Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8.Bölüm 🥕

@yagmurgns_37

Helöö! Nasılsınız canımcımlarrr 🌸💖

Bakın satır arası yorum özelliği gelmiş. Tepkilerinizi merakla bekliyorumm. Sizi bölüm konusunda bekletmiyorum ve en fazla 2 gün içerisinde size bölümü atıyorum. Sizde beni bekletmeyin 😽

🧡İyi okumalarrr🧡

"Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirahmanirrahim." Karşımda uyanır uyanmaz üç tane kafanın sinirle bana baktığını görmek tabii ki beklediğim bir şey değildi.

"Ne oluyor lan?" diye yerimde doğrulmamla Barlas abim sinirle konuştu. "Film izleyecektik ama Alin Hanım bizi ekip ikiziyle uyumaya gelmiş." deyince suçlulukla gözümü kaçırdım. Yan tarafıma baktığımda da Altay'ın hala uyuduğunu gördüm.

Pislik kalksana ikizinin götü tutuşuyor burada.

"Açıklamama izin verecek misiniz sevgili abiciğim ve çok sevdiğim kardeşlerim?" deyince başlarını salladılar.

"Öhöm." diye boğazımı temizledim. "Şimdi Kadir abimle konuşmam biraz uzun sürdü. Konuşmam bitince sizin yanınıza gelecektim ama maalesef Civan ve Barbaros moralimi bozdular. Moralim bozuk olunca Altay 'gel uyuyalım' dedi. Ben de kabul ettim." Aslında uyuyalım mı diyen bendim ama pislik Altoş uyuma numarasıyla bu sorguyu bana bırakmıştı. Bu yüzden her şey ona müstahak!

"Bize niye haber vermediniz?"

"Abiciğim valla çok kötü oldum ben ya. Altay'da büyük ihtimal bu yüzden size haber vermeyi unuttu." deyince hem Barlas hem de Devrim ile Batuş alınganlıkla bana bakıyordu.

"O zaman şöyle yapalım. Bugün Devrim ile uyuyayım, yarın Batuş ile sonraki gün de Barlas abimle." dediğimde Devrim ile Batuş gülümsemiş Barlas abim somurtmuştu.

"Neden ilk önce onlar?" diye kudurmasıyla kıkırdadım.

"Abicim hiç yatmayalım?"

"Tamam tamam. Sizi uyandırmak için geldik buraya zaten. Kahvaltı hazır. Ama Altay Beyler henüz uyanmadı."

"Kalk lan ikiz bozuntusu. Uyanık olduğunu biliyorum." deyince oflayarak kalktı.

"Bir uyutmadınız ya." diye yakınmasıyla hepimiz aynı ağızdan "Yav he he." demiş ve yanından ayrılmıştık.

Klasik günlük rütinlerimi halletmiş her zamanki gibi seke seke merdivenlerden inmiştim. Yemek odasına doğru ilerlediğimde gene en son kendimin gelmiş olduğunu fark ettim.

"Güünaaayydınnnlaaarrr sevgili yeni aile fertlerim. Barbaros ve Civan gereksizleri hariç tabiikiss."

"Ay böyle de Seda Sayan'ın programına girişi gibi oldu ama." Kendi kendime konuşmamla masadaki insanlar kıkırdamıştı.

Barbaros ve Civan'ın gülmediğini anladığınızı varsayıyorum çünkü onlar insan değil.

Uyy laff soktuu

Sen sus gereksiz varlık

"Günaydın kızım." diyen Alya Hanım'a döndüm.

"Hazır mısınız Alya Hanım." dedim yerime geçerken. Aynı zamanda yüzümdeki sırıtış yerini koruyordu.

"Tabii ki."

"Güzel. O zaman yemekten sonra ilk işimiz alışveriş olacak."

"Ne alışverişi?" diye araya giren Civan'a döndüm.

"Sana ne? Sana ben konuş dedim mi?" deyince benle uğraşacak modunda olmadığı için geriye yaslanmıştı.

Yemeği huzurlu bir şekilde yerken aklıma gelen fikirle sırıttım. Civan, dün söylediklerinin bedelini ödeyecekti.

Bedelini ödeyeceksin kanka.

"Civan." dedim kendimden emin olduğum çok mu çok tatlış olan gülümsemem ile.

