@wassel
|
Hasan amca bu kafile neden bu kadar kalabalık? Değerli ürünler mi taşıyorlar? Yola çıkmadan önce korumadan duymuştum. Soylu birinin kızı varmış. Ama kim bilmiyorum. Soylu dediğin ne? Çoğu zenginlerin kan bağı adı altında soylarını bir sonraki nesle aktararak yürütmesi gibi bir şey. Nasıl desem? Hım mesela deden ünlü bir şövalye ve babanda dedenin soyundan olduğu için itibarını devam ettiriyor ve sana da babanın itibarı kalıyor sende onu devam ettiriyorsun derken böyle devam ediyor. Gibi olsa da aslında zenginlerin kendi içinde bir grup oluşturması ve diğer insanları hor görmeleri bana göre. Ama sen yine de son dediği duymamış gibi yap. Olur mu? Anlamadım ama öyle yapayım. Ha ha çok komiksin Yavuz. Kalabalık kafilenin arkasından bizde yolumuza devam ettik. Kafile korumaları bizi bildikleri için beraberlerinde gelmemize bir şey söylememişlerdi. Hatta Artan kasabasında yaşadığımız olayı öğrendiklerinde biraz korumacı bile olmuşlardı. Mola vermeye karar vermişlerdi. Bizde daha güvenli olduğu için bu kafileyi takip ederek gidiyorduk. Tabi ki de bizde mola verdik. Hasan amca ile bir ağaç kenarına oturduk getirdiğimiz erzaklardan çıkartarak bir şeyler yemeye başlamıştık ki bir anda gürültüler duyulamaya başladı. Korumalar saldırı var diye birbirlerine haber veriyorlardı. Hemen bir düzene geldiler ve saldırganlar ile çatışmaya başladılar. Korudukları soylu hala ortalarda gözükmüyordu. Saldırganlar üstün gelmeye başlamıştı. İçlerinden birisi ateş kılıcını kullanabiliyordu. Hasan amca ile ben ağacın arkasından olanları izliyorduk. Sonuçta kaçmak bizim için yeterli olmayacaktı. Burada işleri bitince bizi de öldürmek için geleceklerdi. Eh geride görgü tanığı kalmamalı değil mi? Ben saldırganların kazanacaklarını ve öleceğimiz düşünürken korumaların koruduğu soylu ortaya çıktı. Saldırganlar biraz daha temkinli davranmaya başladı. Ateş kılıcı kullanıcısı diğerlerine saldırmalarını talimat verirken kendisi de arkada açık bir fırsat beklemekteydi. Ama soylu öyle büyüler yapıyordu ki her saldırgan daha adımını atamadan yere yığılıyordu. Çok geçmeden saldırgan sayısı azalmış ve korumalar ile soylu üstün gelmeye başlamıştı. Ateş kılıcı kullanıcısı ne kadar güçlü görünse de soylu büyücü ona hiç taviz vermiyor ayrıca saldırganlardan çoğunu da öldürüyordu. Aradan 1 saat geçtikten sonra yaralı ateş kullanıcısı kaçmaya çalıştı. Fakat kaçma niyetini sezen soylu büyücü zaten onu yıldırım vuruşları ile bacaklarını yaralamıştı. Kaçamayacak durumdaki ateş kılıcı kullanıcısı yerde uzanmış ölümünü beklemekte idi. Hasan amca ile ben çok mutlu halde seviniyorduk. Sonuçta soylunun kafilesi kazanmıştı ve biz hayattaydık. Korumalar ateş kılıcı kullanıcısını alarak arabaya götürdüler ve içerde işkence ederek bilgi almaya çalışıyorlardı. Soylu büyücü etrafına bakınarak nasıl bir durumda olduklarını anlamaya çalışıyordu. Derken bizi de gördü. Yavaş yavaş bize yaklaştı. Siz bizi takip eden kişilerdiniz değil mi? Korumaların bahsettiği şu vahşet olayına tanık olmuş olanlar. Bana Yıldırım Efendisi diyorlar ama adım Bruce. Evet efendim. Ben Hasan bu çocukta Yavuz. Herhangi bir sıkıntı görmüyorum sizde. Çocuk sen nasılsın? Durumun nasıl? Sana zor geldiğinin farkındayım ama böyle insanlar her zaman karşına çıkacaktır. Güçlü ol tamam mı? Zorluklar seni güçlendirecektir bunu unutma ve