Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm🥕

@yagmurgns_37

Helööö! Nasılsınız bebeklerimm 🤍

Bölüm bence bomba gibi bir oyunuzu alırım artık.

Yukarıdaki yıldıza basmayı unutmayın ☺

🧡İyi okumalarr🧡

İçeriye geçmiş, salonda oturmuştuk. Ve yaklaşık yarım saattir birbirimize bakmak dışında bir şey yapmıyorduk.

Barlas abim dışında.

Kendisi şu an saçlarımla oynamakla meşguldü çünkü.

"Öhöm," Boğazımı temizledim ve sevgili yeni aile fertlerimle bakıştım. "Yaklaşık yarım saattir bekliyoruz ve ben çok sıkıldım. Tanışmayacak mıyız? Ben Alin At- Pardon artık Yalçınkaya. 17 yaşında çıtır, güzel, harikulade bir kızım." dediğimde odadaki tanımadığım bir kaç kişi dışında herkes kırkırdamıştı. Serdar Bey boğazını temizledi.

"Nambır iki ile nambır üçü zaten tanıyorsun..." dediğinde başımı salladım. "Bu en büyük abin Barbaros." Karşımdaki kişiyi gösterdiğinde hafif bir tebessüm ettim ama kendisi ela gözlerini devirmiş hemen lafa atlamıştı. "Ben onun abisi değilim." Acımasızca söyledikleri benim canımı yakmak istercesineydi ama bilmediği bir şey vardı. Değer vermediğim kişiler benim canımı asla ama asla yakamazdı.

"Oğlum düzgün konuş o senin kardeşin." Alya Hanım'ın uyarılı sözlerine karşı tekrar isyan etmişti. "O da aynı Melis gibi işte! Bu kız benim kardeşim olamaz!" diye bağırdığında artık sessiz kalmamam gerektiğini fark ettim. Ayağa kalktım ve karşımdaki kişinin üzerine doğru ilerledim. "Senden bana abi olmanı isteyen yok zaten. Bu bir. Senin kardeşin olmak istediğimi kim söyledi? Bu iki. Ve beni o karıştırıldığım kızla aynı kefeye koyma. Ben kimseye benzemem. Bu da üç!" dedim ve erafımdaki kişilere şirince gülümsedim.

"Bana nasıl gelirseniz, size öyle gelirim. Bunu da dipnot geçelim lütfen." Gözlerimi Serdar Bey'e çevirdiğimde onun da bana aynı şekilde gülümseyerek baktığını gördüm. Yaptığım şey saygısızlık değildi çünkü saygı, hak edene verilirdi.

"Daha demin kapıda tanıştığın, ikizin Altay." dedi bana benzeyen çocuğu göstererek. Gözleri aynı benin gibi turkuaz, saçları benim gibi turuncuydu. Benim yüzümün her yerinde çiller vardı ama ikizimin sadece burun ve yanaklarında.

"Ay ilk defa bir ikizim oluyor çok heyecanlıyım." dediğimde Alya Hanım ve Serdar Bey kıkırdamıştı.

"Nambır altı." dedi çaprazımda oturan çocuğu göstererek. Benden küçük olduğu boyundan belli oluyordu. Sarı saçları dağınık bir şekilde duruyordu. Açıkçası yakışmadığını söyleyemezdim. "Kardeşin, Batuhan. Kendisi 15 yaşında." Gülümseyerek ona baktığımda benim aksime bana nefretle baktığını gördüm.

"Hayırdır? Anneni mi öldürdük nefretle bakıyorsun?" dediğimde gözlerini devirmişti.

Ah, şu ergenlik. Gerçekten çok zordu.

"Batu-" Serdar Bey ona uyarı dolu cümlesini söyleyecekken araya girdim. "Lütfen bir şey demenize gerek yok. Beni ablası olarak hemen kabul etmeyeceğini biliyorum." Barbaros'a göre daha ılımlı yaklaşmıştım çünkü daha küçüktü ve böyle davranması anormal değildi, Barbaros'un aksine.

