@wassel
|
Çok iğrenç bir suç bu. Babası onu nasıl saklayabiliyor ki? Böyle bir canavarı nasıl koruyabiliyor. Bu adama insan bile denmez. Canavar demek bile canavara hakaret olur. Auramın etrafımı sardığını görünce biraz sakinleşmeye çalıştım. Gözlerimi kapatıp saymaya başladım. Biraz zaman sonra tekrar Albert’e döndüm. Babasının adı ne? Yogan soylusu Tekin Bey. Çocuğunun adı ne? Burhan. Benim gölgelerim bizden önce gitsinler. Araştırma yapsınlar. Yogan Kasabasına vardığımızda bilgi edinmiş oluruz. Güzel fikir. Gölgelerini gönder. Aman şimdi aklıma geldi. Ölüm ustası ile daha konuşamadım. Bu olayı çözelim sonra bakarız. Alfa ve ekibini gönderdim. Biz varana kadar her bilgiyi elde ederlerdi. Gece yarısı olmuştu. Albert arabayı uygun bir yere çekti. Burada kamp yapalım. Sabah yola devam ederiz. Herhangi bir sorun yaşamayız değil mi? Bir şey olmaz. Uykum ağır değil. Ufak bir seste uyanırım. Nöbet işi sende. Anladım. Gölgem nöbet tutabilir. Nöbette sen uyumada sonra gönderdiğin gölgelerin kaybolmayasın. Hayır. Kaybolmazlar. Benim uyumam onları etkilemez. Ciddi misin? Evet. Çok iyiymiş. Ben yatıyorum. Bir şey olursa uyandır beni. Tamam. Gece bir sorun olmamıştı. Alfa bir ara rapor vermişti. Soylu Tekin’i bulmuşlar. Onun üzerinden oğlu Burhan’ı bulmaya çalışıyorlardı. Tekrar araştırmaya devam etti. Sabah olmuştu. Kahvaltılık bir şeyler hazırladıktan sonra Albert’i uyandırdım. Kahvaltıyı hazırlamışsın. Erken uyandım. Seninle yolculuk etmek bana daha keyifli gelmeye başladı. Yalnız yolculukta her şeyi yapmak zor ve zaman kaybıydı. Önemli değil. Kahvaltıdan sonra yola koyulduk. Birçok kafile şehir merkezine gidiyordu. Ticaret merkezde kasabalara göre daha yoğun görünüyordu. Öğleye doğru Yogan kasabasına vardık. Arabayı korumaların olduğu bölgeye bıraktık. Tabi arabamızın korunması için ücretimizi ödedik. Albert yemek yiyebileceğimiz bir yere götürdü. Burada yemek yiyelim. Senin gölgelerden haber var mı? Biraz zaman sonra burada olacaklar. O kadar hızlı olmaları güzel. Beni burada bekle. Birkaç şey sorup geleceğim. Albert lokantanın arka tarafına doğru gitti. Orada bir adam ile buluştu. Tabi benim onları dinlediğimden haberdar değildi. Aslında lokanta da bulunan herkesi dinlemeye almıştım. Bilgi bulmam gerekiyordu. Suçluyu yakalamak istiyordum. Tabi işkence etmeden öldürmeyecektim. Albert konuştuğu kişiden birkaç yer öğrendi. Babasının nerede olduğunu ve oğlunu nerede sakladıklarını. Diğer masalardan bir tepki alamamıştım. Şimdilik her şey yolunda gidiyordu. Albert geri geldi. Babasının ve oğlunun yerini öğrendim. Konuştuğun kimdi? Okula bilgi sağlayan görgü tanıklarından birisi. Doğru söylediğini nereden biliyorsun? Bizi tuzağa yönlendirmediği ne malum. Yapacağım bir şey yok. Tuzaksa da gidip öğrenmem lazım. Konuştuğun kişiyi takip ettiriyorum. Bu kasabada biraz zaman geçirirsem daha fazla bilgi sahibi olurum. Gölgelerin geldi mi? Biraz daha sabret. Yemeklerimizi yedik. Lokantadan çıktık. Otele gittik. Odaya çıkıp dinlenmeye başladık. Albert ile konuşan adam 2 saat sonra başka bir adamla buluşmuştu. Albert’e yanlış bilgiler verip tuzağa yönlendirdiği netleşmişti. Konuştuğu adamı da takibe aldım. Albert oda da bir sağa bir sola gidip geliyordu. Sabırsızlığı yüzünden okunuyordu. Akşama doğru Alfa geldi. Önümde kendisini gösterdi. Bana olayları anlatmaya başladı. Evet, Yavuz, gölgen geldi. Ne diyor? Şu an anlatıyor. Bitsin anlatacağım. Yaklaşık 15 dakika kadar Alfa ile konuştum. Gölgemin anlattığına göre, Burhan sana bilgi sağlayan adamın