@veskerazem
|
ŞEGAF 3 İçeri girip anneme kısık sesle sordum. “Hamit amca da burada mı?” “Hayır, sadece Zübeyde burada.” Onaylayıp salona doğru yürüdüm. Zübeyde teyze kafasını bana çevirdiğinde gülümseyerek yanına gittim. “Hoş geldin Zübeyde teyze,” deyip sarıldım, tokalaştım. Yanındaki koltuğa oturduğumda “Hoş buldum. Sende hoş geldin kızım,” dedi. Annem de gelip yanıma oturduğunda “Nasıl geçti günün?” diye sordu. “İyi geçti.” Aklıma gelenle anneme döndüm. “Merve sözleniyor. Beni de davet etti.” “Ne zaman?” “Haftaya,” dediğimde Zübeyde teyze “Aranızda tek bekâr sen mi kaldın?” diye sordu. “Hayır, ilk evlenecek olan Merve oluyor. Yani, açılışı o yaptı.” “Devamı gelir belki,” diye söylendiğinde onun gibi “Belki,” dedim. “Ben üzerimi değiştireyim, namazımı kılayım.” Ayaklandığımda annem “Tamam kızım,” dedi. Odanın kapısının önünde durduğumda kapı benden önce açıldı. Sena beni bekleyip içeri girdiğimde kapıyı kapattı. “Şimdi ben gideceğim yanlarına, sana ne konuştuklarını anlatırım.” Sena böyle şeylere meraklıydı. İnsanların konuşmalarını dinlemeyi severdi. Ne konuşacaklarını merak ettiğim için ona kızmadım ve “Tamam,” dedim. Sena odadan çıktığında örtümü açtım, üzerimdekileri çıkardım. Daha rahat kıyafetler giyinip abdestimi aldım ve namazımı kıldım. Odadan çıkmadan önce aklıma gelen detayla duraksadım. Daha önce de Cihan’ın sosyal medya hesabının olup olmadığını merak etmiş ama hiç kontrol etmemiştim. Telefonumu alıp arama kısmına adını ve soyadını yazdım. Çıkan hesaplara baktığımda içlerinden bir tanesinin onun olacağına daha çok ihtimal verdim. Siyah bir profil fotoğrafı vardı ve isminin yanına terazi simgesi koymuştu. Aramalarımı temizleyip odadan çıktım. Salona yöneldiğimde annem beni gördü ve “Mutfakta yemek hazır, açsan ye istersen,” dedi. Annemin neden böyle yaptığını biliyordum, beni konuşmalardan uzaklaştırmak istiyordu. “Sena da yesin, okuldan yeni geldiniz.” Son söylediğiyle birlikte konunun dışında kalmamızı istediğini anladım. Sena yanıma geldiğinde mutfağa girdik. “Sen otur ben tabakları hazırlarım,” dediğinde söylediğini yaptım. Önce tabağı önüme bıraktı sonra çayımı doldurdu. “Buraları da sen toplarsın.” “Biliyordum böyle söyleyeceğini.” Yemek yemeye devam ederken Zübeyde teyze “Ben gidiyorum kızlar, hadi görüşürüz,” diyerek önümüzden geçti. Mutfaktan çıkıp onu yolcu ettik. “Ne konuştunuz?” diyerek anneme sorduğumda “Zübeyde derdini anlattı biraz,” dedi. “Hiç evlilik konusunu da açmadı.” “İyi, tamam.” Mutfağa dönüp yemeye devam ettim. Sena annemin yanına gittiğinde mutfağı temizleyip kahve yaptım. Anneme de ikram ettiğimde yanına oturup “Babam camide mi?” diye sordum. “Evet,” deyip televizyonun sesini kıstı. Kanallarda gezinip bir tanesinde durdu. “Bunu yeni izlemeye başladım, çok güzel.” Bahsettiği diziye göz gezdirdim. Pek ilgimi çekmemişti. “Sen beğenmezsin tabii,” dediğinde kahvemin son yudumunu içtim ve hiçbir şey söylemeden bulaşıkları alıp mutfağa gittim. Fincanları ve bardakları elimde yıkayıp annemin yanına geri döndüm. Annemle hiç konuşmadan diziyi izlemeye başladık. Bir süre sonra sıkılıp kalktım, odama geçip bir kitap seçtim, balkona çıkıp okumaya başladım. Beğendiğim