"Efendim." O ise benim aksime umursamaz ve sıkılmış bir şekilde bana bakıyordu.

Ama bu kadar sıkıcı olunmazkine. Biraz enerci enercii.

"Senin bugün hastanede işin var mı?" Evet arkadaşlar Civan Bey'imiz doktordu.

Pis adam.

"Yoo izinliyim bugün. Neden sordun?" deyince tatlış tatlış suratına baktım.

"O zaman bugün bizimle alışverişe geliyorsun tatlım."

"Hayır gelmiyorum."

"Evet geliyorsun. Sana elbise denettirmemi istemiyorsan daha fazla uzatma. Neden alışverişe gideceğimizi de arabada giderken anlatırım." deyip göz kırptım. Şimdi daha önemli şeylere odaklanmam lazımdı.

Yemek yemem gibi. Zaten belli bir kalorinin üstüne çıkamıyordum.

Yemeğimizi yemiş Devrim ve Batuş'la dün çektiğimiz videoyu izlemiştik. Ayrıca bugün de o sinema sözünü tutacağımı söylemiştim.

Gerçekten aile sıcaklığına kavuştuğumu hissediyordum. Tabii ki Mete ve Kadir abim bunu bana hissettirmemek için baya uğraşmışlardı ama gene de aynı olmuyordu. Bir annem olmasına rağmen onun verdiği sevgiyi hissedemiyordum. Hoş, zaten sevgi falan da vermiyordu.

Annem, benim hep görünüşümle ilgilenirdi. 'Hanım hanımcık ol, prensesler gibi ol, etek giy, elbise giy' kızım derdi ama ben içinde rahat olmadığım bir elbise giymeyi hiç sevmez ve hoşlanmazdım. Elbette önemli olan günlerde giyerdim ama genellikle eşofman, şort, pantolon tarzı şeyler giyerdim.

Kim bilir belki de bu yüzden sevmemiştir beni.

"Abla." diye yanıma gelen Devrim'e döndüm.

"Söyle ablası kubban." deyince gülümsemişti. "Annem hazırsan çıkalım dedi."

“Tamam inerim şimdi ablacığım. Siz de mi geleceksiniz?”

“Evet, Barlas abimin sana bir sürprizi varmış.” deyince gözlerim yerinden pörtleyecek gibi olmuştu.

“Sürpriz mi? Ne sürprizi? Ne zaman? Nerde?” Sorularımı arka arkaya sıralamamla Devrim karşısında öcü varmış gibi dehşet verici bir ifade ile bana bakmıştı.

“Bilmiyorum abla. Hadi çıkacağız biz.”

“Tamam yavrum ne dert ediyorsun? Hazırım ben işte.” dedim kendimi göstererek. Karşıma geçip beni baştan aşağı süzdükten sonra bana döndü. “Böyle mi geleceksin cidden?”

“Evet, kötü mü olmuş?” dedim modumun düştüğünü belli eder bir tonda. Üstüme yarım kollu beyaz bir crop giymiş, altıma da siyah paraşüt paçalı bir eşofman giymiştim. Eşofmanımın köşesine zincir takmış, aynı şekilde bileklerimi de zincirli bilekliklerle süslemiştim. Turuncu saçlarımı arka taraftan örmüş, kulaklarıma da üç, dört tane küpe takmıştım.

Ne yapayım yani kulağımda küpe seviyorsam?

“Yok, hayır öyle düşünme.” dedi telaşlı bir ifade ile. “Çok güzelsin, bunlar da çok yakışmış. Sadece Melis böyle giyinmezdi. Her yere böyle kısa kısa etekler elbiseler ile gittiği için biraz şaşırdım. Yoksa müq olmuşsun abla müq.” deyince popişim kalkmıştı biraz.

“Müq ne la?” diye sorunca sırıttı. “Mükemmel demek yani.”

“Onu biliyoruz herhalde ablasına çeken mükemmel kardeş. Demek istediğim güzel Türkçemiz varken neden yabancı sözcükler kullanman.”

“Eee… şey…” diye gevelemeye başlayacaktı ki durdurdum. “Tamam la hemen korkma. Bir şey olmaz ama daha da dikkat et.” dedim ve göz kırptım.

