@veskerazem
|
13.BÖLÜM Öğretmenler odasına girdiğim ilk andan beri evliliğimiz anlatıyordum. Meslektaşlarımın tebriklerini kabul etmiş, yeni programıma göre dolabımı düzenlemiştim. Yerime derslere giren diğer hocamın kaldığı yerleri öğrenip ona göre derslerimi anlatmaya başlamıştım. Haftaların ardından okula gitmek beni hayli yormuştu. Tüm bedenimin ağrıdığını ve belimin tutulduğunu hissederken eve gidip eşimi görmek için dakikaları sayıyordum. Sena’yı okulundan alıp eve bıraktıktan sonra kendi evimin önüne arabamı park edip indim. Dik durmaya çalışarak apartmana girdim ve kapıyı açtım. İçeri girer girmez kendimi koltuğun üzerine bıraktım. Beş dakika kadar koltukta yattıktan sonra kalkıp yatak odasına geçip örtümü çıkardım, dolabımdan kıyafet ayarlayıp banyoya geçtim ve abdestimi alıp temizlendim. Tekrar odaya geçip giyindim ve saçlarımı kurutmadan odadan çıkıp Cihan’ı aradım. İlk çalışta açtığında gülümsedim. “Hayatım,” dedim. “Aramamı bekliyor gibisin.” “Bekliyordum.” Kalbim hızlandı, dudaklarım kıvrıldı. “Müsait olsa da arasa, sesini duysam diyordum. Çok özledim seni.” “Bende özledim seni.” Saçlarımı geriye itip duvardaki saati kontrol ettim. “Yeni mi geldin okuldan?” “Evet,” deyip mutfağa geçtim. “Yemek hazırlayacağım şimdi, hazırlarken de seni düşüneceğim.” “Hemen gelirim böyle konuşursan,” dedi ve güldü. “Hastam geldi, hayatım. İzninle…” “Görüşürüz, dikkatli gel.” “Gelirken almamı istediğin bir şey var mı?” “Ben bakar sana mesaj atarım,” dediğimde onayladı ve kapattı. Saçlarımı toplayıp ellerimi yıkadım ve malzemeleri çıkarıp yemeğimi yapmaya başladım. Yemekleri ocağa koyduktan sonra kekimi de fırına koydum ve izlemek için bir video seçtim. Ara sıra kontrol ettiğim yemeklerim piştiğinde kekim de hazır olmuştu. Videomun başına geçtiğimde gördüğüm videoyu kapatamadım. Bebek bakım ürünlerinin tanıtıldığı bir videoydu ve bebekler çok tatlıydı, anne olma isteği uyandırmıştı. Evlenmeden önce hemen çocuk sahibi olmak istemediğimi düşünüyordum ama şimdi Cihan’ı baba ve kendimi anne olarak görmek istiyordum. İkimizin bir parçasını dünyaya getirmek istiyordum. Beni zorlayacağını düşünmüyordum, keza Cihan’da zorlanmayacaktı. Onun da istediğini biliyordum. Bu konuyu eve geldiğinde ona açacaktım. Zil çaldığında uygulamadan çıkıp kapıya koştum. Aklıma gelenle kısa bir an duraksadım. Ben, yemek yapmaya dalıp ona eksikleri mesaj atmayı unutmuştum. “Hay Allah!” diye söylenip kapı kulpunu tuttum. Bugün ilk kez onu kendi evimizde karşılayacaktım, heyecanlıydım. Kapıyı açtığımda gülümseyerek bana baktı ve içeri girdi. Kapıyı kapatıp ona sarıldım ve “Hoş geldin canım,” dedim. “Seni gördüm, hoş bulmam mı?” Yanağından öpüp elindeki poşete baktım. “Yemek yaparken aklımdan çıkmış, mesaj atamadım o yüzden. Ne aldın?” “Ekmek ve gözüme kestirdiğim birkaç şey aldım. Ben önce üzerimi değiştireyim, sonra yanına gelirim.” Poşeti elinden alıp mutfağa gittim ve masayı hazırladım. Yemeklerimizi böldüğümde mutfağa giriş yaptı ve açıkta olan boynuma dudaklarını bastırdı. “Çok güzel kokuyor,” dedi. “Ellerine sağlık.” Karşılıklı oturduğumuzda “Afiyet olsun,” dedim. Yemeğimizi yedikten sonra