Yeni Üyelik
52.
Bölüm

52. Bölüm

@wassel

Yavuz, yüksek seviyeli bir zindana beni de alır mısın?

Tabi ki Ayla Hanım.

Bu zamana kadar hiç yüksek seviye bir zindana girmedim. En son girdiğim seviye 75 bir zindandı.

Seviye kaç zindanda olmak istersiniz?

Benim seviyem 90. Sence seviye kaçı yapabiliriz?

En son ben seviye 90-95 zindana girmiştim. Seviye 100 olan bir zindana girelim mi Ayla Hanım?

Ciddi misin? Yapabilir miyiz?

Kesinlikle.

Tamam. Bana haber edersin olur mu?

Şimdi bir işiniz yoksa dükkândan alıp geleyim.

Çok heyecanlandım. Aynı gençliğimdeki gibi. Olur. Albert’i çağırayım ki yerime o baksın.

Gerek yok. Ben kütüphaneye uğrayacağım. Albert’i alır gelirim.

Bu parşömeni ben alacağım. Sen ödüllerinden alma tamam mı?

Benim için harika olur.

Ayla Hanım’ın odasından çıktım. Kütüphaneye doğru ilerledim. Albert her zamanki gibi kitaplıkları düzenliyordu. Beni görünce çok sevindi.

Erken gelmişsin.

Evet. Battal ailesinde işimi bitirdim.

Aferin sana. Her geçen gün daha da gelişiyorsun. Bugün ne yapacaksın?

Dükkândan parşömen alacağım. Ayla Hanım ile zindana gireceğim.

Kiminle gireceksin?

Ayla Hanım ile. Hiç yüksek seviye zindana girmemiş. Benden rica etti.

Ayla Hanım en son seviye 75 zindana girmişti. Yaklaşık 5 yıl önce. Bir daha girmem diyordu. Demek seninle tanışana kadarmış.

Ayla Hanım’ın yerine bakman için seni çağırdı.

Şimdi mi gireceksiniz?

Evet. Bana verdiği 2 parşömen ödülünü alacağım. Kendisi de seviye 100 parşömen istedi. Bunları almak için bana eşlik eder misin? Hüseyin abi inanmaz bana.

Tamam. Hadi gidelim.

Kütüphaneden dükkâna geçtik. Dükkânda müşteri vardı. Hüseyin abi onunla ilgileniyordu. Bende dükkândaki eşyalara bakıyordum. Müşteri gittikten sonra Hüseyin abi bize döndü.

Hoş geldiniz. Albert Bey nasıl yardımcı olabilirim?

Ayla Hanım seviye 100 parşömen istiyor. Yavuz’a da ödül olarak iki parşömen verdi.

Anladım. Yavuz senin parşömenler seviye kaç olsun?

Seviye 100’den sonra kaç var?

Elimde seviye 105’e kadar var.

Bana ödül olarak iki tane seviye 105 parşömen verir misin?

Tamam. Depodan alıp geliyorum.

Yavuz, seviye 105 çok değil mi?

Değil. Ayla Hanım ile seviye 100 zindanından çıkınca seviye 105’e hep beraber girelim. Murat, Ayla Hanım, sen ve ben. Olmaz mı?

Bu çok güzel olur ama hep beraber girersek deneyimi az alırsın. Senin için sorun olmaz mı?

Benim için önemli olan yanımda duran insanlarında benimle birlikte gelişmesi. Yoksa ben tek başıma başarılı olamam. Güveneceğim yoldaşlarımın olması daha iyi. Az olsun öz olsun.

Çok güzel düşünmüşsün. İyi maddem bende çok görmek istiyordum yüksek seviye zindanları. Harika olacak. Çok heyecanlandım şimdiden.

Ayla Hanım da çok heyecanlı. Gençlik yılları aklına geldi.

O sırada Hüseyin abi içeri girdi.

Seviye 100 parşömen ve iki tane seviye 105 parşömen burada. Dikkatli kullanın. Bunlardan bir tanesini temizleyemezseniz şehrimiz için büyük bir felaket olur.

Bunun farkındayız Hüseyin abi. Sen rahat ol. Bunları kullanacak kişi bu seviyelerden yüksek birisi.

Öylemi adı ne?

Gizli bilgi. Söyleyemem.

