@wassel
|
Kasabada Serhat abinin dükkânına yakın bir yerde eve gittik. Ev iki katlıydı. Bu beş kişi burada rahat kalabilecek kadar büyük. Aşağı bodruma giden bir kapıdan içeri girdik. Bodrum iyi düzenlenmişti. Ortada büyük bir masa ve duvarlarda plan resimleri vardı. Benim buraya girmem doğru mu? Yukarıda da anlatabilirdim. Burası iyi. Pekâlâ, sizin anlattıklarınızı, yan tarafta duran cılız bir adam, ara sokakta bulunan 3 kişiye anlattı. Bu 3 kişi kasabadan 10 dakika uzakta olan bir eve gitti. Burada toplam 15 kişi vardı. Sarışın yüzünde yara olan yarın başkan ile Basta kasabasına gidecek. Kalanlar sizi öldürmek için yol ayrımına sizden önce gidip tuzak kuracaklar. Planları bu. Vay be. Senin bu kadar bilgiye kısa bir sürede ulaşabileceğini düşünmemiştim. Harikasın. Hayır, hayır muhteşemsin. Abartmaya gerek yok. Zaten siz her şeyi fark etmişsiniz. Ben sadece sizin planınızı gerçekleştirim. Çok iyisin. Geleceğin harika olacak. Senin gibi gençleri gördükçe, umutlarım artıyor. Şu sarışın dediğin adamın yüzünde yara var demiştin değil mi? Evet. Yüzünün sol tarafında. Kaşının üzerinde. Bu David olmalı. Bak sen, demek böyle zengin olmuş. Biz de şüphelenmiştik hızlı bir şekilde zenginleşmesinden. Başkan ne ayak? O da mı işin içinde? Başkanın haberi yok. Başkanın yanında olarak masum olduğunu düşünmesini sağlamaya çalışıyor. Yani olayın olduğu yer ile kendisinin alakası yok, en büyük şahitte başkan. Değil mi? Bak kurnaza sen. Biz ne yapacağız? Cemil var mı planın? Adamlar çok kalabalık. Plandan önce nasıl onlarla yüzleşeceğiz? Ne bileyim Cemil? İşte bizim plancımız sensin. Yap bir plan da kurtulalım şunlardan. Aklıma bir şey gelmiyor. Yavuz sen ne dersin? Var mı bir planın? Aslında bir planım var. İş bitince ben yokmuşum gibi davranacaksınız. Neden sen yokmuşsun gibi davranmalıyız? Fazla göze batmak istemiyorum Zaten başımda çok iş var. Her şeyi siz yaptınız tamam mı? Bu kadar büyük bir olayı çözüp bir de bizim planımızmış gibi göstermen doğru olur mu? Olur. Anlatmamı ister misiniz? Peki, anlaştık. Ben gölgelerim ile 5 kişiyim. Sizde 5 kişisiniz. Bunların ormandaki evini biliyoruz. Gece baskın yapalım hepsini öldürelim. Kafileden olan mallar zaten o evde. Bu mallar ile suçlama yaparak sabah başkan çıkmadan önce cesetleri önüne sereriz. Tabi dediğiniz David orada olacak. Yoldaşlarının cesetlerini görünce nasıl bir tepkisi olacak görürüz. Sonra onu da herhangi bir gece öldürürsünüz. Cılız adamı şimdi öldürsek te olur. Plan güzel. Harbiden David’in yüzünü görmek isterim. HAHA. Yapalım o zaman. Gece olmuştu. Ormandaki kaldıkları evin etrafını sarmıştık. Arada hava almaya çıkanlar oluyordu. Ben bu hava almaya çıkanları avlıyordum. 