namazımızı kıldık ve Kur’an okuduk. Bedenimize huzurun akın ettiğini hissettiğimiz dakikaların ardından film izlemeye karar vererek salona geçtik. Filmi seçip atıştırmalıklarımızı hazırladık. “Nasıl geçti okul?” diye sorduğunda filmi başlatmamıştık. “Çok yorucuydu,” dediğimde bana sarıldı. “Bu hafta çok yorulacağımı düşünüyorum. Düzenim bozuldu, tekrar alışmam zaman alacak.” “Sana masaj yapayım,” dediğinde hemen sırtımı döndüm. Elleri sırtımda gezinip beni rahatlatmaya başladığında ani bir cesaretle “Bir bebeğimiz olsun istiyor musun?” diye sordum. “İstiyorum,” dediğinde karşı çıktım. “Hemen ama?” “Sen hemen istiyorsan bende hemen istiyorum. Ensemi öpüp “Nereden çıktı bu?” diye sordu. “Bir şey mi dediler yoksa?” “Hayır.” Kafamı iki yana sallayıp ona döndüm. “Taha’yı kucağında gördüğümden beri bebeğimiz olsun istiyorum. O kadar tatlıydınız ki! Karşıma bebek videoları çıktıkça bu istek arttı tabii.” Yüzümü iki eliyle kavradı. “Allah ne zaman nasip ederse o zaman bir bebeğimiz olur,” dedi. Alınlarımızı birleştirdiğinde gülümsedim ve ellerimi beline yerleştirdim. “Biz çabalarız, ne zaman gelmek isterse onu ağırlarız.” “Çok seviyorum sen,” deyip yanaklarını okşadım ardından dudaklarına uzandım. Kısa bir öpücüğün ardından koltuğa yaslanıp birbirimize sarıldık ve bir film seçtik. İçimdeki heyecanı gülümseyerek atmaya çalışıyordum. Bir bebeğimiz olduğunu düşündükçe daha mutlu oluyordum. * Hafta sonunu piknik yaparak değerlendirmek istemiştik. Tüm ailemiz yanımızda olduğu için geçireceğimiz en güzel gün olacağından emindim. Arabaları park edip tenha bir yere geçtik ve getirdiklerimizi yerleştirdik. Ablam enişteme yardım etmek istediğinde Taha’yı kucağıma alıp oturdum, ona etrafı seyrettirmeye başladım. Duyabileceği şekilde gördüklerimi ona anlatıyordum. Bundan memnun olarak mırıltılar çıkarıyor, ellerini ve bacaklarını sallıyordu. “Sen ne kadar heyecanlısın öyle!” deyip yüzünün bana döndürdüm. “Ben sana gezdiririm de buraları.” Anlıyormuş gibi kafasını salladığında gülüp alnından öptüm. “Sanki anlıyorsun!” Yanıma birisi yaklaştığında ablam olduğunu düşündüm. Omzumun üzerinden uzatılan güle bakıp gülümsedim ve kimin geldiğini anladım. “Cihan,” diyerek adını söyledim ve ona baktım. “Ne güzelsiniz böyle,” deyip yanımıza oturdu. “Baksana haline, anlıyormuş gibi hareketler yapıyor.” “İzledim sizi,” dedi, Taha’nın yanaklarını sıktı. “Neden çocuk istediğini şimdi anladım. Şu kısacık hayatımızda böyle bir meleği yetiştirerek mükâfatlandırılmış olacağız.” “Bizim birbirimizi bulmamız da bir mükâfat.” Kafasını sallayarak onayladı ve şalımın önünü düzeltti. “Boynun görünmesin,” dedi. İçim sıcacık oldu. Ona sarılmak istedim ama yanımızdakilerden utanarak vazgeçtim. “Eve gidince sana sarılacağım, unutturma,” dediğimde kahkahayla güldü. Gülüşünden de öpmek istedim ama yine yapamadım. “Eve gidince seni öpeceğim, unutturma.” “İşte bunu hiçbir zaman unutturmam, karıcığım. Sen zaten bu isteğini hep hatırlayacağın için sorun olmaz.” Adını söyleyerek yalandan kızdım. “Sen al Taha’yı, ben annemlerin yanına gideceğim.” Kafasını salladığında Taha’yı kucağına bıraktım ve yürümeye başladım. Babamlar