@yagmurgns_37
|
Helöö! Nasılsınız bebiklerimm? Şöyle yukarıda bir yerde bir yıldız var. Heh, işte ona basarsan beni çok mutlu edersin ve daha hızlı bölüm alırsın :)) 🧡İyi okumalarr🧡 "Ay Allah kahretmesin ya." Diye kendi kendime yandım. "Ne oldu kızım?" diye arkasına dönen Alya Hanım'a döndüm. "Benim mahalleden çok sevdiğim bir abim var. Kendisine haber vermedim ve şimdi bana yazdı. Şimdi aramam lazım onu." Deyip kısaca geçiştirdim. Çünkü Kadir abim, bana "Beni çabuk arıyorsun Alin!" diye mesaj atmıştı. Birincisi, Kadir ağabey bana sinirlenmediği dışında Alin demezdi. İkincisi Kadir abi noktalama işareti kullanmazdı. Telefonumu hemen elime alıp Kadir abi aradım. Korkudan gözlerimi kapamıştım hatta. "Alin!" diye bir ses geldi telefondan. Bağırmıyordu ama kızgın olduğunu sesinin sertliğinden anlayabiliyordum. "Ay Kadir aşkım sen mi aradın?" diye salağa yattım. Kural 1: Kaçış yoksa salağa yat. "Alin, sen beni aradın ya." "Yaa öyle mi olmuş?" dedim göremeyeceğini bilsem de gülümseyerek. "Alin, Mete bana bir şeyler söyledi." "Ah, Mete ah! Bir tutamıyorsun çeneni. Çenen kopsun inşallah." Dedim mırıldanarak. "Ne dedin?" "Bir şey demedim abicim. Ne diyeceğim?" "Alin bana neden haber vermedin? Hiç mi değerim yok gözünde." Deyince gözlerim dolar gibi olmuştu. Öf, duygusal olmak istemiyorum ben ya! "Ya ama Kadir abi, ben senle vedalaşamam ki. Lina ile on dakika bile görüşemedik. Sabah erkenden çıktım, bak biliyorsun uyku benim kırmızı çizgim ama erkenden uyandım, böyle böyle bir durum varmış gideceğim dedim. Daha şu an Ankara'ya gittiğimi bile bilmiyor. Meto ile de vedalaşmak istemedim ama şerro enseme vura vura zorla kabul ettirdi." İnşallah çok kızmazdı çünkü Kadir abinin bu konularda hassas olduğunu biliyordum. "Bana mesaj atsaydın ben gelirdim." "Kadir aşkım sen komiser değil misin?" "Öyleyim." "E, ben sana dün uyuşturucu çetesinin kanlı halini önüne sermedim mi? Sen bizden ifade almadın mı?" deyince arabadaki gözlerin bana döndüğünü fark ettim. Gözlerimi onlardan kaçırıp kucağımda oynadığım ellerime verdim. "Aldım." "E, ben salak mıyım? Sabaha kadar o keltoşu sorguya almışsındır. Sonra Mehmet abiler falan zorla seni yatırmaya götürmüşlerdir. Uyandırmak istemedim. Hem ben bile ailemin ailem olmadığına inanmıyordum ki. Daha Fadime nineciğimle bile vedalaşamadım." "Off Alin off." "Ya hala sinirlisin ama ben ne yapabilirim? Hem bir ay sonra geleceğim merak etme." "Senin turnuvan vardı değil mi?" "Hı-hım." diye mırıldandım çünkü şu anki aile fertlerimin benim taekwondocu olduğumu bilmemeleri gerekiyordu. "Tamam varınca yaz ama bana. Eğer bir sıkıntı olursa falan haber et. Üstesinden gelebileceğini biliyorum zaten ama haberim olsun." "Tamam aşkım sen merak etme. Hadi şimdi git tüm suçluları bir güzel yere ser." Telefonu kapattıktan sonra bana çatık kaşlarla bakan Civan'a döndüm. "Hayırdır?" "Sevgilin mi?" Te Allah'ım sen bana sırayla mı gönderiyorsun? Taktı sevgilime. "Abim olduğunu söyledim ya?!" "Aşkım dedin?" "Bak, sen ne anlarsın inan umurumda değil. Benim mizacım böyle. Kadir abinin yanlış anlamayacağını biliyorum. Eğer bu durumdan rahatsız olsaydı söylemezdim. Şimdi beni bi sal ya." Diyerek gözlerimi devirdim. "Çok apar topar oldu kızım, kusura bakma tekrardan." "Önemli değil Serdar Bey, Kadir abiye