4 tanesi yanımda ölü olarak uzanıyordu. Bayram usta çok şaşırmıştı. Benim sakin hallerime. Operasyon başarılı sonuçlandı. Hepsini ölü ele geçirmiştik. Zaten canlı olmalarını istemiyorduk. Cesetleri toplayıp başkanın ofisinin önüne götürdük. Korumalar bizi cesetler ile görünce önce tedirgin oldular ama sonra durumu anlatınca direk başkanı çağırdılar. Başkan yanında David ile gelmişti. Cesetleri ve malları görünce durumu anlamıştı. David’in rengi atmıştı, ne yapacağını bilemiyordu. Bayram usta, yine bir haydut grubunu yakalamışsın. Evet başkanım. Bunlar kafileleri soyup insanları öldüren haydutlar. Bu mallar da ormanın içinde bulunan bir evden çıktı. Siz kafile sahiplerine verirsiniz. Tabi ki. Bundan emin olabilirsin. Peki, liderleri hangisiymiş? Onu daha bulamadık. Onu da bulunca cesedini getiririz başkanım. Şu cılız olan bunlara kasabadaki bilgileri aktaran. Onu acı çektirerek öldürdük başkanım. İyi etmişsiniz. Kasabamızın halkına nasıl böyle bir hainlik yapar. Onun yüzünden kaç insan öldü. Elinize sağlık. Korumalar bu malları depoya götürün. Kafile sahiplerine haber verin gelsinler. Cesetleri de yakın gitsin. Tamamdır Başkanım. Çok yorulmuştuk. Sabaha kadar uyumadan uğraştık. Buna değmişti. David’in yüzünde dehşeti görmek beni mutlu etmişti. Onu öldürmek bana düşerdi değil mi? Çoluk çocuk demeden nice insanları öldürmüşler. Akşam onu cezalandırırım. Bu arada Bayram usta başkana dönerek: Başkanım bize müsaade, sabaha kadar bunlar ile uğraştık. Elinize sağlık. Sizin gibi halkın yanında insanlar olduğu sürece kasabamız daha güvenli hale gelecek. Çok teşekkür ederiz. Basta kasabasından geleyim uygun bir kutlama yaparız. Kutlama mühim değil. Size iyi yolculuklar. Hep beraber otele doğru gittik. Beni bıraktıktan sonra onlar evlerine gittiler. Bende odaya çıktım. Hasan amca uyanmış beni bekliyordu. Neredeydin Yavuz? Çok merak ettim seni. Durumu anlattım. Gece baskınından, başkanın yanından gelişimden, her şeyi anlattım. Şöyle baktı bana. Aferin. Yine haydutlara göz açtırmamışsın. Yat dinlen. Ben arabadaki malları satarım. Teşekkür ederim Hasan amca. Yatağa uzandığım gibi uyumuşum. Öğleden sonra uyandım. Hafif bir yorgunluk vardı. Gece uykusu gibisi yok. Hasan amca daha gelmemişti. Aşağıya indim. Bir şeyler yedim. Oradan da Serhat abinin dükkânına gittim. Nasılsın Serhat abi? Ooo hoş geldin Yavuz. Sabah gelirsin dedim ama sen geç geldin. Evet ya, Sabaha kadar Bayram usta ve arkadaşlarına yadım ettim. Ceset taşımaktan usandım. Duydum olayları. Bayram usta iyi iş başarmış. Bıktırmışlardı esnafları. Kimse mal gönderemez ve alamaz olmuştu. Öyleymiş. Şu 700 altının geldi mi? Hiç unutmuyorsun değil mi? Unutmam tabi. İş yaptım ve işimi takip etmeliyim değil mi? Aferin. Getirdi. Çok şaşırdım. Sana teşekkür etmemi söyledi. Sayende daha hızlı seviye atlamışlar. İyi iyi. Sözünde duran insanları çok severim. Bu haydutlar yüzünden pek mal getiren olmadı. Senin için pek bir şey bulamadım. Zaten 2 haftaya okula gideceğim. Hazır aklıma gelmişken okulda zindana girebiliyor muyuz? Okulda zindana girmek yasak. Ne! Neden? Zindandan sonra insanlar çok yorgun oluyor. 