@veskerazem
|
15.BÖLÜM Heyecandan pek uyuyamamıştık. Her uyanışımızda birbirimizi teselli etmiş, hastaneden randevu almıştık. Kahvaltımızı kısa tutup hızla hazırlandık ve evden çıktık. Arabaya nasıl bindiğimizi, hastaneye nasıl geldiğimizi anlayamamıştık. İçeri girip doktorun odasının önünde durduk ve boşalan koltuklardan birine oturduk. Burada çok fazla erkek yoktu bu yüzden Cihan’a bakıyorlardı. Onlar şaşırdıkları için baksalar da ben rahatsız olmuştum. “Keşke tek gelseydim,” diye söylendiğimde sorarcasına baktı. “O nedenmiş?” “Bu kadınların hepsi sana bakıyor.” “Umurumda değil.” Telefonundan saati kontrol etti ve randevu saatimizin geldiğini söyledi. Ayağa kalktığımızda ismim görünmeye başlamıştı. Verda Yiğit Karaer. Böyle yan yana görmek hoşuma gitmişti. İçeri girip doktorumuza baktık. Şikâyetimin ne olduğunu sordu. “Dün test yaptım, ikisi de pozitif,” dediğimde kafasını salladı. “Bir kontrol edelim o zaman.” İşaret ettiği yere uzanıp karnımı açtım. Ellerim titriyordu. Doktor yanıma geldiğinde Cihan elimi kavradı. Gülümseyerek dikkatimi monitöre verdim. Kesenin nerede olduğunu gösterdi. “Üç haftalık hamilesiniz,” dedi. “Tebrik ederim.” Cihan’a baktığımda ağladığını gördüm. Gözyaşlarını silmek istesem de yapamadım. Doktor doğrulduğunda kıyafetimi düzeltip doğruldum. Kan vermemi istedi ve gün içerisinde tekrar gelmemizi söyledi. Odasından çıktığımızda Cihan’ın koluna tutundum ve “Gerçekten bebeğimiz olacak,” dedim. “Evet,” diye fısıldadı. Kan verme noktasına geldiğimizde işlemleri tamamladık ve açlığımızı fark ederek bir kahvaltı salonuna gittik. Tekrar kahvaltı ederken aklımız bebeğimizdeydi. “Doktordan çıktığımızda annemleri arayalım,” dedi. “Hayır,” diyerek reddettim. “Akşam yemeğine davet ederiz, hep birlikteyken söyleriz. Çok daha güzel olur. Zaten öğrenince yanımıza gelmek isteyeceklerdir.” “Karım yine çok haklı.” Elinin üzerine hafifçe vurup domateslerden ağzıma attım. Bu defa kahvaltımızı çok yavaş yaptık. Karnımızı doyurduğumuzda oradan ayrıldık ve gördüğümüz bir bebek mağazasına girdik. Şu an onun için alabileceğimiz en basit şeyin emzik ve biberon olduğunu düşündük ama diğer ürünlere bakmaktan da geri durmadık. Sonuçlarımın çıktığını gördüğümüzde hastaneye ulaştık ve hemen doktorun yanına gittik. Kan sonuçlarımı inceleyip birkaç vitamin yazdı ve kontrole geleceğim zamanı söyledi. Teşekkür edip odasından çıktığımızda biran önce eve gidip Cihan’a sımsıkı sarılmak istiyordum. Normalden daha hızlı bir şekilde eve vardığımızda koşarcasına içeri girdik ve kapıyı kapatır kapatmaz birbirimizi kucakladık. “Yakında anne ve baba olacağız.” Cihan’ı kafamı sallayarak onayladım ve kollarımı omzundan çekip dudaklarımızı birleştirdim. Ayrıldığımızda kafamı göğsüne yasladım ve gözlerimi kapattım. Ellerini karnımda hissettim ve kafamı eğerek oraya baktım. İçim sıcacık oldu. “Ben annemleri arayayım, sende ne yemek yapacağımızı düşün.” Kafasını sallayarak onayladı. Sırayla annemleri arayıp eve davet ettim. Cihan’la birlikte namazımızı kılıp mutfağa geçtik ve yemeklerimizi hazırladık. Ben tatlıyı yapmaya başladığımda “Çok ayakta durdun,” diyerek uyarmış ve beni sandalyeye oturtmuştu. “Sana bir görev vereceğim, uslu uslu onu yapacaksın,” diyerek beni güldürmüştü. Ajandasını ve telefonunu masaya bırakıp randevulara göre doldurmamı istemişti. Büyük bir zevkle yaparken ara sıra tatlı hakkında direktifler