dediği yerde değil. Ormanın doğusunda bir terkedilmiş ev var. Orada saklanıyor. Bir de sana bilgi veren adam daha sonra başka bir adamla buluştu. Onu takip ettirdim. Tekin ile görüştü. Yaklaşık 20 adam toplayıp sana dediği yere pusu kuracaklar. Planın ne? Suça destek veren herkesten kurtulmak lazım. Ama o kadar adamı durduramayız. Durdurabiliriz. Nasıl? Gölgelerine o kadar güvenme. Tuzak kurulan yere ben giderim. Gölgelerimden biri seni Burhan’ın olduğu yere götürsün. Siz orada beni bekleyin. Tuzak kurulan yeri temizleyip gelirim. Ne dersin? Yapabilir misin? Alfa tuzak için toplananların seviyeleri tahminen kaç? Kralım, 10 kişi seviye 40-45 arası. 9 kişi 45-50 arsı. Başlarındaki Fırat denen adamın seviyesi 75-80 arası. Gölgemin demesine göre tuzakta bulunanların seviyeleri 40-45 arsıymış. Benim için sorun olmazlar. Seni yalnız gönderemem. İçim rahat etmez. Onları durdurabilirim. Neden bana güvenmiyorsun? Daha önce bu gruptan büyük çetelerle savaştım. Biraz durdu. Yatağın üzerine oturdu. Bana doğru baktı. Kendin hakkında fazla bilgi vermediğini biliyorum. Ne kadar bir güce sahip olduğunu bilmiyorum. Ama sana bir şey olursa bunun cevabını kimseye veremem. Vicdanıma hele hiç veremem. Evet. Söylemediğim şeyler var. Haklısın. Şunu bilmeni isterim. Bu suçluların hiçbirinin yaşamasına izin vermeyeceğim. Bu yüzden bırak gideyim. Söylediğim gibi yapalım. Derin bir nefes aldı. Bana gücün ile ilgili bir şey göster. Aklımda ki şüphe biraz olsun gitsin. Benimle ormana gel. Otelden çıktık. Ormana doğru biraz gittik. Kimsenin bizi takip etmediğinden emin olunca, Şimdi sana göstereceğim şey aramızda kalacak. Anlaştık. Ateş zaten seviye 91 olmuştu. Onunla Albert’i ikna edebilirdim. Albert’in önünde Ateş’i oluşturdum. Ateş beni sarmal şekilde koruma biçiminde duruyordu. Albert görür görmez biraz geri çekilip savunmaya geçti. Bekle Albert. Bu benim yılanım Ateş. Gördüğün üzere seviyesi bir hayli yüksek. Oraya gittiğimde bana yardım edecek. Şimdi aklında bir şüphe var mı? Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu sonra yılana bakıyordu. Tabi önünde 90 metre uzunluğunda bir ateş yılanı durunca tedirgin olmuştu. Bunun seviyesi kaç? Senin seviyenden yüksek. O kadar seviyesi yüksek bir canavarı nasıl kontrol ediyorsun? Orası bana kalmış bir şey. Sana sadece gücüm ile ilgili bir kısım gösterdim. İstediğin bu değil miydi? Evet, haklısın. Fazla sorgulamam şaşkınlığımdan. Kusura bakma. Senin planını uygulayalım. Gölgemin birisi Albert’i terkedilmiş eve doğru götürüyordu. Bende tuzak kurulmuş alana gidiyordum. Sabah daha olmamıştı. Fırat ve adamları gelmişler ve yerlerini almışlardı. Tam onların merkezlerine geçtim. Fırat, burada mısın? Fırat şaşkın bir biçimde duruyordu. Daha fazla dayanamadı. Ağaçlarına arsından bana doğru yaklaştı. Diğer adamları hareket etmeden bekliyordu. Adımı nereden biliyorsun? Etrafı sarmış adamlarını da biliyorum. Onlarda çıksınlar ortaya. Korkmalarına gerek yok. Haha… Korkmak mı? Herkes çıksın. Sarın şu piçin etrafını. Ağaçların arasından adamlar çıkmıştı. Etrafımı sarmış bana gülüyorlardı. Şimdi herkes beni dinlesin. Eğer yaşamak istiyorsanız size bir şans vereceğim. Bana Burhan’ın yerini söyleyin ve arkanıza bakmadan gidin. Yoksa burası hepinize mezar olacak. Haha… Çocuk etrafına bir bak. Hepsini geçtim, beni yenebileceğini nasıl düşünüyorsun? Etrafıma bakıyorum. Ölecek insanları görüyorum. Burhan nerede? Gebertin şunu. Etrafta dizilmiş adamlardan birisi öne çıktı. Bana bırakın. Yavaş yavaş her yerini keseyim de bu