3-5 gün kendilerine gelemiyorlar. Bundan dolayı derslere giremiyorlar derken birbirini tetikliyor işte. Anladım. Sadece son sene zindan girişi yapıyorlar. Onu da hocalar ile beraber. Neden hocalar ile? Yüksek seviyeli zindanlara sokuyorlar öğrencileri. Sonuçta okurken zindana giremedikleri için seviyeleri geri kalıyor. Hızlıca seviye atlayabilmeleri için. Anladım. Peki, kaç seviye zindanlara giriyorlar ki? Benim zamanımda seviye 50-60 arası zindanlara. Öğrenciler savaşıyor mu? Hayır, onlar arka tarafta bekliyorlar. İlginçmiş. Bu ne la! Seviye 50-60 arası nedir. Ben kendi başıma giriyorum. Neyse be okulda toplayabildiğim kadar yüksek seviye parşömen toplayayım. Köye döndükçe girerim. 3 hafta sonra okula başlayacağım. Vakit geldi değil mi? Aslında hiç okula gidesim yok. Sadece ne öğrettiklerini merak ettiğim için gidiyorum. Okulda karanlık ruh bilekliği bilgili öğretmen var mı? Gitmelisin. Okulda duymadığın şeyler duyabilirsin. Öğretmenlerin olduğunu biliyorum ama karanlık ruh bilekliğine sahip öğretmen var mı bilmiyorum. Gidince öğreneceğim. Seviyen kaç oldu? 30 oldu. 4 gölge oluşturabiliyorum. Çok iyi. Yani 5 kişilik iş yapabileceksin değil mi? HAHA. Aynen. Biraz daha takıldıktan sonra otele geri döndüm. Aşağıda Bayram usta ve ekibi sohbet ediyorlardı. Neşeleri yerindeydi. Hasan amca da yanlarında oturuyordu. Beni görünce: Hey, Yavuz sana da koltuk ayarladık. Hasan amca da burada. Gel, yemekler benden. Yanlarına gittim. Bana ayırdıkları yere oturdum. Anılarını anlatıyorlardı. Maceralarının ardı arkası kesilmiyordu. Biri bitiyor biri başlıyordu. Muhabbetleri neşeliydi. Hasan amca da bütün malları satmış. Zaten mal satmaya gelen olmadığı için kapış kapış gitmiş. Ne fiyat verdiyse o fiyata satılmış. Onunda neşesi iyiydi. Gülmek herkese yakışıyor ya. Bizimkiler pek farkında değildi ama arka taraflarda bulunan gözler burayı inceliyordu. 4 kişiydiler. Bayağı güçlü görünüyorlardı. 2 kılıç kullanan, bir balta kullanan vardı. Diğerinin ne kullandığı belli değildi. Büyücü desem asası yok. Suikastçı desem hançeri yok. Neyse ilerleyen saatlerde anlardım ne olduklarını. Gölgelerimi yerleştirmiştim üzerlerine. Umarım kötü bir şey olmaz. Uykum gelmişti. Hasan amca ile müsaade istedik. Odamıza geçtik. Hasan amca yatmıştı. Bende uzandım yatağa. Alfa’ya da ne yapması gerekiyorsa yapmasını söyledim. Sonrasında uyumuşum. Gecenin ortasında Alfa başımda dikiliyordu. Ne oldu Alfa? Kralım, bu dörtlü Bayram usta ve ekibini öldürmek için evlerinin etrafında bekliyorlar. Anladım. Hadi gidelim. Fazla uzak değildi zaten. Dördü beni karşısında görünce biraz şaşırdılar. Neden buradasınız? Ufaklık gece gece sen neden buradasın? Sizin için geldim. Ya yapmakta olduğunuz şeyden vazgeçersiniz ya da benimle ormana kadar gelirsiniz? Karar sizin. HAHA. Sen kendini gözünde fazla büyütmüşsün. Birkaç gölge oluşturuyorsun diye bizi korkutabileceğini mi zannediyorsun? Benim gölge oluşturduğumu nereden biliyorsunuz? Aman neyse zaten her şeyi söyleyeceksiniz. Beni takip edin. Ormana doğru gidelim. Yoksa burada herkesi uyandırmamı mı istersiniz? Düş önümüze bakalım. Ormanda seni gebertip sonra da buradakileri öldüreceğim. İyi gelin o zaman. Oh be. Yılanım için muhteşem bir ziyafet çıktı. 