@wassel
|
Ateş’i oluşturdum. Yılanlarını oluşturmasını istedim. 46 tane yılan oluşturmuştu. Son kata kadar iyi seviye kasacaklardı. İlk kattan başladık. 5 karıncayı 10 dakika içinde öldürdük. Sonraki katlara devam ettik. Aradan on iki buçuk saat geçmişti. Dokuzuncu kata ulaşmıştık. İçeride seviye 87 olan 45 tane karınca vardı. Çok zor bir mücadele olacaktı. Yılanlarımı burada kullanmak istemiyordum. Bu kata gelene kadar Gabriel bütün cesetleri özümsemişti. İyi bir seviye atlayacaktı. Umarım seviye 70’i geçer ve şifa yeteneğini kazanırdı. Yaklaşık 6 saatin sonunda dokuzuncu katı temizlemiştik. Buradaki cesetleri Gabriel’in canlandırmasını istedim. Sonuçta yılanlarımın gücü yetmeyebilirdi. Son kata girdik. Karşımızda 4 tane seviye 93 erkek karınca vardı. Bir tane de seviye 93 kraliçe karınca vardı. Anlamadığım neden burada az karınca vardı ki? Kraliçe karınca çok mu güçlüydü? Ben bu sorular ile uğraşırken kraliçe karınca 10 tane seviye 93 karınca oluşturdu. Bir dakika sonra tekrar 10 tane seviye 93 karınca oluşturdu. Yani her dakikada 10 tane seviye 93 karınca oluşturabiliyor. Ateş ve yılanları kraliçe karıncayı öldürmesi için görevlendirdim. Ceset karıncalar da buna dâhildi. Biz de diğer karıncalar ile uğraşmaya başladık. Aradan zaman geçti. İki saat oldu ama kraliçe karınca ölmedikçe sayı azalmayacaktı. Erkek karıncalar ölmüştü ama kraliçenin oluşturduğu karıncaların ardı arkası kesilmiyordu. Bir saat kadar sonra fazla bir karınca kalmamıştı. Kraliçe ve 10 karıncası vardı. Hep birlikte saldırdık. Kraliçe karıncayı da öldürünce diğer karıncaları öldürmek kolay olmuştu. Gabriel’e kraliçe karıncayı saklamasını istedim. Sonuçta seviye 96 kraliçe karıncam olmuştu. Umarım ceset kraliçe karınca da her dakika 10 tane karınca oluştururdu. Zindan temizlendi sesi ile çalışma odasına ışınlandık. Odaya varınca direk Gabriel’e döndüm. Seviyen kaç oldu Gabriel? Seviyem 79 oldu kralım. Ben bayılmadan iyileştirmeye başla. Emredersiniz kralım. Oda da benden başka kimse yoktu. Yaklaşık 2 saat geçmişti. Belki Albert daha fazla sürer diye şimdilik gelmemişti. O sırada bayılmışım. Gabriel 1 saat kadar iyileştirdi beni. Kendime gelmiştim. Halen oda boştu. Albert beni erken beklemiyordu anlaşılan. Alfa gelen oldu mu? Gelen olmadı kralım. Güzel. Gabriel’in büyüsüne kimse rast gelmedi. Gabriel kraliçe karıncayı aldın değil mi? Aldım kralım. Karınca oluşturma özelliğini kullanabilecek mi? Evet kralım. Yarı gücünde olduğu için her dakika değil de iki dakikada bir 10 tane kendi seviyesinin yarısında karınca oluşturabilecek. Anladım. Sen kaç seviye olunca her şeyi ile tam bir seviyede olacak. Seviyem 100 olunca kralım. Bu parşömenlerden sonra büyük ihtimal ile seviyen 100’den fazla olacaktır. Yarım saat kadar daha iyileştir beni. Sonrada diğer zindana girelim. Emredersiniz kralım. Aradan yarım saat geçti. Kendimi çok iyi hissetmiştim. Seviye 75-80 zindanına girme vakti gelmişti. O sırada kapı açıldı. İçeri Albert girmişti. Zindanı temizlemişsin. Evet, yeni bitirdim. Bu sefer erken olmuş. Ben daha geç gelirsin diye düşünüyordum. Ateş sağ olsun. Hızlı ilerlememi sağlıyor. Evet, Ateş gerçekten güzel bir yılan. Seviyesi de harika. Şimdi ne yapacaksın? Tekrar zindana girecek misin? Evet. Bir tane daha zindana girmek istiyorum. İyi o zaman. Ateş’e selam söyle. Albert, sende benimle gelmek ister misin? Ben sana şimdi ayak bağı olmayayım. Sen iyice geliş. Sonra beni de gezi niyetinde geliştirirsin. Olmaz mı? Haha… İyi öyle olsun. Albert kahkaha atarak çalışma odasından çıktı. Ben direk zindana girdim. Önümde büyük bir dağ manzarası vardı. Hava buz