@wassel
|
Tamam, tamam Yavuz, sakinleş. Auran çok fazla koyulaştı. Sana da bir şey olursa ben kime ne anlatırım. Hasan amcaya doğru bakıyordum. Kollarımdaki auramın nasıl yoğunlaştığını görünce sakinleşmeye karar verdim. Şimdi daha iyiyim. Sen nasılsın? Nasıl olayım. Bütün umutlarım yine gitti. Hiç yoluna gitti çocuklarım. Artık şehir merkezindekiler de araştırmayı bırakmışlar. Yapabileceğimiz bir şey yok Hasan amca. Bizim elimizden de gelmez. Zaman bırakalım. Belki bir şekilde ortaya çıkar. Evet. Hasan amca yatağına geçti uzandı biraz zaman sonra uyumuştu. Alfa, bunu araştırsak mı? Kralım, Erise ve takımı bizden daha güçlüydü. Onlar bile öldürülmüşler. Anladım, daha erken diyorsun? Evet, kralım. Bende yatağa uzandım uyuya kalmışım. Sabah olmuştu. Hasan amca morali bozuk bir şekilde yatakta bir sağa bir sola dönüyordu. Hasan amca, sen dinlenmeye devam et. Masayı hazırlarım. Tamam Yavuz. Kahvaltımızı yaptık. Şimdi ne yapacağız? Köye geri dönelim mi Hasan amca? Düşünmedim değil. Sonuçta bizi de bulup öldürebilirler. Senin için sorun olmayacaksa köye dönelim. 2-3 hafta sonra yine geliriz. Olsun Hasan amca. Bir daha geliriz. Sen canını sıkma. İyi o zaman, hazırlıkları yaparken sen Serhat abine bir git. Akşam gelirken yanıma uğrasın dedi. Tamam. Dükkâna gittim. Serhat abi beni bekliyordu. Yavuz, akşam Hasan amcayı gördüm o’na söyledim. İyi ki geldin. Sana iyi haberlerim var. İyi haber mi? Evet. Senden sonra birisi geldi. Elinde parşömen vardı 2 tane. Onları aldım. Bir tanesi karanlık seviye 40-45. Diğerinin seviyesi 35-45. Ne dersin? Vay, çok iyi Serhat abi. Kaç para? HAHA. Hemen de meseleye geldin. Artık sende bir esnaf sayılırsın, ne kadar eder bunlar sen söyle? Hım… 500 altına ne dersin? Anlaştık. Gerçekten mi? Evet. Bunları 200 altına almıştım. İyi kar ettim değil mi? Haha. Aman be Serhat abi beni oyuna getirdin. Yok, canım nereden çıkardın. Sen ne istediysen ben o kadara verdim. Değil mi? Ama benim taktiklerimle beni vuruyorsun. HAHA HAHA. Parşömenlerimi alıp direk Hasan amcanın yanına gittim. Arabada hazır beni bekliyordu. Yolumuza devam ettik. Sakin bir yolculuk olmuştu. Öğlen vaktini biraz geçkin mola yerimize gelmiştik. Yarım saat kadar dinlendikten sonra yolumuza devam ettik. Aklımda tek bir şey vardı. Parşömenleri kullanmak için sabırsızlanıyordum. Akşam olmuş köyümüze gelmiştik. Ailem beni görünce baya sevindiler. Biraz oturduk muhabbet ettik. Devamında uyumuşum. Sabah olmuştu. Alfa ile parşömenler hakkında konuşuyorduk. Önce hangisinden başlayalım? 35-45 olandan başlamamız iyi olur. Sonra karanlık parşömeni yaparız. Seviyelerimize göre 50-55 olanı yapıp yapmayacağımıza karar veririz. Tamamdır o zaman. Kahvaltıdan sonra depoya gidelim. Seviyesi 35-45 olan parşömeni sütunun üzerine koymuştum. Bu parşömenden eşya beklemiyordum. Umarım iyi bir deneyim kazanırız. Zindana girer girmez “Dört aşamalı görev” sesi yankılandı. Anlamıştım. Bu zindan 4 görevden oluşuyordu. Haritanın gösterdiği yöne doğru hareket ettik. Acaba bu sefer hangi canavar ile uğraşacaktık. Gölge klonlardan istihbarat bilgileri geliyordu. 20 tane goblin, 5 tane evrilmiş goblin ve başlarında da bir büyücü goblin var. Seviyelerinin artmasını bekledik. Sonuçta daha fazla deneyim kazanmak istiyorduk. 