10 dakika boyunca ormanın içinde ilerledik. Biraz düzlük bir alana gelince 4 gölgemi oluşturdum Tabi onların küçümsediği gölgelerden. Burası iyi. Şimdi size tekrar soracağım. Eğer giderseniz hepiniz canlı dönersiniz. Ama gitmezseniz sizi harika bir şekilde uğurlayacağım. Halen espri mi yapıyorsun? Kendini düşürdüğün durumun farkında değilsin herhalde. Ben durumun farkındayım ama siz değilsiniz! Benim seviyem 45, arkadaşlarımın seviyesi 42,44 ve 51. 51 seviye olan elinde hiçbir eşya olmayan mı? Aferin akıllısın. İçimizdeki en güçlü olan o. Tam bir suikastçıdır. Şimdi siz bu seviyeler ile beni öldürebileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Bu nasıl bir ego anlamadım gitti. Çocuk sen artık bir ölüsün. Anla artık. İyi madem. Ağacın dibine oturdum. Ateş’i önlerine çıkardım. Gölgelerim ile etraflarını sarmıştım zaten. Bu yılanımın adı Ateş. Sizin rakibiniz o olacak. Kaçmak gibi bir şey düşünmeyin. Etrafınız sarıldı zaten. Bugün onun deneyimi olacaksınız. HAHA. Yüzlerindeki dehşet harikaydı. Her zaman insanları bu duruma düşürüyorlar ve eğleniyorlardı ama şimdi onlar av olmuştu. Oraya buraya kaçmaya çalışsalar da pek bir faydası yoktu. Sadece bağrışlarını duyuyordum. Bunlar Ateş’ime 1 seviye katabilmişlerdi. Otele geri döndüm. Yatağıma yattım. Uyumuşum. Sabah kalktım, HHHHhhhasan amca ile kasabayı gezdik. Etraf çok güzeldi. Fakat kasabanın merkezi hariç etraftaki yerleşim yerleri çok fakirdi. İnsanların geçim sıkıntısı içerisinde yaşıyorlardı. Kasabanın etrafı tarımsal araziler ile dolu olmasına rağmen neden bu kadar çok sefalet çeken insan vardı anlayamıyordum. Hasan amca, bu gördüğümüz arazileri insanlar ekip biçmelerine rağmen neden bu kadar sefalet çekiyorlar. Daha rahat yaşamaları lazım değil mi? Araziler 3-5 kişinin olduğu için para karşılığı arazileri ekip biçtiriyorlar. İşçilere daha az para verdikleri için bu durumdalar. İyi de halk çalışmaz ise nasıl mahsul alacaklar ki? Çalışacak insan sayısı fazla olunca adam bulmakta hiç zorlanmıyorlar. Biri çalışmaz ise öbürü çalışıyor. Mecbur bırakılıyorlar anlayacağın. Hep birlikte neden hareket etmiyorlar? Edemezler, aralarında arazi sahiplerinin adamları da var. Bir sıkıntı çıktı mı hemen üzerine iftira atıp bir şeklide ortadan kaldırıyorlar. Yani korkunun da etkisi var. Başkan neden ilgilenmiyor? Aslında başkan ilgilenmeye çalışıyor ama elinden bir şey gelmiyor. Güç başkandaymış gibi görünebilir fakat arka planda öyle değil? Kafam karıştı. Pek bir şey anlamadım dediklerinden. Sen şimdi bunları düşünme, gelişmene bak. Güçlü olursan istediğin gibi ortam oluşturabilirsin. Büyüdüğünde dediğimi anlayacaksın. İyi madem. Hadi Serhat abinin yanına uğrayalım. Serhat abinin dükkâna geçtik. Haydutlardan kurtulduğumuzdan beri iyi mallar gelmiş. Dükkânda eşya çeşitliliği artmış. |
0% |