cümlelerin altını çizip birkaç tanesinin fotoğrafını çektim. Arkama yaslanıp okumaya devam ederek satırların arasında kayboldum. Akşam yemeğini hazırlamak için mutfağa girdim. Annem çoğu yemeği yapmıştı, salata yapıp masayı hazırladım. Namazımı kılıp mutfağa döndüm ve yemekleri servis ettim. Kapı zili çaldığında Sena giderek kapıyı açtı. “Hoş geldin baba,” dediğinde kimin geldiğini öğrenmiş olduk. Babam ve Sena yan yana mutfağa girdiler ve sandalyelerine geçtiler. Babam “Elinize sağlık,” diyerek yemeğini yemeye başladı. “Afiyet olsun,” deyip sandalyeme oturdum ve suyumdan içtim. Yemeğimi yemeye başlayarak sessizliğe gömüldüm. Sena da sessizdi ama annem ve babam sohbet ediyorlardı. “Bugün bir bebeğe isim koydum.” “Ne koydun ismini baba?” Sena lafa atladığında babam gülerek cevapladı. “İsmini, Nursena koydum. Ailesi ismine karar vermişti zaten, ben sadece ezanı okuyup dua ettim.” “Bebek bir adaşım oldu!” Hepimiz Sena’nın söylediğine güldüğümüzde babam konuşmaya devam etti. “Yatsı namazından sonra nikâh kıymaya gideceğim. Gecikirsem nedeni budur.” “Allah, hayırlı uğurlu etsin,” dedi annem. “Âmin,” dedi babam. Hepimiz konuşmayı bırakıp karnımızı doyurduk. Bulaşıkları almak için uzandığımda babam “Kızlar siz gidin, biz annenizle toplarız,” diyerek kafasını salladı. Sena’yla aynı anda “Tamam,” deyip mutfaktan çıktık. Babam ev işlerinde genelde bize yardım ederdi ama ilk defa yanlarından ayrılmamızı istemişti. Şaşkınlığı üzerimden atıp oturma odasına giderek koltuğa oturdum. Sena da yanıma oturup konuşmaya başladı. “Abla?” “Efendim?” “Bir oyun beğendim onu alabilir misin bana?” “Hangi oyunu beğendin?” diye sorduğumda telefonunu uzattı. Ekrana eğilip oyuna baktım. “Tamam alırım,” deyip göz kırptım. “Canım ablam!” diyerek yaklaşıp yanağımı öptü. “Şimdi sipariş edelim mi?” “Edelim,” dediğimde istediği oyunu sepete ekledi. “Şu kitabı da beğenmiştim aslında,” diye söylendiğinde “Onu da al,” dedim. “Bende bir kitap seçeyim, ver telefonu.” Telefonunu elime bıraktığında dakikalarca gezinip iki kitapta karar kıldım. Onları da sepete ekleyip sepeti onayladım ve kalan işlemleri tamamlayıp telefonunu Sena’ya geri verdim. “Sen bana istediklerimi aldın bende sana kahve yapayım bari.” Gülüp hafifçe kulağını çektim. “Lütfettin!” Yanımdan kalkıp mutfağa gitti ve “Kahve istiyor musunuz?” diye sordu. Konuşması bana kadar geliyordu. “Mutluyum o yüzden size de yapabilirim.” “Neden mutlusun?” diye sordu babam. “Ablam istediğim şeyleri sipariş etti az önce,” cevabını verdi. “Tamam, bana yap o zaman.” “Bana da yap,” diyen annemdi. Oturma odasına geldiklerinde Sena’ya “Çikolata da koy,” diye bağırdım. “Tamam,” diye bağırarak karşılık verdi. Annem ve babam yan yana karşıma oturdular. “Verda,” diyen anneme baktım. “Kahveleri içtikten sonra ablanı arayalım.” “Tamam.” “Yarın da onları yemeğe davet edelim.” “Edelim ama benim tüm gün dersim var,” dediğimde Sena kahveleri getirmişti. Annemlerinkini verip “İkimizinkini farklı yaptım,” diyerek farklı bir kupayı gösterdi. Kupayı elime alıp içmeye başladım. Kahve içmeyi çok seviyordum. Çikolatayı kırıp bir parçasını ağzıma attım, kahvemi yudumladım. Kahve bulaşıklarını mutfağa bıraktıktan