@wassel
|
Ben seviyesiz sınıfındanım. Sizde benim kim olduğumu öğrendiniz. Çalışma sahasına geçip düello etmek isterseniz üçünüzü orada güzelce benzetirim. Seviyesiz sınıfı deyince bir duraksadılar. İkisi hafif geri çekildi. Diğeri kibirli ve egolu olduğu belliydi. Söylediklerimi kendine yedirememişti. Seviyesiz sınıfından kim? Adın ne? Adım Yavuz. Düelloda üçümüze karşı tek dövüşebilecek misin? Siz gelin ben dayak yesem de olur. Haha… Hadi çocuklar gidip dersini verelim. Sonuçta orada dövsem okuldan atılacağım. Bari resmi bir şekilde döveyim. Haha… Murat’ı kaldırdım. Nasılsın? Kim bunlar? İyiyim. Bende bilmiyorum. Birden önüme çıkıp sataştılar. Olsun. Birazdan dayak atacağım. Bir hafta hastanede dinlenirler Üç kişiler. Emin misin dövüşmek istediğine? Benim arkadaşıma kimse sataşamaz. Derslerini vereyim şunların. Okulda haber yayılır. Bir daha sana bulaşmak isteyenler iki kez düşünecekler. Çalışma sahasına gelmiştik. Antrenör Sinan öğretmen oradaydı. Yanına gittik. Durumu anlattım. Üçüne karşı düello yapmak istediğimi söyleyince biraz güldü ama kabul etti. Bize bir çalışma sahası ayarladı. Emin misin? Burada bir adaletsizlik var. Neden tek tek düello yapmıyorsun da üçüne karşı bir yapıyorsun. Bir kere ağzımdan öyle çıktı. Şimdi sözümden dönemem Sinan öğretmenim. Düello etmene de gerek yok. Murat ile gidip müdüre şikâyet etsen ceza alırlar. Çok kibirliler. Onlara bu şekilde ceza vereceğim. Okula rezil olsunlar. Haha… Çalışma sahasına çıktım. Etrafıma baktım birçok öğrenci nerden haber aldıysa izlemeye gelmişlerdi. Bizim sınıftan elemanlarda vardı. Murat biraz üzgün duruyordu. Onu anlıyordum. Ama bunu yapmam gerekiyordu. Karşıma üçü çıktı. Biri önümde diğerleri sağımda ve solumda olmak üzere duruyorlardı. Sinan öğretmen düelloyu başlattı. Önümdeki kişiye ileri hamle yaparak iyi bir tekme vurdum. Sağımda durana gölgem iyi bir yumruk çakmıştı. Solumdaki gölgemin darbeleri ile yerde kıvranıyordu. Durmak yoktu. İyi bir ders almaları için vücutlarından bir yerlerin kırılması gerekiyordu. Soldakini gölgelerime sıkıca tutturdum. Yumruk üstüne yumruk yiyordu. Yere yığıldı. Bayılmıştı. Sağdakine gölgelerim iyi ders veriyordu. Yerde tekmeleyerek perişan etmişlerdi. O da bayılınca geldik egosu yüksek olan öğrenciye. Hava saldırıları ile beni durdurmaya çalışıyordu. Ama nafile. Bir kere ona iyi ders vereceğimi söylemiştim. Gölgelerim ile aynı anda saldırınca aldığı darbeler ile yere düştü. Kalkmaya çalışırken kolunu kırdım. Çığlıkları çalışma sahasını kaplamıştı. Araya Sinan öğretmen girerek düelloyu bitirdi. Şifacılar iyileştirmek için gelmişlerdi. Öğrencinin yüzündeki acı ve korku izleyenlere de yayılmıştı. Çoğu kişi bana korkarak bakıyordu. Onlara aldırış etmedim. Murat’ın yanına gittim. Hadi gidelim Murat. Bu ders onlara yeter. Çok iyiydin. Bana da birkaç hareket