“Hadi gel şimdi Valide Sultan’ı bekletmeyelim.” Odamdan çıkmış birlikte aşağı iniyorduk. Bahçeye çıktığımızda herkesin burada olduğunu gördüm.

“Şey daha önce de demiştim. Assolistler en son gelir.” deyince kıkırdamışlardı.

“Eee, Civancığım. Hazır mısın?”

“Neye?”

“Alışverişe.” deyince başını salladı. “Güzeel.” dedim ve Barlas abime döndüm.

“Barlas aşkım?”

“Havuç kafa?”

“Ben sana bana bir daha havuç kafa deme demedim mi? O kadar sana aşkım diyoruz bize söylediğine bak. Püüğ, yazıklar olsun.” dedim ve ikizime döndüm.

“İkiz aşkologam.”

“Söyle güzelim.” deyince eriyormuş gibi yaptım.

“Güzelin miyim gerçekteenn.”

Bakmayın öyle, bunu söylemezsem olmazdı.

“Güzelimsin.” deyince seke seke yanına gittim ve yanağından öptüm. Aynı zamanda Barlas abime dönmüş ve elimi karnıma koyarak “Oh, canıma değsin.” demiş ve Barlas abimi kudurtmuştum.

“Şansını kaybettin Barlas abiciğim. Başka sefere artık.” deyince hala somurtmaya devam etti.

“Alya Hanım.”

“Efendim kızım.” Daha deminden beri bize gülümseyerek bakan kadına döndüm. Ama içinde hala bir burukluk olduğunu fark ediyordum.

“Hazır mısınız?” deyince aynı benim gibi gülümsedi.

“Hazırım, hadi gidelim de şu babanın parasını bitirelim.”

“İşte bu be!” demiş ve gülümsemiştim.

“Barlas abi.” Arabaya binecekken ona seslenmemle durmuştu.

“Söyle güzelim.” deyince gülümsedim.

“Ben senin yanında oturacağım. Diğer yanıma da Batuş gelsin.” dememle başını sallamıştı. Batuş’a döndüğümde onun da bu durumdan memnun olduğunu görmüştüm.

***

“Sadeceee haak edeneee verilmeli sevgiilerrr. Kendinii elee vereeenn, sonundaaa evee dönerr. Yasaksınn artıkk bana, gerek yok utanmanaa. Gururrrluuu kalbiimm sanaaa hayırlıı günlerr dileerr.”

Evet, gene ben ve gene benim gibi muhteşem olan şarkılarım.

Arabanın içerisinde hem şarkıyı söylüyor hem de oturduğum yerden dans etmeye çalışıyordum. Batuş’ta aynı zamanda videoya çekiyordu.

En sonunda şarkının son nakaratını söylemiş ve bırakmıştım.

Ayol iyi kudurdum he.

Arabanın içerisinde herkes benim hareketlerime kahkaha atarken bende onlarla gülüyordum.

“Ya ben size küstüm. Niye benimle oynamadınız ki.” Sahte bir sitemle söylediklerimle kıkırdamışlardı. “

“Kızım daracık alan zaten. Nasıl oynayalım?”

“Tamam ya.” dedim ve canımın gene sıkılmasıyla Civan’a bulaşmaya karar aldım.

“Biz daha gelmedik mi ya? Civan ne kadar yavaş sürüyorsun.” Dedim çemkirerek. O ise kaşlarını çatmış sabır diler gibi bana bakıyordu.

“Normal gidiyorum Alin.”

“Yoo, bence çok yavaş gidiyorsun. Keşke Barlas abim kullansaydı.” Dememle gaza gelmiş gibi daha da hızlanmıştı. Arabanın bir anda hızlanmasıyla geriye savrulmuştum.

“Hii, bu kadar hızlı gidilir mi Civan bozuntusu! Arabada çocuk var çocuk. Çocuğu geçtim Alya Hanım önde. Ya kaza olursa, Allah korusun.” Bu sefer de yavaş söylemesini dile getirdim.

Bazen çok sinir bozucu olduğumu biliyorum.

Arkadakiler bu duruma kıkırdarken Civan, onların aksine sinirle bana bakıyordu.

“Alin sen hızlan dedin ya!”

“Bu kadar mı hızlan dedim ben sana?” deyince arabanın hızını biraz daha yavaşlatmıştı.