Peki madem. Size kolay gelsin.

Dükkândan çıktık. Kütüphane’nin kapısını kilitleyip Ayla Hanım’ın odasına çıktık. Ayla Hanım bizi heyecan ile bekliyordu.

Albert, Yavuz ile zindana gireceğim. Buraları sana bırakacağım. Senin için uygun olur mu?

Olur tabi. Siz eğlenmenize bakın.

Teşekkürler.

Ayla Hanım’ın çalışma odasına girdik. Odanın en dip köşesinde sütun bulunuyordu.

Ayla Hanım, zindana girmeden önce size bahsetmek istediğim bir konu var.

Nedir?

Zindanda gördükleriniz ikimizin arasında bir sır olarak kalmasını istiyorum. Eğer bütün gücümü kullanmazsam sorun yaşarım. O yüzden size güveniyorum. Göreceğiniz şeyler biraz farklı olacak.

Anladım Yavuz. Aramızda sır olarak kalacak.

Sütunun önüne geçtim. Kelimeleri söyledim. Ayla Hanım ile birlikte zindana girmiştik. Bende ilk kez seviye 100 bir zindana giriyordum. Acaba nasıl yaratıklar bizi bekliyor derken zindana ışınlandık. Gözümde beliren haritaya göre bir kalenin hapishanesinde bulunuyorduk. Ayla Hanım etrafa göz atıyordu. Bulunduğumuz yerin girişi açıktı. Ne kadar demir bölmeler içerisinde olsak da hücrelerin hepsinin kapısı açıktı. Yaklaşık sekiz hücre bulunuyordu. Geniş bir alanda olmadığımız için ne Ateş’i ne de kraliçe karıncayı oluşturamıyordum. Alfa’yı çağırdım. Etrafı araştırmasını istedim. Ayla Hanım’a da yanımdan ayrılmamasını söyledim. 10 dakika sonra Alfa yanımda belirdi.

Kralım, burası bir Ork Kalesi. Kale hapishanenin bulunduğu bodrum dâhil 6 katlı. Burada bulunan bütün Orkların seviyesi 100.Yukarı çakacağımız yol üzerinde 30 tane dövüşçü Ork var. Zemin katta 50 tane dövüşçü Ork ve 20 tane mızrak kullanan Ork var. 1. Katta çıktığımızda karşımıza 50 dövüşçü Ork, 30 mızraklı Ork ve 20 okçu Ork olacak. Okçu Orklar daha hızlı hareket edebiliyorlar. 2. Katta 100 dövüşçü Ork, 50 mızraklı Ork, 50 okçu Ork ve 20 büyücü Ork var. 3.katta 100 dövüşçü Ork, 100 mızraklı Ork, 100 okçu Ork ve 50 büyücü Ork var. Son kat biraz zor olacak. Çünkü liderleri bir Yüce Ork ve yanında 200 dövüşçü Ork, 200 mızraklı Ork, 300 okçu Ork ve 200 büyücü Ork var. Biz katları çıkarken hepsi seviye atlayacaklar.

Alfa’nın dediklerini bir tek ben anladığım için Ayla Hanım bana öylece bakıyordu. Durumu ona anlattığımda biraz endişeliydi.

Yavuz, çok zor bir zindan. Diğer Orkları geçtim Yüce Ork çok güçlü bir yaratık. Nasıl öldüreceğiz onu?

Son kata gelelim sonrasına bakarız. Ayla Hanım, yanınıza bırakacağım gölgemden ayrılmayın. Onu takip edin ve zorda kalmadıkça savaşa karışmayın.

Anladım.

