@wassel
|
Merhaba, hoş geldiniz. Ben Yavuz. Size nasıl yardımcı olabilirim? Şöyle bir etrafa bakayım. Aradığımı bulursam size dönerim. Bıçaklara baktı, kılıçlara baktı, yaylı silahlara baktı. Her birini iyice inceledi. Zaman bayağı geçmişti. Hasan amca ile acıkmıştık. O bakarken biz de masayı hazırladık. Tabi gelen müşteriyi de unutmadık. Sofrayı hazırladık. Bizimle yemek ister misiniz? Aslında benim içinde iyi olur. Eşyaları incelerken acıktım. Buyurun, çekinmeden yiyelim beraber. Bu Hasan amca. Bizim köyümüzün muhtarı. Öylemi. Ben kendimi tanıştırmadım. Adım Mahken. Ödül avcılığı yapıyorum. Üzerine yüksek ödül konmuş haydutları avlıyorum. Yüksek ödül konmuş ise çok güçlü olmaları gerekmiyor mu? Yani korkmuyor musun? Evet, korktuğum zamanlar olmuyor değil. Birilerine zarar vermiş insanlardan tiksiniyorum. Onları bulmak ve cezalandırılmalarını sağlamak hoşuma gidiyor. Bazen canlı yakalayamıyorum bazen ise kaçmak zorunda kalıyorum. Çok tehlikeli bir iş yapıyorsun. Ama haydutları cezalandırmak harika bir duygu olsa gerek. Öyle. Yemeklerimizi yedik. Biraz daha eşyalara baktıktan sonra bir hançer ile geldi. Bu hançer güzelmiş. Bunun fiyatı ne kadar. Hançerin özellikleri iyi. Fiyatı 2850 altın. 2700 altına verirsen alayım. Anlaştık. Hançeri de sattım. Akşam olmuştu. Serhat abi geldi. Ne var ne yok? Nasıl geçti? Güzel satışlar yaptım. Ciddi misin? Evet. 2 asa, 1 çekiç be 1 hançer sattım. Toplam ne kadar altın kazandın? 3700 altın 2 asa, 1 çekiç için. 2700 altın hançer için. Eee! Burada 5700 altın var. Çekici alan adam 1 ay sonra 700 altın getirecek. HAHA kandırmış seni. Kesin gelmeyecek. Gelecek. Gelmez ise onu bulabileceğimden emin olmasını sağladım. Şaşırtıyorsun beni. Peki, sen öyle diyorsan öyle olsun. Güzel iş çıkarmışsın. 700 altın gelmese bile iyi kar yaptık. Bunlar sana söz verdiğim parşömenler. Ayrıca 1 tane daha buldum. Seviye 45-50 parşömen. Onu ne kadara vereceksin? Bu benden sana hediye. Emin misin? Değerli bir parşömen. Eminim. Al bakalım. Hayrını gör. Biz gidelim o zaman. Yarın erken çıkarız. Şimdiden teşekkürler her şey için. Ne demek. Ben teşekkür ederim. Hem para kazandırdın hem de bana zaman kazandırdın. Yine de unutma burada çalışmak istersen her zaman gel. Sağ ol. Neyse dükkândan çıktık. Hasan amca ile otele gitmeden önce yemek yemek için bir yere gittik. Kalabalık bir yerdi. Yemekleri güzel olsa gerek. İki kişilik bir masaya oturduk. Yemekler geldi. Bugün günlerden günün menüsü günüymüş. Sadece menüdeki yemekler verildiği için hem daha ucuz hem de daha hızlı geliyor. Hasan amca ile yemeklerimizi yerken adamın biri bana doğru yaklaştı. Merhaba ufaklık. Seni bir yerden tanıyor muyum? Bilmem ama ben seni ilk kez görüyorum. Birisiyle karıştırdım. Kusura bakma Derken kavgacı bir tipe benzeyen adamın teki benimle konuşan adama çarparak geçti. Niyeti belliydi. Kavga çıkartmak. Ama benimle konuşan hiçbir şey olmamış gibi