“Ohoo, sende kaplumbağa-” dememle lafımı sert bir şekilde kesmişti. “Alin!”

“Tamam be sustum ne öğrüyon?” dememle yanımdakiler kahkalarını daha fazla tutamamış, hepsi anırmaya başlamıştı.

“Abla, senin bu sinir etmelerinin videosunu çekip internete yaysak var ya viral olursun.”

“Batuş, bu videoları internete yaymasak da ben viralim aşkım.” dememle susmuştu.

Zortingen strize.

“Barlas abi.”

“Söyle havuç kafa.” Demesiyle gözlerimi devirdim. Söylemekten vazgeçemeyecekti.

“Senin bana bir sürprizin varmış.” dedim gülümseyerek.

“Evet var.” dedi ne yaptığımı anlamış bir şekilde

“Ne sürprizi bu peki?”

“Sürprizler söylenmez havuç kafa. Bu yüzden akşam görürsün.”

“Öff, sürprizlerden nefret ediyorum. Nef-ret!” Bu isyanıma kıkırdamışlardı.

“Gülmeyin! Sizin güldüğünüz şey benim dramım.” dememle daha çok gülmüşlerdi.

“I don’t muhattap hepinizle tamam mı?” demiş ve camdan bakmaya devam etmiştim.

Yolculuğun geri kalan kısmı sessiz ve sıkıcı geçmişti. Tabii ki bu durumdan sıkılan ben herkese gene bulaşmış, kendimi eğlendirmiştim. Alışveriş merkezine geldiğimizde ilk işimiz elbise bakmak olmuştu. Alya Hanım kendine elbise bakarken aynı zamanda bana da elbise bakıyordu.

“Alin!” diye seslenmesiyle elime almış olduğum tişörtü kenara bıraktım.

“Efendim Alya Hanım.”

“Git şunu dene.” demesiyle elindeki elbiseye baktım. Siyah, askılı kısa bir elbiseydi. Elbisenin etek kısmı pileliydi ve çok şık ve sade bir görünüm sunuyordu. Açıkçası elbiseyi beğenmiştim.

“Tamam.” demiş ve elindeki elbiseyi kaptığım gibi kabine ilerlemiştim. Erkek kardeşlerim ise sıkılmış bir şekilde hem beni hem de annemi bekliyorlardı.

Bir dakika bir dakika ben Alya Hanım’a anne mi dedim?

Evet öyle dedin.

Oha, bu kadar erken olacağını tahmin etmemiştim. Ama bir yerde yazara da hak veriyorum şimdi. Kadın o kadar yanımda durdu, şevkatli davrandı. Kısacası ex annemin yapmadığını yaptı. Anne demem de şart oldu.

Yazar mı? Yazar kim?,

Sen sus içses sen cahil kalmışsın.

Elbisemi denemiş, karşımdaki aynadan kendime bakmıştım.

Acun abinin bir sözü vardır bilir misiniz?

HAAOYY MAŞALLAAH

Kabinden çıkıp anneme doğru ilerledim.

“Anne. Nasıl olmuş?” diye seslenmemle annemin gözleri hemen beni bulmuştu.

“Ne dedin sen ne dedin?”

“Ne demişim anne?” dedim sırıtarak.

“Ay kızım bana anne dedi!” Annemin yüksek sesle bağırmasıyla kulaklarımı kapatmıştım. Gerçekten ani yükselmeleri vardı bu kadının. Annemin bağırmasıyla erkek kardeşlerim de hemen buraya gelmişlerdi.

“Ne old- OHA!” Barlas abimin beni görünce verdiği tepkiye kıkırdadım. Gözleri pörtekmiş gibi açılmıştı.

“Ağzını kapat ağzını. Sinek girecek.”

“Abi ne ol- YUH!” Buraya doğru gelen ikizim de Barlas abim gibi tepki vermişti.

“Ne oluyor kardeşim ne bu tanta- ÇÜŞ!” Devrim ve Batuş’ta tepkilerini vermesiyle tam olmuştu.

“Ya olum bir bakıp gelecektiniz ne oldu diy-” Civan gereksizinin de beni görmesiyle susması bir olmuştu.

Eee, var bir giderimiz.

