Yeni Üyelik
33.
Bölüm

33. Bölüm

@wassel

Dündar Bey’in dükkânı var merkezde. Oraya girdiğimde düzen ve temizlik bakımından diğer dükkânlardan daha iyiydi. Burasıda o kadar güzel bir dükkân.

Teşekkürler, elimizden geleni yapıyoruz.

Merkezde olmaması kötü olmuş. Neden merkeze taşımıyorsunuz?

Okul sınırları içerisinde olmak zorundayız yoksa diğer esnafa haksızlık etmiş oluruz.

Nasıl?

Biliyorsun son sene zindanlara girilir. Oradan kazanılan bütün eşyalar bir yerde toplanır. Ödül olarak verilecekler çıkınca kalan eşyalar bize satılmak için gelir. Burada kazanılan paralarda okul için harcanır.

Çok güzelmiş. Kim düşündüyse iyi düşünmüş.

Öyle. Senin var mı istediğin bir eşya.

Aura artırıcı eşya lazım. Aslında şifa artırıcı olursa da olur.

Sen şifacı mısın?

Yok. Kendim için değil.

Anladım. Senin istediğin tarzda eşya depoda vardı. Dükkânı sana bıraksam idare edebilir misin?

Hallederim.

Aradan 15 dakika geçti. Kapıdan içeri elinde bir yüzük ile girdi.

Gelen oldu mu?

Kimse gelmedi.

Şu yüzük şifacılar için çok kullanışlı. Hem aura artışı sağlıyor hem de şifa süre azaltması veriyor.

Çok iyiymiş. Süre azaltması nedir?

Mesela seni iyileştirmek için 10 dakika şifa büyüsü yapıyor diyelim. Bu yüzük %40 süre azaltması yapıyor. Yani 4 dakika daha azaltıyor. 6 dakikada büyüsünü yapmış oluyor.

Anladım. Muhteşemmiş.

Öyle değil mi?

Ne kadar bu?

Normal müşterilere 6500 altın. Kendi öğretmenlerimize %25 indirim uyguluyoruz. Öğrencilerimiz %40 indirim uyguluyoruz. Yani sana 3900 altına olur.

Fiyatları kim belirliyor?

Okul müdürü belirliyor.

Ondan indirim istesem verir mi?

Hiç şansını zorlama. Bu konuda çok net.

Anladım. Yüzüğü beğendim. Ben alayım o yüzüğü.

Ciddi misin?

Tabi ki. Böyle güzel bir yüzük nereden bulabilirim.

Haklısın. Al bakalım. Güle güle kullansın arkadaşın.

Teşekkürler.

Dükkândan geri kütüphaneye geçtim. Albert kitaplar ile ilgileniyordu.

Merhaba Albert.

Nasıl, güzel değil mi dükkân?

Evet. Çok iyi düzenlenmiş. Sık sık uğrarım artık. Hem sayende çok güzel bir yüzük bulabildim.

Nasıl bir yüzük?

Şifa yüzüğü. Nasıl bir bakar mısın?

Fena değil. Süre kısaltma özelliği biraz daha iyi olsa olurmuş.

3900 altına aldım. Kazıklanmamışım değil mi?

Şaka mı yapıyorsun. Ucuza kapatmışsın. Haha…

Oh be. İçime su serpildi. Bende çok para mı verdim diye düşünüyordum.

Almakla iyi yapmışsın. Bunu gören şifacı almadan gitmezdi. Kime aldın? Sorun olmaz ise söyler misin?

Aramızda kalacak, söz mü?

Öyle olsun.

Ayşe Hanım’a aldım. Çalışma sahasında şifacılık yapıyor. Dün arkadaşım Murat’a şifa büyüsü ile yardım etti. Çok yorulduğunu söyleyince bende meraktan sordum. O da bana durumunu anlatınca, dayanamadım. İmkânım varken yardım etmek istedim. Sonuçta okula da yardım etmiş olacağım. Daha fazla kişiyi iyileştirebilecek ve daha az yorulacak.

Güzel düşünmüşsün. Ama hediye için biraz pahalı değil mi?

Benim için değil. Özellikle şifacı için aldıysam hiç önemli değil. İnsanlara yardım etmeleri harika bir şey.

Bu konuda haklısın. Ceza aldığına göre arada kütüphaneye de yardım için gelirsin değil mi?

Kesinlikle. Bana verdiğin kitabi yarıladım.

Çok hızlısın.

Arkadaşım Murat ile beraber okuyoruz. O kılıç ustası olmak istiyor. Kitabı anlatınca heyecan ile benimle okumaya başladı. Ona anlattığım için biraz uzuyor.

