Yeni Üyelik
53.
Bölüm

53. Bölüm

@wassel

Kralım, Kule 3 kattan oluşuyor. Kulenin bu kadar yüksek olmasının nedeni ejderhaların içeride olmasından. Hepsi Ateş’ten daha büyük. Katlar arasında kapı yok. Kapı olmadığı için her saat ejderhalar seviye atlayacaklar. Bu bizim için bir dezavantaj olacak. Bütün ejderhaların seviyesi 105. İlk katta 10 tane ejderha var ve bunlar ateş ejderhası. İkinci katta 10 tane ateş ejderhası ve 10 tane buz ejderhası var. Son katta bir sütun üzerinde yarısı ateş kırmızısı diğer yarısı buz mavisi olan bir bileklik var. Lider olan bir ejderha var. İki başı var. Sanki vücudu ikiye ayrılmış gibi. Yarısı buz mavisi yarısı alev kırmızısı. Buz mavisi olan tarafı soğuk hava buharı ile buzlaştırırken, alev kırmızısı tarafı ateş püskürtüyor. Sanki iki ejderha birleşmiş gibi. Ateş kırmızısı ve buz mavisi desenlerinde derisi var. Görünce çok beğeneceğinizi düşünüyorum. Lider ejderhanın yanında 20 tane ateş ejderhası ve 20 tane buz ejderhası var.

Anladım. Lider ejderhayı çok merak ettim. Neyse önce bu katı temizleyelim.

İlk katta ilerlemeye başladık. İçerisi karanlık olsa da ben her şeyi görebiliyordum. Albert ile Ayla Hanım arkamızdan yavaşça geliyorlardı. Önümüzde bir anda alev topları oluşmaya başladı. Artık ejderhalar ile savaşımız başlamıştı. 10 tane ejderhayı 4 saatte zor öldürmüştük. Bu düşündüğümden daha zor bir zindan olacaktı. Gabriel cesetleri özümsedikten sonra diğer kata çıktık. Ateş ejderhalarına alışmıştık ama burada buz ejderhaları da vardı. En ufak bir hatamızda donar kalırdık. Sonrasında alev topları ile kül olurduk. 7 saat sonra bu katı temizleyebilmiştik. Gabriel işini bitirince son kata çıktık. Karşımızda seviyesi 116 olan 41 tane ejderha vardı. Liderleri diğer ejderhalardan daha büyüktü. Son kata girdiğimizde buz ateş karışımı ejderha karşımıza geçti ve konuşmaya başladı.

Bu kata çıkabilen pek insan olmamıştı. Buraya çıkabilen insanlar ile savaşmadan önce bir tanışmak isterim. Benim adım Lenita. Ben kimler ile konuşuyorum?

O sırada öne doğru ilerledim.

Adım Yavuz. Yanımda Albert ve Ayla Hanım var.

Nereden geliyorsunuz?

Astan krallığından geliyoruz.

Güzel. Sizinle tanıştığıma sevindim. Şurada sütun üzerinde duran bilekliği görüyorsunuz değil mi?

Evet görüyoruz.

Bizi yenerseniz, yenen kişi bu bilekliği kullanma izni almış olacak.

Bu bilekliğin özelliği nedir?

Benim yuvam. Bilekliği takan kişi benim efendim olacak. Beni istediği zaman çağırabilecek. Ben bileklik olduğu sürece savaşlarda ölsem bile bu bilekliğe geri döneceğim. Yani kazanan için iyi bir mükâfat olacak.

Peki, seviyen zindana girdiğimizdeki 105 mi olacak yoksa ölürken hangi seviyedeysen o mu olacak.

Öldüğümde seviyem kaç ise o seviyede olacağım.

Bu harika. Senin bu muhteşem halini gördükten sonra seni kazanmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. Sonrasında bana kızma olur mu?

Seni öldüreceğim için sende bana şikâyette bulunma.

Anlaştık.