“Öncelikle ağızlarınızı kapatın ve bana öyle bakmayı kesin.” dememle hepsi kendine gelmişti. Basit bir elbise giymiştim aslında bu kadar abartmaları biraz saçmaydı.

“Oha kızım çok güzel olmuşsun lan.” diyen Barlas’a öpücük attım.

“Asla ama asla bunu giyemezsin ikiz.” diyen Altoş’a pis pis baktım.

“Altay abim haklı abla. Hayatta bunu giyemezsin. Çok kısa.” Aslında çok kısa değildi. Dizimin bir karış üstündeydi.

“Sen sus Batuş.”

“Niye abla gavat mıyız biz?” Heh, Devrim de katıldı tam oldu.

“Bana bakın lan! Kesin sesinizi oturun oturduğunuz yere. Barlas aşkım bir şey demiyor siz mi diyeceksiniz?” dememle susmuşlardı. Bende Barlas’ımın yanına gitmiştim.

“Havuç kafa haklı. Kimse bir şey diyemez, istediğini giyer kardeşim. Eğer bakan olursa belasını bir güzel si- severiz.” Son anda annemin ona olan bakışlarını fark etmiş ve kelimesini yutmuştu. İkizim ve kardeşlerim morarmış, durdukları yerde kudurmuşlardı.

“Zooorrtt.” Gülerek söylediklerimden sonra da durdukları yerde homurdanmışlardı.

“Çok güzel olmuşsun Alin.” Gelen sese doğru döndüğümde şaşkınlıktan dilimi yutacaktım. Civan, bana çok güzel olduğumu mu söylemişti yani? Güzel olduğumu zaten biliyordum, ondan duymama gerek yoktu. Sorun, onun bu kelimeyi bana ‘insanca’ söylemiş olmasıydı.

“Teşekkür ederim Civan.” dedim ve gülümsedim. Ama sonradan kurduğu cümle tekrar ona sinirli bakmama sebep olmuştu.

“Ama bunu giyemezsin.”

“Neden ya.”

“Çünkü çok kısa.” demesiyle ona göz devirdim.

“Kimse kızıma karışmayacak! İstediğini giymekte özgür. Ve evet, bu elbiseyi alıyoruz.”

“Annem ya. Kraliçem işte.” deyip yanağını öpmüştüm. Sonra da sırıtarak Civan’a bakmıştım.

🍊

“Şimdi sevgili aile fertlerim, biz anamla kendimize çok güzel cicişler aldık. Şimdi sıra sizde.” deyip sırıtmıştım. “Bugün sizin tasarımcınız ben olacağım. Ben ne dersem almak zorundasınız yani beyler.”

Annem çoktan alacaklarını almış eve doğru gitmişti. Ben de gereksiz Civan ve erkek gardaşlarımla tek kalmıştım.

“Ben zorunda değilim.” diyen Civan’a sırıttım.

“Evet zorundasın çünkü sen benim bir hafta kölemsin.” dememle susmuştu.

“Ben zorunda değilim.” Bu sefer Barlas abimin karşı çıkmasıyla gülümsedim. “Sen bilirsin Barlas. İstediğini yapmakta özgürsün.” Abi demediğimi fark etmiş ve bunun altında yatan tehditi fark etmişti.

“Off, off.”

“Bende seni abiciğim, bende seni.”

Karşımıza çıkan ilk erkek giyim mağazasına girmiştik.

“Büyükten küçüğe doğru gideceği için ilk Civan’dan başlayacağım.” Civan’ı baştan aşağı süzdüğümde fark ettiğim şey genellikle tişört giydiğiydi. Burada kaldığım 2 gün boyunca bunu fark etmiştim. Polo yaka giymeyi daha çok seviyor olacak ki bir yere giderken polo yaka giyiyordu. Pantolon olarak da ne dar ne de geniş olabileceğini söyleyebilirim. Tam kendine oturan pantolon giyiyordu. Doktor olduğu için eşofman tarzı giymezdi büyük ihtimalle. Ama bir iki tane evin içinde giymesi için alabilirdim.

“Bana neden öyle bakıyorsun?” Sorusunu duymazdan gelerek gözlerimi üzerinden çektim ve polo yaka tişörtlere göz attım.

“Kaç beden giyiyorsun?”

“M beden.” deyince başımı salladım.

