Yeni Üyelik
18.
Bölüm

15.Bölüm🥕

@yagmurgns_37

Helöö! Enercii enerciiii

Nabersiniz üzümlü keklerimm.

Okullar açıldı mutlu musunuzzz, üzgün müsünüzz?

Valla ben aşşırıı okulu seven biri olarak çok mutluyum.

Satır arası yorumlarınızı görmek istiyorummmm. Oy vermeyi de unutmayınn.

🧡İyi okumalarr🧡

“Papà, sei tu la mafia italiana a dire questo?” (Babacığım, bunu İtalyan mafyası olan sen mi söylüyorsun?)

Salondaki bütün herkes, annem, babam, abilerim, ikizim ve kardeşlerim böyle bir şeyi beklemiyordu.

"S-sen nerden öğrendin?" dedi kekeleyerek en sonunda. Konuşmak için lafa atılacağım sırada solumdan gelen bir ses duydum.

"Ben söyledim." Sol tarafıma baktığımda abimi görmemle yüzümde bir tebessüm oluşmuştu.

Babam sitemle ayağa kalktı. "Sen nasıl oluyor-" Lafını bitirmesine izin vermeden ben hemen lafa girdim.

Orada bir duracaktı.

"Nasıl oluyor da bana böyle bir şeyi söyleyebiliyor değil mi baba?" dedim ne çok kısık ne de çok yüksek bir sesle. "Çünkü bunu da benden saklayacaktınız. Abimi sakladığınız gibi." Sesim sonlara doğru çatallaşmıştı.

"Kızım, seni korkutmak istemedim." dedi içten bir sesle.

"Ama bana yalan söyledin."

"Yalan söylemedim, sadece sakladım."

"Bilmem gereken bir şeyi sakladın. Bu da bir yalan. Sizin bana sorduğunuz tüm soruları, canımı yakacağını bilmeme rağmen, hatta canımı yakmasına rağmen cevapladım ben." dedim gözlerimden akan yaşı elimin tersiyle silerek.

"Abimi gizlediğinizde bir şey demedim. 'eyvallah, vardır bir bildikleri' dedim ama bu çok fazla. Çok, çok fazla." Sözlerimin her biri bir bıçak gibi saplanıyordu karnına. Tek bir bıçak gibi. O bıçağı sakladığı yerden çıkartıyor tekrar aynı yerine batırıyordum.

"Ben size ne kadar dürüst gelirsem geleyim, siz bana o kadar yalanla geldiniz." Birkaç adım atarak babamın önünde durdum. "Söylesenize, bana abim söylemese, bu durumu anlatacak mıydınız?" dedim hem anneme hem babama bakarak. İkisi de sessiz kalınca bunu gene benden gizleyeceklerini anladım.

"Pekala, öyle olsun. Size karşı güvenim kırıldı. Bunu bilin, anne ve baba." dedim son kelimeleri bastıra bastıra. Sonra solumdaki abime döndüm.

"Gidelim mi?"

"Gidelim kızım, gidelim." Arkamıza dönüp gidecekken babam tekrar seslendi.

"Alparslan, hai detto ad Alin cosa hai fatto?" (Alparslan, Alin'e kendi yediğin haltları anlattın mı?) İçimden kahkaha atma isteği geldi.

Şaka mısınız abi siz ya?!

"Papà, mio fratello ha fatto quello che tu non hai fatto e mi ha trattato onestamente. Non preoccuparti." (Baba, abim senin yapmadığını yapıp bana karşı dürüst davrandı. Merak etme.) dedikten sonra gözlerimi Devrim'e çevirdim.

"Devrim."

"Efendim abla?" dedi şaşkınlığını bir kenara bırakarak.

"Sende bizle geliyorsun ablacığım." dememle başını hızla sallayarak ayaklandı ve yanıma geldi.

Gerçekten de bu kadarı çok fazlaydı. Her sakladığı şeyleri sineğe çektim. Vardır bir bildikleri dedim ama gerçekten bu aşırı fazlaydı.

O değilde mafya kızı oldum len.

Şaka bir yana, cidden hayatım bu iki haftada çok değişmişti.

"Abla nereye gidiyoruz?" diye soran Devrim'e cevap vermeden önce abimle bakışıp gülümsedik.

"Süpriz bir yere." dememle o da gülümsemiş başını sallamıştı.

🍊

"Vur! Vur! Vur!" Adımlarımı büyük kapıdan içeriye soktuğumda duyduğum o yüksek ses, irkilmeme sebep olmuştu.

"Korkma kızım." Abimin omzumu tutup okşamasıyla derin bir şekilde yutkundum.

