@wassel
|
Kişi çok yaralanmışsa onu iyi etmek için o kadar çok aura kullanıyorsun. Tabi şifacının aura kapasitesi yetmiyorsa elinden bir şey gelmez. Fark ettiysen bazı yaralıları tamamen iyileştiremedim. Biraz dinlenip ikinci kez şifa büyüsü kullandım. Yani iyi bir büyücü olmak için benimde aura kapasitemi artırmam gerekiyor. Anladım. Çok teşekkür ederim. Beni bilgilendirdiğin için. Peki, aura kapasitesini nasıl artırıyorsun? Seviye atladıkça aura kapasiten artıyor. Bir de eşyalar var. Şanslıysan tabi. Hem çok pahalı hem de zor bulunuyor. Hadi diğer yaralıyı getir. Tamam. Yaralıları iyileştirmeye devam ettik. Acaba elde ettiğimiz eşyalar içinde aura kapasitesi artıran var mı? Şaman, elde ettiğimiz eşyalar arasında bu özellikte bir şey var mı? Evet kralım. Bir kolyede olacaktı. Bak bakalım neymiş özelliği? %25 Aura yazıyor kralım. Onu cebime koy. Bu arada diğer yaralıyı da iyileştirmiştik. Sizin adınız ne? Nasıl seslenmemi istesiniz size? Söylemedim değil mi? Adım Martin. Şifacı Martin diyorlar. Etrafı toparlarken haydutların düşürmüş olduğu bir kolye buldum. Onu sana kullanabilmen için ödünç vermek isterim. Bir bak işine yarar mı? Bakayım. Hım… %25 Aura artırıyor. Bu çok iyi Yavuz. Bunu kullanırsam daha hızlı devam edebiliriz. Tamam, o zaman sen kullan onu. Martin kolyeyi taktıktan sonra gerçekten daha hızlı devam ettik. Zaman hızla geçmişti. Artan kasabasına gelmiştik. Hasan amcanın arabasına geçtim. Oradan konaklayacağımız otele gittik. Kolye Martin’de kaldı. Hastanede daha çok yaralı vardı. İşi bitince getirirdi umarım. Sonuçta Şaman için işe yararlı bir eşya. Odamıza çıktık. Çok yorulmuştuk. Dinlenmeye geçtik. Sabah olmuş, Hasan amca masayı hazırlamış, beni kaldırmaya çalışıyordu. Yatakta doğrulduktan sonra masaya geçmek için hazırlandım. Kahvaltımızı yaptık. Hasan amcaya yorgun olduğumu söyledim. Öğlen dükkâna gidelim diye teklifte bulundum. O diğer işlerini halletmek için çıktı. Benim için süper bir fırsat olmuştu. Haydutlardan edindiğimiz eşya ve paralar ne kadar bakalım. 750 altın, iki parşömen ve değersiz birkaç eşya. Parşömenler seviye 10-15 ile 10-20 idi. İstesem bulamam. Değersiz eşyalardan kurtulmak gerek. Öğlen olmuştu. Hasan amca gelecek diye masayı hazırlamıştık. Biraz bekledikten sonra geldi. Neler yaptığını anlattı. Yemek yedikten sonra Serhat abinin dükkânına gittik. Kolay gelsin Serhat abi. Hoş geldin Yavuz. Bayağıdır görüşemiyoruz. Köydeyim abi. Bizimkilere yardım ediyorum. Burada durumlar nasıl? Var mı benlik bir şeylerin? Şimdilik yok. Umarım zamanla bulurum. Elimde bir omuzluk var. Yolda gelirken kafilenin birine haydutlar saldırmış sonrasında kaçmışlar. Onlardan düştü herhalde. Bu para eder mi? Bakayım bir. Hım. Güzel bir omuzluk. Takan kişiye %10 hasar azaltma sağlıyor. Bunu tamir edersem satabilirim. Ne kadar istersin? Ben anlamam Serhat abi. Sen ne istiyorsan ver. Sonuçta sana çok borcum var. Değerinden ucuza eşyalar sağladın. Sayende daha hızlı seviye atladım. Bunu 600 altına satabilirim. 