@wassel
|
Gideceğiniz gün Albert sana anlatacak. Şimdilik bu kadar. Bir şey daha soracaktım. Arkadaşım Murat, seviyesi 41 oldu. Onu seviye 30 ve üstü sınıfına alır mısınız? Sahra köyünden gelen Murat mı? Evet, Ayla Hanım. Sınıf değişikliği yapmıyoruz. Hangi sınıfta başladı ise o sınıfta bitirmesini istiyoruz. Bir nedeni var mı? Evet. Ne kadar geliştiğini görüyoruz. Diğer sınıfta daha iyi eğitim almaz mı ve daha iyi gelişmez mi? Sınıflar arasında eğitim farklılığı yok. Öyle görünse de aslında aynı eğitimi veriyoruz. Aradaki fark öğrencilerin azmi ile alakalı. Anladım. Seviyesiz sınıfı da mı öyle? Sence? Peki. Ben artık gideyim. Teşekkür ederim. Müdürün odasından çıktım. Sınıfa gittim. Biraz ders işledik. Sonrasında Jason bizi çalışma sahasına götürdü. Her zaman ki gibi dayak seansı başlamıştı. Bertun yine bizi dinlendiriyordu. Arada bana kızıyordu. Neden yardımcı olmuyorsun diye ama ben bitmişlik taklidinde iyice usta olmuştum. Haha… Öğle olmuştu, yemekhaneye geçtik. Murat ve Aylin masada bizi bekliyorlardı. Bertun bitkin ve yorgun görünüyordu. Ben tam tersi durumdaydım. Aylin Bertun’a dönerek; Yavuz da seninle aynı sınıfta, sen niye bu kadar bitkinsin? Hiç sorma. Bir kez olsun bana yardımcı olmuyor. İyi bir taklit uzmanı olmuş. Nasıl yani? Yorgunluktan bitmiş taklidi yapıyor. Jason da bize odaklanıyor. Öyle deme, her şey sizi daha iyi yetiştirmesi için. Tabi tabi. Murat üzgündü. Müdürle konuştun mu Murat? Evet. Yine de sınıfımı değiştirmedi. Bende konuştum. Gerek olmadığını söyledi. Nedenini açıklayınca haklı buldum kendisini. Nedenini bana söylemedi. Neymiş? Aynı dersler işleniyormuş. Sınıf değiştirmenin fark etmeyeceğini söyledi. İyiymiş. Sorun etmeme gerek kalmadı. Derslere daha iyi odaklanabilirim. Yemeklerimizi yedikten sonra Murat ve Aylin derslerine gittiler. Bertun ile ben çalışma sahasına gittik. Mızrak sanatı kitabını okuyup metotları deniyorduk. Bertun ile beraber okumak bana daha etkili geliyordu. Bazı yerlerde müdahale ederek yanlışlarımı düzeltiyordu. Kitapta daha ileriki seviyeli metotlara gelince benim gibi bakakalmıştı. Ona çaktırmadan Kozuke ’den yardım alıyordum. Öğrenip Bertun’a anlatıyordum. Metot gelişme hızım müthiş artıyordu. Akşama kadar iyi bir şekilde çalıştık. İlk baş ben sana anlatıyordum, ilerledikçe sen bana anlatmaya başladın. Haha… Öyle mi oldu. Yemekhaneye gidelim mi? Aynen, bende çok acıktım. Hem bizimkiler de yemekhanededir. Çalışma sahasından yemekhaneye geçtik. Düşündüğümüz gibi Aylin ve Murat masada yemek yiyorlardı. Yemeklerimizi alıp yanlarına gittik. Sizin dersler erken mi bitti? Tam kalkacaktım Aylin geldi. Yalnız bırakmak istemedim. Sonrasında siz geldiniz. Nasıl geçti dersler? Pek bir değişiklik olmadı. Odama gidip kılıcımla ilgilenmek için sabırsızlanıyorum. Bizim sınıfta iki öğrenci eksik. Üç gündür gelmediler. Müdür bir şey söylemedi. Herhalde izin alıp gittiler. Aylin anlatınca, müdürün söylediği kayıp öğrenciler aklıma geldi. Onlar da iki kişiydi. Demek Aylin’in sınıfında olan öğrencilermiş. Nasıl öğrencilerdi? İkisi de çok iyiydiler. Yardımcı olmayı seviyorlardı. Okuldan kaçmış olabilirler mi? Melis derslere gelmek için can atıyordu. Derya’da onun en iyi arkadaşıydı. Kaçmış olmamaları gerekir. Belki onlar da zindana girip haftalarca uyuyacakladır. Olabilir. Siz ne yaptınız? Bertun süperdi. Bana mızrak konusunda çok yardımcı