@yagmurgns_37
|
Eğlence ve mizah sevenler toplaşın bakem. Sizi kaos, gizli sırlar, kavga; eğlence, arkadaşlık, dostluk, aile, aşk gibi ortaya karışık şeyler bekliyo işte. Başlama tarihlerinizi atmazsanız ölüyomuşum. Yorum yapmayı da unutmayın he, okuyunca eğleniyom. 🧡İyi okumalar🧡 "Ulan Mete, ulan Mete! Güzel günlere koşarken donunun lastiği kopar inşallah." "Boş konuşma zilli, ayakların çalışsın. Yakalayacaklar şimdi." "Geri zekalı, biz neden koşuyoruz?" Adımlarımı yavaşlatmış, yavaş bir tempoda Mete ile birlikte koşuyordum. "Dayak yeriz diye." Kendince mantıklı bulduğu açıklamasını sunarken derin bir nefes aldım. Bana sağdan soldan geliyorlardı ama! "Engelli angut, biz taekwondocuyuz ya lan! Bir tekme ile götleri yeri bulur." "Harbi lan ben neden bunu düşünemedim ki?" "Salaksın çünkü." "Haklısın." Kendi salaklığına hak vermesine sonra güleceğimi kendime hatırlatıp kenarda bizi kovalayan adamları beklemeye başladım. Biz hızlı koştuğumuzdan baya arkamızda kalmışlardı. "Mete, çay falan mı içsek?" Ciddi bir şekilde sorduğum soruya hıçkırarak cevap verdiğinde onayladığını anlamıştım. Mahallenin kenarında duran çaycı mikrofonuna doğru ilerledim. "İso, bize bu çingenelerin mahallesine iki çay." dedikten sonra kaldırımda oturan Mete'nin yanına gittim. "Bunlarda ne yavaş çıktı lan, acaba vazgeçip geri mi döndüler?" "Yok, zannetmiyorum adam en son 'cehenneme bile gitseniz peşinizden gelirim' demişti." dedi gülerek. "Adam sana aşık olmasın la Meto?" Mete, korkarak gözlerini açtığında onun bu hareketine karşı sadece güldüm. "Buyur Alin abla." Yanıma gelen İso'ya gülümseyip uzattığı çayı aldım. "Eyvallah İso." Mete de çayını aldıktan sonra İso yanımızdan ayrılmıştı. "Çilli." "Meto?" "Çilli." "Meto?" "Çil-" "Ay yeter Mete, ne diyeceksen de işte." Sarı, kıvırcık saçlarını eliyle karıştırdı. "Diyeceğimi unuttum ne yapayım?" Elimle ensesini şaplattıktan sonra "Geri zekalı diye boşuna demiyorum ya." Onun bu haline gülüp çayımdan keyifle yudum aldım. Mete beni tekrar dürttüğünde tekrar sabır çekerek suratına baktım. "İnşallah mantıklı bir şeydir. Yoksa beni çayımdan ayırdığın için elimden çekeceğin var." "Çilli, hatırladım." "Söyle Meto. Hızlı biraz pliss yani." "Adamlar karşımızda." Karşıya baktığımda gördüğüm yüzle suratımı buruşturdum. Tipsiz keltoş! "Niye daha önce demiyorsun lan?" "Unuttum işte." "Balık hafızalı mısın Mete?" Omuz silkerek cevap verince çok içten bir şekilde sabır çektim. Turkuaz, renginde olan gözlerimi karşımdaki insanlıktan nasibini almamış beyinsiz varlıklara çevirmiştim. Onlar da aynı şekilde bizi izliyor ve iğrenç bir şekilde sırıtıyorlardı. Yavaş adımlarla yanımıza doğru ilerlediklerinde bende ayağa kalkıp üstümü silkeledim. Elimdeki çayı sanki çok önemliymiş gibi - bence önemli eğer bardak kırılırsa Ali abi bana kızardı- kenara koydum. "Elimize düştünüz şimdi ne yapacaksınız bücürler?" Karşımızda iğrenç ötesi varlığın gülerek söylediği şeye karşı bende alayla gülümsedim. "Meto?" "Efendim çilli?" "Ne yapabiliriz