Serdar Bey, bana sıcak bir gülümseme sunduktan sonra konuşmasına devam etmişti. "Ve son olarak sonuncu, nambır yedi, Devrim." dedi sağ tarafımda kalan koyu kahve saçlı çocuğu göstererek. Sevimli gülümsemesiyle bana bakıyordu. Göz rengine de hayran kalmıştım.

"Oha göz rengin çok güzel." dedim bir anda. "Teşekkür ederim." dedi mesafeli bir ses tonuyla. Gözleri, lacivert rengindeydi ve ona çok yakışıyordu.

"Barlas abim, ikizim, Batuhan ve Devrim ile tanıştığıma çok çok memnun oldum. Ama şimdi yol yorgunuyum ve biraz dinlenmek istiyorum. Alya Hanım odamı gösterebilir misiniz?"

"Tabii kızım..." deyip ayaklandığında bende onunla birlikte ayaklandım. Ayaklandığım sırada da Barlas abim, yanağıma öpücük kondurmuştu. Merdivenlerden yukarıya doğru çıktık. Alya Hanım, dümdüz ileriye doğru ilerleyince adımlarımla onu takip ettim. En sondaki odanın kapısını açıp içeriye girmişti.

"Odan burası Alinciğim. Senin zevkini bilmediğim için kendi zevkime göre ayarladım ama istersen değiştirebiliriz." dediğinde gözlerimle odayı süzdüm. Duvarları acı sarı rengindeydi ve üstünde de küçük küçüm papatyalar vardı. Dolabımla masam da beyaz rengindeydi. Yatağıma baktığımda onun da papatyalı olduğunu fark ettim.

"Papatyaları seviyor olmalısınız." dedim gülümseyerek.

"Sen sevmez misin?" Odayı beğenmeyeceğimden korkuyor gibiydi ama odaya bayılmıştım ve papatya en sevdiğim çiçek türüydü.

"Bayılırım..." dedim ve gülümseyerek ekledim. "Zevkinize hayran kaldım. Odayı değiştirmeye gerek yok. Hem, o kadar uğraşmışsınız." dedikten sonra gülümseyerek iç çekti.

"Senden bir şey rica edebilir miyim?"

"Tabii buyurun lütfen."

"Sana bir kere sarılabilir miyim?"

"Sarılamazsınız." dedim surat ifademi düz tutarak. Onun surat ifadesine baktığımda da gözlerinin dolduğunu fark etmiştim. "Bana bir kere sarılamazsınız. İstediğiniz zaman sarılın." dedim gülümseyerek ve onun sarılmasına fırsat vermeden ben sardım kollarımı. Alya Hanım'da çok beklemeden kollarını bana sarmış ve saçlarımı koklamıştı.

"Özür dilerim kızım, seni kokundan tanıyamadığım için binlerce kez özür dilerim senden." Ağlayarak söylediklerinden sonra geri çekildim ama elleri hala ellerimdeydi..

"Alya H-"

"Ne yaptığını zannediyorsun sen?!" Gelen yüksek sesle beraber afallamama bile fırsat kalmadan kendimi yerde bulmuştum.

"Ah!" dedim kafamı tutarak çünkü yere düşmemle beraber kafamı kapının köşesine çarpmıştım. Kafamı kaldırıp baktığımda Barboros'un bana öfkeyle bakan gözlerini gördüm.

Ne yapmıştım ki beni yere itecek kadar öfkelenmişti bana?

"Ne yapıyorsun oğlum?" Şaşkınlıktan çıkan Alya Hanım sery bir ifadeyle Barbaros'a dönmüştü.

"An-" demesine kalmadan yüksek ve oteriter bir ses duyuldu.

"Ne oluyor burada?" İçeriye ilk önce Serdar Bey, arkasından da diğer aile fertleri gelmişti.

Aman ne güzel!

Kendimi hemen yerden kaldırdım ama ani kalkışımla başım dönmüştü.