öğretirsin değil mi? Haha… Sana her şeyi öğretirim. Merak etme sen. Yemekhaneye gidelim mi? Karnım acıktı. Benimde. Oradan yemekhaneye gittik. Yemekhanede boş bir masaya geçip oturduk. O sırada Bertun bizim masaya geldi. Neden onlar ile düello ettin? Üçü arkadaşım Murat’ı tartaklıyorlardı. Dayanamadım. Anladım. Kolunu kırmasaydın iyiydi. Şimdi müdürle sorun yaşayacaksın. Neden ki? Düello yaptım sonuçta. Resmi şekilde dövdüm. Haha… Biz seviyesiziz. Bize bakış açıları kötü adam adayı şeklinde. Anladım. Neyse ben kaçtım. Yarın sınıfta görüşürüz. Bertun masadan ayrıldı. Etraftaki öğrenciler bana bakıyordu. Aldırış etmedim. Bu yanımıza gelen kimdi? Bertun. Sınıf başkanımız. Başkan olduğu için merak etmiştir. Şu okul ikincisi Bertun mu? Evet. Duyduğuma göre okuldaki birçok kişi ondan korkuyor. Sıralamada bilerek ikinci sırada kalıyormuş. Dikkat çekmemek için. Olabilir. Herkesin kendi nedeni vardır. Bizi ilgilendirmez. Haklısın. Bu arada teşekkür ederim. Teşekküre gerek yok. Biz arkadaşız. Beraber geldik bu okula. Sana yardım etmeyeceğim de kime edeceğim. Lafı bile olmaz. Sende güçlenince bana yardım edersin. Tabi ki. Kitabı okumak için sabırsızlanıyordum. Yemekhanede ses duyuldu. Seviyesiz sınıfı Yavuz, müdürün odasına bekleniyorsunuz. Seviyesiz sınıfı Yavuz, müdürün odasına bekleniyorsunuz. Seviyesiz sınıfı Yavuz, müdürün odasına bekleniyorsunuz. Yemeğimi yedim. Müdürün odasına doğru devam ettim. Odanın önüne geldiğimde kapı açıldı. İçeri girdim. Evet, Yavuz anlat bakalım neler oldu? Ayla Hanım, kütüphaneden kitap almıştım. Okumak için yurda dönüyordum. Oda arkadaşım Murat var. Onu yurdun önünde üç kişi tartaklıyordu. Okuldan atılmak istemediğim için direk müdahale etmedim. Murat’ı içlerinden yanıma çektim. Neden böyle davrandıklarını sorduğumda ukala şekilde cevaplar veriyorlardı. Neymiş seviye 30 ve üstü sınıfmış falan filan. İstediklerini yapabilirlermiş… Sonra ne oldu? Onlara orada ders veremeyeceğimden üçünü de düelloya davet ettim. Üçe karşı bir düello uygun göründü bana. Anladım. Peki, neden kolunu kırdın. Dövüp bırakabilirdin. Egosu çok yüksekti. Dövsem bile ders almayacağını düşündüm. Bundan dolayı canını iyice yakmak istedim. Aklıma kolunu kırmak geldi. Acı onun egosunu azaltacaktır. Şifacıların orada olduğunu bildiğimden bir sorun olacağını düşünmedim. Görgü tanıkları da senin dediğini söyledi. Yine de fazla ileri gitme. Düello bile olsa insanlara zarar vermek iyi bir şey değil. Ben uç köyünden geliyorum Ayla Hanım. Birçok insanın gözümün önünde öldürüldüğünü gördüm. Haksız yere ölen insanları, çaresiz bakışları gördüm. Sadece ders olsun diye öldürülen çocuklara şahit oldum. Eğer kötülükleri kırmak istiyorsak en az onlar kadar cezacı olmalıyız diye düşünüyorum. Öyle diyorsun ama arkadaşını tartaklamışlar. Sende bana gelip söyleyebilirdin. Birer hafta