@wassel
|
İyi de uzun yoldan gidersek Basta Kasabasına 1 saat geç varırız. Aslında tuvaletimi yaparken bir şeyler duydum. 3 adam aralarında konuşuyordu. Kısa yola tuzak kurup gelen arabalara baskın yapacaklarmış. Ondan dedim. Neden başta söylemedin? Şey biraz kortum. Eh be çocuğum. Korumalara söylerdik. Baskını yapanları yakalarlardı. Şimdi geri dönsek olan olacak zaten. Neyse yolumuza bakalım. Bir daha böyle şeyler duyarsan bana söyle tamam mı? Korkmana gerek yok. Ben elimden geldiğince seni korurum. Tamam, Hasan amca. Uzun yoldan gitmeye yöneldik. Hasan amca endişeliydi. Acaba bizi tuzağa çekmek için söylemiş olabilirler miydi? Neyse artık çıktık yola. Yaşayıp görecektik. Zaman geçmesine rağmen herhangi bir sıkıntı yoktu yolda. Ağaçlık alana arabayı çekip mola verdik. Bu arada Takım Ustası gölgelerde gezerek yolda herhangi bir durum var mı yok mu kontrol ediyordu. Hasan amcanın haberi yok tabi. Ağacın altına hazırladığımız yemeklerimizi yerken Hasan amca da bana köyün eski halini anlatıyordu. Anlattığı zamanda daha fazla insan yaşıyormuş. Köyümüz Artan kasabasının en büyük köyüymüş. Zamanla nasıl bu duruma geldiğini, baskınların köye çok zarar verdiğini, birçok kişinin hayatını kaybettiğini anlatıyordu. Bir anda; Yavuz gölge klonun nerde? Oluşturmadım Hasan amca. Gölge klonunu oluştur da önümüzdeki yolu bir gözleyip gelsin. Gölge olduğu için ağaçların arasında belli olmaz. Tabi o bunları söylerken düşüncelerimden fark eden Takım Ustam yanımda bitti. Yavaş yavaş önümüzdeki yolu gözlemlemek için hareket etmeye başladı. Bu arada bana yolda herhangi bir şey olmadığını söyledi. Gölge klon uzaklaşınca Hasan amca bana dönerek; Yavuz, çok iyi bir yetenek elde ettin. Bunların sayısı arttıkça etraftaki işleri yapmalarını geçtim köyde nöbet bile tutarlar. Geçmişte yaşadığımız o ani baskınları tekrar yaşamak zorunda kalmayız. Gölge oldukları için karanlıkta gözükmezler bile. Çok haklısın Hasan amca. Çok iyi fikir. Başka ne yapabiliriz? Köye gidince baban ile annene de sorarız onlar eski kahramanlar. Bana hiç kendi hayatlarından anlatmadılar. Neyse kendileri anlatır benim şimdi söylemem doğru olmaz. Bu arada gölge klon geldi. Herhangi bir durum olmadığını anlattı. Ağaç kenarına hazırladıklarımızı toparladık. Yolumuza devam ettik. Akşam olmuştu. Bastan kasabasına gelmiştik. Daha önce konakladığımız otele gittik. Hasan amca aşağıda biraz takılacağını söyledi. Ben odaya doğru ilerledim. Yatağıma uzandım. Takım Ustası ile biraz konuşmak için onu çağırdım. Takım Ustası, Hasan amcayı bir kontrol etsene ne arıyor? Emredersiniz kralım. Aradan yarım saat kadar geçti. Ben sağa sola bakınıyordum sıkıntıdan. Pencerenin önünde durmuş, yol kenarından geçenleri izliyordum. Birden arkamdan ses geldi. Kralım, Hasan amcanız aşağıda Artan kasabasındaki olay ile ilgili haber var mı diye korumalara soruyordu. Aldığı cevaplar pek hoşuna gitmedi. Peki, bir şey bulunmuş mu? Hayır Kralım. Hatta olayın şimdiye kadar yayılmış olması lazımken, Bazı korumalar