Büyük bir savaşa girecektik. Elimde Ateş’in oluşturduğu 100 tane seviye 150 yılan, kraliçe karıncanın oluşturduğu 96 seviyede 6600 tane karınca, Albert, Ayla Hanım, ben ve gölgelerim vardı. Büyük ihtimal ile kazanacaktık. Lenita, bir tane buz ejderhası ve bir tane ateş ejderhası dışında hepsini öldürmelerini söyledim. 15 saatin sonunda Lenita ile iki ejderha hayattaydı. Ama savaşamayacak kadar kötü durumdalardı. Gabriel’e ejderhalar ölünce iki ejderhayı ceset olarak saklamasını istedim. Lenita zaten benim olacaktı. Şu an seviyeleri 131 idi. Seviyeleri 135 olunca iki ejderhayı öldürdük. Gabriel cesetleri aldı. Şimdi sadece Lenita kalmıştı. Onunda seviyesi 140 olunca öldürmek zorunda kaldım. Yoksa bizim sonumuz gelecekti. Sütunun üzerindeki bilekliği elime aldım. Kafamın rahat geçebileceği kadar büyük olan bileklik elime alınca benim bileğime göre küçüldü. Bilekliği bileğime geçirdim. Zindan temizlendi sesi ile çalışma odasına ışınlandık. Zindanda toplam 26 saat kalmıştık. Yani burada dört buçuk saat kadar bir zaman geçmişti. Hepimiz çalışma odasına geldikten saniyeler sonra bayılmıştık. Gabriel önce beni iyileştirdi. Gabriel ile birlikte Ayla Hanım’ı iyileştirdik. En sonda Albert’i iyileştirdik. Hepimizin seviyesi oldukça iyi artmıştı. Ayla Hanım çok mutluydu.

Yavuz, sayende seviyem 105 oldu. Bunu hayal bile etmemiştim. Çok teşekkür ederim.

Benim için de harika oldu. Albert sende durumlar nasıl?

Muhteşem. Seviyemin 98 olacağını düşünmemiştim. Zindanları ne kadar etkili kullandığına bir kez daha şahit oldum. Çok teşekkür ederim.

Sayenizde bende seviye atladım. Bende teşekkür ederim. Yoksa bu kadar iyi parşömenleri elde edemezdim.

Elindeki son parşömen ile ne yapmayı düşünüyorsun?

Eğer izniniz olursa haftaya okul turnuvası var. Murat, Aylin ve Bertun ile girmek istiyorum. Onlarında seviyelerini de yükseltmek istiyorum.

Ben öyle dedikten sonra Ayla Hanım ile Albert birbirlerine bakıp gülüştüler. Ayla Hanım bana sarıldı.

Aferin Yavuz. Ne güzel düşüncelerin var senin. Arkadaşlarını da unutmuyorsun.

Yanımda bulunan insanlarında güçlü olmasını istiyorum. Sonuçta ben tek başıma başarılı olamam. Birlikte daha güçlü ve başarılı oluruz.

Evet, birlikten güç doğar.

Yurda odama gidiyorum. Benden istediğiniz bir şey var mı?

İyi dinlenmeler.

Ayla Hanım’ın odasından çıktım. Yurda odama gittim. Gece yarısını geçtiğinden Murat yatağında uyuyordu. Bende yatağıma girip yattım. Sabah kalktığımda Murat yatağında kılıcına aura ekleme çalışmalarına devam ediyordu. Benim kalktığımı görünce gülümsedi.

Günaydın Yavuz. Seni sabah yatakta görmek ne güzel.

Bende seni gördüğüme sevindim Murat. Çalışmalar nasıl gidiyor? Seviyene alışabildin mi?

Evet. Artık çok iyi kontrol edebiliyorum.

Harika bir şey bu. Senin adına çok sevindim.

Sağ olasın. Sen nasılsın?

Bende idare ederim. Bugün bitirmeme az kalan suikast sanatları kitabını bitirmeyi planlıyorum. Büyük ihtimal ile öğlene bitiririm. Öğleden sonra bir işin var mı?