sence?" dedim alayla. "Ee ecdadını-" "A-ah ayıp oluyor Meto bak. Daha kibar söyle." dedim alayla. "Bence söylemeyelim direkt gösterelim nasıl olur çilli?" "Bence de." dedikten sonra ikimiz de aynı anda adamların yanına gitmiş ve sanki anlaşmışız gibi aynı anda tuttuğumuz adama kafamızı gömmüştük. Off ne güzel eğlence çıktı okurlara da. Mete diğer adamlara yumruk tarken ben de tekme atıyordum. Şu ana kadar yaklaşık 3 kişiyi yere yatırmıştım. Son kalan adam benim saçlarımı tuttuğunda, saçlarımı tuttuğu kolunu ısırdım ve bacak arasına tekme attım, attığım gibi yere kıvranması da bir olmuştu. "Mete, şurada ki ipi getir bakem." Adam yerden tekrar kalkmaya çalışınca üstüne çıkıp burnuna yumruk attım. "Mete atınca canım çekmişti. Bak ne güzel izler bıraktım." dedim gülümseyerek. Adam bana tiksinir gibi baktığında kahkaha attım. "Canım keltoşcuğum şu an bana tiksinir gibi bakıyorsun ama iğrenç durumda olan sensin. Bak bana..." Elimle yüzümü gösterdim. "Melek gibi bir suratım var." "Melek görünümlü şeytansın lan sen." Yüzü kanlı bir şekilde söylediği şeye tekrar güldüm. "Ha şunu bileydin keltoş." Keltoş lafına bilerek baskı yapmıştım. Bu arada kavgada benim de dudağım patlamıştı. Ama siz karşı tarafı görü- ya da görmeyin mideniz kalkar. Mete'nin ipi getirmesiyle beraber adamlar kenardaki direğe yaslayıp etrafına ipi doladım. Güzelce bağladıktan sonra eserimle gurur duyuyormuş gibi baktım. "Güzel oldu kız." "Herhalde." diye kendimi övünce gözlerim ister istemez etrafımdaki kalabalığa takılmıştı. "Mete." "Hım." deyip bana baktığında benim karşıma odaklandığımı gören Mete, kafasını karşıdaki topluluğa çevirmişti. Mete de benimle aynı şaşkınlığı yaşıyordu çünkü mahallenin dedikoducu teyzeleri başta olmak üzere herkes buraya bakıyordu. "Hassiktir lan!" dedi Mete sadece benim duyabileceğim bir sesle. "Hayırdır Ayşe abla? Film mi çekiyoruz burada? Niye bakıyorsun?" "Kız, anam nasıl dövdün onları?Ayıp değil mi koca koca adamları dövüyorsun?" Bam telime basmışlardı işte. "Birincisi ben taekwondocuyum, dövmem o kadar abartılacak bir şey değil. İkincisi o adamlar çocuklarınıza uyuşturucu verirken utanmıyor mu?" diye sorunca hepsinin ağzından şaşırma nidası döküldü. "Ya, siz beni suçlayın ama ben sizin çocuklarınızı koruyayım. Şimdi dağılın buradan!" Sert bir şekilde söylediklerim karşısında hepsi başını sallayıp sokaktan dağılmışlardı. "Mete, telefondan Kadir abiyi ara, bana ver." "Köpeğin mi var lan?" Enseme vurmasıyla ona en 'ölümcül' bakışlarımı yolladım. "Of Meto of! Ne güzel kendimi mafya gibi hissediyordum." Ona söylenmeme sadece sırıtmış sonra da turuncu saçlarımı karıştırmıştı. Telefonu vermeyeceğini anladığımda cebimden kendi telefonumu çıkartıp Kadir abiyi aradım. "Ne oldu kız çilli?" "Kadir aşkım hani sizin bu aradığınız hapçılar vardı ya." "Eee." "Heh! işte ben onu yakaladım. Bizim oradaki çingene mahallesine gelsene aşkım." "Bizim yakalayamadığımız adamı sen nasıl yakaladın çilli?" Şaşkınlığı sesine de vurmuştu. Herhalde aslanım, ne