100 altına tamir edersem geriye 500 altın kalır. Sana da 250 altın versem uygun olur mu? Yarı yarıya kazanmış oluruz. O kadar pahalı mıymış? Benim için sorun yok. Sen ne dersen tamamım. HAHA. Sağ ol Yavuz. Bana bu kadar güvenmen beni sevindirdi. Aslında bir tanede kolye buldum. Onu da şifacıya ödünç verdim. Kafilede çok yaralı vardı. Şifacının işine yarayan bir eşyaymış. İşi bitince bana geri verecek. Özelliği nedir? %25 Aura artırıyor. %25 olduğuna emin misin? Evet. %25 çok zor bulunan bir değer. Çok değerli bir kolye bulmuşsun. En az 8000 altın eder. Şifacının adı ne? Martin. Şifacı Martin diyorlarmış ona. O zaman sorun yok. Geri getirir sana. Çok iyi bir insandır, kendisini hastalara yardımcı olmaya adamış birisidir. Nerede olacağını söyledin mi? Söyledim. Bugün akşam getireceğini söyledi. Akşam getirir aksi bir durum olmaz ise. Bu kasabada çok kişiye yardım etti. Arada kafilelere katılır. Yolda karşılaştığı hastalara bakar. Anladım. İyi birine ödünç vermişim. Öyle. Diğer dükkânlara da bak. Onlara yeni mallar gelmişti. İstediğin bir şeyler bulabilirsin. Sağ ol. Görüşürüz. Hasan amca ile dükkândan çıktık. Kasabayı gezdik. Kasaba başkanı yarın gelecekmiş. 2 gün daha buralardayız. Diğer dükkânlardan 2 tane parşömen aldım. Seviye 25-30 ve seviye 20-30. Bunlarla birlikte toplam 6 tane parşömenim vardı. En az 1-2 aylık çalışma cepteydi. Daha mutlu olamazdım değil mi? Otele geçtik akşam yemeği yerken Martin geldi. Bize eşlik etmesini istedik. Sohbetimiz Martin’in yaralıları nasıl iyileştirdiği, onların durumları ve ailelerinin durumları hakkında geçti. Hasan amca yaşadığımız olay ile ilgili sorular sordu. Martin’in üzgün olduğu yüzünden belliydi. O olay sırasında Basta kasabası yolunda olduğundan bahsetti. Zaman böyle akıp geçti. Yavuz, bu kolyeyi bana satmak ister misin? Bu kolye ile bir yerine iki hastayı iyileştirebiliyorum. Soruyu sorduğunda bende Şaman’a soruyordum. Şaman sen ne dersin? Kolye sana artı sağlar mı? Kralım, seviye 65 olduğumda bana iyi bir etkisi olacak. Karmaşık büyüler çok aura götürüyor. Bu kolye seviyesi maksimum olunca muhtemelen %50 civarında bir artış sağlayacak. Yani seviye 65 olana kadar önemli değil? Öylede denebilir. Peki, bu kolyeyi bu adama yine ödünç versem, sen 65 seviye olunca geri alsam olur mu? Siz nasıl uygun görürseniz kralım. Sen 65 seviye olunca ben bu adamı nasıl bulacağım ki? Kralım, kolyeye işaret büyüsü koyabilirim. Biz ne zaman almak istersek onu işaret büyüsünden takip edip bulabiliriz. İşaret büyüsünü fark ederse, onu kaldırabilir mi? Kaldırdığı an bize haber gelecektir kralım. Anladım her şekilde geri alabiliriz. Evet kralım. Bu arada benden cevap bekleyen Martin’e döndüm. Bunu size satamam çünkü ilerde benim çok işime yarayacak. Yani sen de haklısın. Aslında şu an benim bu kolyeye ihtiyacım yok. Dediğim gibi ilerleyen zamanda seviyem yükselince lazım olacak. Sana bir önerim var. Nedir? İstediğim seviyeye gelmem için uzun bir zamana ihtiyacım var. Belki 