@yagmurgns_37
|
Ayol nabersiniz fıstıklarr💕 Çok bekletmeden bölüme geçenzee Bölüm şarkısını açmayı unutmayın. Bölüm Şarkısı: Evdeki Saat - Sustum 🌜İyi okumalar🌜
~ "Çok karışığım. Bir yanım olabildiğince huzursuz ve yorgun. Diğer yanım mucizelere ve düşlerin gerçek olabileceğine halen inanıyor ve heyecanını koruyor. Bu iki yan arasında ben, eziliyorum." (Frida Kahlo)
🍀 Bugün benim için baya yorucu bir gün olmuştu, üstüne üstlük akşam yemeğini de ben hazırlıyordum. Dün her ne kadar hamburger yesek de bu hafta sıra full bendeydi. Akşam yemek olarak da yorulduğum için sadece makarna çorba ve salata yapmıştım. Bence buna şükretmeliydi. Dünkü konuşmamızın konusu açılmamıştı, açılmasını da istemiyordum. Bazı şeyleri Erdem'e üstü kapalı olsa da bahsetmiştim, salak değilse anlardı. Her ne kadar ona 'üstü kapalı bir şekilde' bahsetmek istemesem bile bazı şeylere dikkat etmesi için açıklamıştım. "Off!" İçten bir şekilde ofladığımda kendimi sandalyeye attım. Sıkılmıştım, yorulmuştum, tükenmiştim ama yapacak bir şeyim yoktu. Her zamanki gibi devam edecektim yoluma. Yemekler piştikten sonra içeriye doğru adımladım. Koltukta dinlenirken bir yandan da öğrencilerin sınav kağıtlarını kontrol edecektim. Küçücük çocuklara neden sınav yapıyorlardı ki? Milli eğitimin canı cehenneme! Krem rengi olan koltuğa oturdum ve önüme laptopumu önüme aldım. Ardından sınıfım için ayrıyeten açmış olduğum klasöre girdim. *** "Ceylan." Vücudumun sarsılmasıyla yavaşça yerimden kalktım. "Uyuya kalmışım kusura bakma." Anlayışla başını salladı. "Çok yoruluyorsun galiba bu aralar." "Öyle oluyor..." Gülümsedim. "Ama tatlı yorgunluklar bunlar. Benim için önemli değil." "Senin kadar mesleğine aşık birisini tanımıyorum." Onun şaşırdığı şey aslında benim için normal bir durumdu. Bu yüzden söylediği cümleyi yanıtsız bırakmıştım. "Yemek hazır. Gel." dedim mutfağa doğru ilerlerken. "Yemek mi hazırladın?" "Öyle konuşmuştuk." Derin bir nefes aldı. "Ceylan, sen de ben de çok yoruluyoruz. Bence bu eve yemek yapması için birini alalım." "İlk başta sana ben böyle bir şeyi teklif etmiştim ama kabul etmemiştin." dedim kaşlarımı kaldırarak. "Şimdi ne değişti?" Evet, ben Erdem'e eve temizlik ve yemek için bir kadın tutmasını rica etmiştim ama o kabul etmemişti. "Yorulduğunu fark ettim ve istemememin sebebi aslında senin annendi." Annem ne alakaydı ki şu an? Kaşlarımın çatıldığını fark edince konuşmaya tekrar devam etti. "Annen, yemekleri senin yapacağını söyledi ve bir hizmetliye gerek olmadığını dile getirdi. Her ne kadar sana bunu söylemek istesem de annen senin de kabul edeceğini ve sana söylememem gerektiğini söyledi bana." Beni, mesleğimden ayırmak için elinden geleni yapmıştı yani. Önüme bir taş daha koymuştu. Ben onu affedecek bir sebep ararken o affetmemem için bir sebep daha vermişti. Ellerimi saçlarımın arasına alıp saçlarımı geriye attım. "İşime engel olmak için her yolu denedi yani." dedim kendi kendime. Erdem de bir şey dememiş sadece masaya oturmuştu. Gerçi, ne diyebilirdi ki? Yemekleri tek tek tabağa koyduktan sonra geçip yemeğe başladım. Aslında şu an tek istediğim şey uyumaktı, sadece uyumak. Yemeğimden bir kaşık daha alacaktım ki telefonum çaldı. Ayağa kalkıp tezgahtaki telefonumu aldım ve arayan kişiyi görünce sevinçten çığlık attım. Bunu kendimden beklemezdim ama çok sevinmiştim. "Ceylan ne oluyor?" dedi Erdem korkuyla. "Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım arıyor da mutlu oldum." dedim ve hemen aramayı cevapladım. "Benim güçlü arkadaşım ne yapıyormuş bakalım?" "Berkay, uzun zaman oldu." dedim şaşırarak. Şaşırmıştım çünkü ortaokuldan beri arkadaşımdı ve yaşadıklarımın ufak bir kısmından haberi vardı. Liseye gidememiştim o da zaten ailesiyle yurtdışındaydı. "Tahmin et neredeyim?" dedi gülerek. Onu göremiyordum ama onun hareketlerini ezberleyecek kadar zaman geçirmiştik. "İstanbul'da mısın?" dedim cevabını bildiğim halde. "Evet! Ve biz acilen yarın görüşüyoruz." "Tamam, yarın okuldan sonra bir kafeye