@wassel
|
Kurt adamlar karşılaştıklarımızdan daha güçlü görünüyorlardı. Beklemeye gerek yoktu. Temizlik başlasın! Haha. Yaklaşık 8 saat sonra 7. kata varabildik. Önümüzde 70 tane seviye 58 kurt adam vardı. Ateş’in yılanları seviye 70 olmuşlardı. Artık onlarda bizimle savaşmak zorundaydı. Hep beraber saldırdık. 4 saat sonra hepsini öldürebilmiştik. Ateş hariç yılanlarım ölmüştü. Son kata geldik. Önümüzde 3 tane seviye 67 kurt adam vardı. Seviyeleri 69 olana kadar yaralamaya devam ettik. İkisini öldürdük. Bir tanesini seviyesi yükselsin diye bıraktım. Alfa karşı çıksa da artık risk almalıydım. Sona kalan kurt adamı yürüyemeyecek şekilde yaraladım ama ölmesine izin vermedim. Seviyesi 70 olunca hiç beklemediğim bir şekilde vücudu yenilendi. Sanki hiç yaralanmamış gibi. Gücü iki kat artmıştı. Vücudu öncekinden daha küçük gibi duruyordu. Refleksleri daha hızlıydı. Acaba hata mı ettim? Savaş çok şiddetli geçiyordu. Zaman geçtikçe seviyesi artıyor artık zapt edemiyorduk. Öldürme zamanı gelmişti. Seviyesi 73 olduğunda dayanamadım ve öldürdüm. Zindan temizlendi sesi ile eve ışınlandık. Etrafıma bile bakamadan bayılmışım. Ara ara gözlerimi açıyorum ama o kadar. 6 hafta kadar zaman geçmişti. Kendimi eskisinden çok daha iyi hissediyordum. Seviyem 71 oldu. Artık suikast ustasını çağırabilirdim. Hoş geldin suikast ustası. Son bir zindanım kaldı. Bununla sende hızlı bir seviye yükselişi yaşarsın. Siz nasıl uygun görürseniz kralım. Bir adın var mı? Ya da istediğin bir ad var mı? Seni nasıl çağırma mı istersin? Siz nasıl bir isim bahşederseniz benim için uygun olur kralım. Hım… Haşhaşi güzel bir suikastçı ismi. Bundan sonra senin adın Haşhaşi olsun. Emredersiniz kralım. Bir anda seviyesi 7 oldu. Bu çok daha iyiydi. Son zindana girmek için sabırsızlanıyordum. Depoya indim. Bu son zindandan sonra büyük ihtimalle okula gidecektim. Seviyesi 50-55 olan parşömene baktım. Diğer parşömen ile aynı duruyordu. Yazıları bile benzerdi. Acaba aynı yere mi gideceğiz? Parşömeni sütuna koydum ve kelimeleri söyledim. Gözümü açtım ki önümde 8 katlı bir kule. Bu kule biraz faklıydı. Sanki büyük bir dağı işleyerek yapmışlar gibi taşlardan oluşuyordu. 8 katlı görünse de Her kat olması gerekenden 2 kat daha yüksekti. Bakalım içerde ne vardı? Gölgelerim geldi. İlk katta 15 tane taş golem olduğunu, her kat çıkışında sayılarının sabit kaldığını ancak seviyelerinin bir arttığını söylüyorlardı. Son katta da aynı sayıda golem olduğunu duyunca iyice bunalıma girdim. İlk katta 10 tane seviye 50 golem, 2. Katta 10 tane seviye 51 golem diye gidiyor fakat 5. Kattan sonra seviyeleri 55 olarak kalmışlar. Yani 5.kattan 8. Kata kadar 10’ar tane seviye 55 golem var. Zaman kaybetmeden saldırmamız gerekiyordu. Ateş’e hemen yılanlarını oluşturmasını ve savaşa girmeden beklemesini söyledim. 15 tane yılan oluşturmuştu. Bunu görmek bana umut verdi. Kalan herkes benimle beraber seviye atlamalarını beklemeden tüm golemleri öldürecektik. Saldırıya başladık. Zaman akıp geçti. 13 saat sonra 8. katın önüne geldik. Önümüzde 10 tane seviye 68 golem vardı. Şimdi Ateş ve yılanlarının da dâhil olma zamanı gelmişti. 