Gabriel’i oluşturdum. Geniş alana çıkınca kraliçe karıncayı oluşturmasını ve ölen her cesedi özümsemesini istedim. Ayla Hanım’ı korumasını ve hiçbir şekilde ona zarar gelmemesini sağlamasını istedim. Gerekli olursa sakladığı cesetleri oluşturabileceğini söyledim. Ayla Hanım’a bizi geriden takip etmelerini söyledim. Ben ve gölgelerim ilerlemeye başladık. Ara koridorlarda beşer dövüşçü Ork vardı. Koridorları temizleyerek ilerledik. Bordum katta bulunan 30 dövüşçü Orku öldürmüştük. Zemin kata çıktığımızda geniş bir alana girdik. Önümüzde düzene girmiş bir Ork birliği vardı. Önde mızraklı Orklar ve arkalarında dövüşçü Orklar bulunmaktaydı. Bizim onlara saldırmamızı bekliyorlardı. Hazır geniş alana çıkmışken Ateş’i oluşturdum. Onunda yılanlarını oluşturmasını istedim. Gabriel de kraliçe karıncayı oluşturmuştu. Bundan sonra zaman bizimde lehimize işleyecekti. Yaklaşık 1 saat sonra bütün Orkları öldürmüştük. Birinci kata ilerledik. Zemin kattaki gibi yine düzen kurmuş Ork ordusu karşımızdaydı. Zemin kata göre daha çok sıkıntı yaşamıştık. Okçu Orklar işin hakkını veriyorlardı. Yaklaşık 2 saat sonra birinci katı temizlemiştik. İkini kata çıkmadan önce Gabriel’in cesetleri özümsemesini bekledim. Gabriel işini bitirince ikinci kata devam ettik. Her kat bir öncekinden daha zorlu geçiyordu. Bu seferde büyücü Orklar savaşa katılmıştı. 3 saat kadar sonra bu katıda temizledik. Gabriel’i bekledikten sonra üçüncü kata çıktık. Önümüzde yine düzenli bir Ork ordusu vardı. Burayı 4 saatte zor bitirdik. Toplamda 11 saat geçmişti. Son katta bulunan bütün Orklar seviye 111 olmuştu. Sayıca fazla oldukları için işimiz çok zor olacaktı. Öncelikli olarak Yüce Ork hariç bütün Orkları öldürecektik. Sonrasında Yüce Orku yürüyemez durumda bırakıp seviye atlamasına izin verecektim. Seviyesi öldürebileceğim son seviye olana kadar bekleyecektim. Planı bu şekilde yaptım. Ayla Hanım etrafına bakınıyordu. Bir an göz göze geldik. Ona her şey yolunda şeklinde el işareti yaptım. Karınca ordusu sayısı 6600 kadar olmuştu. Yılanlarımın seviyesi 200 olmuştu. Hep birlikte savaşa başladık. 6 saat sonra Yüce Ork dışında başka bir Ork kalmamıştı. Yüce Orku öldürünce Gabriel’in saklamasını isteyecektim. Gelecekte bana çok yardımı olacağını düşünüyorum. Yüce Orkun seviyesi 130 oluncaya kadar Gabriel’in cesetleri özümsemesi bitmişti. Zaten daha fazla beklemeden onu öldürdüm. Gabriel ’den onu saklamasını istedim. Artık seviye 130 Yüce Ork ’um vardı. Zindan temizlendi sesi ile Ayla Hanım’ın çalışma odasına ışınlandık. Ayla Hanım ve ben bayılmıştık. Gabriel önce beni iyileştirdi. Sonrasında Ayla Hanım’ı iyileştirdi. İkimizin de iyileşmesi 3 saat sürdü. Çalışma odasından çıkıp müdürün odasına geçtik. Albert bizi bekliyordu.

8 saatte iyi bitirdiniz. Nasıldı?

Normalde 5 saatte bitirdik. İyileştirme 3 saat sürdü. Bakalım Ayla Hanım nasıl buldu seviye 100 zindanı?

Çok baskı altında hissetim. Özellikle son katta Yüce Orku gördüğümde bayağı bir endişelendim. Ama Yavuz şahaneydi. Teşekkürler Yavuz, sayende seviyem 98 oldu.

Albert çok şaşırdı. Bir bana baktı birde Ayla Hanım’a baktı.

Nasıl o kadar birden seviye atladın?

Yavuz son katta Yüce Orku seviye 130 olunca öldürdü.

Ne! Seviye 130 mu?

Evet. Çok iyi değil mi?

Harika bir şey olmuş. Keşke bende gelseydim. Seviye 130 Yüce Ork görmüş olurdum.

İstersen gösterebilirim Albert, ne dersin?

Nasıl olacak?

O sırada Gabriel’i yanıma çağırdım. Ona Yüce Orku oluşturmasını söyledim. Yüce Orku karşısında görünce Albert çok sevindi.