Sakın Alin, korkma ve dimdik dur. Abini gururlandırman lazım.

Derin bir nefes alıp nefesimi verdim ve yanımdaki Devrim'e döndüm.

"Ablanı izle bebeğim çünkü birazdan ortalığı yakıp ezeceğim." deyip göz kırptım ama gülmemişti.

"Abla, başına bir-"

"Başıma bir şey gelmeyecek."

"Başına bir şey gelmeyecek." Abimle aynı anda konuşmamızla gülümsedik.

"Ablanın başına hiçbir şey gelmeyecek çünkü gelmesine izin vermeyeceğim. Orada bana yaptığı herhangi bir işaretle hemen ablanı alıp çıkarım, ama ablanın hayatı öğrenmesine fırsat vermemiz lazım. Hata yapmasına." Abimin söylediklerine Devrim ikna olmuşa benziyordu.

"Tamam, ama eğer ablama bir şey olursa seni hiç affetmem." dedi abime bakarak. Abim başını salladı sadece.

Devrim, abimi hala tam affetmişe benzemiyordu ama ona ısındığını hissediyordum. Sadece, mesafesini koruyordu.

Ringdeki iri yarı olan kadın, yerde ki kadına baktığında mozişist gibi sırıtıyordu.

Ooo, en sevdiğim rakip. Mozajist olandan.

"Var mı gelmek isteyen?" deyip gülümseyerek sırıttığında herkesin geriye çekildiğini fark ettim.

Bu bebe bisküvisinden mi korkuyorlardı cidden?

Şaka mııı?

"Var." deyip öne çıktığımda herkes şaşkınlıkla bakıyordu.

"Yalnız buraya çocuklar gelemiyor." Beni rahatsız edici bir şekilde izlediğinde gülümsedim.

"Bir çocuktan korkacağını tahmin etmiyordum." Abime gülüp sırıttığımda o da gülümsedi.

"Senden mi korkacağım lan ben? Sana bir şe-"

"Ayh, şiştim valla. Kızım gelip senle ringde dövüşeceğim diyorum hala bıdı bıdı bıdı. Kes bir ya." diye söylenmemle salondan kıkırtılar yükselmişti. Kıkırtılarla birlikte karşımdaki kızın yüzü morarıyordu.

İşte sözlerimle bile döverim adamı.

"Abiciğim, soyunma odasını gösterebilir misin?" diyerek abime gülümsediğinde başını salladı. Elini belime götürüp beni soyunma odasına doğru ilerletti.

"Beni gurulandıracağını biliyorum güzelim." deyip yanağımı öptükten sonra abime yan bir gülüş atıp soyunma odasına doğru ilerledim. "17 numara." Kapıyı kapatmadan önce dolap numarasını söylemesiyle görmeyeceğini bilsem de başımı salladım.

Hızlıca gerekli olan şeyleri giydim. Etrafta ayna arasam da bulamamıştım, bu yüzden telefondan kameramı açıp öpücük attım.

Hiç öyle bakmayın, özgüven arttırıyor böyle şeyler.

Soyunma odasından çıkarken kapıda abimi görmem yüzümde bir tebessüm oluşturmuştu. O da bana gamzeli bir gülüşünü gönderdikten sonra gene aynı şekilde elini belime götürmüş ve ringe doğru ilerletmişti.

Hadi başlıyoruzz.

Karşımda duran kızın öfke dolu gözleri on metre öteden bile fark edilebilirdi ve belki de bu öfkesi, onun sonu olacaktı.

Bana göre eğer karşındaki insanla anlaşamıyorsan onunla olan bütün iletişimini kesmeliydin. Duygularını bile. Çünkü iletişim sadece konuşularak yapılan bir şey değildi, iletişim duygularla da gerçekleştirdi ve eğer bir insanla anlaşamıyorsam eğer o kişiye nefret bile duymazdım.

Nefretim bile çok gelirdi çünkü ona.

Sert bir şekilde attığı yumruklardan kıskıvrak kaçıyordum ve kaçmam onu daha da çok sinirlendiriyordu. Öfkeyle attığı her adım, onu daha da çok yenilgiye yaklaştırıyordu.

Kulağımı, etraftan gelen "Vur,vur,vur!" Seslerine kapatmıştım, tek odağım sadece karşımdaki kişiydi.

Onun o fevri ve sinirli hareketlerine karşı o kadar sakindim ki kendisi bile şaşırıyor, anlam veremiyordu. Son attığı tekmesi karnıma vurunca kafamı yukarıya kaldırarak gülümsedim.

"Sıra bende."