sandın? "Orası da benim sırrım aslanım. Hadi boş yapma da gel." "Abiye boş yapma denmez." "Of, gel hadi ya." "Tamam cimcime, tamam." Gururla gülümseyerek telefonu kapattım ve yakaladığım adamın başına oturdum. Valla Kadir abiden iyi polistim he. Maşallah bana. Tü tü tü! "Ne oldu Kadir abi geliyor mu?" "Geliyor yahuşuklu komiserim." dediğim şeye karşı yüzünü buruşturunca bende ona yüzümü buruşturdum. Hayır yani ne var polislere ve askerlere zaafım varsa? Hem bende ileride polis olacağım lazım olur. Polis sirenlerini duyunca gülümsedim. Çok şükür gelmişlerdi. En öndeki arabadan Kadir aşkım inince gülümseyip yanına gittim. Ona doğru ilerlediğimi görünce de kollarını açıp sarılmam için işaret verdi. "Biliyorum bana aşıksın Kadirciğim ama çok yaşlısın ya." dediğim şeyden sonra saçlarımı karıştırmıştı. "Deli kız, anlat bakalım nasıl yakaladın bu şerefsizi? Hayır, komiser olan benim yakalayan sensin o nasıl oluyor?" Sahte sitemine karşı kahkaha attım. "Eee biraz da Metoşun yardımı var tabii ki." deyince kaşlarını çattı ve kahve gözlerini arkamdaki Mete'ye çevirip buraya gelmesi için işaret etti. Mete, çağırısını anladıktan sonra Kadir abinin yanına gelmişti. "Lan Meto, helal olsun." "Eyvallah abi." "Şimdi ifade vermeniz lazım ama sizi bir daha karakola götürmeyeceğim. Ailen öğrenmesin Alin, ses kaydına alacağım sonra da ses kaydını karakola götüreceğim tamam mı?" "Tamam komiserim." dediğimde güldü. "Arabaya binin bakalım." Adımlarımı Kadir abinin arabasına doğru ilerlettim. Mete ile arka koltuğa geçtikten sonra Kadir abi de şoför koltuğuna oturdu. Telefonundan ses kayıt cihazını açınca başıyla başlamam için işaret verdi. Flashback "Mete nereye götürüyorsun lan beni?" Kolumu çekiştirip beni bir yerlere götürmeye çalışan Mete'den nihayet kurtulmuştum. "Ya aşağı mahallede çok güzel bir park açılmış. Çardak falan da var. Çekirdek kola yapacağız." dedi sırıtarak. İşin gücün yemek be Meto! "İşin gücün yemek be Meto." İçimden geçirdiğimi dışıma vurmuştum. Ben şeffaf bir insandım kardeş, iki yüzlü değil. Hadi eyvallah. "Ay gel işte. Hem yeni dedikodular öğrendim." deyince gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. "Sen işini biliyorsun he Meto. Kırmızı çizgimden vurdun beni. Hadi yürü." Bu sefer ben onu itekliyordum. Dedikodu kırmızı çizgimdi ve onsuz asla yaşayamayan birisiydim. Yaklaşık bir 20 dakika sonra geleceğim yerin sıradan bir parktan farkının olmadığını anladığımda Mete'ye sövmek istesem de işin içinde dedikodu olunca maalesef susmak zorunda kalıyordum. Önümüze çıkan ilk çardağa oturduğumuzda elimizdeki çekirdek, kola ve bardakları çardağın üstündeki masaya atmıştık. "Eee, hadi Meto, damarlarım dedikodu diye çalkalanıyor bak." Hızlı bir şekilde konuşmuş ve hemen elime bir avuç çekirdek almıştım. Mete hala bir şey anlatmayınca kaşlarım çatışı bir şekilde baktığı yöne döndüm. "Ne oluyor bu lanet yerde Meto?!" "Bilmiyorum ama kötü bir şey olduğu kesin Çilli." Mete'yi dürtüp sessizce peşimden gelmesini söyledim ve adamların