Çok iyi. Arkadaşına anlattığın için kılıç hünerlerin daha iyi gelişir. Tabi sen anlamışsındır.

Anladım tabi. Harika bir şey. Hem karşındakine öğretiyorsun. Onu mutlu görünce bir sevinç elde ediyorsun hem de kendin de daha fazla gelişiyorsun. Müthiş bir şey.

Öyle düşünmene sevindim. Kimileri saklamayı seçiyor.

Neden saklayasın ki?

Kendinden başka kimsenin gelişmesini istemezsen sende saklarsın.

Bence herkes ne kadar çok gelişirse o kadar çevresinde bulunan insanlara yardımcı olur.

Aferin. Kitabın bitince kılıç tekniklerini bir kontrol edeyim. Bakalım ne kadar öğrenmişsin?

Çalışma sahası cezam var. Artık o bitince bakarız.

Burada benim çalışma odam var. Beni yenebilirsen belki çalışma odamı kullanmana izin verebilirim.

Ciddi misin?

Tabi ki.

Bana müsaade. Ben kitabı okumaya yurda dönüyorum.

Kütüphaneden çıktığım gibi yurda gittim. Daha öğlen olmamıştı. Odama çıkıp kitabı okumaya başladım. Zaman akıp geçmişti. O kadar çok kaptırmışım ki kendimi akşam üzerine doğru Murat’ın odaya girmesi ile irkildim.

Murat dersler bitti mi?

Bitti de sen öğlen neredeydin? Yemekhanede ve kütüphanede yoktun.

Odadaydım.

Öğlen yemek yemeye gittin mi?

Hadi gidelim. Zaten çok acıktım.

Acıkman normal. Akşam olmuş haberin yok. Fazla kaptırmışsın kendini.

Ciddi misin?

Evet. Bari akşam yemeğine gidelim.

Hadi gidelim.

Yemekhaneye gittik. Bertun ile Aylin bizim sürekli oturduğumuz masada oturuyorlardı.

Nasıl geçti dersler Bertun?

İyi ki ceza almışsın. Jason bizi duman etti. Öğlen yanına bile gelemedim. Her yerim ağrıyordu.

Aylin nasılsın?

İyiyim. Artık Cem bana bulaşmıyor. Aslında kimse bana karışmıyor. Artık nasıl korktular ise senden.

Çok bir şey yapmadım zaten. Yine de bir sıkıntı olursa bana veya Bertun’a söyleyebilirsin.

Gerek yok. Ben kendim hallederim.

Haha… Bunu söyleyeceğini biliyordum. Bizim biraz acelemiz var. Murat ile kılıç sanatı metotlarını öğreniyoruz. Kitaba devam edip bitirmemiz lazım.

Yemeklerimizi yedikten sonra ayrıldık. Direk yurda döndük. Ben kitapta iyice ilerlemiştim. Murat’a anlatırken kılıç metotlarım gelişiyordu. Bir zaman sonra Murat artık anlamamaya başlayınca çalışmayı bıraktık. Kafası karışması en son isteyeceğim şeydi. Ona dinlenmesini söyleyip, Murat’a anlattığım yerden değil de kendi kaldığım yerden devam ettim. Gece bayağı ilerlemişti. Yarın devam ederdim. Sabah kalktığımda Murat halen yatıyordu. Demek ona biraz ağır gelmişti. Kaldırdım onu derse gönderdim. Bende kitaba kaldığım yerden okumamı sürdürdüm. Bu şekilde 1 hafta kadar devam ettim. Yemek molası haricinde odamdan ayrılmadım. O kadar çok kaptırmışım ki kendimi aldığım yüzüğü bile vermeyi unutmuşum. Sonunda kitabı bitirmiştim. Murat’a anlatma olayım olmasaydı daha erken bitirirdim ama böyle daha iyi. Murat’ta kitabın %25 ini tamamladı sayılırdı. Önce yüzük işini halletmeliydim sonra Albert ile kılıç düellosu yapıp kazanmam lazımdı. Öğlene doğru geliyordu. Yemekhaneye gittim. Murat, Bertun ve Aylin masada oturuyorlardı. Yemeğimi alıp yanlarına gittim.

Murat öğleden sonra işin var mı?

Sınıfça düello günü yapacağız.

Bertun senin işin var mı?

Jason öğretmen öğleden sonra bana özel ders verecekmiş. Anlayacağın sabahki dayak atması yetmemiş.

