Yeni Üyelik
55.
Bölüm

55. Bölüm

@wassel

Köydeki halkın durumu nasıl?

Köydeki insanları bölmüşler. Bir ahırın içinde kadın ve çocukları esir almışlar. Başlarında iki kişi bırakmışlar. Bu esirleri tehdit amaçlı kullanarak köyün erkeklerine işlerini yaptırıyorlar. Gündüzleri çalıştırıyorlar akşamları geri ahırda esir tutuyorlar. Birkaç direnme olmuş ama sonu kötü bitmiş. Gözlerini korkutmak için üç erkek, bir kadın ve bir çocuğu köy halkının gözleri önünde öldürmüşler. Birkaç kadına da akşamları düzenli olarak tecavüz ediyorlar. Hepsi korku içinde. Köye pek uğrayanda olmadığı için bu olaylardan kimsenin haberi yok.

Anladım.

Albert ile Murat bana bakıyordu.

Arabayı hazırlayalım. Aradığımız kişiler Loga köyündeymiş.

Tamam. Hadi gidelim.

Albert arabayı getirdi. Bizde köy halkı için biraz erzak koyduk arabaya. Oraya gittiğimizde hallerinin pekiyi olacağını düşünmüyorum. Hazırlıklı gitmekte fayda var. Yolda giderken Albert ve Murat’a köydeki durumu anlattım. Murat çok sinirlenmişti. Gözleri insanı kesecek gibi bakıyordu. Kılıcının kabzasını sıkmaktan başak şimdilik bir şey yapamıyordu. Albert duyduklarına çok üzülmüştü. Özellikle öldürülenlerin içinde çocuk olduğunu öğrendiğinde. Gözleri dolmuştu.

Bir çocuğu nasıl öldürebilirler. Aklım almıyor. Çocuk bu ya, ne yapabilir ki?

Gidince hepsinin hesabını sorarız.

Gittiğimizde kimseyi canlı bırakmak istemiyorum. Yavuz kimse canlı kalmamalı.

Olayın onu çok etkilediğini görebiliyordum. Onaylar biçimde başımı salladım. Aklımda sadece köy halkını kurtarmak, çeteyi yok etmek ve kırbaçlı kadını bulmak vardı. Acaba bu kadında mı zorla tutuluyordu? Yoksa neden Hüseyin abiyi öldürmesini engellesin ki? Yola devam ettik. Yarım saat sonra köye gelmiştik. Köyün girişinde dört adam vardı. Bizi durdurdular. Onlar konuşmaya başlamadan Murat dördünü de kesip atmıştı. Sesleri bile çıkmamıştı.

Dört kişi eksildi. Geriye 26 kişi kaldı.

Önce gidip esir tutulan insanları güvenli bir yere alalım. Sonra diğerlerini öldürürüz.

Haklısın. Sinirime yenik düştüm.

Sen yapmasaydın Albert yapacaktı zaten. Bunu bekliyordum. Sessiz olması bizim için avantaj oldu.

Köy halkının esir tutulduğu ahırı bulduk. Ahırın girişi kilitliydi. Kapının girişinde iki kişi nöbet tutuyordu. Gecenin bir yarısı olduğu için biraz uyuklamalı halleri vardı. Yaktıkları ateş sönmek üzereydi. Hızlıca yanlarına gidip ikisini de öldürdüm. Ne olduğunu anlayamadılar bile. Kapının anahtarını üzerlerinde buldum. Kapıyı açtım. İçerdeki insanlar korkarak geride bekliyorlardı.

Merhaba, sizi kurtarmak için geldik. Sessizce buradan sizi çıkartacağız. Beni duyuyor musunuz?

Siz kimsiniz? Yine bizi öldürmek için bir kaçma olayı yapmayı mı planlıyorsunuz?

Korkmanıza gerek yok. Adım Yavuz. Ben kiminle konuşuyorum?

Ben köyün Muhtarı Ali. Gerçekten bizi kurtarmak için mi geldiniz?

Evet. Şimdi herkes sessizce bizi takip edebilir mi?

Ben herkesi düzene sokarım.

Tamam. Sizi güvenli bir yere alalım sonra buradaki haydutlar için geleceğiz.

