Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3- Unutmak mı ? Hatırlamak mı ?

@whoflying

Hangisi daha acı vericiydi ? Unutmak mı ? Hatırlamak mı ? Çünkü beyin unutsa bile kalp hatırlar

Sabah uyandığımda başım çatlıyordu. Zaman zaman böyle baş ağrıları ile uyandığım için çekmecemde her daim ilaç bulundururdum.

Kapım tıklatıldığında endişeli bakışlarla annemi gördüm.

"Bütün gece çok kötüydün şimdi daha iyi misin ?"

Bu atakları hiç tanıyamadığım ninemden miras almıştım. Genellikle bütün gece sürer ve sabahında hiçbir şey hatırlamazdım. "Gittikçe daha çok artmaya başladı değil mi ?" İşin kötüsü durumun eskisinden daha çok acı veriyor olmasıydı.

Annem yanıma gelip bana sıkıca sarıldı. Maalesef bir çözümü de bulunmuyordu. Doktorlar bütün testleri yapmıştı ama hiçbir sorun bulamamışlardı.

" Bugün dinlen istersen okula gitme'' Normalde bu teklifi kabul ederdim ama o kadar uzun süredir sosyalleşmemiştim ki , değişikliğe ihtiyacım vardı.

"Sorun değil" hazırlanmak için kalktığımda annem de beni yalnız bıraktı. Hafızamı şöyle bir yokladım fakat en son hatırladığım şey koltukta uyandığımdı gerisi koca bir boşluktu. Hatırlamaya çalışmak daha fazla acı verdiği için kendimi çok zorlamadım ve hazırlandıktan sonra aşağı indim.

Brandon "Prenses bugün seni Andre bıraksa olur mu ? Acil bir toplantım varda" dedi.

Zaten iğrenç bir şekilde uyandığım yetmiyordu , gün birde iğrenç bir şekilde devam ediyordu. Andre'ye baktığımda iyice keyifsizlendim. Anlaşılan bu durumdan hiç mutlu değildi. "Ben kendim gidebilirim" Üçü bir ağızdan "Hayır!" Dedi.

"Sakin olun şampiyonlar" Bazen kendimi camdan bir bebek gibi hissetmeme sebep oluyorlardı.

Brandon " Görüşmek üzere o zaman" dedi ve onu uğurlamaya giden annemle birlikte salondan çıktı.

Andre'nin bakışları sonunda beni buldu. "Nasılsın ?" Omuz silktim. Yorgundum ve onunla bir kavgaya daha girecek enerjim yoktu.
"Yemeğini yiyince arabaya gel"annem gelirken o masadan kalktı.

Kapı sesini duyduğumda anneme döndüm. "Sana böyle davranmasından nefret ediyorum" Annem elini omzuma koydu "Anne olduğunda sende anlayacaksın ben onu anlıyorum"

Her zamanki gibi Andre'yi koruyacağını bildiğimden buna daha fazla katlanmamak için " Geç kalmayayım " dedim ve arabaya doğru ilerledim.

Başım hala ağrıyordu ve ağrı kesici içebilmem için en az 7 saatim daha vardı. "Gittikçe daha kötüleşiyor değil mi ?" Andre ve konuşkan olduğu bir gün. Ölecek miydim acaba ? Kafamı sallamakla yetindim. Ne zaman ters bir tepki vereceği belli olmazdı.

"Benim birkaç arkadaşın kardeşleri de bu okulda yalnız kalmazsın" ah evet. Kendi bana göz kulak olamazsa olacak birilerini mutlaka bulurdu ve bunu gittiğimiz her yerde yapardı.

Oysa gardiyanlara değil arkadaşlara ihtiyacım vardı. Tıpkı bir koruyucuya değil abiye ihtiyacım olduğu gibi...

Okula geldiğimizde arabadan indim o sırada sağ taraftan esen bir rüzgarla bakışlarım oraya çevrildi.

Siyahlar içindeydi önünde durduğu kıza bir şeyler tembihliyordu. İşte tam o sırada kesişti gözlerimiz. Başıma giren keskin ağrı ile elim başıma doğru gitti. Diğer elimle kapıdan destek aldım. Andre hemen koşup yanıma geldi "Sorun ne ?" Sorun ne bilmiyordum ama ilk kez böyle bir atak yaşıyordum.

