Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.Bölüm🥕

@yagmurgns_37

HELÖÖÖ!

YENİ BÖLÜMÜMÜZLE SİZLERLEYİMMM

BÖLÜM ŞARKISI: HANDE YENER- ÇATLA

🧡İYİ OKUMALARR🧡

"Alin Ata, %99.9 Serdar Yalçınkaya'nın öz kızıdır."

Tahmin etmiştim zaten. Tahmin edilemeyecek bir şey değildi. Özellikle dış görünüşlerimiz bile neyin ne olduğunu belli ediyordu. Gözlerimi eski annr ve babama çevirdiğimde yeni kızlarının yanına gittiklerini, ellerini tutup sarıldıklarını gördüm.

Keşke bana da sarılsalardı.

Yavaş bir şekilde ayağa kalktığım ama başım bir anda dönmüştü. Yerimde sendelendiğimde bir çift kol sahibi tarafından belimden tutulmuştum.

"Mete, mide-" dediğim anda elimle ağzımı kapatmıştım. Mete de hızlı bir şekilde beni doktorun odasından çıkarmış kadınlar için olan lavaboya girmişti. Hızlıca kendimi klozetin önüne atıp kustum. Ve bunları yaptığım sürede yanımda Mete vardı. Ben koşarken düştüğümde beni kaldıran Mete vardı.

"Güzelim iyi misin?" Sorduğu soruya sadece dolu gözlerimle baktım. "Mete, geçen 17 yılım yalanmış benim. Be-benim her şeyim-"

"Şişt, senin her şeyin yalan değil. Ben varım, Lina var, Kadir abi var, Feride nine var. " demesiyle hafif bir şekilde gülümsedim.

"İyi ki varsın be Metololom."

"İyi ki varsın çillim." dedi o da bana bakarak.

"Öhöm, sizi çağırıyorlar." Yalçınkaya ailesinin yanında olan kumral saçlı çocuktu bu. Söyleyeceğini söylemiş sonrasında hemen yanımızdan ayrılmıştı.

Mete, lavoboda suratıma su çalmış daha sonrasında da beni güldürmek için bir kaç espri yapmıştı. Bir yandan hem komik olmayan esprilerini dinliyor hem de kafeteryaya doğru adımlıyorduk.

"Çilli bak bir tane daha var."

"He, dinliyom." dedim gözlerimi 4829. kez devirerek.

"Kimya derslerini müfredattan kaldırmışlar."

"Neden?" dedim meraksız bir tonda.

"Kim olduğunu bulmuşlar çünkü." Sonlara doğru anırarak söylediği şeyden sonra gözlerimi dikmiş Mete'ye bakmıştım. Ama daha sonrasında onun gülü- pardon anırmasına bende dayanamamış ve anırmaya başlamıştım.

Herkesin gözü bize döndüğünde kendimi zor bir şekilde durdurdum.

"Biz kendi kızımızı istiyoruz." diye atladı baba- pardon, eski babamın hızlıca söylediği şey beni hiç şaşırtmamıştı. Beni sevmediğini zaten iliklerime kadar hissediyordum.

"Biz de zaten kendi öz kızımızı istiyoruz." diye atladı adının Serdar olduğunu öğrendiğim adam.

"Ama ben, sizinle gelmek istemiyorum." dedim yeni aileme dönerek.

"17 yaşındasın ve kanunen reşit değilsin. İstesen de istemesen de bizle gelmek zorundasın." Sarışın ve turkuaz gözlü olan adamın söyledikleri beni çoktan uyuz etmişti. Zaten geldiğimden beri de bana tip tip bakıyordu.

"Ama ben gelmek istemiyorum." dedim tekrar tanr tane anlatarak.

"İyi, gelme ama iki gün sonra kapında polisle gelmek zorunda kalacaksın." dediğinde başka bir çarem olmadığınu anlamıştım.

"Bir şey sorabilir miyim?" Başka çarem yoktu. Kimsenin başının ağrımaması için gidecektim. Zaten, 18 yaşıma geldiğimde gidebilirdim değil mi?

"Tabii kızım sor."

"Biz burada mı oturuyoruz? Bu şehir de mi?"

"Yok kızım, biz Ankara'da oturuyoruz." dedi Serdar Bey lafa atlayarak.

