@wassel
|
Ne kadar hızlı hareket ettin. Seni zor takip ettim. Şimdi ne yapıyoruz? Burası bitti. Diğer bölgeye gideceğiz. Haritadaki yönü takip ettik. Mağaradaki olay Bertun ve Murat’ı şaşırtmıştı. Benden bu kadar hızlı hareketler beklemiyorlardı. Yapabileceğim bir şey yok. Hızlıca bitirip çıkmak istiyorum. Derenin yanında bir kampa denk geldik. Kampta 15 goblin vardı. Seviyeleri 30-35 arasıydı. Bertun’u arka tarafa gönderdim. Burası açık alan olduğu için 4 gölgeme taş atma yerleri ayarladım. Murat’ı beklemesi için arkamda bıraktım. Ben önden saldıracaktım. Bana doğru hepsi gelmeye başlayınca Bertun arkada kalanları halledecekti. Plan güzeldi. Düşündüğümüz gibi gitti. Goblinlerin hepsi ölmüştü. Ben görev 2 tamamlandı sesi beklerken zindan temizlendi sesi duyuldu. Bertun gülmeye başlamıştı. Bende ona bakarken kendimi tutamadım. Zindan bitti. Patron ölmüş bile. Haha… Zindan girişi odasına ışınlandık. Ayşe Hanım bizi bekliyordu. Murat 2 dakika sonra bayılmıştı. Bertun zor yürüyordu. Bende pek bir şey yoktu. Beni öyle gören Ayşe Hanım; Sen gayet iyisin Yavuz. Normalde bayılman lazım değil mi? Şu an dirayetli duruyorum ama etkisi yavaş yavaş geliyor. Biz hemen odamıza gidelim. Yoksa bende yığılacağım. Doğru, bazı insanlar daha dayanıklı oluyor. Hemen gidin ve dinlenin. Bertun ve Murat’ı gölgelerime taşıtarak yurda döndüm. Murat’ı yatağına yatırdım. Bertun’u da kendi yatağıma yatırdım. Araya bir battaniye serip üzerine uzandım. Uyumuş kalmışım. Sabah kalktım. İyi hissediyordum. Seviyem 78 olmuştu. Bertun ile Murat yatıyorlardı. Onların iyi olması için en az bir hafta lazımdı. Belki Murat için daha fazla. Gölgemi odada bırakıp yemekhaneye gittim. Ne zaman uyanacaklarını bilmediğimden masanın üzerine atıştırmalık bir şeyler koymuştum. Kahvaltımı yapıp geri odaya döndüm. Kitabımı okumaya devam ettim. Öğleye doğru Ayla Hanım’ın yanına gittim. Murat ile Bertun’ un durumunu anlattım. Aferin Yavuz. Arkadaşlarını hızlıca yurda götürmen iyi olmuş. Sen nasılsın? Bende idare ederim Ayla Hanım. Murat’ın ilk zindanı olduğu için en az bir hafta derse gidemeyecek size önceden haber edeyim dedim. Bertun 2 güne iyi olur. Belki bir gün dersi kaçırabilir. Zaten onun için önemli değil de Murat için iyi olmadı. Böyle durumlarda siz ne yapardınız? Bize yol gösterimisiniz. En iyisi tamamen dinlenene kadar derse gelmemesi. Sonrasında eksik kaldığı dersleri arkadaşlarından alarak fazla çalışabilir. Teşekkür ederim. Çalışmasına ben yardımcı olurum. Gölgelerimden birini ders notlarını tutması için Murat’ın sınıfında bulundursam olur mu? Olmaz. Diğer öğrencilere haksızlık olur. Nasıl olması gerekiyorsa öyle olmalı. Anladım. Müdürün odasından çıktım. Kütüphaneye gittim. Albert bana yardımcı olabilir. Merhaba Albert. Nasılsın? İyiyim Yavuz. Sen zindana girmemişiydin? Dün girmiştim. Bugün iyiyim. Benim bildiğim zindandan çıkan en az bir hafta dinlenir ama sen biraz farklısın? Öyle değil mi? Aynen. Murat için girdim. Seviyesi bayağı düşük. Bir hafta kadar dinlenmesi gerekecek. Derslerine girmeyeceği için geri kalacak. Ne yapmalıyım? Yapacak pek bir şey yok. Kılıç öğrenmek istediğinden bahsetmiştin. O iyi olana kadar sana verdiğim kılıç sanatı kitabındaki metotlardan öğrenebildiğin kadar öğren. Murat’a anlatırsın. Hiç olmazsa daha hızlı öğrenmesini sağlarsın. Teşekkür ederim Albert. Çok iyi bir fikir. Ben yurda dönüyorum. İyi çalışmalar. Sana da. Yurda odama dönüyordum. Karşıdan Cem geliyordu. Bana doğru yaklaştı. Bertun genelde