oldu. Kısa sürede öğretti. O kadar da abartma. Yaptık bir şeyler. Haha… Haha… Yemeklerimizi yedikten sonra ayrıldık. Bertun ile Aylin çalışma sahasına gitmişlerdi. Murat ile yurda çıktık. Murat kılıcını temizliyordu. Kitabımı açtım çalışmaya devam ettim. Zaman akıp geçmişti. Hafta sonu gelmiş, zindan odasının önünde yine Murat ile bekliyordum. Bertun ile Aylin karşıdan geliyorlardı. Ayşe Hanım bizi bekliyordu. Bana dönerek, Kaçıncı seviye parşömen? Okul turnuvasında kazandığım seviye 35-40 parşömen. Hım… Bir şeyler sormak istiyordu ama kalabalık olduğumuzdan sormak istemedi. Zindan çıkışında yalnız konuşalım Yavuz, olur mu? Tabi ki Ayşe Hanım. Zindan sonrası beni güzel bir sorgulama bekliyordu. Umarım fazla üstelemezdi. Herkes gelince zindan odasına girdik. Parşömeni sütuna koydum. Ayşe Hanım’ın söylediği kelimeleri tekrar ettim. Zindana girmiştik. Karanlık bir mağaranın içinde bulmuştuk kendimizi. Ben etrafı görebilsem de arkadaşlarım göremiyordu. Aylin, ateş oluşturup mağarayı aydınlatabilir misin? Bu zifiri karanlıkta mağarada olduğumuzu nereden anladın? Ben karanlıkta da görebiliyorum. Senin bu özelliklerin bitmek bilmiyor. Aylin, etrafı aydınlatmak için duvarlarda ateş oluşturdu. Gölgelerimi gönderdim. Ateş’i oluşturdum. Yılanlarını oluşturmasını söyledim. Yavuz, Ateş geçen ki oluşturduğu yılan sayısından fazla oluşturdu sanki? Evet. Sonuçta bizimle beraber seviye atlayabiliyor. Doğru, unutmuşum. O sırada gölgem önümde belirdi. Kralım, mağaranın içinde 100 tane seviye 35 örümcek yavrusu var. 10 tane seviye 38 erkek örümcek var. Bir tane seviye 40 ana örümcek var. Anladım. Durumu bizimkilere anlattım. Murat biraz şaşırmıştı. 100 tane örümcek mi olur. Bu ne biçim bir sayı. Dert etme. Bizlik bir şey yok. Ana sağ kalana kadar bütün örümcekleri Ateş öldürecek. Ana örümceğin seviyesi 49 oluncaya kadar bekleyip, sonra öldüreceğiz. Biz burada beklesek yeter. İyi de Yavuz, biz nasıl deneyim kazanacağız. Dövüşmemiz gerekmez mi? Bu seviyelerde dövüşmenin pek etkisi yok. Siz seviye 60 olunca bakarız. Seviye 60 mı? O kadar olabilir miyiz? Tabi ki. Sene sonunda olursunuz. Yürü be seni kim tutar. Uçur bizi Yavuz. Haha. Gülüşmelerden sonra Ateş’e ana örümcek kalacak şekilde hepsini öldürmesini istedim. Yaklaşık yarım saat sonra hepsi ölmüştü. Ana örümceğin seviyesi 49 olunca, Murat’ın onu öldürmesini istedim. Zindan temizlendi sesi ile zindan odasına ışınlandık. Bayılanları Ayşe Hanım iyileştirmeye başlamıştı. Herkes baygın olduğuna göre, Yavuz geçen girdiğin zindan bu değildi? Evet, başka bir parşömenim vardı. Anladım. İyi bakalım. Bu seviyelerde sana bir şey olmadığına göre, girdiğin zindan bayağı yüksek seviye olsa gerek. Öyle denebilir. Yine de söylemek istemem. Sorun değil. Güçlü bir öğrencimiz olduğu için gurur duydum. Teşekkür ederim. Herkesi iyileştirmesi akşamı bulmuştu. Aylin ile Bertun çalışma sahasına gitti. Murat yurda döndü. Bende kütüphaneye gittim. İyi akşamlar Albert. Gelmekle iyi ettin. Mızrak sanatı kitabını bitirebildin mi? Evet bitirdim. Yarın sabah gelirken getiririm. Sabah mı? Akşam yemeğinden sonra çıkacağız yola. O kadar çabuk mu? Evet. Hafta sonunda bitirmiş olur muyuz? Bilmiyorum. Belki bir gün belki bir hafta sürer. Anladım. Akşam yemeğinde arkadaşlarıma durumu anlatayım da beni merak etmesinler. Fazla detay verme. Seninle kitap almak için kasabaya gideceğimizi