Muhtar Ali halkını toparladı. Bizimle beraber ormana doğru geldiler. Ormanda saklanabilecek bir yer bulunca hepsini oraya götürdük.

Aranızda eksik olan var mı?

Üç kadını eğlenmek için yanlarına aldılar. Tek eksik onlar.

Anladım. Onları da sağ salim getireceğiz. Murat sen onlar ile kalır mısın?

Bana biraz üzgün bir şekilde baktı. Aklından geçenleri biliyordum ama birimizin burada bu insanları koruması lazım.

Tamam. Bana güvenebilirsin.

Teşekkür ederim. Senin de gelmek istediğini biliyorum.

Sorun değil. Birimiz kalmak zorunda.

Murat köy halkı ile kaldı. Albert ile birlikte köye geri döndük. Köylülerin evlerini ele geçirmişler. Muhtarın evini liderleri almış. Eksik kadınlardan biri buradaydı. Liderin yardımcısı olan iki adam yan eve yerleşmiş. Diğer iki kadında buradaydı. Grubun geri kalanı başka evlere yerleşmişler. Böyle ayrı bir şekilde olmaları işimize gelmişti. Ev ev girip öldürüp çıkacaktık. Bize yakın olan evde 4 kişi vardı. Üçü uyuyordu diğeri nöbet tutuyordu ama o da uyumuştu. İçeri girip dördünü de öldürdük. Sonra diğer eve ilerledik. Burada da 5 kişi vardı. Hepsi uyuyordu. İçeri girdik ve beşini de öldürdük. Sesleri dahi çıkmamıştı. Başka bir eve geçtik. Bu evde 4 kişi kalıyordu. Onları da öldürdük. Sonraki evde bir kişi yalnız kalıyordu. Bu Hüseyin’in ölmesine izin vermeyen kadındı.

Albert, evin içinde ki kadın Hüseyin’in ölmesine izin vermeyen kişi. Onu bağlasak, onunla konuştuktan sonra karar versek olur mu?

Aslında onu da öldürmek istiyorum ama aklında bir kuşku var gibi. Olur, senin dediğin gibi yapalım.

Evin içine girdim. Kadını uykusunda iyice bağladım. Gözlerini açtığında ağzı kapalıydı. Elleri ve ayakları bağlıydı. Korkulu gözlerle bana bakıyordu.

Sen burada şimdilik bekle. Şu dışardaki adamlar ile işimizi bitirdikten sonra geri geleceğim.

Onu orada bıraktım. Ben onunla ilgilenirken Albert diğer eve girmişti. İçerdeki 3 kişiyi öldürmüştü. Sona kalan üç ev vardı. Bunların içinde köyün kadınları esir olarak tutuluyordu. Evin birine girdim. Bağladığı kadını omuzuma alıp çıktım. Kadının zaten hiç hali kalmamıştı. Sessizce başına gelene razı olmuştu. Onu alıp diğer bağladığım kadının yanına götürdüm. Karşıma oturttum. Ağzındaki bandı çıkardım. Ellerini ve ayaklarını çözdüm. Bana korkulu gözlerle bakıyordu.

Merhaba, adım Yavuz, sizi kurtarmak için geldik.

Benim ağzımdan kelimeler çıktıktan sonra kadın gözleri yaşlı bir şekilde bana sarıldı.

Gerçekte mi, bizi kurtarmak için mi geldiniz.

Evet. Haydutların çoğu öldü. Diğer arkadaşlarını da kurtarıp geleceğiz. Sen burada bizi bekle.

Derken Albert diğer kadını da getirmişti. Onunda ağzının bandını çıkardık. Ellerinin ve ayaklarının bağını çözdük.

Son bir ev kaldı Yavuz. Oradaki kadını da kurtardıktan sonra bu üç şerefsizi istediğimiz gibi öldürebiliriz.

Albert, sen burada bekle ben alıp geleyim.

Tamam.

