Yeni Üyelik
44.
Bölüm

44. Bölüm

@wassel

Sorun yok Cem.

Büyük turnuva başlamıştı. Eşleştirme listesi oluştu. Sıralamaya göre öğrenciler dövüşüyordu. Yaklaşık iki saat sonra sıralama belli olmuştu.

 

1.Cem 4.Murat 7.Melek 10.Ebru

2.Bertun 5.Bekir 8.Demon

3.Aylin 6.Duman 9.Merlan

Öğrenciler çok eğleniyordu. Herkes tezahürat yapıyordu. Ayla hanım konuşmak için sahaya geçti.

Herkesin eğlendiğine sevindim. İlk üçe giren öğrenciler yanıma gelsinler.

Cem, Bertun ve Aylin müdürün yanına gittiler.

Arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bizim için onlar umut olacaklar. Hediyelerini vermek bana büyük bir mutluluk verecek.

Sırasıyla hediyelerini verdikten sonra.

Bir alkış alalım. Arkadaşlarımız yerlerine geçtiklerine göre, turnuvamız bitmiştir. Önümüzdeki ay daha çok çalışıp gelin. Sizlerde başarabilirsiniz.

Turnuva içerisinde herhangi bir durum görünmedi. Gölgelerimden bir haber almadım. Her şey normal görünüyordu. Büyük ihtimal gece bir şeyler olacaktı. Cem’in yanına gittim. Bugün Cem ile takılmalıydım.

Tebrik ederim. Bugün beraber olalım. Sana uyar mı?

Teşekkür ederim. Elbette bana uyar.

Tamam. Beraber kütüphaneye gidelim. Albert’e yardım ederiz beraber.

Olur.

Bizimkilere el salladıktan sonra Cem ile beraber kütüphane yolunda yürümeye başladık. Gölgelerim etrafımızda gözlem yapıyordu. En ufak bir tehdit olursa haberim olacaktı. Kütüphaneye Albert’in yanına çıktık.

Merhaba Albert.

Hoş geldiniz.

Senin yanında daha güvende olacağımızı düşündüm.

Abartmışsın gene. Ne planlıyorsun?

Cem ile burada takılacağız. Akşam’a doğru yurda giderken bir şeyler olabilir diye düşünüyorum. Eğer olmaz ise Cem’in odasına gideceğim. Gece bir şeyler olabilir. Muhtemel bu ikisinde de bir şey olmaz ise sonrasına bakacağım.

İyi düşünmüşsün? Sizi takip eden oldu mu?

Takip eden olmadı ama açıktan kendimizi göstere göstere geldik. Uzaktan gözleyen biri bizi görmüş olabilir.

Anladım. Cem’i yem yaptın anlaşılan.

Evet. Diğer türlü bulmamız kolay olmayacak.

İyi. Ben buralardayım bir şey isterseniz bana seslenin.

Cem ile masanın birine oturduk. Biraz sohbet ettik.

Su büyüleri ile ilgili kitaplar okudun mu?

Pek değil. Okumak bana sıkıcı geliyor. Genelde okumaktan kaçınırım.

Aslında okursan daha çabuk öğreniyorsun. Yaylı silahlar sanatı kitabım var. Onu okuyorum. Bayağı bir bilgi edindim. Aylin’in hareketlerini daha iyi okuyabiliyorum ve yorumladığıma göre savunmaya geçebiliyorum.

Nasıl yani?

Her saldırının temeli var değil mi?

Evet.

Temeli öğrendik. Şimdi uzman olmak istediğimiz saldırılara odaklanıp onu öğrendik. Belirli bir yere kadar temel ile devam ederken uzmanlaştığın kısma geçmek istediğinde temel hareketlerden farklı bir şey yapıyorsun değil mi? Bunu öğrendiğim zaman bana farklı hareketin ne olduğunu anlamamı ve buna göre savunma pozisyonuna girip saldırı hamlesi yapmamı sağlıyor. Sence bunu deneyimleyip geliştirirsem bir daha aynı saldırılara maruz kalırsam refleks olarak savunma oluşturmaz mıyım?

Galiba.

Galiba değil. Net bir şekilde savunmaya geçiyorsun ve atak saldırı yapabiliyorsun. Kendi deneyimimden anlatıyorum.

Peki, benim ne yapmamı istiyorsun?

Su büyüleri kitabını bitirmeni ve sonrasında en çok seni zorlayan sanat hangisi ise onun kitabını alıp okumanı istiyorum. Sana çok büyük katkısı olacak.

Buradayken su büyüleri kitabı ile başlayayım. İyi olur değil mi?

Çok iyi olur.