gibiydi. Soğuk hava esintisi tipi şeklindeydi. Beş metre ileriyi göremiyordum. Haritada gösterilen yönde hareket ettim. Ateş’i oluşturmuştum ve yılanlarını da oluşturmasını istemiştim. Geniş bir kapının önüne geldim kapının yüksekliği beş metre kadar vardı. Genişlikte üç metre kadar vardı. Bu nasıl bir kapı böyle! Aklıma direk tek gözlü devler geldi. Alfa kapı açılmadan içerde ne olduğunu söyleyemiyordu. Kapıyı açtık. Gölgelerim istihbarat toplamaya başladı. Kralım, girişte seviye 75 olan 8 tane buz golemi var. Diğer katlarda golemlerin sayısı bir önceki sayının yarısı kadar artıyor ama seviyeleri artmıyor. Sadece son katta seviye 80 buz golemi var. Yani son katta 303 tane seviye 80 buz golemi mi var? Evet kralım. Sayısı çok fazla ama kraliçe karınca bize sayı bakımından yardım eder. Ateş’ te var. Sayı üstünlüğü bize geçer. Direk saldırmaya başladık. İlk katta 8 buz golemini katlettik. İkinci katta 12 buz golemini öldürdük. Derken zaman akıp geçmişti. Son kata geldiğimizde 15 saat geçmişti. Ateş ve seviyesi 180 olan 52 yılanı ve kraliçe karıncanın seviye 43 olan 4500 karıncası ile sayıca üstünlüğü almıştık. Son katta 303 tane, seviye 95 buz golemi vardı. Hep birlikte saldırıya geçtik. Karıncalar güçsüz olsa da çok rahatsızlık veriyordu. Buz golemleri açık verdikçe öldürüyorduk. 5 saat sonra hepsini öldürdük. Gabriel bütün cesetleri özümsemişti. Bakalım seviyesi kaç olacaktı. Zindan temizlendi sesi ile çalışma odasına ışınlandık. Benden başka kimse yoktu. Gabriel seviyen kaç oldu? Seviyem 91 oldu kralım. Harika. Sonrasında bayılmışım. 1 saat sonra kendime geldim. Gabriel artık daha iyi şifa büyüsü yapabiliyordu. Seviyem 95 olmuştu. Kendimi muhteşem hissediyordum. Yaklaşık üç buçuk saat geçmişti. Albert daha gelmemişti. Bende iyi olduğuma göre yurda dönebilirdim. Diğer iki parşömeni yarın öğleden sonra yaparım. Çalışma odasından çıktım. Albert kütüphane raflarını siliyordu. Kolay gelsin Albert. Vay, çok çabuk geldin. Öncekinden daha hızlı oldu. Biraz daha güçlendiğim için daha hızlı bitiyor. Çok iyi. Auranın baskısına göre benden daha yüksek bir seviyeye ulaştığını farz ediyorum. Olabilir. Haha… Yine de dürüstlüğü elden bırakmıyorsun. Aferin Yavuz. Yemekhaneye gideceğim sonrada yurda çıkıp Murat ne yapmış bir bakayım. İyi bakalım. Yarın gelecek misin? Öğleden sonra. Senin için sorun olur mu? Ne sorunu. Senin gelişmeni görmek beni çok sevindiriyor. Teşekkür ederim. Yemekhaneye doğru yürüyordum. Cem karşıdan geliyordu. Yüzü endişeli görünüyordu. Merhaba Cem, nasılsın? Biraz endişeliyim. Haftaya turnuvada bir sorun yaşamam değil mi? Durumu sen biliyorsun. Anlaştığımız gibi ödüller senin. Sadece izin ver birinci olayım. Anlaştığımız gibi. Bundan sonra birinci sensin? Neden endişelendin ki? Sanki biri beni takip ediyor gibi. Sen olabilir misin? Seni kim takip ediyor? Karanlıkların içinden biri beni gözlüyor gibi. Bir dakika bekle. O sırada gölgelerimi oluşturdum ve etrafa baktırdım. Gerçekten de birisi onu izliyordu. Ağaçların arasından ona doğru baktığımı görünce okul çit duvarından atladığı gibi kayboldu. Evet, az önce biri seni izliyordu. Ben fark edince kaçtı. Seni tehdit eden birisi mi var? Aslında isimsiz bir mektup aldım. Okul turnuvasında birinci olursam beni öldürecekmiş. Anladım. Sen de benim yazdığımı düşündün? Aslında biraz endişeliydim. Sonuçta sen dürüst birisin. Sana sorarak öğrenebilirim diye düşünüyordum. Şimdi beni tehdit eden kim ki? Buluruz onu. Sen turnuvayı birinci olarak kazan. Sonra seni tehdit edene tuzak kurup yakalarız. Gerçekten mi? Yapar mısın bana bu iyiliği. Tabi ki. Aynı okuldayız. Beraber okuyoruz. Seni