Hım… Dersten sonra alıştırma yapmayı düşünüyorum. Benden istediğin bir şey mi var?

Aslında elimde harika bir parşömen var. Aylin ve Bertun’u da alıp zindan mı yapsak. Ne dersin?

Harika olur. Hem Bertun ile Aylin’de buna çok sevinir. Ellerinde ki bütün işleri bırakıp gelirler.

Öğlen yemekte onlara da sorarız. Aksi bir durum olmaz ise öğleden sonra seni harika bir zindana sokacağım.

Seviyesi kaç?

Söylemem, sürpriz olacak hepinize.

İyi madem. Öğlen görüşürüz. Ben derse gidiyorum.

Murat derse gitti. Bende arkasından kendi sınıfıma gittim. Öğlene kadar her zamanki gibi teori anlatımı sonrasında uygulamasını yaptık. Boş kaldığım zamanda suikast sanatları kitabımı bitirdim. Bertun yine çok yorulmuştu. Öğle olunca yemekhaneye gittik. Daha Bertun’a bir şey söylememiştim. Yemekhaneye kadar sohbet ederek gittik. Murat ile Aylin masada bizi bekliyorlardı. Yemeklerimizi alıp yanlarına gittik. Muhabbetimiz çok güzeldi.

Yemeklerimiz bitiğine göre size bir sürprizim var.

Nedir?

Murat’a sabah söylemiştim. Ama ikinize birlikteyken söylemek istedim.

Hadi bekletme, neymiş?

Elimde harika bir parşömen var. Öğleden sonra zindan yapalım mı?

Ciddi misin? Bu harika bir haber. Öyle değil mi Aylin. Kaç zamandır birlikte zindana girmiyorduk.

Evet, harika olur. Seviyesi kaç?

Sırayla tahmin edin. Murat sence kaç?

90 mı?

Hayır, Aylin?

85 mi?

Hayır, Bertun?

95 mi?

Sende bilemedin.

Hadi çatlatma insanı, kaçmış?

Aman be Bertun, keyfini çıkarayım biraz dedim. Sıkı durun. Seviye 105 parşömenim var.

Hepsi şok olmuştu. Kimse bu kadar yüksek bir parşömen beklemiyordu. Aylin ilk kendine gelenlerdendi.

İyi de çok yüksek değil mi? Girersek çıkamayabiliriz gibi geldi bana.

Sorun yok. Yapamayacağımız bir zindanı size önermezdim değil mi?

Haklısın. Seninle tanıştığımdan beri söylediğin her şeyi yerine getirdin. Sözüne güveniyorum.

Teşekkürler Aylin. Aklınızda başka soru var mı?

Murat ve Bertun’dan ses çıkmadı.

Ben yurda odama gidip bitirdiğim kitabı alacağım. Oradan da kütüphaneye geçip kitabı Albert’e vereceğim. Kütüphanede buluşalım olur mu?

Hepsi birden tamam dedikten sonra ayrıldık. Murat benimle geldi. Ekipmanlarını aldı. Bende kitabımı aldım. Beraber kütüphaneye geçtik. Albert kitapları yerleştiriyordu.

Merhaba Albert, bana verdiğin suikast sanatları kitabını bitirdim.

Aferin Yavuz, benim masanın üzerine bırak. Elimdeki işi bitirince oradan alır yerine koyarım sonra.

Tamam. Bizden başka gelen oldu mu?

Olmadı. Sadece siz varsınız.

Anladım.

Murat ile kütüphanede Aylin ile Bertun’u bekledik. Bu sırada ilginç kitap bulabilir miyim diye sağa sola bakıyordum. 15 dakika sonra geldiler. Biraz heyecanlı görünüyorlardı.

Çok bekletmedik değil mi?

15 dakika çok değilse çok beklememişizdir.

Kusura bakmayın son anda odamda unuttuğum eşyam geldi aklıma. Onu almak için geri gidip geldim.