mangal yaparken annemler örgü örüyordu. Ablam ise eniştemin yanındaydı. Onları rahatsız etmek istemediğim için direkt annemlerin yanına yaklaştım ve “Ozan ağabey gelmeyecek mi?” diye sordum. “Gelecek, yoldadır.” Ne yaptıklarını anlamak için kafamı eğdim. “Torunumuza patik örüyoruz,” dediler aynı anda. “Torununuz?” diye sorarcasına konuştum. “Sizin çocuğunuz işte,” dedi annem. “O krem örüyor, ben kahverengi. Sürekli kullanabileceği renkler olsun istedik. Artık bu renkler moda, iki cinsiyette kullanıyor.” “Çok iyi düşünmüşsünüz,” dedim. Duygulanmıştım. “Giydirmek nasip olur inşallah.” Duama âmin deyip kaldıkları yerden örmeye devam ettiler. Telefonumu çıkarıp örgü yaptıkları zamanı videoya çektim ve yapmam gereken bir şey olmadığı için Cihan’ın yanına döndüm. Telefonda konuştuğunu gördüğümde Taha’yı kucağından aldım. Ağabeyiyle konuştuğunu sessizce söyledi ve devam etti. Sıkıldığım için Taha’yla birlikte ayağa kalktım ve ablamın yanına gittim. “Taha’yla gezelim diyorum, ne dersin?” “Olur,” dedi. “Artık her şeyi merak ediyor.” Eniştem oğlunu sevdiğinde Cihan’a gittiğimi işaret ettim ve yürümeye başladım. Ona ağaçları ve çiçekleri tanıttım. Hayvanların yanına geldiğimizde yanımda birinin durduğunu hissettim ve kafamı çevirdim. Cihan’ı gördüğümde şaşırarak sordum: “Sende mi geldin?” “Evet,” dedi. “Güzel karımla yalnız kalmak istedim.” “İyi yapmışsın,” deyip yürümeye devam ettim ve Taha’ya hayvanları anlattım. Bazılarını uzun süre gösterdim bazılarından hemen uzaklaştım. Artık onun korkusunu ya da sevincini anlayabiliyordum. Dönüş yoluna girdiğimizde Taha’yı Cihan aldı. Arkalarına geçip fotoğraflarını çektim. “Annemler çocuğumuz için patik örüyor,” dedim. Şaşkınca bana baktı. “Biraz erken başlamışlar.” “Evet,” dedi. “Daha çocuğumuz ortada yok.” Sessiz kalıp yanında adımlamaya devam ettim. “Nasipse bir gün olacak,” dedi, üzüldüğümü zannederek. “O gün, Taha’yla değil kendi çocuğumuzla gezeceğiz buralarda.” “İnşallah.” Ailemiz göründüğünde Ozan ağabeyin geldiğini de öğrenmiş oldum. Her şey hazır olmalıydı ki hepsi masadaydı. Ablam bizi gördüğünde el salladı, Sena koşarak yanımıza geldi. Taha’yı alıp hiçbir şey söylemeden gittiğinde arkasından güldük. Yan yana oturduğumuzda ablam “Bizde tam sizi arıyorduk,” dedi. “Tam vaktinde gelmişiz,” dedi, Cihan. Ozan’la kısa bir sohbetin ardından tabağıma yiyeceklerden koymaya başladı. Bende onunkine koyduğumda gülümsedi. “Enişte, ablama mı güldün yoksa yemeğe mi güldün anlamadım doğrusu!” Sena’ya dönüp güldüm. “Ablan yanımda olmasa bile ben sadece ona gülerim, minik baldızım.” “Helal sana enişte,” deyip abartıyla el salladı. “Abla bak, hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Hep bu anları beklemiş, belli.” “Bekledim vallahi.” “O zaman,” dedi Sena, yüksek sesle. “Bende aileme bekledikleri anın geldiğini söylemek istiyorum.” Hepimiz merakla ona baktığımızda boğazını temizledi. “İki hafta sonra okullar tatil oluyor ya… Ben tatilde tesettüre gireceğim.” Bir süre şaşkınlıktan konuşamadık. İlk konuşan babam oldu. “Allah senden razı olsun kızım,” dedi. “Bana bu mutluluğu yaşattın.” “Âmin babacığım,” dedi. “Bu iki