bilmiyordu. Bazıları da korkudan anlatmak istemiyordu. İyi de korumaları korkutacak ne olabilir ki? Yapanlar büyük ihtimal etraftakileri tehdit ettiler ya da tehdit etmelerine gerek kalmayacak kadar korkutucular. O kadar korkutucu insanlar var mı? Evet kralım. Şu an pek güçlü değilim. İleride bana hatırlat bu olayı kendimiz araştıralım. Emredersiniz kralım. Ben yatıyorum. Burayı sana bırakıyorum. Evet kralım. Sabah olmuştu. Pencereden gelen ışıklar üzerimi aydınlatıyordu. Gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalışıyordum. Hafifçe yatakta doğruldum. Az bir esneme hareketleri yaptım. Baktım Hasan amca halen uyuyor. Neyse bu sefer de ben masayı hazırlayayım dedim. Çok mu hamaratım bilemedim. Masa şahane oldu. Hasan amcayı uyandırdım. O kendine geldikten sonra kahvaltımızı yaptık. Akşam ne yaptığını sordum. Artan Kasabasındaki olayı duyan pek insan bulamadım. Halen olay duyulmamış mı? Öyle görünüyor. Sadece beni şüphelendiren bazı şeyler var. Nedense bazı korumalar bildiği halde hiç olmamış gibi davranıyorlardı. Korkuyorlar mı? Aslında evet, korkuyorlar. Ama onları neyin korkuttuğunu bulamadım. Zaten köye giderken Artan kasabasından geçeceğiz. Bir de orda sorarız. Hem Kasaba başkanı Servet Bey bulacağı konusunda söz vermişti. O’na da uğrar bir sorarız. İyi hatırladın. Ben unutmuştum. Hadi toplan gidelim. Tamam. Eşyalarımızı arabaya taşıdıktan sonra yola koyulduk. Yollar tenha idi. Yolun ilerisinde küçük bir kafile vardı. Onların arkasından devam ediyorduk. Öğleye doğru bir yerde durup mola verdik. Biz hazırlık yaparken, gölge klon etrafı araştırıyordu. Yemeklerimiz yedikten sonra yolumuza devam ettik. Aradan 2 saat kadar geçti. Havada ki karabulutlardan yağmur yağacağını biliyorduk ama bu kadar çok şiddetli olacağını tahmin etmemiştik. Sığına bileceğimiz iyi bir yer bulunca orada mola verdik. Öyle çok derin bir mağara değildi ama bizi alabilecek kadar genişti. Mağaranın içerisinde ateş yaktık. Islanan kıyafetlerimiz kurulamak için ateşin yanına direklerden yaptığımız askıya astık. Yarım saat kadar böyle oturduk. Yağmurda yavaşlamaya başlamıştı. Bunu görünce bizde toparlanmaya başladık. Eşyalarımız arabaya tam koyduk derken Mağaranın girişinde 2 tane alacalı kurt gözüktü. Hasan amca ateştin içinden aldığı sopa ile onları korkutmaya çalıştı. Ben arabanın yanından izliyordum. Kurtlar korkmuyorlardı. Daha da agresifleşmeğe başladırlar. Hasan amca kılıcını çekti. Biri üzerine atlarken karnından yaraladı. Diğeri ona doğru sabit bakıyordu. Ulumaya başladı. Yaralı olan 3-5 dakika içerisinde öldü. Diğer kurt Hasan amca hamle yaptıkça geri çekilip sonrasında saldırmaya çalışıyormuş gibi yapıyordu. Nereden bilelim diğer kurtların gelmesi için zaman kazandığını. Ucu sivri orta uzunlukta sopayı gölge klona verdim. Girişin dışından gelenlere pusu kurup saldırması için iyi bir fırsat olacak diye düşündüm. Hem bunlardan deneyim kazanabiliriz. Alacalı Kurt’un arkasında 6 tane daha kurt göründü. İçlerinde Simsiyah iri olanı