uzaklaştırma alırlardı. Derslerden geri kaldıkları için daha fazla çalışmak zorunda olurlardı. Bundan dolayı daha çok canları sıkılırdı. Ama sen herkesin önünde onları bir güzel dövdün. Kolunu kırdığın öğrenci sınıfında birinciydi. Seni takıntı haline getirebilir. İlk başta gelip söylemek vardı ama etraftan duyduklarımdan dolayı gelmek istemedim. Ne duydun ki? Seviyesiz sınıfına kötü adamlar topluluğu şeklinde bakılıyormuş. Bu beni çok düşündürdü. Haha… Öyle bir şey yok! Sadece seviyelerini neden saklamak istedikleri biraz şüphe uyandırıyor. Bu da dolaylı olarak öyle bakılmasını sağlıyor. İnsanların düşüncelerini engelleyemiyoruz. Haklısınız. Hiç öyle düşünmemiştim. Sen iyi birine benziyorsun Yavuz. Sen neden saklıyorsun? Beni öldürmek isteyenler olabileceğinden saklamamı babam istedi. Direk söyleyebildin. Dürüst bir öğrencisin. Neden seni öldürmek istesinler ki? Bilmiyorum. Bana da saçma geldi ama yapacak bir şeyim yok. Sonuçta babamın vardır bir bildiği. İyi bakalım. Kütüphane de aradığını bulabildin mi? Evet. Albert bana yardım ediyor. Nerden başlamam gerektiğini, hangi kitapları okumam gerektiğini anlatıyor. Hatta bana verdiği kitabı bitirdikçe bir diğerini seçerek bana veriyor. Çok iyi bir kütüphaneci. Haha… Seni çok sevmiş. Normalde çok sert bir adamdır. Kendisine direk ismi ile hitap edilmesini istemez. Sana izin verdiğine göre baya iyi anlaşıyorsunuz. Neyse. Bir daha düellolarda aşırıya kaçma. Döv ve bırak. Anlaştık mı? Tamam. Çıkabilirsin. Müdürün odasından çıktım. Yurda doğru gidiyordum. Yurdun önünde Murat bekliyordu. Yüzü endişeliydi. Ne oldu? Atılmadın değil mi? Bir şey olmadı. Biraz azarladı. Bir daha düellolarda aşırıya kaçmamamı söyledi. İyi. Korkuttun beni. Hadi gidelim. Odamıza çıktık. Murat yine kılıcını aldı onu temizlemeye başladı. Bende aldığım kitabı okumaya başladım. Kitapta kara büyülerin yapım aşamaları anlatılıyordu. Her biri belirli bir süre alıyor. Büyünün gücüne göre aldığı süre uzuyordu. Bu süreler kişilerin yeteneklerinin gücüne göre değişiyordu. Metotları okudukça okudum. En basit olanı incelemeye başladım. Şaman’ın bana anlatması daha çabuk öğrenmemi sağlıyordu. Zaman akıp geçmişti. Kitabı okurken uyuya kalmışım. Sabah Murat kaldırmıştı beni. Derse geç kalıyordum neredeyse. Sınıf arkadaşlarımın yaklaşımı değişmişti bana karşı. Biraz daha dikkatli davranıyorlardı. Dünkü olay etkilemiş olsa gerek. Öğlen olmuştu. Murat ile yemekhaneye gittik. Nasıl geçti? Dünkü olaydan sonra kime ne dediysem ikiletmeden yaptı. Başkan olmak şimdi daha kolay oldu. O kadar etkili oldu diyorsun. Evet. İyi. Yardımı dokunduysa ne mutlu bana. Aradan 10 gün geçti. Kitabı zor bitirmiştim. Her büyü metodunu öğrenmiştim. Şaman sağ olsun. Çok yardımcı oldu. Eğer o anlatmasaydı en az 25 gün sürerdi. Belki de daha fazla. Kütüphaneye gitmek için