Kalkmamı beklemeden tekme atacağını tahmin ettiğimden bana attığı tekmeden hemen kurtulmuştum. Ayağını kıskıvrak ele geçirip yere düşüttürdüm. Daha sonra ise üstüne çevik bir hamlede çıkıp suratına yumruklar atmaya başladım. Yüzü mide bulandırılacak hale geldiğinde sakin bir şekilde ayağa kalktım.

"Oyun bitti canlarım. Umarım eğlenmişsinizdir." deyip tezahürat yapan insanlara gülümsedim ve beni gülümseyerek bekleyen abimin kollarına koştum.

"Başaracağına emindim güzelim, beni gururlandırdın." deyip yanağımı öptüğünde bende abimi öptüm. Daha sonra köşede korkuyla ama bir o kadar da gururla bekleyen Devrim'e döndüm.

"Ablası kurban, gel yanıma sarılayım şöyle." dememle hemen kollarıma atlamıştı.

"Abla çok korktum ya."

"Niye la, güvenmiyor musun bana?" dememle çekingen bir şekilde gülümsedi. "Sana güvenim tam ablacım da, çevreye güvenmiyorum diyelim." demesiyle ensesine bir tane indirdim.

"Aynen cınım aynen. Ben şimdi üstümü değiştireyim, sonra eve gidelim çünkü benim için çok yorucu bir gün oldu." dedikten sonra tekrar aynı yolu alarak soyunma odasına ilerledim.

Abime söylememiştim ama buraya bir daha gelmek istemiyordum. Bence şiddetin her türlüsü, her bir şekilde yasaklanmalıydı. Evet, ben tekvandocuyum ama ben tekvandoyu, 'birisinden nefret ediyorum, gideyim onu döveyim' diye değil kendimi korumak için öğrenmiştim.

Kendimi, bazı şerefsizlerden korumak için öğrenmiştim. Keşke de öğrenmek zorunda kalmasaydım.

Çantamı omzuma attıktan sonra kapıdan dışarıya çıktım. Abimi kapıda gördüğümde gülümsedim ve koluna girip çıkışa doğru yürüdüm.

"Bir şey saklıyorsun..." dedi arabaya binmeden önce. "Ya bir şey saklıyorsun, ya da bir şey söylemekten çekiniyorsun Alin." dedi kaşlarını çatarak.

"Evde konuşalım mı abi? O kadar önemli bir şey değil merak etme." dedim gülümseyerek.

"Senin düşüncelerinin hepsi benim için önemli Alin." dediğinde derin bir nefes aldım.

"Abi, bir daha beni buraya getirmesen olur mu?" dediğimde içten bir şekilde gülümsedi.

​​​​​​"Bu muydu güzelim seni rahatsız eden şey? İstemezsen gelmeyiz tabii ki buraya bir daha." dediğinde abimden çekinmemem gerektiğini anlamıştım.

"Teşekkür ederim abi."

"Teşekkür etme, kendi istediğini yapman, teşekkür edilecek bir şey değil olması gereken bir şey." dedikten sonra yanağımdan makas aldı ve gözünü kırparak arabayı işeret etti.

"Pekala Abim Bey." dedim ve arabaya doğru ilerledim.

🍊

Kapıdan içeriye girdiğimde oturma odasına doğru ilerledim. Bugün Barlas abimle uyumak istediğim için onu yanıma çağıracaktım, ama işler gene istediğim gibi gitmiyordu.

Kaos kokusu sevgili okurlar, kaos...

Oturma odasından içeriye girdiğimde bağrırışlar ve çağırışlar bir türlü susmuyordu.

"Sizin yüzünüzden baba, her şeyi saklamamızı istiyorsunuz. Kız şimdi bize güvenmiyordur bile." diye bağırıyordu Barbaros.

Paşamıza bak hele hele!

"Söyleyecektik oğlum, söyleyecek-"

"Ya ne zaman söyleyecektiniz baba ya! Sizin yüzünüzden biz de yandık. Kardeşimiz tam bize güveniyor derken gene bir şey oluyor." diye Barlas abimin hak vermesiyle başımı salladım.

Haklıydı vallahi.

Alparslan abim ve Devrim hiç buraya uğramadan yukarıya çıkmıştı, bence en iyisini yapmıştı.

Babam gene konuşmaya başlayacağı zaman lafını kesmeye çalıştım.

"Oğlu-"

"Yeter artık!" diye seslensem de etkili olmamıştı çünkü beni görmüyorlardı bile.

"Yeter diyorum!" dedim bu sefer ama nafile.

"ABBASTANZA!"(YETER!) diye bağırdıktan sonra herkes susmuştu.