15 tane seviye 90 yılan muhteşemdi. HAHA. Golemlere şimdiden acıdım. Oyalaya bildiğimiz kadar oyaladık. Seviyeleri 73 olunca yarısını öldürmek zorunda kaldım. Seviyeleri 76 olunca bir tane kalana kadar öldürdüm. Son kalanın seviye 79 olmasını bekledim. Zamanı gelince onu da öldürdüm. Zindan temizlendi sesi ile eve gönderildik. Yine aynı durum. Olduğum yere yığıldım. 7 hafta sonra kendime gelebilmiştim. Ben tüm parşömenler bitince seviye 55 üstü olurum diyordum ama seviye 75 oldum. Harika hissediyorum kendimi. Elimde artık parşömen kalmadığına göre kasabaya gidebilirim. Hasan amcanın da işleri birikmiştir. Yanına uğrayayım neler yapıyor? Hasan amca, Nasılsın? Yavuz, hoş geldin. Aynı köydeyiz ama seninle konuşmayalı neredeyse 5 ay oldu. Ne zaman gelsem dinlenirken buluyorum seni. Gelişimin nasıl geçti? Çok iyi Hasan amca. Seviyem 30 oldu. Artık 4 tane gölgem var. Çok iyi, aferin. Okula gitmene 1 ay var. Benim bayağı bir işim birikti. Beraber yarın kasabaya gidelim mi? Ne dersin? Bende onun için geldim. İşlerinin biriktiğini tahmin etmiştim. Köyden toplanacak malzeme yok mu? Topladım ben sen dinlenirken. Son parşömenin olduğunu babandan öğrendim. O senin ne zaman iyi olup yanıma geleceğini söyledi. Bende ona göre hazırlandım. Bak sen babama. Nasıl tahmin etmiş ki? Zindanlardan sonra ne kadar dinlendiğini ben bile biliyorum artık, bırak o da bilsin değil mi? Haha. Haklısın Hasan amca. Yarın sabah gelirim. Tamam. Hazır vaktim varken ormanın içinde bulduğum göletin yanına gideyim dedim. Fazla uzakta değildi. Göl yine harika görünüyordu. Çimenlere uzandım gökyüzüne bakıyordum. Acaba okul nasıl bir yer? Nasıl insanlar ile karşılaşacağım? Hocalar nasıl? Eğitim nasıl? Düşünceler içinde boğuşurken Alfa önümde belirdi. Kralım, daha önce temizlediğimiz mağarada başka bir hayvan orayı yuva yapmış. Nasıl bir hayvan? Beyaz bir kaplan kralım. Başka kaplanlar da var mı? 3 tane de yavrusu var kralım. Dişi o zaman? Evet kralım. Erkek olan nerede? Kurt sürüsüne denk geldi kralım. Yuvaya doğru gidiyorlar. Hadi, yuvanın önüne gidelim ama görünmeyelim. Bakalım kaplan kurtları püskürte bilecek mi? Mağaranın girişinde gizlendim. Kaplanın kurtları püskürtmeye çalışmasını izliyordum. Beyaz kaplan da geldi yardıma. Pek fayda etmeyecek gibi duruyordu. Kurtların sayısı oldukça fazlaydı. Yavru kaplanlar biraz daha büyük olsa belki kurtulurlardı. İyice mağaranın içine girmişlerdi. Yavrular arkalarını mağaranın duvarlarına dayamıştı. Sağ tarafı erkek kaplan sol tarafı beyaz kaplan koruyordu. 12 tane gri kurt ve bir tane iri siyah kurt iyice sıkıştırmışlardı. Sonları belliydi. İçim elvermedi. Hiç beklemedikleri bir anda siyah kurdu ortadan ikiye kılıcımla kesince gri kurtlar afalladı. Geri çekilmeye başladılar. Arkamda duran kaplanlar iyice geri sindiler ve beni izliyorlardı. Öndeki gri kurtları deneyim olarak Ateş’e öldürttüm. Kaplanlar Ateş’i görünce korkmaya başladılar. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Küçük kaplanlar iniltili sesler çıkartıyordu. Onlara doğru döndüm. Ateş etrafımı bedeni ile sarmış yanımda duruyordu. Ne olur ne olmaz diye bedenini öne koyuyordu. Ateş bu hayvanlar benim dediklerimi anlar mı? Anlamazlar kralım. İyi o zaman, bu mağarayı onlara bırakıyorum. Yavrular büyüyünce kendilerini daha iyi korurlar. Zaten başka tehditte kalmadı. Beyaz kaplan hoşuma gitti. İlerde hayvanlar ile iletişime geçebileceğim bir eşya bulursam geri gelirim. Hadi gidelim. Ateş’i yüzüğüme aldım. Yavaş yavaş mağaradan çıktım. Biraz ilerledikten sonra beyaz kaplanın arkamdan baktığını gördüm. Dönüp el salladım ve yoluma devam ettim. Umarım beni geri gördüğünde bu olayı hatırlar. Köye vardığımda akşam olmuştu. Öldürdüğümüz kurtları Hasan amcanın evine götürdüm. Hasan amca, evde misin? İçeri gel Yavuz. Ormanda kurt sürüsüne rastladım. 13 tane kurt cesedi var elimde. İşimize yarar mı? Getir getir. Postlarını çıkaralım. Kasabada satarız. Gölgelerini oluştur da postları çıkarmaya yardım etsinler. Tamamdır Hasan amca. Kurtların postlarını çıkardıktan sonra eve gittim. Bizimkiler ile biraz takıldım. Baba, hiç bana seviyemi sormuyorsun? Merak etmiyor musun? Çok merak ediyorum ama senden başka kimsenin bilmemesi daha iyi. Hasan amcaya seviyem 30 dedim. İyi etmişsin. Kimseye söylemeyince de pek bir tadı yok. Heyecanımı sizinle paylaşmayacaksam bu gelişmemin bir anlamı olmuyor ki! Anlıyorum seni, ama sende bizi anla. Kimse bilmemeli. Okula gidince de seviyesiz sınıfına girmelisin. Hiçbir şekilde kimse ile seviyeni paylaşma. Hatta okulda antrenmanlarda arkadaşlarına yenil ve kendini fazla güçlü gösterme. Orta kısımda olmaya bak. Öğrenmen gereken her şeyi öğren. Sor ve sorgula. Sana söylenen şeyleri sorgusuz yapma. Bazen yapılmayacak şeyler isteyebilirler. Onları reddet. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Evet, anlıyorum baba. Zaten Alfa yanımda. O beni her durumdan haberdar ediyor. Aferin. Yoldaşlarına güven. Fazla arkadaş yerine az ve öz arkadaşların olsun. Onlara bile sırlarını verme ve sende onların sırlarını sorma. Sorma ki sana sorma hakkına sahip olmasınlar. Öf! Tamam baba Aferin. Daha okula gitmiyorsun ama şimdiden nasihat edeyim değil mi? HAHA. Yarın Hasan amca ile kasabaya gideceğim. Bir haftaya dönerim. Esnaflığa gidiyorsun demek. Öyle de denebilir. Okul bitince Serhat abinin dükkânda çalışayım diyorum. Hem köye yakın olurum ve köyü korurum hem de Ali ile Osman’ın ölümlerini araştırırım. Sen bir okulu bitir sonrasına bakarsın. Haklısın. Ben yatmaya gidiyorum. Yarın benim için uzun bir gün olacak. Peki, sabah görüşürüz. Sabah olmuştu. Hasan amcanın yanına gittim. Arabada hazır beni bekliyordu. Yola koyulduk. Yol ayrımına yaklaşınca mola verdik. Hasan amca eskisi kadar güçlü değildi. Daha çabuk yoruluyordu. Ona ayak uydurup kendim yoruluyormuşum gibi yaparak onu mutlu etmeye çalışıyordum. Biraz moladan sonra devam ettik. Mola yerimize vardığımızda arabayı her zaman çektiğimiz yere koyduk. Masayı hazırladım. Hem sohbet ediyorduk hem de yemek yiyorduk. Bu arada etrafımızda olanlardan Hasan amcanın pek haberi olmuyordu. 