"Allah kahretsin!" diye sesizce mırıldandım ve kendimi köşede kalan yatağa dayadım.

"Alin, ne oldu kızım?" Serdar Bey hızlıca yanıma gelmiş ve elini başıma götürmüştü. "Barlas, git mutfaktan buz getir. Anlı şişmiş." demesiyle Barlas koşa koşa aşağı inmişti. Sonra Serdar Bey bana döndü. "Nasıl oldu bu?"

"Oğlunuz anlatsın nasıl olduğunu." dedim tükürürcesine.

"Baba bu kız annemi ağlattı." demesiyle birden ayağa kalktım ama lanet olsun ki şu başım tekrar dönmüştü.

"Allah kahretsin ya!" dedim gene kendi kendime. Sonra Barboros'a döndüm. "Bak, anneni ben ağlatmadım. Kendisi bana sarılmak istedi, sarıldık ve sonra ben karıştırıldığım için, hiç bir suçu olmamasına rağmen özür diledi. Ve anneni şu kısa zamanda tanıdığım kadarıyla duygusal birisi. Tam Alya Hanım'a özür dilenecek bir şey olmadığını söyleyecektim ki sen geldin ve beni yere ittin." Sakinleşmek için nefes aldım. O sırada da Barlas çoktan gelmiş buzu elime tutuşturmuştu. Elimdeki buzu anlıma koyduktan sonra devam ettim."Ve Barbaros, eğer bir daha bana dokunacak olursan benden büyük dinlemem, fena ederim." dememle gözlerini devirmişti.

"Çıtı pıtı kızsın. Tırnağın kırılsa bile ağlarsın sen kesin. Bir de gelmişsin boyundan büyük laflar ediyorsun."

"Öyle mi? Civanla dövüşecektik zaten..." deyip mırıldandım ve köşede olan biteni izleyen Civan'a döndüm. "Saat şu an öğlen üç. Bir saat uyku bana yeter mi?" diye kendi kendime konuşmaya başladım. Diğerleri ise benim kendi kendime ne yaptığımı sorgular gibiyidi. "Yeter. Tamam." dedim ve tekrar Civan'a döndüm. "Bugün saat akşam üstü dörtte. Bahçede seninle dövüşeceğiz. Senden sonra da Barbaros'la dövüşeceğim. Uygun mu?" dediğimde Barbaros ile Civan bana küçümseyici bakışlarını gönderdiler.

Bekleyin olum siz, yanlış kişiye bulaştınız.

"Bu arada, Alya Hanım ve Serdar Bey sakın onları benimle dövüşmemek için ikna etmeyin. Ve Civan ile Barbaros, kadınlara el kaldırmam klişelerine de asla girmeyin olur mu? Sert davranın çünkü ben sert davranacağım." Bana gene küçümseyici bir tavırla bakmışlardı.

Bekleyin siz, son gülen iyi gülermiş.

45 DAKİKA SONRA

Çalan alrmla birlikte yerimden doğruldum. Bilerek 15 dakika öncesine kurmuştum çünkü hem kendi odamda ısınacak, hem de üstüme daha rahat şeyler alacaktım.

Ay bu uyku ne kadar güzel gelmişti.

Hızlıca yerimden kalktım ve odamdaki banyoya gittim. Hızlıca elimi yüzümü yıkadıktan sonra dolabımı açtım. Alya Hanım, eşyalarımın aldırıldığını söylemişti zaten. Dolaptan hemen gri bir eşofman ve siyah sporcu atleti alıp üstüme giyinmiştim.

Ellerimi vr boynumu çıtlattıktan sonra odanın ortasına geldim ve hafif bir koşuyla başladım. Olduğum yerde bir iki dakika koştuktan sonra halının üstüne oturdum ve esneme-gerilme hateketlerini yaptım. Daha sonra bir kaç ısınma hareketi daha yapmış ve işlemimi bitirmiştim.