liderleri gibi duruyordu. Hasan amca beni korumak için önümde duruyordu. Siyah kurt yavaş yavaş bize yaklaşıyordu. Ben elimde ucu sivriltilmiş iki sopa ile bekliyordum. Arka taraftan sesler gelmeye başladı. Gölge klon birini haklamış gözüküyordu. İçlerinden ikisi dışarı sese doğru gitti. Kaldık mı 4 kurtla beraber. Siyah kurt önden saldırmaya başlayınca diğerleri de yanlardan saldırmaya başladı. Sopaları gelişi güzel sallıyordum. Hasan amca birini daha yaralamıştı. Derken siyah kurt Hasan amcanın omzundan tuttuğu gibi duvara çarptı. Bu çarpma onu bayıltmıştı. Onun bayıldığını gören kurtlar gözlerini bana çevirdi. Ben duvarı arkama aldım ama onlar beni sarmışlardı. Saldırı yaptıklarında ellerimdeki sopayı ileri geri hareket ettiriyordum. Seviye atladığımı fark ettim. Gölge klon 3 kurdu öldürmüştü. Siyah olan boynumdan yakalayacakken gölgemden takım ustası sopayı kurdun ağzının içinden sokarak kafasına sapladı. Çırpınışları nafileydi. Artık ölüm gelmişti. Diğer üçü saldırmaya çalışsalar da sonları değişmedi. Bütün kurtlar Takım Ustasının elinde can verdi. 7 kurttan 6’sını gölge klon öldürmüştü. Buradan iyi deneyim elde etti. Tabi benimde deneyimim arttı. Seviyem 5 olmuştu. Takım ustasının seviyesi de artmış onunki de 6 olmuştu. Hasan amcaya doğru yöneldim. Yaralarına baktım omzundaki diş izleri hariç kanaması yoktu. Omzunu iyice sardım. Ölen kurtların cesetlerini toparladım. Hasan amcanın uyanmasını bekledim. Hasan amca uyandı. Uf, her yerim ağrıyor. Yavuz sen nasılsın? Bu kurtları kim öldürdü? Bana verdiğin sopalar yardımı ile gölge klonla beraber öldürmeyi başardık. Ciddi misin? Başkası yardıma geldi sanmıştım. Hayır, Hasan amca. Burada kim bizi bulabilir ki? Sende haklısın. Bunlar kurtların cesedi mi? Evet. Tam 7 tane. Gerçekten sürprizlerle dolusun. Ben ikimizin de öleceğini düşünmüştüm. Karamsar olma artık Hasan amca. Bende yetenek sahibiyim değil mi? Yani öylede daha yeni elde ettin ruh bilekliğini. Hemen adapte olman çok şaşırtıcı. Senin ile beraber araştırdık ve bilgi edindik değil mi? Evet. Çoğu da senin sayende Hasan amca. Ne sorduysam sen bilmesen de bilen birini buldun ve öğrenmemi sağladın. Bak meyvesini şimdi yiyoruz. Haha. İyi bakalım öyle olsun. Şu kurtların postlarını alalım. Pazarda satarız ya da başka şeylerde kullanırız. Gölge klonuna bir kez göstersem o yapar bu işi. Tamam, Hasan amca. Kurtlarının postlarını alarak arabaya koyduk. Yağmur çoktan dinmişti. Yola koyulduk. Gece yarısına yakın Artan kasabasına varmıştık. Konakladığımız otele gittik. Odalardan birine yerleştik. Hasan amca da çok yorgundu. Takım Ustasına odayı emanet ederek uyuyup kaldık. Sabah olmuştu. Hasan amca yerinde yoktu. Takım ustası Hasan amcanın tedavi için doktorun yanına gittiğini söyledi. Takım Ustası, 6. Seviye oldun değil mi? Evet kralım. Bir klon oluşturma özelliğin açılmış olması lazım, değil mi? Açıldı kralım. Çok iyi ya. Görebilir miyim? Kralım onu Hasan amcanın peşine taktım. Onunla beraberler. Bana anlık her şeyi