devam etti. Sakinliğini iyi korudu. Masasına geçti. Yemeğine devam ediyordu. Şimdilik bir sıkıntı yoktu derken sakin kalmaya çalışan adama öyle bir çarptı ki üstü başı yemek oldu. Artık sakin kalması gerekmiyordu. Eline kılıcını aldığı gibi kendine çarpan adama yöneldi. Zaten bunun olmasını isteyen hazırda bekliyordu. Ben bunları izlerken kendimi tutamadım. Kavgacı adamın yanında iki gölge oluşturup onun kollarından tutmasını sağaldım bende arkasına geçerek hançerimi boğazına dayadım. Sen kavgacı, bence fazla direnmeden adamdan özür dile. Yoksa kafan yerde gezecek. Etraftaki herkes çok şaşırmıştı. Kimse böyle bir durum oluşacağını düşünmüyordu. Üstü başı yemek olan adam bana bakarak Teşekkür ederim ama bu benim meselem. Tabi tabi. Benimle konuşmak istemeseydin bu adamın dikkatini çekmezdin. Artık benim oldu. Ya bu adam ölecek ya da özür dileyecek. İyi de etrafına bak. 5 Arkadaşı var ve seni rahat bırakmazlar. Ben küçüğüm diye beni küçümsemesinler. Bu adamdan sonra onlarında sonu farklı olmayacak. İsterse şimdi deneyebilirler. Kimse hareket etmiyordu. Birbirlerine bakıyorlardı. Boğazına bıçak dayadığım adam: Özür dilersem beni salacak mısın? Kesinlikle. Ya sonra arkadaşlarım ile sana saldıracağımdan korkmuyor musun? Korkuyor olsaydım burada bunu yapıyor olur muydum? Yine de deneyebilirsiniz. Özür dilerim. Bundan dolayı yemeklerinizin parasını ben ödeyeceğim. Sen ne diyorsun ihtiyar? Senin içinde uygun mu? Uygun. Adamı saldım. Gölgelerimi ortadan kaldırdım. Masama geçip oturdum. Hasan amca çok endişeli görünüyordu am hiçbir şey demedi. Saldığım adam masasına geçti. Arkadaşları ile yemeğe devam ettiler. Üstü başı yemek olan adam masamıza geldi. Bende size katılabilir miyim? Tabi ki. Biliyorum. Bana yardım etmeseydin büyük ihtimal ile durumum bundan daha kötü olacaktı belki de yaşamıyor olacaktım. Teşekkür ederim. Aklıma takılan bir şey var? Neden yardım etmek istedin? Sana vereceğim cevap çok basit gelebilir. Kötüleri sevmiyorum. Onlardan nefret ediyorum. Ama yine de onlara bir şans veriyorum. Soruyorum yaptığından vaz geçsin diye. Vazgeçerse bırakıyorum. Vaz geçmez ise sonu kanlı bitiyor. Yine de biraz endişeliyim. Peşini bırakmaya bilirler. Şu anki seviyeleri 25-30 arası. Büyük ihtimal denemeyeceklerdir. Yanımda duran Hasan amcadan çekiniyorlar. Benim bu kadar rahat hareket etmem Hasan amcanın gücünden olduğunu düşünüyorlar. Aslında bende öyle düşündüm. Tekrar teşekkürler. Üstü başı kirlenmiş adam dışarı çıktı. Arkasından bizde çıktık. Belki takip ederler diye bekledim ama kimse yoktu. Otele gittik. Sabah olmuştu. Artık köye dönme zamanı gelmişti. Aşağı arabanın yanına gittim. Eşyaların bir kısmını yerleştirdim. Hasan amca da gelince yola devam ettik. Elimde toplam 10 tane parşömen vardı. Bana okula gidene kadar yeterdi. Heyecandan yerimde duramıyordum. Hemen eve gidip en düşük seviyeden en yüksek seviyeye kadar hepsini yapmak