sonra oturma odasına döndüm. Babam camiye gitmek için evden çıktığında annem telefonunu alarak yanıma geldi. Ablamı arayıp hoparlöre aldım. “Hüma, annem nasılsın?” “İyiyim anne,” diye cevap verip “Hadi uyu oğlum,” diye fısıldadı. Ablam yaklaşık üç ay önce doğum yapmıştı ve bir oğlu vardı. “Ne gece uyuyor ne de gündüz uyuyor. Bitirdi bu çocuk beni!” diye hayıflandı. Annem “Sizde beni bitirmiştiniz,” diye gülerek söylendi. “Acıkmıştır belki,” diyerek yardımcı olmaya çalıştım. “Yok, Verda. Yeni doyurdum karnını.” Sessiz kalıp telefona bakmaya devam ettim. Küçük yeğenimi özlemiştim. “Hüma, yarın bize yemeğe gelin.” Annemin konuşması yeğenimin ağlaması nedeniyle zar zor duyuldu. “Olur, geliriz.” “Tamam, sen oğlunla ilgilen. Görüşürüz yarın.” “Görüşürüz anne.” Telefonu kapatıp koltuğun kenarına koydu. “Anlat bakalım,” dedi. “Merve kiminle sözleniyormuş?” “Mahallelerindeki camide çalışan müezzinle,” dedim. “Görücü gelmiş ailesi, konuşup anlaşmışlar.” “Hayırlı olsun,” dedi ve “Bir annesini arayıp tebrik edeyim,” diye de ekledi. “Olur, ara.” Ezan okunmaya başladığında annemin yanından ayrıldım, odama gidip namazımı kıldım. Kuran’ı okumaya başladığımda tüm dertlerimin birer birer silindiğini hissettim. Bedenim ve ruhum rahatlarken alnımı Kuran’a yasladım. Gülümseyerek Kuran’ı kaldırdım ve odamdan çıktım. Sena’ya seslenip yanına gittim. “Canım sıkıldı. Film mi izlesek?” diye sordum. “Tamam, ben film seçeyim sende atıştırmalık getir,” dediğinde kafamı salladım ve mutfağa yöneldim. Mutfakta annemi bulduğumda “Sena’yla film izleyeceğiz,” dedim. “Tamam,” diye kısaca cevap verdi. İçecek ve atıştırmalık hazırlayıp odamıza girdim. Sena bilgisayardan filmi açmış masamızı düzenlemişti. Hazırladıklarımı masanın üzerine bırakıp sandalyeme oturdum ve Sena’nın seçtiği filmi izlemeye koyuldum. Film bittiğinde odadan çıktık. Koridorda ilerlerken babamla karşılaştık. Babam selam verdiğinde selamını aldık ve odaya geri döndük. Sena okul hazırlığını yaparken ona eşlik edip kıyafetlerimi hazırladım. Alarmımı kontrol edip ışığı kapattım ve yatağımın içine girdim. Bir sağa bir sola dönüp kendime rahat bir pozisyon buldum. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Aklım annemle babamın ne konuştuğundaydı. Merak etmiş ama soramamıştım. Onlar söyleyene kadar da sormayacaktım. Uykuya yenik düştüğümde gözlerimi kapadım, ellerimi başımın altına koyup bacaklarımı kendime çektim. Bedenim hafifledi, ruhum dinlenmeye başladı. Sallanarak rengârenk çiçeklerin olduğu bir bahçede yürüyordum. Üzerimdeki beyaz elbise uçuşsa da vücudumu belli etmiyordu. Ellerimi sallayıp çiçeklere dokundum. Gözlerimi kapayıp gülümsedim, gözlerimi geri açtığımda etrafımda döndüm. Bir incir ağacıyla karşı karşıya kaldığımda hızlı adımlarla ağacın yanına gittim. Uzanıp dalından bir tane incir koparıp yediğimde damağıma bulaşan tatla mutlu olup ağaçtan uzaklaştım. Gözlerimi araladığımda telefonuma uzanıp saate baktım, henüz namaz vakti girmemişti. Saçlarımı geriye atıp rüyamın anlamına baktım. Rüyam, evlilik anlamına geliyordu. Zübeyde teyzenin söylemleri, cihan aslan’ın bakışları, rüyamın anlamı… Bunların hepsi birbirini destekliyor muydu? |
0% |