"Geçen gün Metololom ile adam dövmemiz gibi olmasa da bu da bir şey." dedim kendi kendime. "Öf ben kankamı özledim ya." Kendi kendime yakınmamdan sonra masanın üstünde duran telefonumu elime aldım. Ekrana baktığımda Mete'den tam 5 arama olduğunu gördüm.

"Ovv." dedim kendi kendime çünkü kelimenin tam anlamıyla sıçmıştım arkdşlar. Size göre belki 5 arama bir şey değildi ama Mete bir insanı 1 kereden fazla aramazdı.

Telefonumdan Mete'yi aradım ve aynı zamanda da odamdan çıkıp merdivenlere doğru adımladım.

"Alo?"

"Metololom." dedim sesimi olduğundan daha tatlı çıkarmaya çalışarak.

"Hiç öyle şirinlik yapma Alin. Kaç saat oldu aramadın. Hayır bu sefer ben aradım, sen açmadın."

"Meteciğim, tatlım, yakışıklım arabada uyuyordum. Eve geldiğimde de yeni aile fertlerimle tanıştım ve sonra tekrar yattım. Şimdi kalktım ve seni aradım. Açıklayıcı oldu mu?"

"Oldu, oldu." dedi bundan memnun bir ifadeyle. Sonra benim aklıma gelen şey ile ben Mete'ye kızdım.

"Lan hain arkadaş. Kadir abiye gittiğimi söylemişsin." Adımlarımı bahçeye doğru adımlıyordum aynı zamanda da.

"Alinciğim, güzelliğim, tatlı çillim..." diye sıralamaya devam edecekken lafını kestim.

"Kes kes kes. Konuşma benimle. Bunu sonra konuşacağız..." dedim karşımdaki aile üyelerime bakarken. "Şimdi acil bir işim var Mete, sonra hesabını keseceğim."

"Emredersiniz başkan da acil işiniz ne?" dediğinde hafif bir şekilde sırıttım. "Akşam anlatırım." dedim ve telefonu kapattım.

"Evet sevgili aile üyelerim. Barbaros ve Civan hariç."

"Nihayet gelebildin." dedi Civan sıkılmış bir şekilde. "Saat tam dörtte demiştim ve..." Telefonumdaki saate bakıp karşımdaki kişiye gösterdim. "Saat tam dört." Bunun üzerine göt gibi kalmıştı.

"Kızım yapmayın lütfen."

"Alya Hanım siz lütfen içeriye geçin. Birbirimizi öldürmeyeceğiz. Sırtı yere gelen kaybetmiş olacak. Bu arada eğer kazanırsam bir daha beni küçümsemeyeceksiniz ve bir hafta kölem olacaksınız." dedim karşımdaki kişiye dönerek.

"Kabul, eğer biz kazanırsak bir hafta kölemiz olacaksınız."

"Kabul." dedim ve Serdar Bey'e döndüm. "Eğer karışmayacaksanız izleyin ama eğer araya falan gireceksiniz lütfen." dememle anlayışla başını sallamıştı. Ama Serdar Bey de Alya Hanım da yeneceğime inanmıyordu.

"Bu arada Alinciğim söylemeden olmaz. Ben tıp okumadan önce boksördüm."

"Eee, yani?" dedim küçümseyici bir ifadeyle. Bu benim için bir problem teşkil etmezdi çünkü bir ara boksla da uğraşmıştım ama taekwondo daha iyi gelmişti.

"Civan, ilk önce benle bir dövüşsün. Şimdiden yormayalım çıtır kızımızı."

"Şimdiden 2 dakika geçti. Beyler, benim zamanım kıymetli. Kim geliyorsa gelsin." Sıkılmış bir şekilde konuşmamla göz devirmişlerdi.

Devirin devirin, görün bakalım ne olacak.

Civan, sırasını abisine vermiş olmalı ki karşıma Barbaros gelmişti. Onun hamle yapmasını bekleyecektim. İlk yumruğu atınca gayet profesyönelce kaçtım. Bir kaç tane daha yumruk atmıştı ve ben onlardan rahatça kaçmıştım. Aynı zamanda da inceleme fırsatı bulmuştum. Tahminlerime göre solaktı ve tüm gücü sol eline vuruyordu. Sağ eliyle attığı yumruğu elimle tuttum aynı zamanda da ayağına kendi ayağımı doladım. Dengesini kaybedip yere düşmüştü.