Biraz göz gezdirdikten sonra bej renginde, polo yaka bir tişört buldum.

“İşte bu.” Kendi kendime mırıldandıktan sonra beni sabırla bekleyen Civan’a döndüm.

“Bunu deneyebilir misin?” Başını sallamış ve kabinlerin oraya doğru ilerlemişti. Bende o sırada birkaç renk daha tişört almıştım. Bu sefer pantolonlara doğru ilerledim. Eğer M beden giyiyorsa 48 beden de pantolona denk geliyordu. Birkaç tane de pantolon alıp kabinlerin önüne geldim.

“Alin.” Bana seslenen Civan’a döndüğümde, dudaklarım beğenmiş bir ifade ile iki yana kıvrılmıştı.

“İşte bu! Mükemmel oldun Civan.” dedim bir anda coşarak. “Şimdi bunları dene.” Elimdeki bir yığın kıyafeti görmesiyle gözleri korku dolu bir ifade ile açılmıştı.

“Korkma daha devamı gelmeyecek. Sana bu kadar yeter.”

“Ha, devamı gelecekti yani.”

“Evet.” Tüm ciddi ifademle söylediğim şeye karşı o sadece omuz silkmişti. Elimdeki eşyaları alıp kabine doğru ilerledi. Bende kabinlerin önüne yerleştirilmiş koltuklardan birine oturdum. Civan, tek tek kıyafetleri denemiş, hepsine de onay vermiştim.

“Şimdi sıra Barlas abimde.” dememle Barlas abim yerinden kalktı. Barlas abimi de Civan gibi süzdüm. Barlas abim genellikle rahat takılan birisi olmalıydı. Genellikle geniş ve renkli giyiniyordu. Üzerindeki tişörtler renkli oluyordu. Aynı zamanda altına da eşofman ve şort giydiğini söyleyebilirim çünkü dün beni almaya geldiklerinde şort giymişti. Kısacası playboy tarzında giyindiğini söyleyebilirim. Dağınık saçlar, zincirli kolyeler, yüzükler ve rahat giyinmeler. Evet… Barlas abim için uygun tabir buydu.

Benimle birlikte ilerlerken ne seçeceğime bakıyordu.

“Bedenin?” diye sorduğumda anında yanıtladı. “S.” dediğinde başımı salladım ve bakınmaya başladım. Gözüme çarpan şeyi gördüğümde dudaklarım iki yana kıvrılmıştı.

“İşte bu.” Elime aldığım tişört siyah renkti. Ama önünde özgürlük işereti vardı ve bu işaret bir boya ile yapılmışa benziyordu. Rengarenk, özgürlük işareti tişörtün önündeydi. Bunun M bedenini aldım ve koluma astım. Bunun gibi birkaç tane daha tişört aldıktan sonra şortlara ve eşofmanlara doğru ilerledim. Birkaç tane de onlardan aldıktan sonra işlemim tamamlanmıştı.

“Bunları alıp dene hadi Barlas abiciğim.” dememle başını sallamıştı.

“Ama tişörtlerin bazıları M beden.”

“Sen daha geniş giyiniyorsun. Eğer onların S bedenini alsaydım üzerine yapışırdı. Ve sen yapışan şeylerden hoşlanmazsın büyük ihtimalle. Bu yüzden bir beden büyük.” Dediğimde şaşkınlık ve hayranlıkla bana bakmıştı.

“Nasıl anladın?”

“Gözlem yeteneğim iyidir.” dediğimde eğilip yanağıma bir öpücük kondurmuştu. Tekrar aynı şekilde yerime oturmuş ve Barlas abimin denediklerini onaylamıştım. Sonrasında ise sırasıyla ikizime, Batuş’a ve Devrim’e de kıyafet ayarladıktan sonra hesabı ödemiş ve mağazadan çıkmıştık.

“Şimdiki adresimiz takıcı. Oradan sonra da parfümcü.” dediğimde başlarını salladılar. Aslında hepsinin yorulduğunun farkındaydım, bende acıkmıştım ama işlerimizi halletmeden eğer dinlenirsek sonradan üstümüze ağırlık çökerdi. Bu yüzden, işlerimizi halletmek en iyisi olacaktı.