kadar kibirli olmanın sonucunu öğrensin. Bana doğru kendinden emin adımlar atarak yaklaşıyordu. Elindeki kılıcı sağ bileğinin etrafında döndürerek geliyordu. Kılıcımı kınından çıkarıp, kafasını gövdesinden ayırınca, yığılıp kaldı. Diğerleri ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Hazır hepsini şok olmuş bir halde yakalayınca üçünü daha kesmiştim. Diğerleri bana saldırmaya çalışsa da çok geçmeden kol veya bacaklarını yerde bedenlerinden ayrılmış bir şekilde buluyorlardı. Uzun sürmedi. Fırat hariç hepsi öldü. Ateş’i veya gölgelerimi çağırmadan öldürmüştüm. Fırat sadece izliyordu. Kendisinden emin duruşu hiç bozulmamıştı. Ona yöneldim. Evet, Fırat şimdi ne yapıyoruz? Karar verdin mi? Bunları öldürdün diye benden üstün olduğunu mu düşünüyorsun? Aslında senin anlamadığın bu. Üstün olmak veya olmamak değil. Yapılan şeyin suç olup olmadığını idrak edememek. Sen Burhan’ın ne yaptığını biliyor musun? Biliyorum hatta bende oradaydım. Melis denen kızın nasıl yalvardığını görmeliydin. Özellikle diğeri her söylediğimiz yapıyordu. Sanki yapınca kurtulacağını sanıyordu. O böyle anlatırken çok sinirlenmiştim. Kendimi dizginlemeye çalışıyordum. Sonuçta onu kolay bir şekilde öldürmemeliydim. Aynı şeyleri yaşaması gerekiyordu. Anlayacağın, iki kızı istediğimiz şekilde kullanıp sonra da öldürdük. Şimdi ne yapabileceksin görelim. Saldırılarını savuruyordum. Yorulmasını beklemek mantıklı gelmişti. Bir saat kadar sonra yavaşlamaya başlamıştı. Enerjine ne oldu? Saldırmayı bırakacak mısın? Geberteceğim seni ukala çocuk. Kızgınlıkla ve umursamazca saldırmaya başladı. Halen onun saldırılarını atlatıyordum. Artık biraz da ben saldırmalıydım. İki üç saldırı sonrası duraksamaya başladı. Fırsat buydu. Gölgelerimi oluşturup onu hareket edemeyecek şekilde tuttum. Yere oturtup yavaştan kızlara ne yaptıysa aynısını ona yapmalarını istedim. Tırnaklarını söktükçe attığı çığlıkları ve bağırmalarını umursamıyordum. El ve ayak tırnakları bitince sıra gözlerine geldi. Gözlerini oydurdum. Sonra sağ elini bileğinden kestirdim. Sol elini bileğinden kestirdim. Sesi çıkmaz hale gelmişti. Bayılmak üzereydi. Kılıcımı alıp kalbinin üzerine sapladım. Artık bir ölüydü. Ölüm ustasını oluşturdum. Hoş geldin ölüm ustası. Seni geciktirdiğim için kusura bakma. Kralım, en iyisini bilir. Herkese bir ad verdim. Sana da vermek istiyorum. İstediğin bir ad var mı? Siz nasıl uygun görürseniz kralım. Anladım. Senin adın Gabriel olsun. İsmini verir vermez seviyesi 15’den 23’e çıktı. Etrafıma baktım. Fazla ceset vardı. Gabriel’e döndüm, Gabriel, senin yeteneklerin neler? Kralım, etrafımda ölmüş varlıkları yarı gücünde canlandırabiliyorum. Bu canlandırdıklarım sizin emirlerinize uyuyorlar. Ölüleri yarı gücünde canlandırmadan özümseyerek seviyede atlayabiliyorum. Her 5 seviyede bir ölü saklama kapasitem artıyor. Seviyesi yüksek ölüleri saklayabiliyorum. Ne zaman isterseniz sakladığım ölüyü oluşturabiliyorum. Seviyem 50 olunca lanet büyülerini kullanabileceğim. Seviyem 70 olunca şifa büyülerini kullanabileceğim. Seviyem 100 olunca yarı gücünde dirilttiğim ölüler tam gücünde dirilecekler. Harikasın. Bunları duymak beni çok sevindirdi. Şimdi şu seviye 78 olanı saklama kapasitene al. Diğerlerini özümseyerek seviye atla. Emredersiniz kralım. Burada işimizi bitirmiştik. Gabriel ölüleri özümsedikten sonra seviye 30 oldu. Bu yetenek harika bir şey. Öldürdükçe seviye atlarken bir de ölülerini özümseyerek seviye atlayan bir gölgem oldu. Bir saat kadar sonra Albert’in yanına varmıştım. |
0% |