kolaya alışma. Çok teşekkür ederim efendim hepimiz kurtardığınız için. Siz olmasaydınız biz ölmüş olacaktık. Sadece benim sayemde değil. Etraftaki korumalar olmasaydı hepimiz ölmüş olurduk. Tek başına kimse güçlü olamaz. Her zaman iyi arkadaşların ya da güvendiklerin ile seyahat etmelisin. Baş koruma Metin hemen düzeni sağlamasaydı bu durumda olamazdık. En ufak bir destek bile senin kazanmanı sağlayabilir. Bunlar kulağına küpe olsun. Böyle bilgileri kimse kimseye kolay kolay vermez. Deneyim ile elde edilir. Bu arada baş koruma Metin geldi ve Bruce’a son gelişmeleri anlattı. Sonrasında kafile toparlandı. Ölmüş olanların cesetleri ailelerine teslim edilmek ve düzgün bir cenaze töreni yapılması için bir arabaya konuldu. Yaralılar iyileştirme büyüleri yapan 2 kişi tarafından başka bir arabada bakılmaya bırakıldı. Öncü bir ekip kuruldu ve önden gönderildi. Ardından kafile yolculuğa devam etti. Tabi bizde arkalarından takip ettik. Yavuz nasıl hissediyorsun? Üst üste bu yaşananlardan çok kormuş olmalısın. Ama korkuya kapılma. Ruh bürosunda iyi bir ruh bilekliği elde edebilirsen sende Soylu Bruce gibi güçlü olabilir ve kötü insanları durdurabilirsin. Ben sadece aileme yardımcı olabilmek istiyordum ama bu yaşananlardan sonra hor görülmüş, kötülüğe uğramış, haksızlığa uğramış herkese yardım etmek istiyorum Hasan amca. Özellikle Yıldırım büyücüsü nasıl güçlüydü değil mi? Ateş kılıcı kullanıcısı da çok güçlüydü. Hem yaralıları iyileştiren büyücüler de harikaydı. Baş korumanın düzen kurması özellikle o baskı altında müthişti. Kendilerini feda eden korumalar ise, onlar bambaşka idi. Belki bende güzel bir ruh bilekliği kazanırım. Ama hala gölge adam olsun istiyorum Hasan amca. Hepsi gönlünce olsun Yavuz. Derken bir mola daha verdik. Kasabaya 2 saatlik bir yolumuz kalmıştı. Kendimize göre bir ağaç bulduk ve altında oturup dinlenmeye koyulduk. Bize doğru baş koruma Metin geliyordu. Muhtar yanındaki çocuğu al ve beni takip edin. Tamam efendim. Yavuz gel benimle yavrum. Korumayı takip edelim. Metin Bey bir sorun yok değil mi? Hayır. Sadece efendimiz sizinle beraber bir şeyler yemek istediğini söyledi. Bende ki alışkanlık işte. Siz bana aldırmayın işim yüzünden emri vaki yaptım. Kusura bakma muhtar. Benim konuşma şeklimden, sizi kırmak ya da incitmek istemedim. Bizim için sorun değil. Bu arada büyük bir arabaya yaklaştık ve kapının önünde iki güçlü koruma duruyordu. Metin Bey içeri girdi. Efendim söylediğiniz gibi yaptım. Muhtar ve çocuğu getirdim. Beklemeyin kapıda içeri gelin. Efendim size rahatsızlık vermeyelim. Beraber yemek yiyelim istedim. Hem Artan kasabasındaki olayı sizden dinlemek istedim. Tabi efendim anlatayım ben size. Bu arada masaya oturduk. Soylu Bruce un yanında bir bayan oturuyordu. Biz de karşısına oturmuştuk. Ben bayanın karşısında oturuyordum. Hasan amca soylunun karşısında oturuyordu. Hasan amca olanları anlatıyordu. Masa da çok güzel yemekler vardı. Yumulmuştum ne gördüysem alıp yiyordum. Hiç yemediğim yemekler vardı. Tatları harikaydı. Ben farkında değildim ama bayan benim hareketlerime gülüyormuş. Yemek yemem hoşuna gitmiş olacak ki bana takılmadan edemedi. Çok acıkmış olmalısın, durmaksızın yiyorsun. Yemekler harika. Hiç böyle lezzetli yemeklerden yememiştim. Bizim yediklerimiz de güzel ama bunlar müthiş müthiş. Kusura bakmayın hanımım çocuğumuz köyden ilk kez çıkıyor. Nasıl davranacağını pek bilmiyor. Sorun değil. Reyhan Hanım çok sever doğal şekilde hareket ede çocukları. Bırakın nasıl isterse öyle yesin. Hem düşündüğünü direk söyleyebilen çocukları bulmak zordur. Öyle efendim. Yavuz içi dışı bir çocuktur. 