Haha… Kolay gelsin. Aylin genelde senin öğlen işin olur diye sona bıraktım seni. Var mı bir işin?

Aslında yok.

Ciddi misin?

Evet. Ne planlıyorsun?

Benimle çalışma sahasına gelir misin? Ayşe Hanım ile görüşmem lazım. Biliyorsun ben cezalıyım.

Olur. Beraber gideriz.

Süpersin. Sonrasına bakarız.

Yemeklerimizi yedikten sonra ayrıldık. Aylin ile çalışma sahasına doğru gidiyorduk.

Aylin, neden okçuluğu seçtin? Kılıç veya Mızrakta olabilirdi. Ya da şifacı olabilirdin.

Okçuluk beni daha iyi hissettiriyor. Okumu çekip bıraktığımda hedefe doğru gidişi ve onu vurmam. Benim için harika. Hem kendimi daha güvende hissediyorum.

Anladım. Okçuluk sanatını öğrenmeye başlarsam sende benimle çalışmak ister misin? Sonuçta senden bir şeyler öğrenebilirim.

Ne zaman başlayacaksın?

Sıralamama göre büyücülük, mızrak ve yaylı silahlar. Aslında daha var. Zamanı gelince söylerim.

Olur. Uygun olursam bakarız.

Anlaştık.

Çalışma sahasının önüne gelmiştik. Kapının önünde bekliyordum. Aylin Ayşe Hanım’dan rica etmişti benimle görüşmesi için.

Merhaba Yavuz. Bu ara çok meşgulüm. Biraz acele eder misin?

Tabi. Bunu size vermek için gelmiştim.

Bu nedir?

Sizin için faydalı olacağını düşündüğüm bir eşya.

Biraz şaşırmıştı. Bana baktıktan sonra yüzüğü eline aldı. Özelliklerini görünce biraz sevinçli biraz üzgüm bir şekilde bana geri uzattı.

Bunu alamam. Gerçekten çok güzel bir yüzük. Tam benim istediğim gibi. Ama çok pahalı bir eşya. Öylece hediye olarak alamam. Teşekkür ederim. Düşünmen bile incelik.

Öylece almayacaksın ki. Bunun karşılığında daha çok öğrenci iyileştirmeni isteyeceğim. Sonuçta hepimizin sana ihtiyacı var.

Haha… Zaten iyileştiriyorum.

Ama bu yüzük ile daha hızlı iyileştireceksin. Daha az yorulacaksın. Seni bekleyen öğrenci olursa daha az acı çekecek. Değil mi?

Orası öyle ama?

Kabul edin Ayşe Hanım. Ben bunu çok uyguna aldım. O kadar pahalı da değil.

Biraz duraksadı. Aylin’e bir baktı.

Yavuz haklı Ayşe Hanım. Sizin sayenizde biz daha çabuk iyi olup derslerimize yetişebiliyoruz.

Emin misin Yavuz?

Evet. Çok eminim Ayşe Hanım. Hatta Şifacı Martin diye arkadaşım var. Ona da kolye ödünç vermiştim. O kolyenin de özellikleri iyiydi. Martin çok sevinmişti.

Martin’i tanıyor musun?

Evet. Bir baskın olayında karşılaşmıştık. İnsanlara onun kadar yardım eden bir kişi görmemiştim. Çok etkilemişti beni.

Martin öyledir. İnsanları iyileştirmek için ömrünü yollarda geçiriyor. Peki, kabul ediyorum. Ama bir şartla.

Tabi. Şart nedir?

Eğer şifa büyüleri öğrenmek istersen bana gelmeni isterim.

Anlaştık. Elimdeki kılıç sanatı kitabını bitirdim. Büyü kitabı isteyecektim. Orada şifa büyüleri vardır. Yardımınız için gelirim.

Tamamdır. Benim gitmem gerekiyor. Tekrar teşekkürler.

Ayşe Hanım işine geri döndü. Yüzündeki mutluluk çok güzeldi. Aylin de mutluydu.

İyi yaptın Yavuz. Senden pek beklemezdim ama beni şaşırttın.

Seni şaşırtmakta güzel. Başka bir işin yoksa benimle kütüphaneye gelir misin?

Olur. Ne yapacaksın?

Kılıç sanatı kitabımı vereceğim. Yerine bir başka kitap alacağım. Bir şey daha var ama o da sürpriz olsun.

İyi madem. Hadi gidelim.

Çalışma sahasından yurda geçtik. Odadan kılıç sanatı kitabını aldım. Oradan kütüphaneye geçtik.

Kütüphaneye hiç geldin mi?

Loading...
0%