Ve işte bom!

"Sırtın yere deydi ve ben kazandım. Açıkçası benim için çocuk oyuncağıydı." Gelen alkış sesleriyle elimi göğsüme koydum ve "Eyvallah." dedim.

"Bu-bu nasıl oldu?" dedi şaşırmış bir şekilde bana bakarken.

"Civan'ı da yeneyim anlatacağım. Şimdi kalabalık etme de git." Bunun üzerine öldürücü bakışlarını bana yollamış ve kenara çekilmişti.

"Ben boksörüm kızım. Bana karşı hiç şansın yok." dedi Civan sırıtarak.

"Hep öyle derler." dedim umursamayarak ve ardından ekledim. "Ayrıca eski boksör olduğunu söyledin. Şimdi eğer boksörlük yapmıyorsan paslanmışsındır. Bu da beni daha avantajlı yapar."

"Ben en azından boksörüm. Sen o bile değilsin." dediğinde hafifçe sırıttım.

"Sen öyle zannet."

"Ne?" diye kaşlarını çatıp bakınca "Bir şey yok. Hadi hemen bitirelim de bitsin." dedim. Bunun üzerine başını salladı. Civan'ın ilk hamle yapmasını beklemiyordum çünkü beni yormaya çalışacaktı. Ama ben yorulmaya alışkındım. Sabahlara kadar antreman yaptığım günler olmuştu.

Tahmin ettiğim gibi ilk hamleyi benden bekliyordu. Ayağımı kaldırıp karnına gelmeyecek şekilde öylesine savurdum. Gelen darbeyle geri çekileceğini hesap etmiştim ve öyle de olmuştu. Geri çekildiği gibi karnına sert bir yumruk attım.

"Ah!"

"Çok acıtmamıştır umarım." dediğimde bana soğuk bakışlarını yolladı ama tabii ki aldırmamıştım. Bu sefer o bana doğru yumruk attığında isabet ettirdiği noktayı tutturmuştu. Çeneme gelen darbeyle mozaşist gibi gülümsedim.

"Güzel, en azından abin gibi boşa savurmuyorsun yumruklarını." dedikten sonra şaşkın bir şekilde bana bakmıştı. Bende onun bu şaşkınlığından yararlanıp dizine sert bir tekme attım. Bununle birlikte diz üstüne çökmüştü. "İşte böyle önümde diz çöktürürüm insanı." dedim ve yanağına sert bir yumruk attım ama maalesef istediğim olmamış, sırt üstü düşürememiştim.

"Sert oynamak istiyordun hani." dediği şeye gülümsedim ve ayağa kalkmaya çalışırken dizine tekrar sert bir tekme attım. Bununla birlikte yere düşmüştü ama sırt üstü değildi. Üzerine doğru yürüdüm ve gücümü sağ yumruğuma topladım. Hızlı bir şekilde karın boşluğuna yumruğu geçirmemle iki büklüm olmuştu. İki elimidi de omzuna koyup yere yatırdım. Yere yatırmamla birlikte sol yanağına da bir yumruk atmıştım.

"Şimdi sağ tarafa attım diğer taraf ağlamasın diye oraya da atayım dedim." Gülerek söylediklerimden sonra Barbaros'un üstünden kalkmıştım.

"Oha, sen bunu nasıl başardın kızım?" diye soran Barlas abime döndüm tam konuşacakken araya Batuhan girmişti.

"Şuna bakın..." diye elindeki telefonu gösterdi. Sonra şaşkınlıkla bana baktı. "S-sen milli taekwondocu Alin Ata mısın?"

"Ta kendisi hayatım." dedim gülümseyerek.

"Bize neden söylemedin?" diye soran ikizime döndüm.