2 gün sonra 12 yaşına girecek. Ruh bürosuna gidince bakalım nasıl bir ruh bilekliği alacak çok merak ediyorum. Yavuz ne olmak istiyorsun? Bruce Bey gibi herkesi kurtarmak, Baş koruma Metin gibi baskı altında hareket edebilmek, kötülüklere maruz kalmış insanları kurtarmak, aileme yardımcı olmak gibi şeyler istiyorum. Aferin sana. Bak tek başına güçlü olamayacağını anlamışsın. Bunların hepsine sahip olmak için iyi bir takım kurmalısın. Aklında bulunsun. Birlikten güç doğar. Tek başına bir yerlere kadar gelirsin ama güvendiğin bir grupla daha iyi şeyler yapabilirsin ve senin açıklarını kapattıklarını görürsün. Tabi dediğiniz gibi efendim. O da zamanla öğrenecektir. Çok güzel hedeflerin var. İçindeki bu iyiliği hiç kaybetme olur mu? Evet efendim. Peki, sizin nasıl bir gücünüz var? Yavuz, her şey herkese sorulmaz demedim mi? Kusura bakmayın hanımım çocukluğuna verin. Eşim Bruce kadar yetenekli değilim fakat havayı kontrol edebiliyorum biraz. Ha Ha bu kadar mütevazı olmayın hanımım. Benim yeteneklerimden çok daha iyi olduğunuzu ateş kılıcı kullanıcısı ile dövüşürken fark ettirmeden yaptığınız hamleler ile kazanabildim. Abartılacak bir şey değildi Bruce. Sadece ateşin yönünü çevirdim. Daha ne yapacaksın. O bile bana yetti. Vay, bende ateş neden başka yöne hareket ediyor diyordum. Müthiş müthiş. Tabi ben birden böyle heyecanlı çıkışınca bir kahkaha aldı soyluları. Biraz daha konuştuktan sonra Hasan amca müsaade istedi ve arabamıza yöneldik. Kafile yola koyuldu. Hava kararmasına yakın Yogan Kasabasına gelmiştik. Kasaba girişinde bir koruma grubu daha vardı. Kafileyi bekliyorlarmış. Baş koruma Metin grubu çağırdı. Olanları onlara aktardı. Grup dağılarak kafilede kendilerine söylenen yerlere gittiler. Bu şekilde kasabaya girdik. Hasan amca baş koruma Metin’in yanına gitti sonrada soyluların yanına gitti ve bizi kurtardıkları için tekrar minnetini gösterdikten sonra yanıma geldi. Kafileden ayrılarak kalacağımız yere geldik. Eşyalarımız odaya çıkardık. Bugün olanlar hakkında biraz sohbet ettikten sonra karnımız acıkmıştı. Yemeklerimiz yedik. Hasan amca buradaki korumalar ile konuşarak bilgi almak istese de beni geride bırakmak istemiyordu. Yavuz beraber aşağı inelim mi? Eşya dükkânları vardı yol boyunca, hem onlara bakarız hem de ben biraz bilgi edinirim. Ne dersin? Sen nasıl istersen Hasan amca. Ben seni takip ederim. Aferin Yavuz. Bir tehlikeli durum olursa hemen kaç beni bekleme tamam mı? Burada buluşuruz. Tamam, Hasan amca. Hasan amca ile beraber aşağıya indik. Birkaç korumanın yanında durduk. Hasan amca burada olan olaylar hakkın bilgi alamaya çalışıyordu. Artan kasabasında olanları anlatıyordu belki bir gelişme haberi varsa öğreneyim diye ama nerede! Artan Kasabasında olanlardan kimsenin haberi yoktu. Demek buralara bilgi geç geliyor. Neyse daha sonra dışarı çıktık. Birkaç eşya dükkânına girdik. Artan kasabasında girdiğim dükkân gibi değillerdi. Biraz dağınık bırakmışlar buradakiler ya da uğraşmak istememişler. Buralarda da Hasan amca boş durmadı bayağı bilgi edindi kendince. Yavuz dönelim