ne konuştuğunu duymak için ağacın arkasına gizlendim. "Bak, bizden aldığını kimseye söylemeyeceksin. Zaten polis bu aralar takmış kafayı bizimle." Göz altları mor, gözleri baygın çocuk başını sallamıştı. Adamın uyuşturucu sattığı çok bariz bir şekilde belliydi. Ben tam m telefonumdan Kadir abiyi arayacakken Mete'nin beni ittirmesiyle yere düştüm ve oradaki adamların bakışları bizi buldu. Ben içimden çok güzel küfürlerimi Mete'ye sunarken en ortadaki, kel olan adam lafa atladı. "Ne oluyor lan burada?" Ben ona sevimli olduğunu düşündüğüm -hatta direkt öyle- bakışlarımı yollarken adam bize yaklaşmaya başladı. "Siz bizi mi dinliyorsunuz lan?" Adamın gittikçe artan sesi beni biraz paniklese de rahattım ama Mete için aynı şeyi söyleyemeyeceğim tabii ki. "Alin, koş." Mete'nin söylediği şeyi yapıp koşmaya başladım ama neden koştuğumuz hakkında tek bir fikrim bile yoktu. Meto'ya güvenim ektedir arkadaşlar. "Kaçmayın, gelin lan buraya!" Koşarak bizim arkamızdan gelen keltoşa doğru döndüm. "Sıkıyorsa yakala lan keltoş." Flashback end "İşte böyle Kadirciğim." dedim dertli dertli. Sonra yüzüme o güzel sırıtışımı sundum. "Sonra da bam bam bam!" "Mete, sen nasıl düştün oğlum yere?" Kadir abinin sorduğu soruyla ben de Mete'ye döndüm çünkü adamlar yüzünde konuşamamıştım. "Harbi Meto, nasıl düştün?" "Şey... Kedi gördüm de ben... Korkudan." Onun bu söylediğine karşı kahkaha atmaktan durduramamıştım kendimi. "Olum, küçücük kediden mi korkuyorsun?" dedi Kadir abi de gülerek. "Ya abi fobim var işte zorlamayın." Onun bu haline güldükten sonra Kadir abi bizim gitmemize izin vermişti. Biz de arabadan inip mahalleye doğru yol aldık. "Baya aksiyonlu geçti bugün ha Meto?" "Valla öyle oldu çilli ama eğlendik he." "Evet, unutamayacağım bir gün yaşadım senin sayende. Eyvallah." "Eyvallah çilli, hadi görüşürüz." Yol ayrımına geldikten sonra ayrılmış, Mete evine ben evime girmiştik. Açıkçası eve girene kadar her şey çok güzeldi. "Neredesin kız sen?" Çatık kaşlarla bana bakan babama döndüm. "Mahalledeydim." dedim umursamazca. "Komşular dedi adam dövmüşsün." Bu komşularda bir salmadılar beni gitti amına koyayım. Bir gün hepsini seveceğim o olacak. "Evet, dövdüm." "Sen nasıl bir adamı dövebiliyorsun Alin? Kızsın sen!" "Adamlar uyuşturucu kaçakçılığı yapıyordu ve Kadir abi de arıyordu. Yardım ettim onlara. Abartılacak bir şey yok." dedim sesimi biraz yükselterek. "Bir daha olmayacak." Ona 'yav he he' bakışlarımı gönderip odaya dönecekken annemin sesini duydum. "Kızım, konuşmamız gereken bir şey var." Adımlarımı geriye doğru atıp içerideki koltuğa tekrar oturdum. "Konuşalım." dedim isteksizce. "Bugün bizi aradılar..." Gözlerini kaçırıp babama baktı. "Eee?" dedim konuyu hızlıca söylemesini bekleyerek. "Yalçınkaya ailesi, DNA testi istiyor. Çocuklarımız karışmış olabilir diye." "NE?!" *** Bölüm Sonu✨ Evett, sizce ilk bölümümüz nasıldı? Umarım beğenmişsinizdir. Beğenmişsinizdir ya güzel yazdım :D ⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM...⭐ |
0% |