"Peki ben ayda bir kez de olsa arkadaşlarımız yanına gelebilir miyim?" Gülümseyerek başını salladı. "Tabii ki. İstersen arkadaşların gelip bizde bile kalabilir kızım."

"Teşekkür ederim. Ama izin verirseniz beni bu zamana kadar büyüten aileme de bir şey söylemek isterim." Her ikisi de başını salladığında eski aileme doğru ilerledim.

Zaten çok fazla bir mesafe yoktu yani.

Benle karıştırılan kızın adı Melis'ti. Saçları ve gözleri simsiyahtı. Uzaktan annem ve babama baktığımda yeni kızlarının saçlarını okşadığını fark ettim.

Benim hiç başımı okşamamışlardı.

Yanlarına doğru ilerlediğimi fark eden babam çatık kaşlarıyla bana döndü. "Ne var?!" Böyle bir tepkiyi almamış olsaydım eğer onlara teşekkür edecektim ama görüyorum ki onu bile hak etmiyorlardı.

"Bir şey yok Halis Bey..." dedim soğuk tavrımla. "Sadece öz kızınıza bana davrandığınız gibi davranmayın diyecektim. Kaldıramaz." dedikten sonra saçlarımı savurup yanlarından ayrıldım.

SLAYY GİRL

Yeni ailemin yanına ilerlediğimde alttan alttan sırıttıklarını fark ettim. Sessiz konuştuğumu zannetmiştim ama duymuşlardı galiba.

Neyse ya bana ne.

"Kızım eşyalarını biz aldırttık. Ankara'ya arabayla gideceğiz. Rahatsızlanır mısın?" Başımı yok dercesine salladım. "Yok, her şey için teşekkür ederim Serdar Bey."

"Bey demesen olmaz mı kızım?" Üzgün bakışlarıyla söylediği şey benim için kolay değildi. "Benim için kolay değil. Gerçekten. Olayları dalgaya alıyorum falan ama içten içe şok geçirdiğimi bilin lütfen."

"Tamam kızım, nasıl istersen."

"Arkadaşımla vedalaşabilir miyim?"

"Bu senin en doğal hakkın. Sen vedalaş biz de arabayı alalım. Seni kapının önünde bekleriz." Onlara minnet dolu bakışlarımı gönderip daha deminden beri bana köpek yavrusu gibi masum bakan kankitoloşkoloma döndüm.

"Meto."

"Çilli."

"Meto."

"Çilli."

"Çok özleyeceğim be olum!" dedim boynuna sarılarak. Ona sarılmamla onun da beni belimden kavraması bir olmuştu.

"Ya şimdi benimle kim dedikodu yapacak?" dedi burnunu çekerek. Bende gözlerimin dolmasına fırsat vermeden kendimi hemen geri çektim.

"Amma duygusal çıktın be Meto. Dert ettiğin şeye bak. Havada bulut bende para. Yollarım ibana üç beş bir şey gelirsin."

"Şimdi alaya alıyorsun da gözlerinin dolduğunu görebiliyorum."

"Kedi tüyü kaçmıştır." dedim gülümseyerek.

"Şaka bir yana çilli ama sen bu aileye kolay kolay uyum sağlayabilecek misin? Yani ortama ayak uydurabilecek misin?"

"Bana ne ya ortam bana ayak uydursun." dedim gülümseyerek. Şaka bir yana 7 tane erkekle ne yapacağımı bilmiyordum. Dışarıya doğru baktığımda beni arabada beklediklerini fark ettim.

"Görüşürüz Meto. Her gün yazmayan şerefsiz olsun mu?" dedim gülümseyerek.

"Olsun lan!" dedi ve sıkıca sarıldı. Kısa bir sarılmanın ardından ondan ayrıldım. İşte şimdi ailemden ayrılıyordum ben.

"Mete, Lina'ya dikkat et ve kızı kaçırma. Gözünün içine bakıyor senin ama utangaçlığından kızı görmezden geliyorsun. Çıtır kız valla kaparlar."

"Sen onu nereden öğrendin?" Çemkirerek ve yarı utangaçlıkka söylediği şeye gülümsedim.

"Sen daha beni tanıyamamışsın." dedim sahte bir sitemle ve ilerledim. "Ona iyi bak Mete."