artık. Çok yorulduk. Artık odamıza gidip yatalım. Yarın uzun bir gün bizi bekliyor. Oradan odamıza geri döndük. Yataklarımıza yattık. Hasan amca çok geçmeden horlamaya başlamıştı. Benim uykum her gözümü kapadığımda kaçıyordu. Bıçağı boğazıma dayamış gölge uyumama izin vermiyordu. Derken göz kapaklarım artık dayanamadı ve dalmışım. Yine karşımda ve yine bıçak boğazımda. Ne istiyorsun? Adalet, intikam, cinayet, korumak, güç hangisi? Artık dayanamamıştım. Beni tutan ellerden nasıl kurtuldum bilmiyorum. Elinden bıçağı aldım ve gölgeleri karşıma alarak “Hepsini istiyorum.” dedim. Gölgeler bedenime dolmaya başladı. Üç, beş, sekiz, on beş. Sayamadığım kadar fazlaydı. Gözlerimi açtığımda Hasan amca çoktan uyanmış. Eşyalarımızı toplamış. Yatağın kenarında benim uyanmamı bekliyordu. Nasıl uyuyabildin mi Yavuz? Hasan amca ilginç rüyalar gördüm ama sonunda uyuyabildim. Güzel bunu duyduğuma sevindim. Eşyaları toparladım sen uyurken. Hadi aşağı inelim kahvaltı edelim. Aşağıya indik. Hasan amca birkaç koruma ile konuştuktan sonra boş bir masaya oturduk. Yemeklerimiz geldi. Afiyetle yedik. Etrafta değişik tipte insanlar vardı. Hepsi silahlıydı. Korumalar dışında silah ile gezenleri ilk kez görüyordum. Buradaki insanlar da korumamı Hasan amca? Yok. Onlar maceracı. Ruh bürosundan parşömen alarak zindanlara giriyorlar. Zindanlarda bulunan canavarları öldürerek onlardan düşen ödülleri alıyorlar. Tabi her zaman öyle olacak diye bir şey yok. Bazen bazı zindanlar çok karışık gelebilir. Güçlü canavarlar denk gelebilir ve zindanı temizleyemeden çıktılar mı zindan kendi içinde her gün dahada büyür. Öyle büyür ki içindeki canavarlar seviye atlamaya başlar. Daha da zorlaşır temizlemek. Kimileri de bilerek böyle yapıyorlar. Daha fazla ödül kazanmak için. Ancak bununda kötü bir sonucu var. Zindan temizlenmez ise 100. Gün sonunda bir patron canavar oluşturuyor. Bu patron canavar diğer canavarları kontrol ederek 110. Gün zindandan çıkabiliyorlar. Böyle durumlarda üst kademe ruh savaşçıları geliyor. Buna neden olan cezalandırılıyor. Çünkü zindandan çıkan canavarlar seviye atladıkları için çok güçlü oluyorlar ve bir kasabayı yok edebilecek sayıda ve güçtedirler. Bu yüzden zindan parşömenlerini kullanırken yanında ruh bürosundan biri oluyor. Ama bazı durumlar da var tabi. Ödül olarak aldığın zindan parşömenlerinden kimsenin haberi olmadığı için onları kendin kullanabilirsin ya da kara borsada pahalıya satabilirsin. Maceracılar bir şekilde para kazanmaya çalışıyorlar. Bazıları da koruma dediğimiz işlerde çalışıyorlar. Yani korumalarda maceracı mı? Evet, aynen öyle. Ruh bilekliklerinin bir seviye sınırı yok ya da kimse daha sınırına gelmemiş olabilir. Şimdiye kadar bilinen en yüksek seviye 107. Seviye. O da ülkemizin kralını koruyan Ester. Lakabı Yıldırım Çekici Ester. Her seviyenin kendi arasında farkı vardır. Fakat seviyen yükseldikçe seviye atlamak zorlaşır ve bu seviye farkı muazzam derece artar. Nasıl desem hım, mesela 5. Seviye ile 6. Seviye arasındaki fark fazla değildir. Ama 75. Seviye ile 76. Seviye arasındaki fark çok fazladır. Bunun sebebi 75 ten 76. Seviyeye çıkmak için en az yarı seviyen kadar deneyim kazanmış olmandır. O kadar çok mu? O zaman Ester 106’dan 107. Seviyeye çıkmak için tekrar 0’dan 53. Seviyeye çıkacak kadara deneyim mi kazandı? Evet. İyi anlamışsın. |
0% |