istiyordum. Bunlardan sonra seviyem 55’i geçerdi. Bunu düşünmek bile beni harika hissettiriyor. Gölgem yanımda belirdi. Kralım, ilerde 5 kişi kamp yapmışlar. Dün akşam tartıştığınız kişiler. Şimdilik kendi hallerinde takılıyorlar pusu da bekler gibi değiller. Siz hazırlıklı olun. Bakalım ne yapacaklar. Aradan biraz zaman geçti. Kamp kuranların yanına geldik. Akşamki adam bizi görünce biraz şaşırdı. Hey, merhaba. Bizi mi takip ediyorsunuz? Yoksa tesadüf mü? Bende aynı şeyi düşünüyordum. Senin böyle şaşkın duruşundan tesadüf olduğunu var sayıyorum. Gelin beraber bir şeyler yiyelim. Masa hazır. Rahatsızlık vermeyelim? Yok, canım ne rahatsızlığı. Hafta da bir arkadaşlarım ile kamp yaparız. Akşam siz ayrıldıktan sonra biz de ayrıldık. Buraya kampa geldik. Hem akşam için kusura bakmayın. Biraz içkili olduğumdan yanlış şeyler yapmış olabilirim. Önemli değil. Adım Yavuz, yanımdaki Hasan amca. Tanıştığıma sevindim. Adım Bayram ve bu arkadaşlarım da sırasıyla Ali, Emre, Buğra ve Cemil. Neden her hafta kamp yapıyorsunuz? Aslında haber aldık. Birkaç haydut çetesi buralarda buluşacakmış. Biz de onları yakalamak istedik. Şimdilik ortada sizden başka kimse yok. İyi de böyle gözle görünür bir yerde olursanız nasıl yakalayacaksınız ki? Bize saldırmalarını bekleyeceğiz. Sonra gelenleri yakalayacağız. İyi de 5 kişi nasıl başaracaksınız? Sadece biz yokuz. Ormanın içinde 5’er kişilik 4 grup arkadaşımız var. Biz bu grupların tam ortasındayız. Onlar nasıl haber alacak ki? İşaret fişeği ile sinyal vereceğiz. Onlarda 5 dakikaya gelmiş olacaklar. Biz de size katılalım. Bakalım nasıl çalışıyor bu taktik? Çok merak ettim. O zaman yemeğe geçelim. 1 saat kadar oturduk. Sohbet etik ama ne gelen var ne de giden. Hasan amca bana baktı, anladım tabi gitme vaktimiz gelmişti. Bizi ağırladığınız için teşekkür ederiz. Biz yolumuza devam edelim. Size başarılar. Tabi tabi. Dikkatli olun. Biz kamptan ayrıldık. Onların demesine göre 25 kişilerdi. Ben diğer gruplardan haber alamamıştım. Gölgelerim ile de bulamadım. Belki de biz endişelenmeyelim diye böyle bir yalan söylediler. Yolumuza devam ettik. Köye vardığımızda akşam olmuştu. Direk eve geçtik. Bizimkiler beni karşılarında görünce çok şaşırdılar. Hani şehre gidiyordun? Ne oldu da geri döndün? İstediklerimizi elde ettik. Şehre gitmeye gerek kalmadı. Elimde 9 tane parşömen var. Depoda da 1 tane var. Toplam 10 tane. Bunlar ben okula gidene kadar yeter değil mi? Bu kadar parşömeni nasıl aldın? Kafilenin birine denk geldik. Onlara gölgelerim ile istihbarat sağladım ve büyük bir baskından kurtardım. Bundan dolayı bana parşömen verdiler. Kalanını da Serhat abiden aldım. Bayağı şanslıymışsın. Başka ne yaptın? Serhat abinin dükkânında eşya sattım. İyi kar etti. HAHA. Esnaflığa da giriştin demek. Aferin. Hasan amcandan kapmışsın bir şeyler. Böyle giderse onu emekli edeceğim. Yemeklerimizi yedik. Yolda olanları konuştuk. Zaman akıp