1 saat kadar sonra saldırmaya karar verdik. Ben büyücü gobline yöneldim. Diğerlerinden daha güçlü görünüyordu. Onu hemen halletmem işimize gelecekti. Ben saldırdıkça o büyüleri ile savunma yapıyordu. Su kalkanı savunmasında iyi bir deneyimi vardı. Neredeyse her saldırımı su kalkanı ile engelleyebiliyordu. Tabi zaman geçtikçe onunda aurası azaldığından su kalkanı yapamaz olmuştu. Bu benim için iyi bir fırsattı. Onun bu zaafından faydalanarak karın boşluğuna hançeri sapladım ve hızlıca geri çekildim. Araya birkaç goblin girse de artık onların işi bitmişti. 1.görev tamamlandı sesinden sonra haritada gösterilen yolu takip etmeye başladık. Bu sefer önümüze 15 tane evrilmiş goblin ile bir tane de evrilmiş büyücü goblin vardı. Seviyeleri de oldukça iyiydi. Fazla beklemeye gerek yoktu. Direk saldırdık. Büyücü goblin bende olmasına rağmen araya evrilmiş goblinler giriyordu. Bu seferki büyücü hava saldırıları ile karşılık veriyordu. Evrimleşmiş goblinlerin arkasından iyi saldırılar yapıyordu. Fazla uzatırsak zararlı çıkacağımız belliydi. Gizlilik özelliklerimden faydalanarak arkasına geçtim, aramızdaki mesafe saldırımı engelleyemeyeceği bir ana gelince hançerimi sırtına geçirdim. Biliyorum arkadan saldırmak hiç mertçe değil ama ne yapabilirim. Bu bir savaş ve savaşta her şey mübahtır. Büyücünün işi bitince diğerlerini öldürmek daha kolaylaştı. 2. Görev tamamlandı sesini duyunca rahatlamıştım. Haritada yön belirteci tekrar aktif olmuştu. Gösterdiği yönde hareket ettik. Gördüğümüz evrilmiş goblinden daha iri goblinler vardı. Alfa onlar için yüce goblin diyordu. Seviyeleri 40-43 arasında idi. Arkalarında 5 tane büyücü goblin duruyordu. Bu görev bayağı bir zor olacaktı. Hem su kalkanı hem de hava saldırısı ile uğraşmak zor olacak üstüne bir de daha güçlü olan yüce goblinler vardı. 5 tane yüce goblin 5 tane büyücü goblin. Her bir büyücü bir yüce goblinin arkasında savunma ve saldırı yapacaktı. Taktiklerinin bu olacağını düşünüyordum. İyi ki büyücü goblinlerin seviyesi 25 ten fazla değildi. Yoksa bir de ateş büyüsü ile uğraşmak zorunda kalırdık. Bu sefer taktik değişikliği yapacaktık. Ben, Katana ve Kozuke önden saldıracaktık. Şaman arkadan bize destek verecekti. Alfa ile beta da büyücü goblinlerin arkasından saldıracaktı. Plan güzeldi. Bakalım tutacak mıydı? Yarım saatte işleri bitti. 3. Görev tamamlandı sesi bizi sevindirmişti. Haritada gösterilen yöne hareket ettik. Önümüzde 3 tane seviye 40 büyücü goblin ve liderleri olan seviye 45 yüce goblin vardı. Seviyesinden mi nedir anlamadım diğer yüce goblinlerden iki kat daha büyüktü. Büyücüler ayrı bir sorun olsa da yüce goblin faklıydı. İş paylaşımı yaptıktan sonra yüce goblin bendeydi. Büyücüleri diğerleri halledecekti. 1 saat kadar çarpıştık. Büyücü goblin ile yüce goblin kalmıştı. Tek sorun zaman geçtikçe seviyelerini yükselmesiydi. Büyücü goblin 42. Seviye, yüce goblin 46. Seviye olmuştu. Neyse ki büyücü goblin çok geçmeden öldürülmüştü. Ben yüce goblini tutmak ile uğraşıyordum. Alfa yüce goblinin seviyesi 49 olana kadar oyalamamı istiyordu. 3 saat kadar onu oylamak ile uğraştım. Sonunda 49. seviye yüce goblinimiz vardı. Artık kendimizi tutmadan onu öldürebilirdik. Fazla sürmeden hareket edemeyecek kadar yaraladık. Yerde sürünerek kaçmaya çalışsa da kafasına hançerimi saplamamdan kendini koruyamadı. 4. Görev tamamlandı sesi ile birlikte eve geri döndüm. Ne dönme ama. 2 hafta kadar yataktan çıkamadım. Artık bu yorgunluk ve dinlenme isteğinin seviyemin yükselmesinden kaynaklandığını öğrendim. Ama buna değmişti. Seviyem 43 olmuştu. 