iletiyor. İletişim kurabiliyor mu? Evet kralım. Benim ile nerede olduğu önemli olmadan iletişime geçebilir. Seninle benim gibi yani. Evet kralım. O zaman çok fazla klonumuz olursa her şeyden haberimiz olur. Doğru kralım. Ne yapıyor Hasan amca? Omzundaki yaraya baktırıyor. Biraz derin kesik olmuş. Onu dikiyor doktor. İyileştirme büyüsü yapabilen bir şifacısı yok mu doktorun? Var kralım. Neden şifacı büyü ile iyileştirmiyor. Zamanı geçtiği için kralım. İlk iki saatte gelmiş olsaydı dediğiniz olurdu. Fakat fazla zaman geçtiği için geleneksel tedavi yapıyor kendisi. Anladım. İlk zamanlar önemli o zaman. Evet kralım. Senin klonunun özellikleri nedir. Benimle aynı özellikteler fakat benim yarı gücümde olacaklar. Onlarda seviye sistemi yok. Öyle mi. Yani senin gücün arttıkça onlarında gücü senin yarın kadar olacak. Doğru mu? Evet kralım. Harika bir şey. Köye gidince akşamları ormana gidip kendini geliştirmelisin. Hem klonların hem de ben deneyim kazanmış oluruz. Ben savaşmadan da deneyim kazanmış oluyorum. Ne kadar çok klon oluşturursam o kadar deneyim. Sabırsızlıkla bekliyorum. Hasan amca geliyor mu? Gelmek üzere kralım. Peki, klonun nasıl takip ediyor onu? Gölgesinde saklanıyor kralım. Vay be, herkesin gölgesinde saklanabilirler mi? Güçlü insanlar fark edebiliyor. Anladım. Odanın kapısı açıldı. Hasan amca içeri girdi. Yatağın üzerine oturdu. Beni neden kaldırmadın Hasan amca? Bende seninle gelirdim doktora. Kendim gitmem daha iyi olacaktı. Senin görmeni istemedim. Ama bende sana destek olurdum. Zaten çok destek oldun Yavuz. O mağarada ölmüş olabilirdim. Artan kasabasında 2-3 gün daha kalalım olur mu? Olur, Hasan amca. Sen yat dinlen. Seni ne zaman kaldırmamı istersen kaldırırım. Öğlenden sonra kaldır o zaman beni. Tamam, Hasan amca. Sen iyice dinlen. Gerisini bana bırak. Derken Hasan amca yatağa uzandı. Ağrıları yüzünden belli oluyordu. O uykuya daldı. Bende odada onu bekledim. Tabi ben bekledim diye Takım Ustası da bekleyecek değil! Onu gelişmesi için ormana gönderdim. Bana diğer klonunu bıraktı. Aynı Takım Ustasına benziyordu. Neyse Hasan amcayı uyandırırken seviyem 7 olmuştu. Takım Ustası 8. Seviyeye yükselmişti. Oturduğum yerde deneyim kazanmak harika bir şeydi. Masayı kurmuştum. Kurmuştum derken gölge klon hazırlamıştı. Hasan amca ile yemeklerimizi yedik. Hasan amcanın durumu dahi iyiydi. Onunla beraber kasabada biraz gezdik. Şehir merkezi haricinde düzenli olan tek eşya dükkânı buradaydı. Hem Serhat abiyi de görmüş olurdum. Dükkâna girdik. Serhat abi dükkânda müşterisi ile ilgileniyordu. Bende eşyalara bakıyordum. Yavuz, hoş geldin. Nasıl geçti? Merhaba Serhat abi. Biraz yorucu geçti. Dönüşte kurt sürüsünün saldırısına uğradık. Çok şükür Hasan amca ile iyiyiz. Kurt sürüsü mü? Evet, başlarında lider olarak siyah büyük bir kurt vardı. Hasan amcayı omuzundan tuttuğu gibi duvar çarptı. Sonunda hakladık hepsini. Genel de kurt sürüsünde canlı çıkmak zor olur? Şanslıydık diyelim. Hangi ruh bilekliğini elde ettin? Gölge adam. |
0% |