Nefes alışlarım normale dönerken adamın meraklı bakışlarının hala bende olduğunu fark ettim. Kimdi bu adam ? Neden beni tanıyormuş gibi bakıyordu bana.

"Kötü fikirdi hadi eve dönüyoruz" dedi Andre ama eve gidersem annemin daha çok endişeleneceğini biliyordum. "Eve gitmek istemiyorum iyiyim" dedim ama hala ona yaslanıyordum.

Başımdaki sızı zayıflasa da hala oradaydı. Beni arabaya doğru yönlendirdiğinde elimde kalan son güç kırıntılarıyla "Sana eve gitmek istemiyorum! Dedim" ve tam o sırada adam bize iyice yaklaştı.

Tanrım dedim içimden , beni öldürmek mi istiyorsun ? Adamın attığı her adım kulaklarımda çınlıyor beni iyice zayıf düşürüyordu. Kimsin sen diye bağırmak istedim ama bunu yapacak ne gücüm ne cesaretim vardı.

"İyi misiniz ?" Endişeli gözüküyordu. Tanımadığım biri bile benim için bu kadar endişeli ise dışarıdan kim bilir nasıl gözüküyordum. "İyi" dedi Andre kısaca sonra bana döndü " Eve gitmiyoruz şimdi bin şu arabaya!" Her zamanki gibi kabaydı ama şuan ne okula gidecek ne da ona karşı çıkacak enerjim vardı.

Adam biz oradan uzaklaşana kadar orada bir heykel misali kaldı. Uzaklaştıkça daha rahat nefes almaya başladım ve başımdaki ağrı azaldığı için açıkçası hiçbir şikayetim yoktu. "Kimdi o adam ?" Sanki tanışıyor gibilerdi. " Burada olmaması gereken biri" Kaşlarımı çattım "Nasıl yani ?"

Bana mal mısın der gibi baktı. "30 yaşında adamın okul kapısında ne işi var ?"Haklı olabilirdi ama "Bence o kadar yaşlı değildi" dedim muhtemelen Andre ile aynı yaşlardaydı. "Eminim öyledir" dedi ama sesindeki alayı anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

"Nereye gidiyoruz?" Verdiği derin nefes sabır sınırlarını zorladığımın bir emaresiydi. Bu nedenle sustum. Uyandığımda çift kişilik bir yataktaydım. Ne ara uyuduğum hakkında bir fikrim yoktu en son okula gittiğimizi hatırlıyorum ama muhtemelen bir atak daha yaşamıştım ve vücudum yorgun düşmüştü.

Kapıyı hafifçe araladığımda Andre'yi biri ile konuşurken yakaladım. Yaptığım ayıptı belki ama merakıma yenik düştüm. Yabancı ses "Daha ne kadar devam edebilirim bilmiyorum" dedi üzgün gözüküyordu.

"Onlara bunun onu zehirlendiğini söyledim ama beni dinlemiyorlar ki !" dedi. Andre her zamanki Andre'ydi sinirliydi. "Ben lider olduğum zaman buna izin vermeyeceğim" diye devam etti. "Gene de onu buraya getirmemeliydin annesi öğrenirse çıldırır" Kaşlarım çatıldı , az önce benden mi bahsediyorlardı. O arada bir kız sesi öksürdü "Beyler sanırım bir misafirimiz var" gözler bana döndüğünde yerin dibine girmek istedim.

"Üzgünüm susamıştım ama konuşmanızı da bölmek istedim" diye yalan söyledim ve maalesef elimden gelen en iyi yalan buydu." Ne zamandır oradasın bücür?" Sinirlensem de bücür lafını duymazdan geldim "Merak etme önemli bir şey duymadım zaten yeni kalkmıştım" dedim.

İkilemde kalsa da "Öyle olsun" demekle yetindi . Yanlarındaki kız

" Gel güzelim ben sana su vereyim" dedi ve beni ikisinin yanından uzaklaştırdı.

Loading...
0%