geçmişti. Sabah uyandım. Heyecandan yerimde duramadım. Koştura koştura depoya gittim. İlk olarak seviye 20-30 olan parşömenlerden başladım. Elimde 2 tane olduğu için Alfa, Şaman ve Kozuke’yi zindanlardan birine gönderdim. Yanıma Beta ve Katana’yı alarak diğer zindana girdim. Ormanlık içerisinde bulduk kendimizi. Haritada gösterilen yönde hareket ettik. Yön bizi 8 kişilik goblin grubunun önüne getirdi. Seviyeleri 20-25 arasıydı. Seviyelerinin artmasını bekledik. Yaklaşık 10 saat kadar takıldık. Seviyeleri 30-35 arası olmuştu. İşin ilginç yanı 1 saat kadar daha beklediğimizde seviyeleri 2’şer artmaya başlamıştı. Yani 32-37 arası olmuştu. Demek ki 10 saatten sonra daha hızlı bir artış oluyor. Yani beklediğimize değmiş oldu. Seviyeleri 34-39 olunca saldırıya geçtik. Seviyesi 39 olan 3 kişiyi bıraktık. Zamanın geçmesini bekledik. Seviyeleri 49 olunca hepsini öldürdük. 1. Görev tamamlandı sesi duyulunca haritada gösterilen yöne gittik. Yaklaşık 17 saat kalmıştık. 2. Görevi tamamlayıp eve dönmek istiyordum. Yönü takip etmemizin sonucunda 25 kişilik bir goblin grubuna denk geldik. Ama beni şaşırtan sayısı değil seviyeleri idi. En yüksek seviyeli 30 olması gerekirken 42 idi. Seviyeleri 32-42 arası değişiyordu. Hesaplarıma göre 10. Saatten sonra diğer görevlerde bulunan canavarlarında seviyeleri artmaya başlıyordu. Güzel. Fazla beklememize gerek kalmadan saldırıya geçtik. Hepsini öldürdük. Zindan temizlendi ses ile eve gönderildik. Eve vardığımda Alfa ve takımı daha gelmemişti. Onlar 2. Görevde seviye atlamalarını bekliyorlar büyük ihtimalle. Neyse bu kadar bana yeter. Seviyem 48 oldu. 15 dakika sonra ben yatağıma uzanır vaziyette buldum kendimi. Gözlerim kendiliğinden kapandı. Aradan 2 hafta geçmişti. 1 haftada öyle takıldım. Alfa’nın zindan çıkması ile seviyem 49 olmuştu. Köyün durumu iyiydi. Ailem her zamanki işleri ile uğraşıyorlardı. Nedense bana hiç seviyemi sormuyorlar. İyice artırayım da sürpriz olsun değil mi? Seviyesi 30-35 olan 2 parşömenim var. Yine aynı taktiği yaptım. Alfa, Şaman ve Katana’yı zindana gönderdim. Beta ve Kozuke ile diğer zindana gittik. Dağlık bir alanda buldum kendimi. Haritada gösterilen yöne doğru hareket ettik. Kertenkele adamların bulunduğu bir yere geldik. Yaklaşık 15 kertenkele adam vardı. Taktik aynıydı. Beklemeye geçtik. Seviyeleri 48’i bullunca hepsini öldürdük. 1. Görev tamamlandı sesi ile haritada gösterilen yöne gittik. Bir mağaranın içini gösteriyordu. Gölgem etrafı gözlemleyip geldi. İçerisi örümcek ile doluydu. 30 tane seviyeleri 30-31 olan sarı örümcek, 3 tane seviyeleri 32-33 olan kırmızı örümcek ve liderleri olan seviye 35 mor örümcek bulunmakta idi. Planım basitti. Sarı örümcekleri öldür, kalanların seviyelerini artırıp öldür. Kalabalıktan kurtulunca kalan 4 örümceğin seviye atlamasını bekledik. Seviyesi 49 olanı öldürdük. Zindan temizlendi sesi ile eve döndük. Yine biz erken gelmiştik. |
0% |