2 tane ayı ve 3 tane kurdu orman içerisinde öldürmüştük. Ateş’i şimdilik kullanamıyordum. Sonuçta Hasan amca bilmiyordu. Aslında kimse bilmiyordu. Neyse onu zindanlarda geliştirebilirim derken aklıma okulda zindanlara giriliyor muydu diye düşünce oluştu. Neden bundan hiç bahsetmedim ki? Hasan amca, okul nasıl bir yer? Senin gibi ruh bilekliği özelliklerini almış öğrencilerin kendini geliştirmesi için öğretmenlerin yardımcı olduğu bir yer. Orada da zindan girişleri oluyor mu? Anladım seni. HAHA. Kendi seviyeni yükseltebileceğin yerler diyorsun. Yani. Bende hiç bilmiyorum. Ruh bilekliğim olmadığı için okula gitmedim. Olsun be Hasan amca, köyümüze sağladığın katkılar yeter. Sağ ol. Molamızı bitirdik. Yolumuza devam ettik. Akşama doğru Artan kasabına varmıştık. Arabamızı korumaların olduğu yere bıraktık. Otele doğru gittik. Hasan amca çok yorulmuştu. O odaya gidip dinlenmeye geçti. Ben aşağıda biraz kendi başıma takılmak istedim. Masanın birisine oturdum. Atıştırmalık bir şeyler istedim. Karşı masada geçen geldiğimde karşılaştığım Bayram ve arkadaşları vardı. Bayram beni görünce el işareti ile onlara katılmamı istedi. Yalnız oturmaktan iyidir diyerek yanlarına gittim. Yavuz, hoş geldin. Hoş buldum. En son gördüğümde haydut avlıyordunuz, yakalayabildiniz mi? Sen gittikten sonra kimse gelmedi. Bizde bir gün daha kalıp kasabaya geldik. Son zamanlarda farklı bir şey oldu mu? Aynı hayat devam ediyor. Kafile soygunları oldu birkaç kez. Onları da yakalayamadık. Sanki her şeylerden haberleri var gibi. Ne zaman gitsek kimseyi bulamıyorduk. Bilgi sızdıran biri var diyorsun. Yani. Sen ne yaptın? Kendini geliştirebildin mi? Evet, artık seviye 30 oldum. 4 gölgem oldu. Tabi biraz daha güçlendim diyelim. HAHA. Çok iyi. Bize bu hafta yardım etsen de şu haydutları yakalasak. Kendimizi hiç işe yaramıyormuş gibi hissediyoruz. Ben nasıl yardım edebilirim ki? Gölgelerin kimselere görünmüyor, istesen bilgi edinebilirsin. Buraya gelen herkesi dinlettir. Biz yine haydut avına çıkacağımızı duyuralım. Bakalım aramızda bilgi sızdıran kimmiş? Ne dersin? İyi. Sen duyurunu yap. Bende dinlemeye geçeyim. Anlaştık. Bayram usta yarın yapacakları hakkında konuşmaya başladı. Masayı dinleyenler bir şey yokmuş gibi eğlenmelerine devam ettiler. Aradan 2 saat kadar zaman geçti. İnce cılız bir adam otelden çıktı. Tabi ben herkese gölgelerimi yollamıştım. Arka sokağa doğru ilerleyen adam orada 3 kişi ile buluştu. Bunlara otelde duyduklarını anlattı. Ben bu 3 kişiye de gölgemi yerleştirdim. Bakalım nerelere kadar uzanıyor. Cılız adamdan ayrılan 3 kişi kasabadan 10 dakika uzaklıkta orman içerisinde bulunan bir eve girdiler. İçeride yaklaşık 15 kişi vardı. Sarışın, yüzünde yara olan Tamamdır. Bayram ve ekibini öldürebiliriz. Yarın yol ayrımına gidecekler. Biz onlardan önce gidip tuzak kuracağız. Hepsinden kurtulma vakti geldi. Kasaba başkanı bizim olduğumuzu anlar ise? Anlamaz. Yarın Basta kasabasına gideceğim onunla. Siz işi halledeceksiniz. Ben onun yanında olduğum için hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi davranacağım. Anladım. Ben ekibi hazırlayayım. Bu sefer işi bozmadan hallet. Diğer iş gibi olmasın? Tamam tamam. Olmaz. Gölgelerim yanıma geldi. Olan her şeyi zaten biliyordum. Şimdi bunları nasıl anlatmalıydım? Onu düşünüyordum. Bayram usta sizin birlikte plan yaptığınız bir yeriniz var mı? HAHA. Karargâh diyorsun. Evet, bizi kimsenin dinlemeyeceği ve bulamayacağı bir yer? O kadar özel bir şey oldu demek. Hadi hep beraber gidelim. |
0% |