Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2- İhanet

@whoflying

"Keşke seni sevmek demek , kendime ihanet etmek demek olmasaydı."

Eve yerleşeli tam bir hafta olmuştu. O günden sonra Andre ile eskisi gibi tam iki yabancı olmuştuk ama bu onun genel hali olduğu için kimse bu durumu yabancılamıyordu .

O akşam okula gideceğim için endişeli hissederken kırılma sesleri ile odağım bir anda değişti. Benim anlamadığım bir dilde konuştukları için ne dediklerini anlayamıyorum ama Andre çıldırmış gibiydi.

Bir isim döküldü sonra dudaklarından benim de bildiğim bir isim.Brandon'ın gözlerinden o anda bir hüzün duygusu geçti.

Annem beni merdivenlerin başında gördüğü an yanıma gelmek istedi ama ikimizin arasında kavga eden iki kişi vardı.

Bir şeyler söylediğinde bütün gözler bana döndü. Konu sevgi olduğunda bir aileydik belki ama konu onların bir sorunu olduğunda ben buradaki kimse ile aile değildim.

Son birkaç yıldır o kadar çok gizli, kapalı ve anlamsız konuşmalara şahit olmuştum ki artık dayanamıyordum. Evden koşarak çıktım. Bende bağırmak bir şeyleri devirmek istiyordum ama ne yaparsam yapayım bana kimse gerçekleri anlatmayacaktı .

Bazen babam yaşasaydı nasıl biri olurdum merak ediyordum. Çarptığım kişi ile bakışlarımı yukarı kaldırdım. Birkaç bakış bize dönmüştü bile, etrafıma baktığımda insanların neden bana baktığını anladım.

İlk olarak burası çıkmaz bir sokaktaki bar gibi bir yerdi. İkinci olarak adamın arkasında bir ordu vardı ve ben arabası ile adamın arasında duruyordum. Üçüncü olarak nasıl buraya koşup adama çarpabilmiştim.

Son olarak herkes simsiyah giyinmişken bembeyaz tişörtüm ile inanılmaz sırıtıyordum.Gerçi simsiyah olsam bile sıratacakmışım gibi bir hava vardı ortamda.

Karşıdaki yansımama baktım kızıl saçlarım koşmaktan dolaşmış , yeşil gözlerim ise ağlamaktan sulanmıştı. "Yolunu mu -" çarptığım adam elini kaldırdığında konuşan çocuk sustu.

Bana o kadar dikkatli bakıyordu ki ruhumu görebilmesinden korktum. Çünkü eğer ruhumu görebilseydi ne kadar zavallı olduğumu daha iyi anlardı, sanki bunu anlamak için elinde yeterince kanıt yokmuş gibi.

"İstin vi peor ?" Kaşlarımı çattım. Ve ilk kez o zaman duydum.

Annem, Brandon ve Andre hariç o dili bilen biri daha vardı ve ne demek istediğini anlamamıştım. Gözlerimin irileştiğini fark ettiğini anladım ve yüzümü oldukça ifadesiz tuttum.

"Garip bir kokun var" Sanki müzede sergilenen bir esermişim gibi yaklaştı bana. Tam geri gidecekken iki kol tarafından tutulduğum sırada "Kızı bırak" dediğini duydum ve kaşlarımı çattım.

Andre beni nasıl bu kadar çabuk bulmuştu? "Seni burada bu kadar erken görmeyi beklemiyordum "dedi adam ama Andre adama bakmadı, bakışları bendeydi iyi olduğumdan emin olmak istiyordu.

"Bücür buraya gel" adamlar karşımdaki adama baktı ama adam tepki vermedi. Bende temkinli adımlarla Andre'ye doğru geri yürüdüm.

Bana döndü , inanılmaz sinirliydi , ki onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Damarları o kadar belirginleşmişti ki "Ağzını dahi açma" kafamı salladım.

"O kim ?" Adamın bakışları meraklıydı ama sorunun cevabını biliyor gibiydi. " Yoksa şu sürekli benden kaçırdığınız kişi mi ?"Adam güldü ama gülüşü samimi olmaktan çok uzaktı.

" Görüyorsunuz değil mi ?" Bize değil yanındakilere hitap ediyordu "Bunca yıldan sonra bile tesadüflerle karşılaşabiliyorum" Duyduğum adım sesleri ile arkama baktığımda Andre'nin birkaç arkadaşının da içinde bulunduğu yanımıza gelen kalabalık bir grup gördüm.

Buraya yeni gelmişti , bu kadar kişiyi nasıl bir araya getirmişti ? Bu kadar kişiye ihtiyacı olacağını nereden biliyordu ? "Neden diğer tarafta değilsin?" Gözleri uzağa bakıyordu. Anladığım kadarı ile Andre bu adamı burada bulmayı beklemiyordu. Adamı nereden tanıdığını merak ettim.