vermiştim. Kahkahalarımızın yankılanarak dağıldığı anlardan sonra her şeyi hazır edip dinlenmek için salona çekildik ve ezanı duyduğumuzda namazımızı kılıp Kur’an’ımızı okuduk. Misafirlerimiz geldiğinde onları heyecan içinde karşıladık. Kısa bir sohbetin ardından biraz daha söylemezsem çatlayacağımı düşünerek ayağa kalktım. Mutfaktan gelen Cihan da yanımda durduğunda bize bakmaya başladır. “Bizim size söyleyeceğimiz güzel bir haberimiz var.” Bana bakarak gülmeye başladığında gülüşü bana bulaştı. “Hamileyim!” dediğimde Sena’nın çığlığı duyuldu. Annemler gelip bana sarıldıklarında babamların tebriklerini de kabul ettim. Cihan kolunu omzuma attığında yanımıza gelen Sena’ya baktım. “Tekrar teyze oluyorum,” deyip şalının önünü düzeltti. Tesettüre giyeli aylar olmuştu. “Şu gencecik yaşımda teyze oldum,” diye hayıflandı. “Ne güzel işte,” diyen Zübeyde teyzeye baktı. “Aslında düşündüğün zaman güzel, çok genç bir teyzeleri olacak. Fakat zorlukları da var, benim çocuklarımın kuzenleriyle arasında yaş farkı çok olacak.” Hamit babam güldüğünde, babam Sena’yı yanına çekti. “Düşünme sen bunları, daha çok var o günlere.” “Bakın, kendi de kabul etti. Çok var o günlere.” Karnımın acıktığını hissedip “Hadi yemeğe geçelim,” dedim. “Cihan’la birlikte hazırladık her şeyi.” “Ne güzel,” dedi annem. Mutfağa geçip yerlerimize oturduk. Tabağıma yiyeceklerden azar azar alıp hemen yemeye başladım. Cihan bitirdiklerimi yeniliyor, sürekli kontrol ediyordu. “Çok şükür bu günleri de gördüm.” Zübeyde anneye bakıp gülümsedim. Cihan’ın sessizce ‘Şükürler olsun’ dediğini duydum ve masanın altından elini tuttum. Gülümsedi ve gözlerini kapatıp açtı. * Hamileliğim ilerlemeye başladığında izin almıştım, Cihan evde olmadığında sıkılıyordum ve üç ev arasında dolaşıyordum. Bugün anneme gelmiştim. Mutfakta onun yemek yapmasını izlerken tezgâhın üzerindeki erikleri görerek iç çektim. Ağzım kamaşırken ekşiliğini hissetmek istedim. “Erik mi aldınız?” diye sorduğumda “Canın mı çekti, ye kızım,” karşılığını verdi. Ayağa kalkıp erikleri dilimleyip bir kâseye koydum, üzerine limon, tuz ve biber ekledim. Çatalımı alıp sandalyeye geri oturduğumda ağzımın suyunun aktığını hissettim. Çatalıma batırıp ağzıma attım ve zevkle yemeye başladım. Limonunun az geldiğini düşünüp kalan limonun hepsini sıktım ve tadına baktım. Bu limonda yetmemişti. Dolaptan yeni bir limon çıkarıp yarısını eriklere sıktım, yarısını da kaşığıma sıkarak suyunu içtim. Eriklerle o kadar ilgileniyordum ki annemi duymuyordum. Erikleri yemeyi bitirdiğimde annemin bakışlarını üzerimde hissettim. “Kızın mı olacak acaba?” diyerek kendi kendine çıkarımda bulundu. Omuz silkip “Salataya bol limon sıkalım, tamam mı?” dedim. “Seninkini ayrı hazırlarız,” dedi. Masanın üzerini hazırlayıp karşılıklı oturduk ve yemeğe başladık. Çayıma limon sıktığımda limonlu çay değil çaylı limon olmuş gibiydi. Limon suyunun içine bir kaşık çay damlatsam çay içtiğim daha belli olurdu. “Yavrum miden ağrıyacak,” dese de onu dinlemedim. “Ben biraz limon yesem nasıl olur?” diye söylendim. Minik bebeğim ‘limon’ diye sayıklıyor gibiydi. Limon yeme isteğim her saniye artıyordu. “Hamile olmasan kızardım sana,” dediğinde hemen cevap verdim. “Hamile olmasam zaten yemek istemezdim!” Yemeğimizi bitirdiğimizde ve bulaşıkları hallettiğimizde Cihan’ın eve dönüş saatinin yaklaştığını gördüm. “Ben gideyim artık, beyim