Abi has Türk'üm ama bunlar gavurların dilinden anlıyor, yapacak bir şey yok.

"A-Alin sen mi geldin kardeşim." dedi Barlas abim yanıma yaklaşmaya korkarak.

"Sonunda fark ettiniz abi. İki saattir susmanızı bekliyorum ama nafile! Annem köşede ağlıyor, siz babamla kavga ediyorsunuz, Batuş sizi umursamıyor, ki bence en iyisi..." Batuş'a döndüm. "Doğru yoldasın kardeşim. Devamke." Gözlerimi tekrar abime çevirdim. "Yeter ya. Vallahi de billahi de bezdum." dedim bıkkınlıkla.

"Alin, konuşabilir miyiz kızım?" Babamın bana dönmesiyle ona soğuk bir şekilde döndüm.

"Aradığınız kızınıza şu an da ulaşılamıyor, lütfen bundan sonra ona yalan söylemeyeceğinizden emin olduktan sonra arayınız. Eğer açarsam." dedikten sonra Barbaros'a döndüm.

"Barbaros, konuşabilir miyiz?" dememle hemen başını sallamıştı.

"Olur, konuşalım kardeşim." demesiyle başımı salladım.

"Barlas abi sen odama çık beni bekle, bugün senle yatmak istiyorum." dedikten sonra Barbaros'a bahçeyi işaret ettim. İşaret etmemle birlikte, benle beraber ilerledi.

İlk birkaç dakika sessizliğimizi koruduk. Ben, söyleyeceğim kelimeleri kafamda tartıyordum, o ise bana olan çekingenliğinden dolayı konuşamıyordu. Boğazımı temizledikten sonra konuşmaya başladım.

"Çok düşündüm biliyor musun? Buraya geldiğim ilk günden beri, geceleri odamda tek kaldığım zaman çok düşündüm..." Bahçedeki çardağa oturdum. "İlk önce neden böyle bir şeyin benim başıma geldiğini düşündüm, sonra bu Allah'a karşı bir isyan diye kaderime razı geldim, ama senin ve Civan abimin bana öyle konuşmanızı bir türlü sindiremedim."

"Alin, bak be-"

"Sözümü kesme lütfen." dedim lafını bölerek ve hiç duruşumu bozmadan konuşmaya devam ettim. "İlk önce bunu hak etmediğimi düşündüm, çünkü size çok sinirliydim, ilk başta hak etmediğimi düşündüm. Daha sonra, sinirim geçtikten sonra bunu hak edip edemeyeceğimi kendi içimde tartıştım. Dedim ki kendime, "Sen çekilecek bir kız değilsin Alin, normaldir seni istememeleri." dedim kendime. Ağladım ben o gece. Sabaha kadar ağladım, çünkü sizin bana öyle davranmanızı hak ediyordum ben."

"Alin, bak tamamen bizim salaklığımızdan dolayıydı. Hak etmiyorsun tabii ki."

"O zamanı düşününce hak ediyordum ama." Ciğerlerimi temiz havayla doldurdum. "Her neyse, sonra Civan abim kendini affetirmeye çalıştı bana, ben alerjimden dolayı hastaneye gitmeden önce de bana iyi davranmaya çalışmıştı Civan abim. O yüzden ona ikinci bir şansı vermiştim ama sen, ben ölecektim diye, bana acıdın diye beni kardeşin olarak gördün. Ben bana acınmasını sevmem, nefret ederim. Kimseye de acımam. Bu yüzden sana çok sinirlenmiştim ama daha sonra tekrar düşününce gene sana hak verdim. Çünkü bazı insanlar, sevdiklerini kaybetmedikleri zaman onların değerlerini bir türlü anlamıyorlar. Bu yüzden Barbaros Yalçınkaya, sana bir şans daha vermeye karar verd-"

"ALLAAAHH!" diye beni kucağına almasıyla sözüm yarıda kalmış ve oradan oraya savrulmaya başlamıştım tabii.

"İndir beni." diye soğuk bir şekilde dememle hemen beni indirmiş, mahcup bir şekilde bakmaya başlamıştı.

"Ama ben senin yerinde olsaydım bu şansı iyi değerlendirirdim çünkü bir dahakine tekrar düşünmeyeceğim. Şimdi, iyi geceler." dedim ve yanağına hızlı bir öpücük atıp hızlıca yanından ayrıldım.

Bölüm Sonu✨

Bölüm hakkında düşünceleriniz nedir efenim?

Hadi gene iyisiniz hee, sınavlardan önce size moral olsun diye bölümü hızlıca yazdımm. Umarım beğenirsinizz.

⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM..⭐

Loading...
0%