"Merak etmeyin insanınıza dokunacak değilim ama onu bu kadar korumanız ilgimi çekiyor yapmayın" Tam ağzımı açacaktım ki Andre'nin öldürücü bakışları ile karşılaştım.

Sanırım gerçekten buradan çıkınca öldürecekti beni , şu an tek amacı ölümümün onun elinden olmasını garantilemekti.

Ve yine bilmediğim dilde konuşmaya başlandı. Neden ya? Neden ben hariç herkes biliyor bu dili ? Kel falan da değilim. Adam güldü ve bana döndü " Sana zarar verme niyetinde değilim ama tekrar karşılaşacağız gibi hissediyorum"

Ve bir anda kayboldu. Şaka yapmıyorum adam resmen ışınlandı. Etrafa baktığımda kalabalığın bir anda dağıldığını fark ettim. Gözlerimi ovaladım ama değişen bir şey olmadı.

Andre beni tutup arabaya ittiğinde hala şok içindeydim. Telefonu açtı sadece " Luther acil adrese gel" dedi ve kapattı. Anne helvamı fıstıklı yap 3. Sayfa haberi olmaya gidiyorum. Arabadan indiğimizde arkada birkaç araba ışığı daha gördüm.

İndiğimizde evdekilere çıkın dedi. Perdeleri kapatıp kapıyı kilitledi.

Gözlerimi yummuş gelecek darbeyi beklerken dudaklarım da hissettiğim baskı ile gözlerim açıldı.

Beni öpüyordu, hemde inanılmaz bir açlıkla . Onu ittirdim ama bir işe yaramadı. Bir süre sonra dudaklarınızı ayırdı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Koltuğa geçip hiçbir şey olmamış gibi oturdu ve televizyonu açtı.

"Sana bir soru sordum! " Bağırdığımda sinirli bir şekilde gülümsedi "Bana şu an bağırmak istediğine emin misin ?"Derin bir nefes verdi ve kalkıp iki tane bardağa içki doldurup tekini bana uzattı.

"Andre sen iyi misin ?" Normalde içki içtiğimi görse beni kendi öldürürdü. Elimi tutup beni koltuğa çekti. Rahatsızca kıpırdandığımı fark ettiğinde bana sarıldı." Kafanı falan mı çarptın ? Az önce beni öptüğünün farkında mısın ? Kardeşini öptün"

Gerildiğini fark ettim "İlk olarak biz gerçekten kardeş değiliz" burada haklıydı ama annem beni öptüğünü bilse onu öldürürdü. "İkinci olarak seni ilk kez öpmüyorum"

Cidden kahkaha attım onunda keyfi daha iyi gibiydi "Beni öpsen emin ol bunu hatırlardım"

"Şu an seni cezalandırmamamın tek sebebi ne biliyor musun ? Zaten hatırlamayacak olman"

Sinirle yerimden kalkmak istedim ama beni geri çekti."Sen kimsin de beni cezalandıracaksın ?" Sesimde ki küçümseme hoşuna gitti.

Tanrım yıllar sonra en uzun sohbetimizi yapıyorduk ama onda da kendisinin kafası güzeldi.

"Klanının gelecekti lideri olarak "Ona baktım " Andre gerçekten korkmaya başladım bak eve gidelim söz bu öpüşme olayından kimseye bahsetmeyeceğim eminim sende pişmansın"

Gözlerinde gördüğüm duygular beni korkutuyordu. Evet Andre ile anlaşamazdık ama normalde beni korkutmazdı." Pişman değilim fakat tek korkum sen bunları hatırladığında ne yapacağımız ?" Bu sefer ayağa kalktığımda beni tutmadı.

"Saçmalamayı kes artık !" Bugün yaşadıklarını o adamı , söylediklerini nasıl unutabilirdim ki ?

"İnan bana lider olduğumda bu durumu düzelteceğim" Gidip anlına dokundum ama ateşi yoktu.Gözlerim sulanmaya başladığında "Eve gitmek istiyorum" dedim

Oda kalkıp bana sarıldı "Ağlama her şey geçecek söz veriyorum" dedi bu şimdiye kadar ondan duyduğum en şefkatli sözlerdi. Kapı çaldığında beni bırakıp kapıyı açtı. Çocukla tokalaştılar "Yenge gene ortalığın am*na koymuşsun"

Kaşlarım çatıldı " Bro hep beni arıyorsun bir gün büyü bozulduğunda beni parçalarıma ayırıp tekrar parçalarıma ayırıp tekrar -"

"Luther yeter" diyerek sözünü kesti Andre ama diğer insanlara karşı olduğu gibi kaba değildi ona karşı.

Luther bir şeyler söylerken gözlerim kararmaya başladı son duyduğum şey

"Keşke seni sevmek demek , kendime ihanet etmek demek olmasaydı."

Loading...
0%