Harika bir şeymiş. Bunu yaptığını unutmuşum. Bu Yüce Ork ile seni kimse yenemez Yavuz.

Bundan daha güçlü rakiplerim olabilir. Her zaman hazırlıklı olmalıyım.

Anladım. Bu senin en yüksek seviyeli savaşçın mı oldu?

Hayır. En yüksek seviyeli savaşçım ikinizin de görmüş olduğu Ateş. Hani şu kocaman yılan var ya.

O mu? Zaten çok iri bir yılan. Şimdi seviye 105’e girecek miyiz?

Eğer Ayla Hanım da olur derse yemek yedikten sonra girelim.

Benim için iyi olur.

Ayla Hanım ile Albert öğretmen yemekhanesine gittiler. Bende yemekhaneye geçtim. Akşam olmak üzereydi. Her zaman yediğim masada Murat, Aylin ve Bertun oturuyordu. Beni görünce çok sevindiler. Bertun yine başladı sorularına.

Merhaba

Sonunda geldin Yavuz, Cem ölmüş. Yeni haberimiz oldu. Babası nasıldı?

Çok üzgündü. Neyse ki yapanları bulduk. Geri kalan işi Cem’in babası yapacak.

Buldunuz mu? Çok iyi. Kimmiş?

Burgaz Ailesi yapmış. Şimdilik aramızda kalsın. Fazla bilen insan yok.

Tamam.

Sizler ne yaptınız?

Onlar da yaptıklarını anlattılar. Hem sohbet ediyorduk hem de yemeklerimizi yiyorduk. Yemek işini bitirdikten sonra onlardan ayrıldım. Murat direk yurda odaya gitmişti. Büyük ihtimal ile seviyesini iyice kontrol etmeye çalışıyordu. Bertun ile Aylin çalışma sahasına gittiler. Onlarda çok azimliydi. Müdürün odasına gittim. Kapıyı çaldım. Çağıran olmayınca içeri boş diye girdim. Odada masanın önündeki koltuklardan birine oturdum. Albert ile Ayla Hanım’ın gelmesini bekliyordum. 10 dakika sonra ikisi de geldi. Ayla Hanım hemen lafa girdi.

Çok bekletmedik değil mi?

Bende yeni geldim.

Albert ile zindan hakkında konuşmaya dalmışız. Ondan biraz geciktik. Şimdi ne yapıyoruz?

Seviye 105 zindana girelim. Bu sefer Albert’in de seviyesi iyi bir şekilde artmış olur.

Çalışma odasına geçtik parşömeni sütunun üzerine koyup kelimeleri söyleyince, direk zindana ışınlandık. Önümüzde büyük bir kule vardı. Kulenin üzerinde ejderha desenleri işliydi. Kule çok yüksekti. Bulutları delip geçen bir mızrak gibi duruyordu. Kulenin kapısı o kadar büyüktü ki, Ateş rahat bir şekilde girebilirdi. Kapının üzerinde iki ejderha vardı. Biri kırmızı diğeri beyazdı. Kırmızı ejderha ateş püskürüyor gibiydi. Beyaz olan ise buzlaştıran bir buhar püskürtüyordu. Bunlar kapı kollarına denk geliyordu. Kapı kolunun birisi kırmızı diğeri donmuş buz rengindeydi. Kapıyı açmadan içerde ne olduğunu bilemeyecektik. Kapı bu kadar büyük ve kulede çok büyük olduğundan, içeride bizi bekleyen canavar ne kadar büyük olabilir diye düşünmeden edemedim. Alan geniş olduğu için Ateş’i oluşturdum. Ateş de yılanlarını oluşturdu. Gabriel ‘den kraliçe karıncayı oluşturmasını istedim. Kraliçe karınca da hazır olunca kapıyı açtım. Kapı iki yana açıldı. İçerisi karanlıktan görünmüyordu. Gölgelerim içeri girip araştırmaya başladılar. Bende içeriyi gözlemliyordum. Alan geniş ve büyüktü. Sütunlar ejderha işlemeliydi. Sütunun aşağısı ejderhanın kuyruğundan başlayıp sonunda başı bulunmaktaydı. İçeride kaç tane sütun var sayamadım. Ama hepsi birbirinden güzeldi. 10 dakika sonra Alfa geldi.

Loading...
0%