sabırsızlanıyordum. Acaba Albert hangi kitabı verecekti. Sabah derse girdim. Öğleden sonra kütüphaneye gittim. Merhaba Albert, son verdiğin kitabı zor bitirdim. Anlamam zaman aldı. 2 ay gelmezsin diye düşünüyordum. Bu kadar çabuk kavrayacağını düşünmemiştim. O kadar sürmesi mi gerekiyordu? Normal insanlarda öyle oluyordu. Sen fazla zekisin anlaşılan. Normal insanlar gibi değerlendirmemeliyim. Birde olayları duydum. Arkadaşını kurtarmışsın ve zalimlere ceza vermişsin. Haha… Anlatma şeklin beni gururlandırdı. Müdür anlatınca utanmıştım. Ayla öyledir ama onunda hoşuna gitmiştir. Müdür olduğu için o şekilde davranmak zorunda. Bu kitabı bitirdiğine göre sana seçme şansı vereyim. Kılıç, Mızrak, yaylı silahlar, suikastçı silahları hangisinden başlamak istersin? Senin önerin ne? Haha… Kılıç ile başla derim. Kılıç taktiklerini öğren ve onlara karşı nasıl savunacağını öğrenirsin. Bende kılıç kullanıyorum. Benim içinde iyi olur. Sen kılıç ta mı kullanıyorsun? Evet. Kılıç ile başla. Kitabı bitirince bana gel. Tamam. Ben kitabını getireyim. Bekle burada. Albert yine başka bir odaya geçti. Bende etrafa bakıyordum. Camdan okulun bahçesini izlemek güzeldi. Kapı sesi duydum. Albert gelmişti. Kılıç sanatı kitabın burada. Normal birisi 3 ayda bitirir. Bakalım sen ne kadar sürede okuyacaksın. Ciddi misin? O kadar sürer mi? Okuduğunu öğrenmek için pratikte yapacağından en az 3 ay sürmesi lazım. Tabi bu bütün metotlarda uzman olacağın anlamına gelmiyor. Metotları öğrenme süren. Bunları uzman şekilde kullanmak senin sıkı çalışmana bağlı. Onun zamanı yok. Kimisi bir metotta 3 yılda uzman olur kimisi 5 yılda. Ben metotları öğreneyim. Geliştirmeyi sonraya bırakırım. Böyle diyeceğini düşünmüştüm. Kolay gelsin. Kitabın bitmesini bekleme arada gel konuşalım. Sormak istediğin bir şey olursa bende yardımcı olurum. Çok teşekkür ederim. Kılıç sanatı kitabını aldığım gibi yurda döndüm. Alfa, Beta ve Katana bana yardım edebilirlerdi. Sonuçta üçü de iyi birer kılıç ustasıydı. Yarın okul sıralaması turnuvası vardı. Girmeyi pek düşünmüyorum. Turnuvayı izlemek bana yeterli gelirdi. Bakalım Murat neler yapabilecekti. Murat yarın için endişeliydi. Sınıf turnuvasında kazanıp okul sıralamasına girmek istiyordu. Kitabı okumaya başladım. Kılıçta bu kadar çok teknik olduğunu bilmiyordum. Başlangıç tekniğinden başladım. Alfa ara sıra bir şeyler söylüyordu. Bazen Beta araya giriyordu. Katana fazla konuşmuyordu. İnce detaylarda yardımcı oluyordu. Daha birinci metodu kavramadan uyumuşum. Sabah olmuştu. Murat çok heyecanlıydı. Onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Bütün okul çalışma sahasında toplanmıştı. Murat sınıf arkadaşlarının yanına gitmişti. Bende kendi sınıfımın bulunduğu kısma gittim. Bertun bana bakıyordu. Katılacak mısın? Düşünmüyorum. Sadece izlemek bana yeter. Sen katılacak mısın? |
0% |