@whoflying
|
Her son yeni bir başlangıç, peki ya her yeni başlangıç? Bu hikaye mi ? Benim hikayem mi ? Sonsuz bir başlangıç. Günümüz ; "Evet anne eşyalarımı topladım" Bütün taşındığımız evler arasında en sevdiğim yerdi burası. Arka bahçesi o kadar güzeldi ki , bahçeye gömülü mahzeni saymazsak adeta peri masallarından fırlamış gibiydi. Arabaya binerken bakışlarımız keşişti . "Burada rahat dursan olmazdı değil mi ? Tam da burayı sevmeye arkadaş edinmeye başlamışken bunu yapmak zorunda mıydın ?" Andre , kendisi üvey abim olur. Babam ben küçükken öldüğü için annem ben babasız büyümeyeyim diye Andre'nin babası ile evlenmişti. Aynı duygular ile Andre'nin babası da annemle evlenmişti. Birbirilerine aşık değillerdi ama saygıları bir metre öteden bile fark edilebilirdi. Gıpta edilecek bir ilişkileri vardı. Gerçi herkese göre Andre haricinde gıpta edilecek bir aile olarak görülüyorduk . "Gittiğimiz yerde yeni arkadaşlar edinirsin " İşte bu kadar, umursamaz kelimesinin tam karşıtı idi kendi. Tabii onun arkadaş grubu biz nereye gitsek bizimle geliyorlardı. Ailelerimiz sıkı dosttu ama bence Andre'nin asıl sorunu buydu. Madem hepsi bir arada iken sürekli bir sorun çıkartıyorlardı , neden onları birbirlerinden ayırmıyorlardı ? Bu öneriyi birkaç kez anneme sunmuştum ama aldığım tek cevap bu işler için küçüksün olmuştu. Oysa neredeyse reşit olmak üzereydim .Ayrıca ben onun yaptıklarının yarısını bile yapsam ömür boyu ev hapsi alırdım orası ayrı. Andre'ye cevap vermedim o da bir cevap beklemiyordu zaten. Aramızda geçen diyaloglar uzadıysa bu ciddi bir sorun demekti. İlişkimiz bu kadardı işte. Yıllardır aynı evde yaşayan ama birbirini gerçekte hiç tanımayan iki yabancıydık . Mola yerine geldiğimiz de karavandan aşağı atladım. Brandon " Ben benzin alırken anneniz de alışveriş yapacak siz de çok uzaklaşmayın ve kavga etmeyin" dedi benden çok Andre ile konuşuyordu. "O benim annem falan değil" Ah evet Andre beni kardeşi olarak görmediği gibi annemi de annesi olarak görmüyordu. Görmek zorunda da değildi ama en azından saygı duyabilirdi. Ben Brandon için inanılmaz bir saygı besliyordum. Babam değildi ama beni gerçekten çok seviyordu. Annem de Andre için öyle hissediyordu ama bu sevgisi tek taraflıydı . Gerçi Andre'nin sevmeyi bilip bilmediğine bile emin değildim. Babasına bile sadece saygı besliyor gibiydi. Andre cevap vermedi, annemde babasının koluna girerek onu uzaklaştırdı. " Bu kadar nefret yorucu olmuyor mu ?" "Senin bugün neden çenen düştü ?" Tam o sırada elindeki kolayla bir çocuk bana çarparken beni tuttu. Ah evet üvey kardeşliğimizin en büyük ilişkisi aslında buydu. Ne olursa olsun beni korurdu, sinekten bile. "Dikkat etsene !" Çocuğun gözleri bir anda Andre'ye kaydı. Kendisi neredeyse 2 metre olan kaslı bir dev gibiydi. "Sakin ol dostum sadece görmedim" diyen çocuğun dalga geçer ses tonu hiç hayra alamet değildi ve ben bu durumlarda Andre'yi tanıyordum. "Hadi içeri geçelim" dedim beni tutan kolunu çekerek. "Evet dostum kız arkadaşını dinle" Çocuk Andre'ye kıyasla inanılmaz çelimsiz duruyordu ama neyine bu kadar güveniyordu anlamış değildim. "O benim abim" çocuk iyice gülümsedi "Ama o leş gibi it kokuyor ve sen kokmuyorsun" Kaşlarım