Yaklaşık 2 saat sonra kütüphaneye yakın okul duvarından içeriye 3 kişinin girdiğini öğrendim. Kütüphanenin önündeki ağaçların aralarında saklanıyorlardı. Seviyeleri 80-85 arasındaydı. Masaya kitabımı bıraktım.

Albert’in yanına gidip bir durum var mı sorup geliyorum. Sonra yemekhaneye geçeriz.

Olur.

Albert’in yanına gittim. Durumu anlattım.

Aşağı inip üçü ile konuşayım mı? Eğer eylemlerine devam etmekte kararlı olurlar ise ne yapalım?

Önce aşağı inelim ve konuşalım. Sonrasına bakarız.

Albert ile aşağı indik. Kütüphanenin önünden ağaçların arasına doğru yürüdük. Albert konuşmaya başladı.

Üç kişi olduğunuzu ve ağaçların arasında saklandığınızı biliyoruz. Hemen karşımıza çıkın ve okulumuzda ne amaç ile bulunduğunuzu söyleyin. Yoksa sizi okula saldıran haydutlar vasfında tutup öldüreceğiz.

Ağaçların arasından kahkaha sesleri duyuldu. Üç kişi karşımıza çıktı. Yüzleri maskeliydi. Suikastçı oldukları belliydi. Öne doğru ortadaki adım attı.

Sizin çapınız ne ki bizi öldürebileceğinizi söylüyorsunuz. Cem adında bir öğrenciniz var. Şu an kütüphanede. Onu teslim ederseniz okulunuzda sorun çıkartmayız.

Neden Cem adlı öğrencimizi istiyorsunuz?

Bize sadece isim verip öldürmemizi isterler. Nedeni bizi ilgilendirmez.

Albert bana baktı. Baktığı anda yerimden fırladım. Hiç tereddüt etmeden konuşanın kafasını kesmiştim. Kafası yere düşmeden diğer ikisine hamle yaptım. Diğer ikisi refleks ile birkaç hamle yapsalar da onları da öldürmüştüm. Kütüphanenin penceresinden Cem’in beni izlediğini fark ettim ama yapacağım bir şey yoktu. Ona olanları sonra anlatırdım.

Albert, cesetlerden kurtulayım mı?

Kurtul ve geride iz bırakma. Bizi izleyenler olabilir. Tetikte durmalıyız. Bunlar başlangıç olabilir.

Anladım.

Cesetleri ağaçların arasına götürdüm. Gabriel’in özümsemesini istedim. Artık ortada kanıt kalmamıştı. Albert’in yanına gittim. Kütüphanenin girişinde bekliyordu.

Bundan sonra ne yapacağız Albert?

Kim olduklarını bulup kökünü kurutmalıyız. Sonuçta sürekli bir endişe ve korku içinde yaşayamayız değil mi?

Haklısın. Ben yukarı çıkıyorum. Cem ile konuşmam gereken şeyler var.

Ne oldu ki?

Kütüphanenin penceresinden bizi izlediğini gördüm. Olanları anlatıp sakinleştirmem gerek.

Anladım. Ben etraftayım.

Yukarı Cem’in yanına gittim. Beni görünce biraz endişendi.

Aşağıda olanları gördüğünü biliyorum.

Evet gördüm.

Seni öldürmek için üç suikastçı göndermişler. Gitmelerini istedim ama seni almakta çok ısrarcıydılar.

Seni bu durma soktuğum için üzgünüm. İstersen beni bırakabilirsin.

Saçmalama. Olanlar için endişelenme. Kimse ölenleri bulamayacak. Seni bu kadar çok öldürmek isteyenler kim? Biliyor musun?

Bende bilmiyorum. Okuldan çıktığım da yok. Okulda kimseye de bir şey yapmadım.

Sebebi baban olabilir mi? Bir aileyi senin başarılarından ötürü gücendirme ihtimali var mı?

Olabilir. Babam kibirli ve övünmeyi çok seven bir yapısı var. Yanında kim var ise onun bir şekilde açık bir yanını bulur ve onu küçümser. Çocuklar ile alakalı bir durum olduğunda benimle övünür. Ama kimi gücendirdiğini bilmiyorum.

Okulun turnuva sıralaması her ay tabloda asılır. Tabloya birine baktırıyor oradan övünüp diğer insanları gücendirebilir. Kızan kişi bayağı kızmış baksana seni öldürmeleri için suikastçı bile tutmuşlar. Neyse hadi yemekhaneye geçelim.