"Tamam çilli." dedi buruk tebessümle.

İstemeyerek de olsa Mete'yi arkamda bıraktım ve yeni ailemin arabasına doğru ilerledim. Siyah arabanın kapısını açıp diğer iki kardeşimin yanına geldim.

Yolculuğun ilk bir kaç dakikası sessiz geçmişti ama daha sonra Alya Hanım, arkasına dönüp bana baktı. "Olaylar çok hızlı gelişti, farkındayım senin için çok zor olacak ama birlikte bunu da atlatırız." dedi gülümseyerek. Sonra Serdar Bey konuşmaya başladı. "Şimdi evde seni bekleyen 4 tane daha insan dışı varlık var..." Bu dediğine hafif kıkırdamıştım. "Yanındakiler numre 2 ve numre 3." Ben yavaş yavaş ısınmaya başlamıştım ama Serdar Bey'e.

"Lan zerzevatlar tanışın kardeşinizle." diye seslendi Serdar Bey, dikiz aynasından arkaya bakarak.

"Ben Civan, en büyüğün bir küçüğüyüm. 26 yaşındayım." Gözlerini devirerek ve isteksiz söylediği şeye karşı itici bir gülümseme sundum ona. Civan, sarışın ve turkuaz gözlüydü.

Sanki ben sana bayılıyorum!

Sonra diğerine döndüm. O ise sıcacık gülümsemesiyle ona bakmamı bekliyordu. "Ben Barlas abin. 21 yaşındayım." dedi gülümseyerek. Barlas, kestane renginde saçlara ve ela renginde gözlere sahipti. Çenesinde de bir gamze vardı.

"Memnun oldum Barlas." dedim ve sıcacık gülümsememi ona sundum.

"Eee kızım, buradaki hayatını biraz anlatır mısın? Mesela yanındaki yakışıklı. Çok yakınsınız galiba." dedi sorgularcasına.

"Metehan mı?..." deyince başını salladı. "Mete benim kardeşimden ötedir. Bir tanemdir." dedim gülümseyerek.

"Aynen aynen kesin arkadaşındır." diye araya atlayan Civan'a ters bir bakış attım. "Başka ne olmasını bekliyorsun Civan?"

"Kızım bırak palavrayı! Sevgilin işte söylemiyorsun." Sakin bir şekilde nefes aldım. Sabrımın sınırlarını zorluyordu. "Bak pek sevgili olmayan Civan. Adam akıllı Serdar Bey sordu ben de cevapladım. Mete benim kardeşim gibidir hatta gibi değil kardeşimdir. Ayrıca sevgilim olsaydı bunu söylemekten çekinmezdim." Ters bir tavırla söylediklerimden sonra önüme döndüm.

"Şarkı açabilir miyim acaba?" dedim Alya Hanım'a dönerek. "Tabii ki..." dedi ve Barlas'a döndü. "Barlas, senin telefonun bağlıydı. Aç bakalım kardeşine." demesiyle Barlas hemen beni kolunun altına doğru çekti.

"Gel bakalım havuç kafa."

"Bak yakışıklı ben, bana havuç kafa denmesini sevmem." dedim gülümseyerek.

"Yakışıklın mıyım gerçekteeenn havuç kafa?" Onun bu söyledikleriyle kahkaha attım. "Evet öylesin."

"Bu arada söylemeden geçemeyeceğim..." dedim gülümseyerek. "Siz nerelisiniz? Aileye bak maşallah mükemmel. Hayır Allah güzellik dağıtırken kaç kere sıraya girdiniz?..." Sonra Civan'a döndüm. "Civan hariç o bence evlatlık." Cümlemin bitmesiyle arabadaki herkes -Civan hariç- kıkırdamıştı. atmıştı.

"Güzelim, annen Romalı. Senin güzelliğin de annenden geliyor." dedi Serdar Bey. Bunu söylemesiyle ağzımdan şaşkınlık içeren bir nida çıktı. "Roman havası kesin çok güzel oynuyorsunuzdur." Onaylarcasına başını salladı Alya Hanım.

"Sen şimdi kesin bunu da yargılarsın." Bende ne zaman araya atlayacak diyordum.

"Yok, ben de roman havası güzel oynarım. Ayrıca çokta severim. Alya Hanım'a çekmişsem demek." dedim ve sonra Barlas'a döndüm.