5 yıl belki de 10 yıl. Bu zaman içinde sende insanlara daha fazla yardım etmiş olursun. Eşyayı yine sana ödünç vereyim. Ne dersin? Gerçekten mi? Emin misin? Eğer daha iyi bir eşya bulursam yine sende kalır, bulamazsam senden geri alırım. Harika olur. Kolyeye bakabilir miyim? Tabi ki. Tamamdır. Umarım ilerde sözünü unutmazsın değil mi? Almaya geldiğinde sana geri vereceğimden emin olabilirsin. Teşekkür ederim. Ben gideyim artık. Yemek içinde teşekkür ederim. Şifacı Martin çıkmıştı. Hasan amca bana bir şeyler söylemek istiyordu ama sonra vaz geçiyordu. Hasan amca, sana sormadan kolyeyi verdiğim için üzgünüm. Ben ona şaşırmadım. Dükkânda değerini öğrenmiştin. En az 8000 altın eden malzemeyi tereddüt etmeden verdin. Hem de ne için? Diğer insanları daha çok iyileştirebilsin diye. İyi bir şey değil mi? Çok iyi. İyiden de öte. Seninle gurur duydum Yavuz. Aferin, diğerlerinin paraya taptığı gibi biri değilsin. Neyin öncelik olduğunu biliyorsun. Aferin. Sağ ol Hasan amca. Sadece içimden geçeni yaptım. Bu arada kolyeyi elime aldığımda seviyesinin olduğunu biliyordum. Şaman o anda işaret büyüsünü yapmıştı. Amacıma ulaşmış olmam beni rahatlatmıştı. Yarın Hasan amcanın başkan ile görüşmesi sonrasında köye dönmeyi çok istiyordum. Burada kalmak zaman kaybı gibi gelmeye başladı. Hasan amca ile biraz daha sohbet ettikten sonra yataklarımıza yönelip uyuduk. Sabah olduğunda Hasan amca yatağında yoktu. Masaya bir not bırakmış ve içerisinde başkanın yanına gideceğini, kendisini beklememi yazmış. Ben de bu boş zamanı gölgelerim ile etrafta bilgi toplamaya harcadım. Akşamdan sabaha fazla bir hareketlilik olmamış. Ara sokaklarda birkaç hırsızlıktan başka bir şey yoktu. Acaba Erise Hanım ve ekibi ne yapmıştı? Neyse Hasan amca gelene kadar uzanayım bari. Odanın kapısı açıldı. Hasan amca içeri girdi. Yüzünde üzgün bir ifade vardı. Şehir merkezinden gelen ekip araştırmalara devam etmiş, birkaç kez saldırıya uğramışlar fakat saldırganları yakalayamamışlar. Sonrasında herhangi bir şey bulamadıkları için olayı incelemeyi bırakmışlar. Şehir merkezine geri dönmüşler. Yani onlar bulamadıysa bizim bulmamız imkânsız olur. Hasan amca yorgun olduğunu söyleyip yatağa uzandı. Hayal kırıklığına uğradığı için morali çok bozulmuştu. Dinlenmek ona iyi gelecektir. Serhat abinin dükkanına gittim biraz orada takıldım. Akşam olmadan odaya döndüm. Hasan amca ile yemek yiyip sohbet ettik. Uykumuz gelince yataklarımıza çekildik. Sabah olmuştu kahvaltımızı yaptıktan sonra köye dönmek için yola koyulduk. Gölge klonum 2 kişinin bizi takip ettiğini bildirdi. Anlaşılan çok fazla sorgulayan Hasan amcadan kurtulmak istiyorlardı. Yol ayrımına geldiğimiz de arabanın önünü kesip durdurdular. İhtiyar burnunu olmadık yerlere sokuyormuşsun. Siz de kimsiniz? Ne hakla bizim önümüzü kesersiniz. Sen durumu pek anlamadın herhalde. Sizin için burası yolculuğunuzun sonu. Hasan amcanın önünde gölgelerimi kullanamazdım. Bir gölgem ile onlara taş atması için yönlendirdim. Bu