birinciliği bana bırakırdı. Bertun’a ne söyledin de birinci olmayı kabul etti. Arkadaşımı zindana almasını söyledim. Sende gelirsen olur dedi. Bende kabul ettim. Şimdi neredeler? Yurtta yatıyorlar. Zindandan çıkınca yorgun düştüler. Sende girmeyecek miydin zindana? Beraber girdik zaten. Ben öyle söyleyince biraz geri adım attı. Çok şaşırmıştı. Endişeli de görünüyordu. Sende yorgun düşüp yatıyor olman lazım değil mi? Bu kadar dinlenmek bana yetti. Şimdi işim var. Gitmem lazım. Onu orada bırakıp yurda döndüm. Yüzündeki korkmuş ifadesi halen gözümün önündeydi. Bir daha karşıma tek başına hesap soracak şekilde çıkamayacaktı. Odaya çıktım. İkisi de uyuyordu. Kitabımı alıp okumaya devam ettim. Akşama doğru yemekhaneye gittim. Yemek yerken kitapta yazan metodu anlamaya çalışıyordum. Masada kimse oturmasın diye gölgelerimi oturtmuştum. Dikkatimin dağılmasını istemiyordum. Yanıma birinin yaklaştığını hissettim. Gölgem onu durdurmuştu. Merhaba, seninle konuşabilir miyim? Gölgemin geçmesi için izin vermesini söyledim. Gölgelerimden birini sandalyeden kaldırdım. Oraya oturmasını işaret ederek, Merhaba, şöyle oturabilirsin. Ne istemiştin? Kendim için bir şey istemedim. Bizim sınıftaki Cem. Senin hakkında birkaç arkadaşı ile konuşurken duydum. Galiba senin gözünü korkutmak için, yemekhaneden çıkınca sana sataşacaklar. Anladım. Benimle bu bilgiyi paylaştığın için sıkıntı yaşayabilirsin. Bunu göze alarak geldiğini düşünüyorum. Peki, bu bilgi için benden ne istiyorsun? Dediğim gibi bir şey istemiyorum. Böyle şeyleri seven birisi değilim. Okul sıralamasında 3. olduğumu biliyorsundur. Seninle gelebilirim. Sana yardımcı olabilirim. İnsanlara kaba kuvvet uygulayanlara dayanamıyorum. Sen Aylin olmalısın değil mi? Evet. Senin de onlar ile birlikte olmadığını nasıl anlayacağım. Sonuçta ilk kez karşılaşıyoruz. Sen bilirsin. Ben yapmam gerekeni yaptım. Bana müsaade. Arkasını döndüğü gibi gitti. Biraz şüphelenmiştim ama bu yaptığı aklımı karıştırdı. Neyse yemekten sonra anlarım. Yemekhaneden çıktım. Yurda doğru ağır adımlarla ilerliyordum. Alfa bahçedeki ağaçların arasında 2 kişinin beklediğini, arkadan da Aylin’in beni takip ettiğini söylüyordu. Cem de karşımdan geliyordu. Baksana, biraz konuşalım seninle. Şöyle bahçeye doğru takip et beni. Ne konuşacaksın? Gel gel. Korkma. Neyse, bahçeye doğru ilerledim. Ağaçların arkasında duran iki kişide çıktı ortaya. Bunların niyetlerini anladım. Bakalım arkamdan gelen Aylin ne yapacaktı. Biraz tartaklansam beni kurtaracak mı yoksa onlara mı katılacak. Ooo! Yeni arkadaşlarda getirmişsin? Ne istiyorsunuz? Sana bir ders vermek lazım. Umarım bu yaptığımıza kızmazsın. Derken saldırmaya başladılar. Ben savunma yapıyordum. Zaten onlara göre fazla güçlüyüm. Vurmaları pek etkilemiyordu. Yere düşme numarası yaptım. Birazda yerde vurdular. O sırada Aylin girdi araya. Bunları biraz ittirdi. Durun be. Ne yapıyorsunuz? Sizi müdüre söylememi istemiyorsanız, gidin buradan. Aman be Aylin, sen ne karışıyorsun. Böyle şeyleri görünce izin vermeyeceğimi biliyorsun Cem, şimdi gidin. Umarım dersini almışsındır Yavuz. Önümüzdeki ay birincilik benim. Cem ve arkadaşları gittiler. Ben yerde yatıyordum. Aylin beni kaldırmaya çalıştı. Nasılsın, çok yara aldın mı? Gel okulun şifacısına götüreyim seni. Ben iyiyim. Olur mu, bayağı bir dövdüler seni. Sana demiştim. Neden beni dinlemezsin ki! Teşekkür ederim. Şimdi şifacıya gitsem çok fazla soru soracak. Ben yanında gelirim. Bahçede ağaca çıkarken düştüğünü