"Hadi müzik açalım Barlas."

"Tamam güzelim, ne açmamı istersin?"

"Hande Yener, Çatla." dedim pis pis sırıtarak.

"Hayırdır neden böyle sırıttın?" Barlas'ın kısık gözlerle sorduğu soruya karşı dudaklarım daha da çok kıvrılmıştı.

"Anısı var Barlas." Bunun üzerine enseme bir şaplak atmış "Ne anısı lan?" diye sormuştu.

"Lan kıza niye vuruyorsun?" diye atlayan Serdar Bey'e döndüm. "Bakın sevgili yeni aile fertlerim. Beni dövecek kişi anasının karnından daha doğmadı. Ayrıca biz şakalaşıyoruz bir bırakın bizi kendi halimize."

"Allah Allah, neden seni kimse dövemezmiş. Kızım çıt kırıldım bir şeye benziyorsun zaten. Tırnağın kırılsa ağlayacaksın." Civan'ın gene önyargılı konuşması sinirlerimi hoplatmıştı.

"Bana bak lan? Sen hayırdır? Geldiğimden beri ön yargılarını konuşturuyorsun, bir şey demiyorum ama bu kadarı da fazla. Bakın ben diğer kardeşinize benzemem, ben kimseye benzemem. Bana nasıl gelirseniz size onun üç katıyla gelirim.Uğraşma benimle." deyip tam Barlas'a dönecekken tekrar sesini duydum.

"Var mısın düellosuna?"

"Anlamadım?" dedim kaşlarımı çatarak. "Nesini anlamadın kızım, dövüşeceğiz işte." Bunu söylemesiyle dudaklarım iki yana kıvrılmıştı.

"Hah, bana şöyle şeylerle gel aslanım." dedim gülümseyerek.

"Asla böyle bir şey olamayacak!" diye otoriter bir ses duyduğumda Serdar Bey'e döndüm. Tam ağzımı açacakken konuşmaya devam etti. "O senin kardeşin Civan. Zarar verirsin."

"Bir dakika ya!" diye bağırdım arabanın içinde. "Benim hakkımda karar vermeyi tahmini ne zaman bırakacaksınız? Ben... " dedim tane tane anlatmaya başlayarak. "Civanla. Dö-vü-şe-ceğim!" Sert çıkan sesimden sonra hepsi önüne dönmüştü.

Affetmeyecağım cağım cağım! Ah be Sadi, ne acılar sığdırmışsın içine.

"Barlas, dediğim müziği açar mısın? Kendime gelmem lazım." Başıyla beni onayladıktan sonra müziği açtı.

Şarkının melodisinin kulaklarıma dolmasıyla dudaklarım iki yana kıvrıldı. Hande Yener, şarkı sözlerini söylerken bende eşlik etmeye başladım.

"Birileri yine konuşup duruyo'muş,

Arkamdan atıp tutamıyo'muş, vah vah

Profilimden çıkamıyo'muş

Şeceremi kovalıyo'muş, vah vah" Şarkıya eşlik etmemle Barlas'ta bana katılmıştı. Genellikle, hatta çoğunlukla anılarımı unutmamak adına videoya alırdım. Telefonumu bir hızla cebimden çıkarttım ve Barlas'la kendimi videoya aldım.

"Neredeyim, kiminleyim, nerden giyiniyorum?

Arkadaşlarım kim, nerelerde takılıyorum?

Parfümüm, rujum, diyetisyenim, doktorum

Kendi farkında değil ama idolü oluyorum." Kameraya birlikte bakarak şarkı sözlerine eşlik ediyorduk. Açıkçası Barlas'a alışmıştım. Azıcık.

"Bir, iki, üç." dememle şarkının nakaratını bağırarak söyledik.

"Çat, çat, çat, çat, çat, çatla

Çat, çat, çat, çat, çat, çatla

Çat, çat, çat, çat, çat, çatla

Çat, çat, çat, çat, çat, çat." Videoya doğru gülümserken hiç beklemediğim birisinden mesaj almıştım. Öyle ki iki yana kıvrılan dudaklarım düz bir çizgi haline gelmişti.

🍊

Bölüm Sonu✨

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

Civan?

Barlas?

⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM...⭐


Loading...
0%