ben bilerek öyle söyledim. Onunla vedalaşmam kolay olmazdı. Sıkıntı yok. Zaten bir ay sonra İstanbul'a dönmem lazım." "Neden?" diye soran Barlas'a döndüm. Civan gibi hesap sormak yerine daha çok merak ediyormuş gibi sormuştu. Bu yüzden terslemeyecektim. "Şu Civan'la bir dövüşelim ondan sonra anlatırım yakışıklı." dedikten sonra anlayışla başını salladı. "Havuç kafa." diye bir ses duyunca çatık kaşlarla Barlas'a döndüm. "Bana. Havuç. Kafa. Deme!" "Bir şey soracağım havuç kafa." Kaşlarımı daha da çatıp ona döndüğümde daha beter sırıtmıştı. Pislik! "Sor hadi sor senle uğraşamayacağım uykum var." "Şarkının ne gibi bir anısı var?" Bu dediğine hafif kıkırdadım. Yazık, içinde ukde kalmış jojuğun. "Çok mu merak ettin." Hızlıca başını salladı. "Çok." deyince başımı salladım. "Okuldayken bir arkadaşım vardı. İsmi Eda. Kendisi benim en yakınımdı, yani ben öyle zannediyordum. Ama okulda bana iftira atmıştı. Ben tabii o sıralar kimin bana iftira attığını falan arıyordum. En sonunda iftira atanın Eda olduğunu öğrendim..." deyince yüzüme bir sırıtış peyda etmişti. "Eee, benim de elim armut toplamıyor tabii ki. Bu zamana kadar Eda'nın yaptığı tüm pislikleri ortaya çıkardım ve kimse ama kimse benim olduğumu anlamadı. Sadece okulda yaptığı her şeyi ortaya çıkardım ve okulun hopörlöründen bu 'çatla' şarkısını açtım. Sonra da arkadaşlığımızı bitirdim zaten." "Vay be." "Oha kızım sen neymişsin." "İşte benim kızım." Cihan hariç arabadakilerin diğer övgülerine başımı hafifçe salladım ve teşekkür ettim. Daha sonra da Barlas'ın omzuna başımı yaslamış ve günün yorgunluğundan dolayı gözlerimi kapatmıştım. ☆ "Havuç kafaaaa. Havuç kafaaaağ." Duyduğum yüksek sesle ve sarsılmamla yerimden sıçrayacak gibi olmuştum. "Hangi şerefsiz beni uyandırıyo ya." Gerilerek, hafif de kısık sesle söylediğim şeyi yeni farkına varmış ve gözlerimi hemen açmıştım. Karşımda bana şaşkın bir şekilde bakan Barlas'ı görünce mahcup bir şekilde bakmaya başlamıştım. "Uykumdan uyandırılınca çok agresif oluyorum. Kusura bakma." dediğimde ciddi bakan surat ifadesinden sonra hemen kahkaha atmıştı. Ben anlamsız bir şekilde ona bakarken o kahkaha atıyordu. "İyi misin Barlas?" "İyiyim s-sen..." demiş ve tekrar kahkaha atmıştı. "sen nasılsın hayatım?" "Ben iyiyim de sen biraz kafadan gidiksin galiba." Millet deliye hasret biz akıllıya mk. "Ayh, havuç kafa sana öyle ciddi bakınca yüzünün halini görmen lazımdı. Çok komiktin." "Bence sen gülmeye yer arıyorsun. Ee, neden uyandırdın beni?" "Eve geldik çünkü." demesiyle gözlerim yerinden fırlayacak gibi olmuştu. "Oha o kadar saattir uyuyor muydum?" Yavaşca başını salladı ama bir şey olmuştu. Çünkü sorduğum sorudan sonra iki yana doğru kıvrılmış olan dudakları, düz bir çizgi haline gelmişti. "Uykumda bir şey mi oldu?" dedim gözlerimi kısarak. "Aslında oldu." demesiyle onu dinlemeye başladım. "Birinin adını sürekli ağzına aldın. Kabus görüyordun çünkü uykunda ağladın Alin. Uyandırmaya çalıştık hatta kalktın da ama sadece 'ben hallederim' dedin ve tekrar yattın..." Gözleri dolmaya başlamıştı hatta gözlerinden bir yaş firar etmişti bile. "Gene aynı kabusu gördün. Sonra seni uyandırdık, biraz hava aldın ve tekrar yattın." "Kimin ismini sayıkladım?" dedim titrek sesimle. Çünkü adını duymak, benim için hiç kolay