuyup hareket ediyor gibisin, benimle aynı şeyleri düşünüyorsun. Ben sana aşığım, Verda. Seni bilerek günaha sürüklemem, sana bunu yapamam. Söylediklerin, benim de yapmayı istediğim şeyler. Seni bu konuda reddetmeyeceğim. Her şey istediğin gibi olsun, en doğru şekilde olsun.”

 

Söylediklerinden bağımsız “Bana ilk defa âşık olduğunu söyledin,” diye fısıldadım. Gözlerimden kalpler çıktığına emindim. “Çok farklı hissettiriyor bu… Tanımlayamıyorum.”

 

Seni tanımasam, aşkı tanımlayamazdım, Verda. Sen böyle konuştukça kalbim ne kadar hızlanıyor biliyor musun? Bir evre geçiriyor sanki.” Biraz daha konuşursa kalbim duracaktı. “Öyle işte,” deyip sustu ve “Annemler de ne konuştuğumuzu merak ediyorlardır,” diyerek konuşmasına devam etti.

 

“Evet, etmişlerdir. Ben aklımda olan sorularımın cevaplarını aldım. Sonraki günlerde aklıma bir şeyler daha gelebilir, bilmiyorum. Heyecandan adımı unutacak raddedeyim. İsteme gününü ailelerimizle karar veririz.” Kafa salladı ve yürüyüp kapıyı açtı. “Anne!” diye seslendiğinde içeri annelerimiz girdi ve merakla bize baktılar. “İstemeyi ve sözü aynı anda yapacağız,” demesiyle gülümseyerek anneme baktım. “Anlaştınız mı?” diye sordu Zübeyde teyze. “Evet,” derken bir yandan da kafamı salladım. “Bu sene bitmeden evleneceğiz. Çalgılı, oynamalı düğün yapmayacağız.”

 

Zübeyde teyze “Tamam yavrularım,” dedikten sonra annemle sarıldı. “Ben bir Hamit’le konuşayım, sizde konuşun bize haber verirsiniz. Çok heyecanlandım vallahi!” Ona güldüğümüzde yanıma gelip bana sarıldı. “Allah’ım sizi mutlu etsin,” diye kulağıma fısıldadı. “Âmin.”

 

“Biz artık gidelim oğlum.” Cihan kafasını sallayıp annemle vedalaştı. Onları yolcu ettikten sonra salona geçtik. Annem “Neler konuştunuz?” diye sordu. “Nerede oturacağımızı falan konuştuk,” dedim. Fazla özele girmek istemiyordum. “İyi, böyle her şeyi önceden konuşmak lazım,” dedi. “Sonrasında bir anlaşmazlık çıkmasın. Ben çıkacağını sanmıyorum ama…”

 

“Umarım çıkmaz,” deyip ayaklandım. “Ben bir üzerimi değiştireyim, namaz kılayım.”

 

“Tamam.” Odama geçip üzerimi çıkardım, daha sade bir elbise giyip abdestimi tazeledim ve seccademi serdim, namazımı kılmaya başladım. Her secdede huzurla dolarken edeceğim dualar için sabırsızlanmaya başladım. Namaz bitiminde tespih çekip Kuran okudum, dua etmek için ellerimi açtım. Cihan’la mutlu olmamız, hayırlı bir ömür geçirmemiz için dua ettikten sonra seccademi kaldırıp telefonumu elime aldım ve kızlara bugün yaşananları anlattığım bir mesaj gönderdim.

 

Sena ve babam geldiğinde yemek yenildi. Çaylar içilirken annem konuyu açtı ve söz için gün planlandı. Annem hemen Zübeyde teyzeyi aradı ve karşılıklı konuştular, planları çoğalttılar. Ben bir köşede oturup heyecandan konuşamazken yeni hayatımın ilk adımları atılmaya başlandı.

Loading...
0%