Annemle planın ilk aşamasını halletmiştik. Aslında bu pek bir etki etmeyecekti ama gene de Serdar Bey’in parasını bitirmek istiyordum. Bitmeyeceğini bile bile.

Plan 1: Gereksiz harcamalar yap.

Tamamlandı eheheheh.

Tüm bunları düşünürken çoktan takıcıya gelmiştik.

“Şimdi. Barlas abim takı takmayı seviyor. Aynı zamanda Batuş’ta. İkinize bir şeyler bakalım. Sonra da kendime küpe bakacağım.” dememle beni onaylamışlardı.

Ay, benim dediklerimi yapınca çok tatlı olmuyorlar mı?

Tabii ki Civan hariç.

Takılarımızı da almıştık. Şimdi ki hedefimiz parfümcüydü ve ben parfüm almak istiyordum. Çok fazla ağır kokuları sevmezdim. Genellikle valinya gibi hafif kokuları severdim. Bu yüzden alırken buna dikkat edecektim.

“Hoş geldiniz.” İçeriye girdiğimizde bize selam veren adama sadece başımı sallamıştım ve tek tek parfümlere bakmıştım.

“Nasıl bir koku arıyorsunuz hanımefendi?” Yanıma gelen kadına hafif bir tebessüm ettim. “Çok ağır kokuları sevmem. Hafif bir koku olsun lütfen.” dememle kadın parfümlerin oraya doğru ilerlemiş benim için birkaç koku seçmişti. Bende o sırada tüm erkek kardeşlerimi sıraya dizmiş bileklerine parfümü sıkıp kokularına bakıyordum. En sonunda hoşuma giden bir kokuyu bulmuştum.

“İşte bu.” diye kendi kendime mırıldanmamla diğerleri de Allah’a şükrediyordu. Sırasıyla da hepsine birer tane parfüm almıştım.

“Acaba Barbaros’a da alsam mı?” diye kendi kendime mırıldanırken araya ikizim girmişti.

“Ne o? Barbaros’u mu düşünüyorsun?” deyince çemkirdim.

“Ne düşüneceğim onu be? Şimdi herkese aldık ya. Ayıp olmasın diye.”

“Yaw he he.” deyince onu omuzumda ittirdim ve Barbaros için de bir parfüm aldım. Onları da ödedikten sonra tamamen bitmiş haldeydik.

“Benim karnım acıktı ya. Bir yerlerde oturup bir şeyler mi yesek?” dememle hep bir ağızdan “Evet, evet.” demişlerdi.

Benim dememi mi bekliyorlardı la?

Hep birlikte AVM’nin yemek bölümüne geçmiş ne alacağımızı konuşuyorduk. Ben İskender yemeyi seçmiştim. Şu an kalorime uyan ve yemeği sevdiğim bir tek o vardı. Zaten yemeyeli de baya bir olmuştu. Benim söylememle birlikte onlar da İskender yemek istemişlerdi.

Anlamadık sanki, aşıksınız bana.

Yemeklerimizi güzel bir sohbet eşiğinde yemiş, tatlılarımızı yiyip tatlı tatlı konuşmuştuk. Şimdi ise arabada oturuyor, eve doğru gidiyorduk.

“Barlas abi.” dedim yorgunlukla. Kendi yorgunluğum sesime de yansımıştı.

“Efendim güzelim.”

“Senin bana sürprizin vardı.”

“Evet vardı ama o sürprizi bugün gerçekleştirebileceğimizi zannetmiyorum. Çünkü çok yorulduk.” deyince başımı onaylarcasına salladım.

Açıkçası bende çok fena yorulmuştum. Eve gidecek, soğuk bir duş alacak ve sonra Mete, Lina ve Kadir abimle günün özetini geçecektim. Sonra da derin bir uyku beni bekliyordu tabii ki.

Bölüm Sonu✨

Aslında Barlas'ın sürprizi de bu bölümde olacaktı ama gün içinde çok yoruldular ve sürpriz de hareketli bir şey olduğu için mantık hatası olurdu. Sonuçta akşama kadar alışveriş merkezindiler.

Sizce Barlas'ın sürprizi ne?

Civan hakkında ne düşünüyorsunuz?

Barbaros?

Barlas?

Altay?

Devrim?

Batuhan?

Alya Hanım?

Serdar Bey?

⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIMM⭐

Loading...
0%