çatıldı. Bu çocuk sarhoş falan mıydı ? Andre bana "İçeri geç" dedi ama onu asla dinlemeyecektim. Burada da kavga çıkarmasına izin veremezdim . Bana çarpan çocuğa döndüm " Bak özür dileriz tamam mı ? Şimdi git lütfen" Andre kızgın bakışlarını bana çevirdi. O asla özür dilemez, kibar sözcükler kullanmazdı . "Ah" sanırım söylediklerim hoşuna gitmişti "En azından yanında yerini bilen birileri var" Çocuğun elini yanağıma uzanacakken Andre elini tuttu ve hiç hoş bir tutuş olmadığına emindim. Ama karşımdaki çocuğun yüzünde en ufak bir mimik belirtisi bile yoktu. "Gençler" Derin bir nefes aldım sonunda annem ve Brandon gelmişti. Andre elini çekti , çocukta bozulmuş bir eda ile "Kusura bakmayın bir arkadaşıma benzettim" dedi ama her kelimesinin yalan koktuğu belliydi. Oyalanmadan gözden kayboldu. Annem ortamın havasını değiştirmek için " Kim noodle ister ?" Diye reddedemeyeceğim bir teklifte bulundu. Brandon ve Andre ne olsa yerlerdi zaten, hemde fazlaca. İkisi de o kadar kalıplıydı ki muhtemelen daha fazla bile yeseler göze batmazdı. Yemeği yedikten sonra uyumaya karar verdim muhtemelen uyandığımda yeni eve varmış olacaktık. Yeni evimiz küçük bir kasabadaydı.Evimizin arkası kocaman bir ormandı ve odam çatı katındaydı. Uyandığımda koltuktaydım ve gün ışımak üzereydi. Muhtemelen uyanmamıştım ve odam hazır olmadığı için buraya yatırılmıştım.Karnımdan gelen seslerle mutfağa geçerken tam o sırada kapı açıldı. Saat muhtemelen sabah 4 ya da 5 civarıydı hava çok soğuk olmasa da gene de soğuktu ve benim üvey kardeşim yarı çıplak bir şekilde kapıda duruyordu. " Tarikata falan mı hazırlanıyorsun ?"Bana baktı ama cevap vermedi. Yanımdan geçerken kolunu tuttum ama bir hışımla çekti . Evet o bana dokunabiliyordu ama ben ona ne zaman dokunsam bana veremli muamelesi yapıyordu. "Biliyor musun? Reşit olduğum zaman ilk işim senden kurtulmak olacak" Gerçekten artık ona katlanamıyordum. Madem o gitmiyordu ben gidecektim bu evden. Annemi özlerdim hatta Brandon'ı da özlerdim ama artık Andre'ye katlanma kapasitem dolmuştu. "Yorgunum bücür" Bilerek beni sinir etmek için yapıyordu. Evet kısa değildim ama o dev gibi olduğu için yanında küçük kaldığım bir gerçekti . O an dikkatimi dövmelerinden biri çekti . Yakın zamanda ölen bir arkadaşının ismi yazıyordu. Arkadaşları ile yakın sayılmazdım ama hepsi ile muhabbetim vardı. Elim dövmeye doğru giderken tekrar elimi tuttu. "Yapma" sesi genelinin aksine kızgın değildi, bıkkındı.Bu bıkkınlık gözlerimin dolmasına engel olamadı. Bıkkın olması gereken bendim , siz hiç sizden nefret eden biri ile yaşamak nedir biliyor musunuz ? Üstelik sadece benden değil annemden de nefret ediyordu ve ona davranışları daha da kötüydü. Buna rağmen annem ona minnet doluydu ve bunun nedenini asla bana söylemiyordu. Bu konuda bana söylediği tek şey ona iyi davranmamdı. "Ağlama Aura" yanından geçerken bileğimi tuttu. "Bırak !" Dedim sesimi olabildiğince kısık tutarak evdekilerin uyanmasını istemiyordum. Kafam göğsünü bulduğunda önce dondum kaldım. Daha sonda vücudunun sıcaklığı karşısında şok geçirdim. Duyduklarımsa anlamsızdı. Muhtemelen gene sadece üçünün bildiği ve bana asla öğretilmeyen dilde bir şeyler söyledi. |
0% |