değildi. Korkuyordum, gene aynı şeyleri yaşamaktan köpek gibi korkuyordum. Aynı şeyi Mete için yaşamaktan çok çok korkuyordum. "Soner." dedi düz sesiyle. Onun için kısacık bir kelimeydi ama ben duyunca ağzımdan "Hi." dedim ve titrek bir nefes çektim ciğerlerime. Kalbimin sıkıştığını hissettim. Hayır, hayır burada olamazdı. Burada krize giremezdim. Atlatmıştım ki ben bunları, hepsini atlatmıştım. Gözlerim karşımda bana şaşkınla bakan Barlas'a kaydı. İki kolumla ittim onu göğsünden. "Hepsi senin, hepsi sizin yüzünüzden. Neden getirdiniz beni buraya? Neden!" diye ağlayarak bağırıyordum. "A-Alin ne yapıyorsun?" demişti şaşkınlıkla ama kendimi durduramıyordum. Gözlerimi yan tarafa çevirdiğimde ailenin diğer fertlerinin olan biteni izlediğini fark ettim ama gene durduramadım kendimi. "Neden getirdiniz beni?" dedim yalvarırcasına. "Ben mutluydum, ailem beni sevmiyordu ama arkadaşlarım vardı ve ben mutluydum. O yoktu, onu unutmuştum ben. Ama bu lanet olası yere geldiğimde tekrar hatırladım." Kendimden tiksinircesine söyledim çünkü o an kendimden çok fazla tiksiniyordum. Durdurmaya çalıştılar beni. Serdar Bey'in "Kızım." diyerek bana sarılmaya çalıştığını hatırlıyorum ama itmiştim onu bir sinirle. Alya Hanım sarılmaya gelmişti bana. "Geçicek kızım. " diye onu da itmiştim. "Geçmiyor." demiştim bu sefer. "Ne kadar istesem de geçmiyor." O sırada benim için mucize denebilecek bir şey oldu. Telefonum çaldı. Cebimde titreyen şeyi açıp baktığımda Kadir abimin aradığını gördüm. Hızlıca telefonu elimin titremesine rağmen açtım. "Alin sana beni ara demedim ben? Kaç saat oldu hala gidemediniz mi?" "A-alo" dedim burnumu çekerek. "A-Alin. Ne oldu kızım sana? Yeni ailen mi bir-" "Abi, abi ben onu görmüşüm rüyamda. Onun ismini sayıklamışım. Abi ben, atlattım derken daha da çok batmışım." Telefon hoparlördeydi ama şu an onu sıkıntı edecek değildim. "Krize mi girdin gene?" Sessiz kaldım. Sessizliğimden de anlardı zaten Kadir abim. "Tamam ben Hale'yi sana tekrar yönlendireceğim. Şimdi krizde misin hala yoksa bitti mi?" "Sen aradıktan sonra sakinleştim." dedim kısık sesimle. "Unutma, yaşadıklarını bir daha yaşamayacaksın. Sana yaşattırmayacağım kızım." "Abi, Mete başlamaz gene değil mi? Hani ben yokum ya yanında." Korkuyordum, Mete'nin tekrar başlamasından çok korkuyordum. "Mete'nin yanında ben varım ve unutma Lina'da var. Ve Mete biraz aşık galiba..." demesiyle gülümsedim. "Öyle bir şey." dedim geçiştirerek. "Korkma ve unutma çok korkarsan eğer bir şeyden bir gün o korkun gelir, seni bulur. Korkma, korkuların üzerine git. Biraz yat ve dinlen. Sonra Mete ile de konuş ve ona korkularından bahset kızım. Yarın da Hale ile görüntülü konuşma ayarlayayım sana olur mu?" "Olur abicim..." dedim ve sonra ekledim. " Abi, iyi ki varsın. Biyolojik olarak olmayabilir ama sen benim öz abimsin ve hep öyle kalacaksın." "Sende benim kız kardeşimsin cimcimem. Unutma. Şimdi gidip biraz uyu ve dinlen." "Tamam kocam sen nasıl istersen." dedim gülümseyerek. "Ahahahah kızım sen manyaksın. Abiydi, aşkın oldu, şimdide kocam. Bir üst seviyesi ne?" "Ya abim değil misin? Her şeyimsin işte. Gelip bir de burda bana tatava yapıyorsun." "Sen eski patavatsız haline döndüğüne göre iyisin. Hadi benim gitmem lazım. Kendine iyi bak." "Git ve o suçluları yakala