gelecek.” “Tamam,” dediğinde birbirimize sarıldık. “Yarın cinsiyetini öğrenmeye gideceğiz,” dedim, unuttuğum şeyi yeni hatırlayarak. Hamilelik bende biraz da unutkanlığa sebep olmuştu. “Bence kız,” dedi tekrardan. Gülerek kafamı iki yana salladım ve apartmandan çıktım. Arabamı almamıştım, buraya yürüyerek gelmiştim. Yürüyüş yapmayı hep sevmiştim ama hamileyken yürüyüş yapmak daha rahatlatıcıydı, daha çok seviyordum. Sokakları geçip evime vardım. İçeri girip hemen mutfağa geçtim. Yaptığım ilk şey bol ekşili bir salata oldu. Kalan limonları sıkıp limonata yaptım ve yemek yaptığım süre boyunca küçük yudumlarla içtim, sonunu yemeğin bitimine denk getirdim. Tüm yemeklerim hazır olduğunda akşam namazını kılmak için abdest tazeledim ve salona geçtim. Şüphesiz evde yalnız kaldığımda hoşuma gitmeyen en önemli şey namazlarımı yalnız kılmamdı. Cihan’la kılmaya çok alışmıştım. Namaz bitiminde bebeğim için dua ettim ve belimin ağrımasını fırsat bilerek koltuğa uzandım. Göz kapaklarıma direnemedim. Kapandılar. Yanaklarımın okşandığını hissederek uyandığımda Cihan’ı karşımda buldum. “Merhaba, karıcığım.” “Merhaba, Cihan. Yeni mi geldin?” doğrulmaya çalıştım ama karnım yüzünden başarılı olamadım. Doğrulmama yardımcı olup alnımdan öptü. “Evet. Ev çok sessiz gelmişti, nedenini anlamış oldum.” “Belim ağrıyor,” deyip belimi ovaladım. Halime bakıp arkama geçti ve belime masaj yapmaya başladı, bedenim rahatladı. “İyi mi?” diye sordu. “Çok iyi,” deyip elini tuttum. “Yemek yiyelim.” Mutfağa geçtiğimizde masayı hazırlamış olduğunu gördüm. Hemen oturup tabağımdakileri yemeye başladım, en çok salatadan aldım. “Yarın markete gidelim,” deyip bana baktı. “Bir şeyler alırız.” “Gidelim,” dedim. “Çok heyecanlıyım, cinsiyetini öğreneceğiz!” Yanağımı sıkıp yemeğine devam etti. Ezan okunduğunda beni namaz kılmaya ikna edip mutfağı topladı. Onun namazının bitmesini beklerken kitabımın son sayfalarını okudum. Yanıma gelip yattığında rahat edemediğim için ona sırtımı döndüm ama bu durumdan memnun değildim. “Yer değiştirelim,” deyip ayaklandım. Şimdiki pozisyonumda yüz yüze bakıyorduk ve bu hoşuma gitmişti. Oturmak rahatsız edici hale geldiğinde ayağa kalktım. Cihan’a elimle oturmasını işaret edip önünde sağa sola yürümeye başladım. Telaşlıydım, heyecanlıydım. İsmimi ekranda gördüğümde kapıya yöneldim, Cihan’la birlikte içeri girdim. “Bugün nasılız?”diye soran doktoruma gülümsedim. “Çok hareketliyiz,” dedim. “Kıpır kıpır şu an içimde.” “Güzel,” deyip yanıma geldi. “Hemen kontrol edelim.” Elindeki aleti karnımda kaydırmaya başladı. Cihan’la el eleydik. “Her şey yolunda,” dedi. “Değerleri iyi, sizinki de öyle. Şimdi gösterirse cinsiyetini öğreneceğiz.” Heyecanım katlandı, kalbim küt küt attı. Emin olmak istiyormuş gibi defalarca baktı. “Evet,” dediğinde tüm kulağım ondaydı. “Kızınız oluyor.” “Ya,” dediğimde aleti çekip bana baktı. “Gerçekten mi?” doktorum güldüğünde cevap Cihan’dan geldi. “Gerçekten, hayatım.” Yerimde doğrulup yanağını öptüm ve doktorumun peşinden gittim. “Vitaminlerini kullanmaya devam et. Bundan sonra daha sık kontrole geleceksin. Kendini yorma, dikkatli ol.” Odasından çıktığımızda zihnimde söylediği cümle yankılanıyordu. Kızımız oluyordu. “Ben şimdi kız babası mı olacağım,” dediğinde mutluluktan gözlerim doldu. “Evet, sevgilim. Kız babası olacaksın.” “Mükemmel hissettiriyor…” Biliyordum, bende mükemmel hissediyordum.
|
0% |