"Aslında söyleyecektim hatta arabada Barlas abim de sormuştu ama ondan önce Civan beni küçümsediği için ve dövüşmek istediği için saklamak zorunda kaldım. Ayrıca Serdar Bey ve Alya Hanım da benim Civan ile Barbaros'u yeneceğime inanmamışlardı." dedim onlara bakarak.

"K-kızım biz şey-"

"Açıklama yapmayın lütfen. Benim böyle olacağımı kimse bilemezdi. Size de bir yerde hak veriyorum." dedim ve sonra gülümseyerek Civan ile Barbaros'a döndüm.

"Bir daha bir insana ön yargı ile yaklaşmayın sakın! Sonra çarpılmışa dönersiniz böyle. Gelelim sizi nasıl yendiğime. Barbaros..." dedim ve karşımda bana sinirle bakan adama döndüm. "senin ilk hamle yapmana izin verdim çünkü zayıf noktanı bulmak istedim. Hem yumruklarından kaçtım hem de seni izleme fırsatı buldum. Solaksın. Solak olduğun için bütün gücünü sol yumruğuna veriyordun bu yüzden sağ yumruğun güçsüz kalıyordu. Bu yüzden sağ kolunu tuttum. Çünkü sol kolunu tutsaydım eğer savrulma ihtimalim yüksekti. Ve inan bana çok kolaydın." Alayla sırıtışımdan sonra burnundan solumuş ve bir şeyler homurdanıp yanımızdan ayrılmıştı.

"Civan, Civan, Civan..." dedim küçümseyici bakışlarımı ona göstererek. "Senin hatan ise beni küçümsemendi. Bana ilk hamleyi yapmadın çünkü beni yormak istedin. Sana sert kullan dedim ama karşında kızım diye hafif kullandın. Rakibi ne kendinden küçük göreceksin ne de kendinden büyük göreceksin..." dedim öğüt verir gibi. "Ayrıca boksörlüğü unutmuşsun. Paslanmışsın."

"Sen nereden anlayacaksın boksörlükten." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Batuhan, benim hakkımda yazılan şeyleri bir okur musun?" dediğimde başını salladı.

"Alin Ata. 17 yaşında. Eski boksörcü ve şu an Milli Taekwondocu."

"Bir ara boksörlükle de uğraştım. Ve bak gene beni küçük gördün. Şimdi hem Barbaros hem de sen benim 1 hafta kölemsiniz. Ayrıca bana bir daha ön yargıyla yaklaşmayacaksınız." dediğimde yanımdan ayrılacaktı ki durdurdum.

"Hop, hop nerere?"

"Duşa gireceğim."

"Gir dedim mi sana?"

"Ne?"

"Hani benim kölemsin ya. Ben ne dersem onu yapmak zorundasın ya. Sana duşa gir dedim mi ben?" deyince sinirle bana baktı.

"Duşa girebilir miyim?" diye sorduğunda gülümsedim. "Evet ama duştan sonra yanıma gelin. Abine de söyle." dediğimde sıkılmış bir şekilde yanından ayrıldım. Geriye dönüp baktığımda beni alkışladıklarını gördüm.

Oha Batuhan bile beni alkışlıyordu.

"Alin başkan oleeeyy, Alin başkan oleeyy!" diye bağırdıklarında gülümsedim.

"Tamam, tamam abartmayın."

"Bundan sonra en best ablam sensin. " diyen Devrim'e döndüm ve başına hafifçe vurdum. "Benden başka ablan mı var la?" dediğimde hafifçe kıkırdadı.

"Alıştın sende buranın şivesine." dediğinde "Ablan star bebeğim." deyip göz kırptım.

"Ben bir duşa gireyim sonra iki şahısa çektireceklerim var." dedim ama Serdar Bey bize seslenmişti.

"Kızım akşam yemeğinde seninle konuşacaklarımız var."

Bölüm Sonu✨

Bölüm nasıldı?

⭐Oy vermeyi unutmayalım... ⭐

 

Loading...
0%