söyle. Olur. Normalde ne yapacağız? Aradığımız kişi Yogan kasabası ile Basta kasabası arasındaki ormanlık alanda saklanıyormuş. Gidip bakacağız. Umarım oradadır. Yoksa çok aramak zorunda kalırız. Aradığımız kişi hakkında bildiklerini anlatır mısın? Aramanda yardımcı olabilirim. Yemekten sonra gel. Yolda anlatırım. Şimdi bir şey bilmene gerek yok. Anladım. Yemekhaneye gidiyorum. Gelirken kitabı getiririm. Görüşürüz. Direk yurda gittim. Odadan kitabımı aldım. Sonuçta mızrak sanatlarını bitirmiştim. Yemekhaneye geçtim. Yemeğimi alıp masada beklemeye başladım. Önce Murat geldi. Hızlıca ayrıldığımız için soramadım. Seviyen kaç oldu? Seviye 44 oldum. Hım… Sene sonunda seviye 60 olursun. İstediğin koruma gücüne biraz daha yaklaşmış olursun. Evet. Hepsi senin sayende. Benlik bir durum yok. Sonuçta senin çabaların sayesinde. Öyle deme. Beni iyi yönlendiriyorsun. Her zaman destek oluyorsun. Daha sayamadığım bir sürü şey var. O sırada Aylin ile Bertun geldi. Sizler nasılsınız? İyi yorulduk. Karnımdan gelen seslerden belli değil mi? Haha… Size söylemem gereken bir şey var. Hepsi beni dikkatle dinliyordu. Bertun biraz endişeli görünüyordu. Az önce kütüphaneden geldim. Kütüphane ile fazla ilgilendiğimi biliyorsunuz. Albert benden yardım istedi. Kasabadan yeni kitaplar getirmek istiyormuş. Benim gölge adamlarım ile daha kolay olacağını söyledi. İyi de öğrencilerin okuldan çıkması yasak değil mi? Ayla Hanım’dan benim için izin almış. Bu akşam yemekten sonra yola çıkacağız. Birkaç gün buralarda olamayacağımı söyledi. Belki de bir hafta sürebilir. Bu yüzden çalışmalarınıza ara vermemenizi tavsiye ediyorum. Sıkı çalışın olur mu? Oh… Derslerden yırtın desene. Jason yine bana kaldı. Haha… Sanırım öyle olacak. Aylin son zindandan sonra seviyen kaç oldu? Seviye 51 oldum. Çok iyi. Bertun’a yaklaşmışsın. Benim seviyemi nerden biliyorsun? Belki de geçti beni. Haha… Tamam tamam hemen kızma. Seviyeni söylemeyeceğim. Söyleme zaten. Ben seviyesizim. Buralarda yokken birbirinize sahip çıkın. Şimdi gitmem gerekiyor. Görüşürüz. Murat biraz üzgündü. Belki zamanla Murat’ı da yanımda getirmeye Albert’i ikna edebilirdim. Şimdilik yapabileceğim bir şey yoktu. Kütüphaneye gittim. Albert kütüphanenin önüne bir araba getirmiş hazırlık yapıyordu. Kolay gelsin, ben ne yapabilirim? Yukarıda hazırladığım kutuları getirebilirsin. Gölgelerime getirmelerini söyledim. Bütün kutular arabaya yerleştirilince Albert bana bakarak, İşin iş tabi. Her işini yapan gölgelerinin olması çok iyi. Teşekkür ederim. Yola koyulmuştuk. Yogan kasabasına doğru devam ediyorduk. Albert, aradığımız kişi kim? Aradığımız kişi okulumuzun iki öğrencisini kaçırdı. İkisine tecavüz etti. Durmadı işkence etti. Sonrasında öldüklerini düşünüp ormana bırakmış. Ormanda gezen avcılar kızları bulmuşlar. Avcılar bulduğunda Melis adındaki öğrencimiz ölmüştü. Vücudunun her yeri yara bere içindeydi. El ve ayak tırnakları yoktu. İşkence ederken tırnaklarını çıkarmış. Gözünün birini oymuş. Derya Melis’e göre daha iyi durumdaydı. Onunda tırnaklarından bazıları yoktu. Derya’nın anlatmasına göre, Melis kaçıran kişinin hiçbir dediğini yapmamış. Yapmadıkça da işkence görmüş. Derya fazla dayanamamış. Sonrasında ne istediyse yapmış. Öylelikle hayatta kalmış. Derya’nın anlatmalarından yola çıktım. Soylu bir adamın oğlu olduğunu öğrendim. Babası onu ormanda saklıyormuş. |
0% |