geçer, konuşuruz uzun uzun." dedim hasret dolu sesimle. Evet, görüşmüyor olabilirdik ama birbirimizden haberimiz vardı, iletişimimizi kesmemiştik. "Ama ben enişteyle görüşecekt-" "Berkay!" Uyarılı sesimi duyunca boğazını temizledi. "Tamam o zaman Ceylan, yarın haberleşiriz." Tam telefonu kapatacaktım ki aklıma gelen şeyle Berkay'a seslendim. "Berkay, dur kapatma." "Efendim." "Senden psikiyatri randevusu alıp mı yanına geleyim yarın mı konuşuruz?" "Bence biz senle yarın iki arkadaş olarak konuşalım. Bu konudaki titizliğimi biliyorsun ve seni sevdiğim için senle seans yapamam. Bana anlattıkların sadece bir filimin teaser'i gibi. Belki bencilce olacak ama ben bu ağırlığı kaldıramam. Sana bunları yaşattıranları da sağ bırakmam." Haklıydı, ona anlattıklarımdan sonra babamı öldürmeye gidecekti neredeyse. Zor tutmuştum. "Puff, o zaman bana bir arkadaşını yönlendir. Benim için tanımadığım birine anlatmak zor olacak ama yapacak bir şey yok... Gerçi ona da her şeyi anlatamam." Kendi kendime mırıldandıktan sonra tekrar telefona döndüm. "Neyse tamam canım teşekkür ederim. Görüşürüz." "Görüşürüz Ceylan'ım eğer bir problem, sıkıntı olursa-" "Tamam eğer biri bana bir şey yaparsa sana geleceğim. Oldu mu?" Kahkaha attı. "Aferin öğrenmişsin. Hadi kapa." "Tamam kapatıyorum." "Kızım sen de hemen kapatıyorsun, sen kapa diyeceksin." "Berkay, git kendine sevgili bul." "Cık, olmaz. Bilmiyor musun ben gönül eğlendirmeyi seviyorum." "Ya bilmiyoruz sanki bana aşıksın (!) ondandır." dedim gülerek. Alaya alıyordum, öyle bir şey yoktu. "Aşığım sana Ceylan(!)" Onunda söylediğim şeyi devam ettirmesine kahkaha attım. "Hadi kapat, yarın görüşürüz." "Önce sen-" Lafını bitirmesine gerek kalmadan telefonu kapatmıştım. Zaten konuşma boyunca Erdem'in sinirli bakışlarına maruz kalmıştım. "Hayırdır?" Çatık kaşlarla yönelttiği soru bana göre çok saçmaydı. Neyin hesabını vermemi bekliyordu ki? "Pardon?" "Kiminle konuşuyordun?" dedi sorgularcasına. "Arkadaşımın aradığını söylemiştim." dedim umursamaz bir ifadeyle. Aynı zamanda makarnamdan da bir çatal almıştım. "Bu arkadaş sana aşık bir arkadaş mı peki?" "Sana ne Erdem?" "Sana bir soru sorduysam eğer cevaplayacaksın!" dedi sert bir sesle. "Bende sana, seni hiç alakadar etmediğini söyledim. Üslubunu düzelt!" "Ceylan, kimdi o?" dedi sesini bu sefer alçaltarak. Bu sefer suratına bakıp sırıtan bendim. "Niye sırıtıyorsun?" "Ne o kıskandın mı?" dedim onun geçen söylediği söze hitaben. "Y-yok neden kıskanayım ki seni?" dedi kekeleyerek. "Neden kekeledin o zaman?" dedim tek kaşımı havaya kaldırarak. "Dilim sürtüştü ondandır. Hem ben kimseyi kıskanmam. Ela'yı bile kıskanmıyorum ben." Söylediği şey kaşlarımı havaya kaldırsa da hemen eski haline dönmüştü. "O zaman seni de hiç alakadar etmez, Erdem." "Ama biz karı-kocayız." "Biz seninle zorla evlendirilmiş bir karı-kocayız." dedim lafını düzenleyerek. "Ama sen benim sevgilimi biliyorsun. Benim de bilmeye hakkım var." Derin bir nefes çektim ciğerlerime. "Berkay, benim ortaokuldan beri arkadaşım. Liseye babam göndermedi diye ayrılmıştık, zaten o da ailesiyle yurtdışına çıktı. Bu yüzden bayadır görüşemiyoruz ama birbirimizden haberimiz var. Berkay'la neredeyse her gün konuşuyoruz. İstanbul'a dönüyormuş. O yüzden aradı beni de." dedim bir solukta. "Yeterli mi?" "Cık, bir soru daha." dedi kaşlarını havaya kaldırarak. Bende söylemesi için başımı salladım. "Evli olduğunu biliyor mu?" "Biliyor zaten ondan bir şey saklamam." dedim açık ve net bir şekilde. Bu söylediğime şaşırmış gözüküyordu ama bu pek de benim umurumda değildi. "Psikiyatri randevusu ne peki?" "Sen, baya baya laf dinlemişsin Erdem." Omuz silktiğinde yerimden kalktım. "Çok yorgunum, yatacağım. Buraları sen hallet lütfen." deyip hızlı adımlarla odadan çıktım. Erdem'in arkamdan "Sorumun cevabını alamadım ama." demesi de pek bir teşkil etmiyordu benim için.
🥀 Bölüm sonu✨ Evett, bölüm hakkında düşünceleriniz? Berkay? ⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM...⭐
|
0% |