aşkım benim için." dediğimde kahkaha attı ve telefonu kapattı. Gözlerimi etrafıma çevirdiğimde bana bakan ailemle karşılaştım. Alya Hanım ağlıyordu, Serdar Bey'in, Barlas'ın ve benim tıpatıp aynım olan erkek bir çocuğun gözleri doluydu. Oturduğum yerden ayağa kalktım ve ilk önce Alya Hanım'a doğru ilerledim. Kollarımı boynuna doladım. "Ne kadar özür dilesem de yetmez ama binlerce kez özür dilerim sizden. Kriz anında önüme gelen her şeyi itiyorum, bağırıyorum ve kırıyorum. Çok özür dilerim." "Önemli değil kızım. Ben sadece sana ne kadar geç kaldığımızı fark ettim. Belki yanında daha erken olsaydık bu krizleri geçirmez-" "Ama şimdi buradayım ve gerisi önemli değil." Buradayım be buradayım! Alya Hanım'ın hemen yanında dolu gözlerle bana bakan adama döndüm. "Sizden de çok özür dilerim. Sakinleştirmeye çalıştığınızı biliyorum ama kriz anında olunca ben kimseyi göremiyorum. Gene de bunun arkasına sığınmam çok yanlış. Bunu biliyorum." dedim ve kollarımı boynuna doladım. Serdar Bey de kollarını belime kenetlemişti. Sana sahip çıkamadığım, bir baba olarak seni koruyamadığım için affet kızım beni." dedi ağlayarak. "Geçmişi düşünmeyelim..." dedim göremeyeceğini bilsem de gülümseyerek ardından kollarımı sarıldığım boynundan çekmiştim. "Şu an ben buradayım ve gerisi önemli değil." Bakışlarım bana melül melül bakan Barlas'a kaydı. Ela gözleri doluydu ve belki erken olacaktı, belki hatalı olacaktı ama zamanı gelmişti. Yol boyunca bana ilgisi, onu ittiğimde bile gelip bana kızmaması, önyargılı davranmaması gibi bir çok sebepten dolayı bile diyebilirdim. Yanına yaklaştım. "Abi." dedim ve abi dememle o da titrek bir nefes çekti. "Kardeşim." dedi ve kollarını sardı belime. "Özür dilerim abi senden. Sen bana yardımcı olmaya çalıştın ama ben sana bağır-" "Şişt! Geçti güzelim, ben sana kırılmadım. Benim üzüldüğüm nokta seni bu hale getirenin ne olduğunu bilmemek." Anlatmamı istiyordu ama zamanı değildi. "Zamanı değil." dedim kollarımı ondan çekerek. O ise bu durumdan rahatsız olduğu için ellerimi tekrar boynuna götürmüştü. "Beklerim bende havuç kafa." dediğinde gülümsedim. "Bekle o zaman Barlascığım." "Tıch, bu olmadı. Abi daha güzel." "Siz isteyin yeter ki abiciğim." dememle yanağıma bir öpücük kondurmuştu. Bende onu yanağından öptüm ve sonra bana benzeyen çocuğa döndüm. "Sen benim ikizim misin şimdi?" dedim titrek sesimle. Başını salladı, başını sallamasıyla koşa koşa yanına gittim ve sarıldım. Sarılışıma karşılık verdi. "Ne yaşadığını billiyorum." deyince dona kaldım. "Ne? N-nasıl?" "Bilmiyorum. İkizin olduğumdan kaynaklı olabilir..." dedi omzunu silkerek. "Ne düşündüğünü biliyorum mesela ve aynı şekilde sen-" "Sana şu an çok benzediğimi mi düşünüyorsun." "Evet." dedi gülümseyerek. "Bimm baamm bomm benim de bir ikizimm varr. Hırsındaannn çatlasın düşmanlarr. Benim de artıkk birr ikizimmm varrr." dememle kıkırdamıştı. Alin, sırrın bende güvende." demesiyle ona öpücük attım. "Böyle bahçede tanışma olmaz. Evin içerisine girelim, orada rahat rahat tanışırız. Sonra da Alin dinlensin biraz çünkü onun için yorucu bir gün oldu." Serdar Bey'in konuşmasıyla ben dahil herkes eve doğru adımlamıştı bile. Bölüm Sonu✨ Barlas hakkında düşünceleriniz? İkizi? Civan? Serdar Bey? Alya Hanım? ⭐Oy vermeyi unutmayalım... ⭐ |
0% |