arada 4 kişinin daha geldiği bilgisini aldım. Bunlar Erise Hanım ve ekibi. Oh be az daha sırlarımı açığa çıkarmak zorunda kalacaktım. Gölgem bunları taş yağmuruna tuttu. Biz de o arada gelen ekibe doğru koşmaya başladık. Tam bizi yakalamışlardı. Böbürlene böbürlene bizi nasıl katledeceklerini anlatıyorlardı. Hasan amca gelen ekipten habersiz olduğu için kılıcını alıp onlara saldırmaya hazırlanıyordu. Bir yandan da bana kaçmamı söylüyordu. Ekip ikisini aralarına aldı. Birini öldürdüler diğerini yaralayıp yakaladılar. Hasan amca çok şaşırmıştı. Siz olayı incelemeyi bırakıp şehir merkezine gitmediniz mi? Gitmedik. Onları nasıl yakalarız diye düşünürken senin 2 hafta sonra geleceğini hatırladık. Zaten sen çok soru sorduğun için seni de öldürmek isteyeceklerini düşündük. Olayı incelemeyi bırakmış rolü yapıp şehir merkezine gittiğimizi düşünmelerini sağladık. Bingo. Her şey tıkırında gitti. Süpersiniz. Bende gittiğiniz duyunca bayağı bir kızmıştım size. İnandırıcı olmamız lazımdı. Yoksa bunları nasıl yakalayabilirdik? Evet. Şimdi ne yapacaksınız? Ölü olanın üzerine de bir şeyler var mı bakacağız. Diğerini de işkence ederek bilgi almaya çalışacağız. Umarım bir şeyler bulursunuz. Yavuz, nasılsın? Sizi gördüğüme çok sevindim Erise Hanım. Bana verdiğiniz tüm parşömenler için teşekkür ederim. Bir de hayatımızı kurtardığınız için. Bir şey değil. Hadi sizde yolunuzdan ayrılmayın. Biz işimize devam edelim. Hasan amca ile yolumuza devam ettik. Hasan amca çok mutluydu. Umutları geri gelmişti. Neşesinden geçilmiyordu. Mola yerimize gelmiştik. Her zaman ki gibi masamızı hazırladık. Yoldan geçen arabanın biri yanımızda durdu. Yoldaki durumu sorup yoluna devam etti. Akşam olduğunda köye varmıştık. Eve geçtik beraber. Bizimkiler sofrayı hazırlamışlardı. Hasan amca ile masaya oturduk. Yolda yaşadıklarımızı anlattık. Köye geldiğime göre artık gelişmeme odaklanabilirdim. Yarın uzun bir gün olacaktı. Bu anın tadını çıkarayım. Sabah depoya indim. Elimde 6 tane parşömen vardı. En düşükten başlayarak zindanları bitirmeyi düşünüyordum. Şimdilik seviye 10-15 olan parşömenden başlayacaktım ki aklıma geldi. Beta ile Şaman bunu yapabilirdi. Alfa ile seviyesi 10-20 olanı yapabilirdik. Fakat Beta ile Şaman bu zindana girmediği için bu deneyimi alamayacaklar, Alfa da seviye 10-15’deki deneyimi alamayacaktı. Ben ikisini alabiliyordum ama onlarında benimle beraber seviye atlaması gerekiyordu. Bir karar vermem gerekiyordu. Sonunda karar verebildim. Düşük seviyelilere benim girmeme gerek yoktu. Oturup gölgelerimin bitirmesini bekleyecektim. Onlar bitirince deneyimi hepimiz alacaktık. Sonraki zindana beraber girebilirdik. Bu iyi fikir. Hadi deneyelim. Alfa’nın liderliğinde gölgelerimi seviye 10-15 olan zindana gönderdim. Bende depoda oturdum onların gelmesini bekledim. 2 saat sonra geri geldiler. Normalde 10 dakika sürmesi gerekiyordu. Seviyem 26 olmuştu. Alfa’nın 25, Beta’nın 20, Şaman’ın 16 olmuştu. Neden benim çok artmıştı diye düşünürken… |
0% |