Kütüphaneden yemekhaneye devam ettik. Albert’te bizim ile gelmişti. Yol üzerinde 4 tane daha suikastçı belirdi. Bu sefer konuşmadan direk saldırdılar. Birisini saldırmaya başladığında öldürdüm. Diğeri Cem’e hamle yapsa da başarılı olamadan engelledim. Diğer ikisi direk Albert’e saldırdılar. Albert kolundan yaralansa da savaşmaya ve onları durdurmaya devam etti. Ateş’i okulda oluşturamadığımdan diğer elemanı öldürüp Albert’e yardımcı olmam gerekiyordu. Cem de kendini korumaya çalışıyordu. Ben diğerini öldürdüğüm anda Albert’e saldıranlardan biri Cem’e yöneldi. Tam Cem’e kılıcını saplayacaktı ki, yetişip onu kurtarabildim. Şimdi Albert ve bana birer kişi kalmıştı. Albert yaralı olduğundan savunmada kaldı. Arkadaşlarının öldüğünü gören suikastçılar şaşkındılar. Birkaç hamle daha yaptıktan sonra kaçtılar.

Albert iyi misin?

Kolumda bir kanama var.

Ayşe Hanım’ın yanına gidelim.

Çalışma sahasına doğru yöneldik. Ayşe Hanım’ın odasına geçtik.

İyi akşamlar Ayşe Hanım. Kolumda bir kesik oldu. İyileştirebilir misiniz?

Geçmiş olsun Albert Bey. Siz şuraya oturun bende şifa büyüsüne başlayayım.

2-3 dakika sonra kesikten iz kalmadı.

Nasıl Oldu Albert Bey?

Çalışma sırasında oldu. Yavuz düşündüğümden de iyi geliştirmiş kendisini.

Aferin Yavuz. Yine de biraz daha dikkatli olun.

Çalışma sahasından çıktık. Yemekhaneye doğru devam ettik. Albert yorulmuştu. Kendi seviyesinde iki kişi ile aynı anda savaşmak zordu. Yemekhanede yemeklerimizi yedikten sonra Cem’i benim odama götürdüm.

Bugün benim odamda kalalım.

Benim için iyi olur. Zaten halen korkuyorum.

O gece Cem bizimle kaldı. Sabah olunca beraber okul müdürüne gittik. Ayla Hanım bizi içeri aldı.

Gelin bakalım Yavuz. Dün gece neler olduğunu Albert’ten öğrendim. Cem’in babası ile görüştüm. Onu okuldan almak istiyor. Okuldan alırsa her şey düzelecekmiş. Cem sen ne dersin?

Dün gece gördüklerimden sonra eve gitmek isterim. Temel eğitimi aldım sayılır. Diğerlerini evde kendim öğrenebilirim.

Tamam. Öğlen baban gelip seni alacak.

Teşekkür ederim.

Müdürün odasından çıktık.

Yavuz sana söz verdiğim gibi ödülü vereyim.

Parşömeni versen yeter, para sende kalsın.

Emin misin?

Evet.

Cem’den parşömeni aldım. Cem ile beraber bizimkilerin yanına gittim. Çalışma sahasında bekliyorlardı.

Nerede kaldınız?

Müdürün odasına gittik. Cem öğle saatinde eve dönecek.

Evde çalışırsın Cem. Üzülme.

Bende öyle planlıyorum.

Yavuz, zindan işi ne oldu. Girecek miyiz?

Tabi ki. Zaten öğlene çok var. Bu sefer Cem de gelir bizimle.

Zindan giriş odasına girdik. Sütuna parşömeni koyduk. Cem, Bertun, Murat, Aylin ve ben zindana girdik. Seviye 40-45 zindanı benim için pek önemli değildi. Ama arkadaşlarım için önemliydi. 8 katlı bir kulenin önünde gözlerimizi açtık. Cem etrafına bakınıyordu.

Beklemede kalacağız. İçeride neler var öğrenelim sonra kuleye gireceğiz.

Gölgelerimi gönderdim. 10 dakika sonra kulede ki durum belli olmuştu.

Kralım, 1.katta seviye 40 olan 5 tane aslan adam var. Sayı her katta 5 artıyor.

Anladım. Arkadaşlar bu zindan da siz savaşacaksınız bende sizi izleyeceğim. İlk katta 5 aslan adam var ve sonrasında her katta 5’er artarak devam ediyor. Buyurun ilk kat sizindir.

Aylin ve Bertun gülüyorlardı. Murat teşekkür ediyordu. Cem de onları takip ediyordu. Bende arkalarından ilerliyordum. Herhangi bir olumsuz durum olursa müdahale edebilirim. Yaklaşık 6 saat sonra son kata ulaştık. Aylin ve Bertun normal görünüyorlardı. Cem ile Murat yorgun duruyorlardı. Son katta 40 tane seviye 51 aslan adam vardı.

Loading...
0%