Gölgelerim söylediğim gibi bütün cesetleri ahıra getirmişlerdi ve Gabriel de onları ahırda özümsüyordu. Arkamızda delil kalmayacaktı. Liderlerinin bulunduğu eve girdim. Adam sarhoş bir şekilde yatıyordu. Yanındaki kadını omuzuma atıp çıktım. Onu da diğerlerinin yanına getirdim.

Albert sen onunla ilgilenir misin? Ben şu adamları bir güzel bağlayayım sonrada ne yapmamız gerektiğine karar veririz.

Tamamdır.

Evlere tek tek girdim. Üçünü de güzelce bağladım. Hepsi sarhoş olduğundan benim için çok kolay olmuştu. Üçünü köyün ortasında bulunan çeşmenin oraya götürdüm. Sıkı bir şekilde onları bağladım. Çeşmenin yanına diğer haydut kadını da bağladım. Murat’ın yanına gittim. Köy halkı ile beraber köye geri döndük. Genişçe bir çukur açtım ve içerisini odunlar ile doldurdum. Dört hayduttu bu çukurun içine koyduk. Amacım dördünü de bu ateş te yakmaktı. Zaten beni gören herkes niyetimi anlamış ve bana yardım etmişlerdi. Haydutlar uyanmaya başlamışlardı. Kendilerini kurtarmaya çalışıyorlardı ama onları zincirler ile bağladığımdan kullandıkları ateş boşunaydı. Korkulu gözlerle çukurun içinden bize bakıyorlardı.

Muhtar Ali, bana bu üç adamın ve bu kadının yaptıklarını anlatır mısın?

Köyümüze geldiler. Önce bizi dövdüler. Sonra ahırda esir tuttular. Bazılarımız karşı koydu. Karşı koyanları öldürdüler. Üç erkek evladımızı öldürdüler. İçlerinden biri Osman’ın babasıydı. Daha 8 yaşındaydı. Babasının öldürüşünü görünce oda saldırdı. Eline taş alıp attı. O sırada çocuğun annesi Mehtap çocuğunu alıp kaçmaya başladı. Onları da yakalayıp öldürdüler. Sabah olunca kadın ve çocukları ahırda esir tutup, biz erkekleri zorla çalıştırdılar. Akşam olduğunda aramızdaki kadınlardan bazılarını gecelemek için yanlarına aldılar. Yani onlara tecavüz ettiler.

Şu yanlarında ki kadın ne suç işledi?

O kadın bizim gibi sayılırdı. Sürekli bizi korumak istese de yapamıyordu. Çok dayak yedi bizim için. Üzerinde ki kıyafetlere aldanma. Onlardan değil. Zorla giydirilmiş kıyafetler onlar. O kadını diğer grubun erkeklerini tatmin etsin diye yanlarında gezdiriyorlar.

Yani o da sizin gibi esir mi?

Evet.

Onu oradan çıkarttım. Bağlarını çözdüm. Gözleri dolmuştu. Bana sımsıkı sarılıyordu.

Beni öldürmediğin için teşekkür ederim. Bir an öleceğimi hissettim.

Artık geçti.

Diğer üçüne gelince, Murat’a döndüm.

Murat, ateşi yakmak ister misin?

Çok isterim Yavuz.

Çocuklar görmesin diye onları evin birine koyduk. Getirdiğimiz erzaklardan verdik. Çocuklar erzakları görünce çok mutlu olmuşlardı. Geri döndüğümde Murat çoktan ateşi yakmıştı. Üç haydut, ateşin içinde cayır cayır yanıyordu. Adamların çığlıkları kulaklarımızı tırmalasa da umursamıyorduk. Yaptıklarının cezasını çekiyorlardı. Sabah olduğunda çukurdaki cesetler kömür gibi olmuştu.

Gabriel bunları da özümsüye bilir misin?

Evet kralım.

Tamam. Ben ormana götüreceğim diye alıp çıkacağım. Ormanda özümse olur mu?

Olur kralım.

Cesetleri aldım ormana götürdüm. Gabriel orada işini yaptı. Geri döndüğümde köy halkının çok yıpranmış olduğunu gördüm. Bazılarının evleri hasar görmüştü. Bazıları hastaydı. Bazıları halen ağlıyordu.