Haydi, Albert’in çalışma odasına gidelim.

Çalışma odasına girdik. Parşömeni sütuna koymadan önce onlarla konuşmam gerekiyordu.

Zindanda sizden yapmanızı istediğim şeyler var.

Nedir?

Öncelikle geride kalacaksınız hiçbir şekilde saldırı girişimlerinde bulunmayacaksınız. Sadece size saldırı gelirse kendinizi savunup geri çekileceksiniz. Aman bana saldırdı, dur bende saldırayım gibi şeyler yapmak yok. Sadece ortamı gözleyin. Başka bir şey yapmak yok.

Neden bu kadar katısın, bizde biraz saldırsak olmaz mı?

Açık konuşacağım. Ölmek istiyorsanız saldırabilirsiniz. Zindandaki canavarların hepsinin seviyesi 105’den başlıyor. Zaman geçtikçe seviyeleri 130’lara kadar ulaşacak. En ufak bir hatamızda affetmezler. Eğer söylediklerimin dışına çakacaksanız. Bu zindana girmeyin. Ben sizin için daha düşük seviyeli bir zindan ayarlarım.

İyi de seviyeleri 130’lara kadar çıkacak diyorsun, nasıl öldüreceksin onları?

Orası bende. Öldüremeyecek olsam sizi getirmezdim. Şimdi bana söz verinde zindana girelim.

Hepsi söz verdikten sonra zindana girmek için parşömeni sütunun üzerin koydum. Kelimeleri söyler söylemez zindana ışınlandık. Muhteşem bir kalenin önünde gözlerimizi açtık. Kalenin duvarlarında siper amaçlı kazıkların olması daha bir dehşet verici görünmesine neden oluyordu. Bu sefer rakibimiz kim olacaktı. Kalenin girişinde kazıklara geçirilmiş insan bedenleri vardı. Akbabalar leşleri yemek için birbirleri ile yarışıyorlardı. Kapının üst kısmında ipe geçirilip gerdirilmiş kafatasları bulunmaktaydı. Kapısı açık duruyordu. Sanki bizi içeri davet ediyordu. Leş kokusu bizi çok bunaltmıştı. Bir an önce içeri girmek istiyordum. Gölgelerimi kalenin içine gönderdim. 10 dakika sonra Alfa yanımda belirdi ve anlatmaya başladı.

Kralım, burası bir Ork kalesi. Hepsinin seviyesi 105. Kalenin girişinde 100 tane Ork var. Hepsi silahlı. Kalenin duvarlarında sağ ve sol olmak üzere 40 tane okçu Ork bulunmakta. Bu Orkların arkasında yer altına inen bir tünel var. Tünelin sonu geniş bir alana çıkıyor. Burada da 100 tane çeşitli silahlar ile donanmış Ork ve 5 Tane Yüce Ork var. Bunların arkasında yine bir tünel var ve tünelin sonunda 30 tane Yüce Ork beklemekte. Arada bir kapı olmadığı için hepsinin seviyesi aynı anda artacak. Sayılarının girişte fazla olmasının amacı bu olsa gerek diye düşünüyorum. Sona kalan Yüce Orkların seviyelerinin artması için.

Anladım Alfa.

Bu zamana kadar konuşmadığım Lenita aklıma geldi. Bileklik içinden düşüncelerim ile onunla konuşmaya başladım.

Lenita, sen bileklik içinde kalsan da seviye atlayabiliyor musun?

Evet Kralım.

Şimdilik seni kimseye göstermek istemiyorum. Benim en önemli kozum sen olacaksın.

Teşekkür ederim Kralım.

Seninle daha önce konuşmam gerekiyordu ama işlerime fazla daldığımdan unuttum. Peki, özelliklerini anlatabilir misin?

Kralım, yıkıcı bir gücüm var. Buz ve alev oluşturabiliyorum. Karşımdaki düşmanı bir anda dondurup yok edebilirim.

Muhteşemsin Lenita.

Teşekkür ederim kralım.

Loading...
0%