hafta boyunca bol bol alışveriş yapacağım. Umarım camide daha çok işin olur.” Annem ona sarıldığında Hamit amca kafasını salladı. “E olacak o kadar,” dedi. Babam ona katıldı ve “Ne istiyorsan alırım.” Geriye kalanlar da Sena’yı tebrik ettiğinde yemeğimize devam ettik. Kahvelerimizi içmeye başladığımızda ortada dönen sohbeti dinliyorduk. Birazdan eşyaları kaldıracaktık ve camiye gidecektik. Cihan’ı camide namazını kılarken seyredebilecektim. Kahveler bittiğinde eşyaları getirdiğimiz sepetlere yerleştirdik. “Siz gidin camiye,” diyen babamı kafamı sallayarak onayladım. “Biz bunları arabaya yerleştirip geliriz.” Yollarımız erkeklerden ayrıldığında mutluydum. Cihan’dan önce namazımı kılmaya başlayacağım demek, onu seyretmeye vaktim kalacak demekti. Ablamla yan yana yürürken Taha’nın parmaklarını tuttum. Parmağımı ağzına götürdüğünde yavaşça çektim. Abdestimizi tazeleyip camiye girdik ve yan yana durduk, kılmaya başladık. Benzer aralıklarda namazlarımızı bitirdiğimizde kafamı aşağı çevirdim. Annem Kur’an okurken ablam oğlunun yanına gitmişti. Cihan’ı babamla yan yana gördüğümde heyecanlanarak gözlerimi kapattım. İkisini yan yana namaz kılarken ilk defa görüyordum. Kendimi gizlemek için kumaşın arkasına iyice saklandım, sadece sağ gözümün göründüğünü düşünüyordum. Namazları bitene kadar sadece Cihan’ı seyrettim. Namazlarının bittiğini gördüğümde annemi kontrol ettim, Kur’an’ı rafa koyuyordu. Başıyla işaret ettiğinde yerimden kalktım ve onun arkasından merdivenlerden indim. Bahçede Cihan’ın beklediğini görüp yanına gittim. “Seni namaz çıkışı beklemeyi seviyorum.” Elini tutup okşadım. “Namaz kılarken izledim seni,” dedim. Elimi daha sıkı tuttu ve kafasını eğdi. “Nasıldı?” “Çok güzel bir hismiş bu,” dedim. “Kendimi çok gururlu hissediyorum.” “Bak sen,” diye sayıkladığında Hamit babam onu çağırdı ve yanımdan ayrıldı. Kimin kiminle gideceğini kararlaştırıyor olmalılardı. Annem, babam ve Sena, babamın arabasıyla gidecekti. Ablamları biz bırakacaktık ve Ozan ağabey de Zübeyde anne ve Hamit babayla birlikte gidecekti. Ön koltuğu geçip arkama yaslandım. “Çok güzel oldu bugün,” dedi ablam. “Tekrar yapalım.” “Yaparız,” deyip kafamsı salladım. “Bende çok eğlendim.” Cihan kafasını salladı ve çok kısa bir an bana baktı. Arabayı kullandığı için konuşmalarımıza pek dikkat edemiyordu. “Okula alıştın mı?” diye sordu bu defa da ablam. “Biraz zorladı beni ama hallettim, iyi ki daha uzun uzak kalmamışım. Tatilde tekrar rahata alışırım, açıldığında tekrar zorlanırım. Bir kısır döngü gibi!” “Öyle,” diye söylendi ve ağlayan Taha’yı babasına verdi. “Bu tatil ne kadar sürecek?” “Bir hafta.” “Hiç yapmasalar daha iyi,” dedi. Bence de öyleydi. Evlerinin önünde durduğumuzda teşekkür edip indiler ve eve davet ettiler. İkimizin de yorgunluğu gözlerimizden anlaşıldığı için başka bir zaman için söz verip oradan uzaklaştık. Evimizin önünde durduğumuzda bagajdakileri alıp merdivenlerden çıktık ve önce onları makineye yerleştirdik. Odamıza geçip kıyafetlerimizi çıkardık ve sırayla banyoya girip kısaca duş aldık. Yatsı namazını kılıp yatağımıza girdiğimizde el ele tutuştuk. Artık böyle yapıyorduk. |
0% |