1 hafta kadar daha evde takıldıktan sonra gücüm tamamen yenilenmişti. Diğer parşömeni kullanabilirdim artık. Sıra karanlık seviyesi 40-45 olan parşömene gelmişti. Bunu daha rahat yapabilirdik. Ya da daha fazla seviye atlamalarını bekleyip bitirebilirdik. Zindana ışınlandık. İki dağ arası, ortasından dere geçen bir yerde gözlerimizi açtık. Dağlar çok dikine duruyordu. Haritada gösterilen yöne doğru hareket ettik. Dere kenarında bir kampa denk geldik. Üzerleri isiliklerle kaplı yeşil kahverengi kurbağa görünümlü canavarlar ile karşılaştık. Alfa onlara kurbağa adam diyordu. Tehlikeli görünüyorlardı. Kendi aralarındaki müsabakaya denk gelmemiz bizim için bir şanstı. Onlar birbirleri ile dövüşürken bizde izliyorduk. Saldırı şekilleri farklıydı. Aniden havaya zıplayıp asit saldırısı yapıyorlardı. Müsabakanın amacına bakılırsa lider seçmeye çalışıyorlardı. Yaklaşık 15 tane seviye 40-42 arası kurbağa adam vardı. İçlerinden birisi seviye 43 olup diğerlerine baskın geldi. Lider belliydi artık. Tabi bizimde sıramız gelmişti. Hazır yorgun yakalamışken lider hariç hepsini öldürecektik. Aradan 1 saat kadar sonra liderleri yaralı bir şekilde kaçmaya çalışıyordu. Diğerlerini öldürmüştük. Liderlerini bir yerde tutup seviyesinin artması için bekliyorduk. 6 saat kadar oyaladık. Seviyesi 49 olmuştu ama hareket edecek hali kalmamıştı. Bana da önümde duran deneyimi aşmak kalıyordu. Daha fazla uzatmadan hançerim ile başını kesip öldürdüm. 1. Görev tamamlandı sesi ile yolumuza devam ettik. Haritanın gösterdiği yoldan devam ettik. Dere kenarında başka bir kampa rast geldik. Bu sefer bir müsabaka yoktu. Kampın girişinde iki kurbağa adam nöbet tutuyordu. Bayağı dikkatli davranıyorlardı. Kampta toplam 25 tane kurbağa adam vardı. Seviyeleri 42-43 arasında değişiyordu. Herhangi bir liderleri görünmüyordu. Fazla beklemedik üç tane kurbağa adam kalana kadar öldürdük. Kalan kurbağa adamları hareket edemeyecek şekilde tuttuk. Seviyelerinin artmasını bekliyordum. 6 saat sonra ikisi 48 biri 49 olmuştu. 49 seviye olanı acı çektirmeden öldürdüm. Bir saat kadar daha oyalandıktan sonra diğer ikisi de 49 seviye olmuştu. Alfa’ya baktım. Birini öldürdüm. Bu son kalanın seviye 50 olmasını bekleyelim mi? Kralım, 50. Seviye olmasını beklememeliyiz. Şimdiki olduğunun iki katı kadar daha güçlü olur ve seviye atladığı için yaralarının yarısı iyileşecek. Canlılığı daha da artacak. Peki madem. Onu da orada öldürdüm. 2. Görev tamamlandı sesi yankılandı. Yolumuza devam ettik. Halen dere kenarından ilerliyorduk. Belki yukarı dağların arasına gideriz dedim ama önümüzde büyük bir kamp belirdi. Bu sefer kampın ortasında iki katlı bir gözlemleme kulesi vardı. İki katlı kuleden etraf iyi bir şekilde görünüyordu. Kampın etrafı ağaç çit ile çevrelenmiş, ara ara güvenlik amaçlı korumalar yerleştirilmiş. Bu sefer ki kamp bildiğin bayağı zor olacaktı. Kampta 35 kurbağa adam var ve seviyeleri 40-45 arası. Burada seviye atlamalarını beklememize gerek yok, zaten gereğinden fazla kurbağa adam var. Kampın her tarafından saldırıp herkesi öldürecektik. Ben kampın girişinden saldırıp dikkatleri üstüme çektim. 3-5 dakika sonra diğerleri her yönden saldırmaya başladı. Son üç kurbağa adam kalana kadar hepsini öldürdük. 3 saat kadar bekledikten sonra seviyesi 49’a yükselen kurbağa adamları da öldürerek görevi tamamladık. 