Muhtar Ali, izin verirseniz burada biraz daha kalıp hastalarınızı iyileştirmek isterim. Evlerinizi onarmanızda size yardım etmek isterim. Ya da yapılacak başka şeyler var ise onları da yapmakta yardım etmek isterim.

Gerçekten yapar mısın?

Tabi ki.

Çok teşekkürler evladım. İyi ki geldiniz ve iyi ki bizi kurtardınız.

Sabah ilk işim evin birini onarmak oldu. Gölgelerim ile bir saatte düzeltmiştim. Albert ile Murat’ta yemek işlerine bakıyordu. Köy halkına yetecek kadar yemekler pişiriyorlardı. Onardığım eve hasta olanları getirdim. Burada teker teker insanları iyileştirdim. Öğlene kadar herkes iyi olmuştu. Öğlen köy halkı ile beraber sofra kurduk. Hep beraber yemek yedik. Herkes çok üzgündü. Yemekten sonra diğer evleri de onarmaya başladık. Köy halkı psikolojik olarak bitik durumdaydı. Olabildiğince onların iyi hissetmelerini sağlamaya çalıştım. Akşama kadar evlerin onarımları bitmişti. Akşam hep beraber, büyük bir ateş yakıp, etrafında toplandık. Durum değerlendirmesi yaptıktan sonra yemek yedik. Boş kalan bir eve geçici olarak yerleştik. Kırbaçlı kadında bizimle beraber evdeydi.

Pek tanışmaya vaktimiz olmamıştı. Adım Yavuz, arkadaşım Murat ve hocamız Albert. Senin adın ne?

Yasemin.

Nasıl bu grubun ellerine düştün?

Ormana ilaç yapımında kullanılacak bitkiler toplamak için gitmiştim. Köye geri döndüğümde bunlar baskın düzenleyip çoğu köylümüzü öldürmüşlerdi. Bu sırada beni yakaladılar. Beni de öldüreceklerdi ama güzel olduğum için köle olarak yanlarına aldılar. Her işlerinde beni kullandılar. İşkence ettiler, tecavüz ettiler, istemediğim her işi bana yaptırdılar. Artık dayanacak halim kalmadığından onlara teslim oldum. Hiç ses etmeden ne isterlerse yaptım. Sen beni kurtarana kadar içimde hiç umut yoktu.

Üzgünüm, bu tip insanlar yüzünden çok acı çeken bilinmedik insanlar var. Bu arada sabah hasta olanları iyileştirdiğimde sen yoktun. Seni de iyileştirmemi ister misin?

Aslında yaralarım çok ağrıyor.

Tamam.

Yasemin’i de iyileştirdim. Sonra ona bir yatak ayarladık. Yorgun olduğundan yattığı gibi uyudu. Sonrasında biz de kendi aramızda sohbet etmeye başladık.

Albert bu köy için ne yapmalıyız?

Ev onarımlarını bitirdik. Erzak sorununu kısmen çözdük. Bahçe ve tarlalarına yarın bir bakalım. Yapabileceğimiz bir şeyler var ise yapalım. Köyün çeşmesi yıkılmıştı. Onu da tamir edelim. Muhtar Ali ile konuşalım eğer izin verirlerse köyün etrafına bir duvar örelim ve köye bir giriş yapalım. Erkeklerin bazılarını eğitelim. Baskınlara karşı hiç olmaz ise uyanık olurlar. Yardım isteyecek vakitleri olur. Tabi bunun içinde gizli çıkış yerleri yapmalıyız.

Olur. Yarın Muhtar Ali ile konuşalım. Tamam derse düşüncelerimizi uygularız.

Bizimde uykumuz gelmişti. Bizde yattık. Sabah olduğunda Muhtar Ali bizi uyandırmıştı.

Günaydın, kahvaltıyı hazırladık. Hep beraber yapalım diye sizi de çağırmaya geldim.

Hemen geliyoruz.

Hepimiz uyanmıştık. Kahvaltıya geçtik. Köy halkı düne göre daha iyiydi. Hazır herkes buradayken Albert akşam konuştuklarımızı sormak istedi.

Muhtar Ali, hazır herkes burada toplanmışken sormak istediğimiz şeyler var.

Loading...
0%