yalnız bırakacağımı düşünme. Bana sımsıkı sarıldı. Gözünden bir damla yaş geliyordu. Kimse beni korumak istememişti. Teşekkür ederim. Daha erken. Yakalayalım sonra teşekkür edersin. Yemekhaneye geçtim. Bizimkiler yoktular. Cem de yanımdaydı. Beraber oturup bir şeyler yedik. Yurda gitmeden önce Ayla Hanım’ın yanına gittim. Merhaba Ayla Hanım. Merhaba Yavuz, bir sorun mu var? Aslında Cem hakkında konuşmak için geldim. Kütüphaneden yemekhaneye giderken karşılaştık. Takip ediliyordu. İsimsiz bir de mektup almış. Eğer okul turnuvasında birinci olursan seni öldürürüz diye. Bende size söylemek istedim. Anladım. İyi yaptın. Sen ne düşünüyorsun? Birinci olunca yem olarak kullanıp, tehdit edenleri yakalamayı düşünüyorum. Güzel düşünmüşsün. Bu işi sana bırakıyorum. Tamam. Teşekkür ederim. Ayla Hanım’ın odasından yurda geçtim. Odaya girince Murat kılıcını temizliyordu. Halen aynısın be. Kılıçtan başka bir şey yok mu? Haha… En sevdiğim kılıç. Nasıl durumlar? Seviyene iyice alışabildin mi? Evet. Kılıcıma aura ekleyip yakıcı bir keskinlik yapabiliyorum. Güzelmiş. Bende yaylı sanatlar kitabına başlayayım artık. Kolay gelsin. Zaman akıp geçti. Gece olmuştu. Kapının arkasında birini sezdim. Gölgelerime kontrol ettirdiğimde kapının arkasındaki kişinin Cem olduğunu öğrendim. Kapıyı yavaşça açıp onu içeri aldım. Bu saatte ne işin var? Odamın kapısının arkasında birileri vardı. Biraz bekledim sonra gittiler. Kapıyı açınca kapıma kan ile ölüm yazmışlar. Çok korktum. Alkıma ilk sen geldin. Ondan buraya geldim. Anladım. Gel benim yerimde yat. Ben yerde yatarım. Yerde yatmaya alışığım zaten. Ben yatarım yerde. Sadece burada kalsam yeter. Olsun. Yer benim. Sen yatağa. Bu şekilde sabah olmuştu. Murat beni kaldırdı. Senin yatağında ki kim? Cem, gece geldi. Biraz korkutmuşlar onu. Cem’i kim korkutmuş ki? Sonuçta okulda ilk üçte. Öyle olmuyor Murat. Senden daha güçlü birileri her zaman vardır. Tetikte olacaksın ve gelişmeye devam edeceksin. Cem sana örnek olsun. Hemen de öğüt veriyorsun. Onu korkutanları turnuvadan sonra yakalarız. Okuldan değiller büyük ihtimalle. Sen nerden biliyorsun? Geçen onu takip edenleri gördüğümle okulun çit duvarından atlayıp kaybolmaları bir oldu. Hım… İşler karışıkmış. Yardım istersen burada olacağım. Sağ olasın. Sen kendini geliştirmeye odaklan. Sonrasında bana çok yardım edeceksin. Bu sinsi gülüşün arkasında sanki iliğime kadar sömürecekmişsin hissi uyandı bende. Aynen. Murat derse gitti. Cem’i kaldırıp onu da derse gönderdim. Bende dersime gittim. Bertun ’un beni görmesi ile sevinmesi bir oldu. Sonunda. Biraz yardım et olur mu? Tamam. Bugün bende. Sen dinlenmene bak. Ciddi misin? Sana inanasım gelmiyor. Gülmene gerek yok. Dersin sonuna kadar bende. Jason öğretmen gelmişti. Her zamanki gibi yarım saat anlatımdan sonra uygulamaya geçtik. Nedense Jason öğretmen de alışmış. Direk Bertun’u çağırdı. Bertun bana bakıyordu. Jason öğretmenim. Bugün ilk ben talim yapabilir miyim? Senin için sorun olur mu Bertun? Hiç sorun olmaz. Devam edin. Bir saat kadar Jason öğretmeni savuşturdum. O saldırdı ben savuşturdum. Sınıfımdakiler çok mutluydu. Bugün onlar için bir dinlenme cennetiydi. Ta ki; Yavuz seninle bu kadar çalışmak yeter. Şimdi arkadaşlarını da eğitelim. Tabi ki. Sınıftaki mutluluk bir anda yerle bir oldu. Arka sıraya geçtim. Yüzümdeki gülümseme Bertun’u sinir etmişti. Önce Zahir gitmişti. Yarım saat sonra Mokkas. Sonrasında Merlan. Marki, Musa derken sıra Bertun’a gelmişti. Bertun yine iki saat savaşmıştı. Öğlen olunca yemekhaneye gittik. Murat ile Aylin masada bizi bekliyorlardı. Bertun, senin bu halin ne? |
0% |