3. Görev tamamlandı sesi ile haritada gösterilen yolda devam ettik. Bu sefer dağlara doğru ilerliyorduk. Şimdi dere kenarından dağlı yola geçince nasıl bir canavar ile karşılaşacağımızı bilemedim. Yarım saat kadar ilerledikten sonra dağın yüzeyinde iki kule görünüyordu. Bu kuleler mağaranın girişini gözlemliyordu. Kulelerde ikişer kişi bulunuyordu. Mağaranın girişinde de iki kişi bulunmaktaydı. Uzaktan nasıl bir canavar olduklarını seçemedim. Gölge klonlarımı istihbarat için gönderdim. 10 dakika ya geçti ya geçmedi gölge klonlarım geldi. Alfa durum ne? Kralım, gördüğümüz 6 kurbağa adam hariç mağaranın içerisinde 50 tane seviye 40-43 arası kurbağa adam ve 5 tane seviye 44 kurbağa adam var. Liderleri seviye 45 kurbağa adam. Kuledekiler bir şey görürse aşağıdaki ikisine haber veriyor onlarda hemen içeriyi haberdar ediyor. Mağaranın girişinde 15 metre içerde barikat kurmuşlar. Haberi alanlar burada mevzileniyor. Anladım. Gölge klonlar mağaranın içerisine girip beklesinler. Biz önden saldırıp dikkatlerini çekeceğiz. Haber içeri ulaşacak ve hepsinin barikatın oraya geldiğinden emin olacağız. Hepsi geldiğinde Alfa, Beta, Katana ve Kozuke barikat önünde birikenlere arkadan sürpriz saldırı yapacaklar. Siz saldırıya başlayınca biz bu oyaladığımız mağaranın önündekileri öldürüp size yardıma geleceğiz. Unutmayın seviye 49’a yükselecek en az 3 kişi bırakın. Tamam kralım. Planı aynen uyguladık. Her şey düşündüğümüz gibi gitti. Yaklaşık 1 saat kadar sonra elimizde 4 tane, seviye atlamasını bekleyeceğimiz kurbağa adam vardı. Seviyesi 49’a geleni öldürdüm. Son bir tane kaldı. Yarım saat kadar bekledim. Acısız bir şekilde onu da öldürünce zindan görevleri tamamlandı sesi duyuldu. Evime geri dönmüştüm. Gözlerim kararmaya başladı. Aradan 3 hafta geçmiş. Daha kendime tam gelememiştim. 1 hafta kadar daha dinlendikten sonra kendimi iyi hissetmeye başladım. Seviyem 46 oldu. Neredeyse kasabadan geleli 3 ay odu. Karanlık zindanından elde ettiğimiz eşya var mı diye düşünmeye başladım. Alfa, Karanlık zindanından neler elde ettik? Kralım, orta boy bir kılıç elde ettiniz. Öylemi, bakalım şuna. Nasıl bir özelliği var? Kılıcı elime aldım. Seviyesi 1’di. %20 aura, %15 güç artışı. Güzel hançerim yedek olur. Bunu kullanırım, kullanamadığım yerlerde hançerimi kullanırım. İkisi iyi takım oldu. Hançerimi belimin sağına, kılıcımı da belimin soluna koydum mu tamamdır. Üzerimde güzel durdu ama hançerimi belimin arkasına koymak daha iyi bir fikir. Sonuçta düşman tek silahımın olduğunu düşünmesi işime gelir. Bu şekilde kullanayım. Elimizde seviye 50-55 olan parşömen vardı. Bunu şimdi yapmak riskliydi. Bu parşömeni depoya bıraktım. Yanımda olmasının bir faydası yoktu. Hasan amcaya uğradım. Merhaba Hasan amca, nasılsın? Hoş geldin Yavuz. Ne zaman gelsem dinleniyordun. Sıkı çalışıyorsun. Aferin Sağ ol Hasan amca. Sen ne yaptın bu arada. Çok bir şey yapmadım. Senin klonlar sağ olsun köyde pek iş bırakmadılar. Ellerinden geleni yapıyorlar. Kasabaya gittin mi hiç? Yalnız gitmek istemedim. Sen işlerini bitirdin mi? Evet, Hasan amca. Parşömen almam lazım. Aslında şehir merkezine gitsek benim için daha iyi olur. Oradaki dükkânları da görürdük. Sen ne zaman gitmek istersen gidelim. Bende köylünün malzemelerini satarım. Sana köylünün malzemelerini toplamada yardım edeyim. Ne zaman hazır olursa o zaman gidelim, ne dersin? Anlaştık. Yarın gel komşuları beraber gezelim. Tamamdır. Yaklaşık 4 gün boyunca köylünün malzemelerini topladık. Arabanın içerisine sırasıyla yerleştirdik. Artık yola çıkmamamız için herhangi bir engel kalmamıştı. |
0% |