söylerim. Gerçekten mi? Tabi. Hadi gidelim. Çalışma sahasına gittik. Şifa odasında Ayşe Hanım vardı. Hem çalıştırıcılık hem de şifacılık yapıyordu. Ne oldu çocuklar? Arkadaşım Yavuz ağaçtan düştü. Haha… Ağaçta ne işi vardı? İddiaya girdik. Ondan oldu. Anladım. Aylin sen şurada otur tatlım. Ben biraz su ve bez alıp geliyorum. Ayşe Hanım odadan çıktı. Aylin bana üzgün bir şekilde bakıyordu. Aylin, sanki sen ağaçtan düştün, neden halen üzgünsün? Benim yüzümden oldu. Sana engel olmalıydım. O kadar da değil. Ben kendim istedim. Sen uyardın ben dinlemedim. Bunlar normal şeyler. Kendini suçlama. Öyle mi diyorsun. Tabi ki. Sen yanımda olsaydın belki seni de hırpalayacaklardı. Hiç olmazsa birimiz sağlam. Haha… Ayşe Hanım odaya girdi. Aylin neden gülüyorsun? Zaten arkadaşın ağaçtan düşmüş. Haklısınız Ayşe Hanım. Tutamadım kendimi. Ağrıyan yerlerin neresi Yavuz? Kollarım ve birazda bacaklarım ağrıyor. Yara olan yerin var mı? Sol kolumda biraz kanama var. Yere düşünce taşa geldi. Bakayım. Çok bir şey değil. Ucuz yırtmışsın. Genelde ağaçtan düşenlerin kol veya bacaklarında kırık olur. Neyse yarayı temizleyelim sonrada şifa büyü yaparız. Hiçbir şeyin kalmaz. Teşekkür ederim. Bitince edersin. Ayşe Hanım kolumdaki yarayı temizledi. 10 dakika kadar şifa büyüsü yaptı. Vücudum sanki yenilenmiş gibiydi. Acaba zindandan çıkınca yorgunluktan bayılanlara şifa büyüsü yapsak etkili olur mu? Hazır buradayken bir sorayım. Çok teşekkür ederim. Ayşe Hanım kendimi yeni uyanmış gibi dinç hissediyorum. Sen iyi hissedebilirsin ama ben çok yoruldum. Şifa büyüsü auramı çok götürüyor. Ama sizin seviyeniz yüksek değil mi? Seviyem 78 olsa da auram fazla gelişmedi. Anladım. Peki, zindandan çıkınca vücudumuz güçsüz kalıyor. Dinlenmek için günlerce uyuyoruz. Zindandan çıkan birine şifa büyüsü yapsak iyi gelir mi? Tabi ki iyi gelir. Murat ve Bertun zindandan çıkınca çok yorgun düştüler. Odamda yatıyorlar. Onlara şifa büyüsü yapar mısınız? Yarın öğleden sonra yanıma gel. Bir bakalım. Çok teşekkür ederim. Aylin ile beraber çıktık. Yurda doğru gidiyorduk. Aylin sana borçlandım. Bu yardımını unutmayacağım. Önemli bir şey değil. Sende olsan aynısını yapardın. Haha… Sanki kendi kendime konuşuyormuşum gibi geldi. Nasıl yani? Genelde yardım ettiğim insanlara bende aynı lafları söylüyorum. Ona güldüm. Sende benim gibi merhametlisin demek ki. Yurdun girişine gelmiştik. Tekrar geçmiş olsun Yavuz. İyi geceler. İyi geceler Aylin. O odasına çıktı. Bende kendi koridoruma doğru devam ettim. Odaya girdim. Halen ikisi de uyuyordu. Kralım, bu çocukları ne yapalım? Bir şey yapmayın. Zaten kendim istedim. Bir tane daha benim gibi birisini buldum. Ekibim tamamlandı sayılır. Alfa bizde şifa büyücüsü var mı? Var kralım. Ne zaman gelecek? Seviye 80 olunca gelecek olan Ölüm Ustası. İyi de o ölenleri yarı gücünde diriltmiyor mu? Evet kralım. Ayrıca lanet büyüsü ve şifa büyüsü de yapıyor. Çok iyiymiş be. O gelince zindanlardan çıktığımda yorgunluk sorunumda çözülmüş olur. Ben şu kitabıma çalışmaya devam edeyim. Gece bayağı ilerlemişti. Kitaba çalışırken uyuya kalmışım. Sabah gözlerimi açtığımda Bertun masada oturuyordu. Benden önce uyanacağını düşünmüştüm. Zindandan sonra yarım gün uyumak yetti bana. Eğer onu kastediyorsan. İki gündür uyuyorsun. Nasılsın şimdi? O kadar oldu mu ya, niye senden 8 kat fazla dinlenmem gerekiyor ki? Aramızdaki farkı anla işte. Neyse dün olanları anlatayım. Onlar uyurken olan olayları anlattım. Bayağı bir sinirlenmişti. |
0% |