@yagmurgns_37
|
Helöö! Bölüm şarkısını açmayı unutmayınn Bölüm şarkısı: Mavi- Deniyorum, ama Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfeen :)) 🌜İyi okumalar🌜 🍀 "Efendim Erdem?" dedim bıkkınlıkla. Gün içerisinde neredeyse 6-7 kez beni aramıştı ve ben artık çok bulanmıştım. "Akşam yemeğine kaçta geleceksin?" "Gelmeyeceğim." dedim arabama binerken. "Ne demek gelmeyeceğim?" "Şu demek bir yere gidememe durumu. Açıklayıcı oldu mu?" Aynı anda hem onunla konuşuyor hem de arabayı çalıştırıyordum. "Ceylan!" "Erdem!" Telefonu yan tarafıma bırakıp kulağıma kulaklığı taktım. Güvenlik önemliydi. "Ya hani haber verecektik birbirimize." "Tamam o zaman. Arkadaşımın yanına gidiyorum." "Tam olarak neresi?" Derin bir nefes aldım. Bunaltıyordu beni. "Açık adres vereyim nasıl olur?" dedim alayla. "Ver." "Erdem! Arkadaşımla akşam yemeğine gidiyoruz. Bunu bilmen kafi. Şimdi görüşürüz." Bütün gün arayıp meşgul etmişti. En sonunda engellemiştim ama daha sonra da başka bir telefondan aramıştı. Kısacası sinir krizi geçirmiştim. Arabayı, Berkay ile buluşacağımız yere çektiğimde seri bir şekilde indim. Sahilde köfte ekmek yemeğe gelmiştik. "Ooo en sevdiğim arkadaşım gelmiş." Ona en sıcak gülümsememi yollayıp sarıldım. Sarı saçlarını her zamanki gibi dağınık bırakmış, gülümsediği için de gözlerini kısmıştı. "Hoş buldum en sevdiğim arkadaşım." Ayrıldığımızda köşedeki tabureyi çekip oturdum. "Ooo gençler, hoş geldiniz. Bayadır uğramıyordunuz." Ona da sıcacık bir gülümseme gönderdikten sonra lafa girdim. "Berkay beyefendi gitti gurbete ne yapalım Salih amca?" dedim alayla. Buna söylediğime bir 'baba' edasıyla gülerken Berkay atladı lafa "Bana diyene bak, kendisi gitti elin adamına." Onun bu söylediğiyle gülüşüm yüzümde solarken Salih amcanın da surat ifadesi düşmüştü. "Ne elin adamı?" Boğazımı temizledim. "Evlendim de ben Salih amca." dedim kendimi sırıtmaya zorlayarak. "Ne zaman? Nasıl? Neden haberim yok?" "Çok ani gelişen bir şey oldu. Kusura bakma amca, arkadaşlarımdan bile kimseye haber veremedim. Aile arasında ufak bir nikah oldu." dedim düz bir ifadeyle. "Evet Salih amca. Ben bile evlendiklerinin ertesi günü öğrendim." dedi Berkay sahte bir sitemle. "Eh ne diyeyim kızım. Hayırlı olsun. Bir gün getir de tanışayım keratayla." "Getiririm getiririm, merak etme sen." dedim gülümseyerek. "Eee siz ne alırsınız? Her zamankinden mi?" dedi o da gülümseyerek. "Aynen amca, her zamankinden." Berkay'ın söylediği şeyden sonra Salih Amca yanımızdan ayrılmıştı. Ben de hemen Berkay'a döndüm. "Ya sen salak mısın? Neden herkese söylüyorsun?" "Kızım ne bileyim ağzımdan kaçtı. Özür dilerim." Masum masum bakışlarına dayanamayacağımı bildiğinden onları gönderiyordu. "Bir daha olmasın." dedim gülerek. "Emredersiniz hanımefendi." dedi gülerek. "Eee, nasıl oldu şu evlilik olayı?" Sanki hiç anlatmamışım gibi sorması biraz ironikti. "Anlattım ya kaç kere." dedim sahte bir sinirle. "Telefonda anlatmakla yüz yüze anlatmak aynı şey mi? Hem anlatmadığın yerler var. Sen sadece zorla evlendirildiğini söyledin." "Hımm, sen o zaman şu an psikoloğumsun. Doğru mu?" dedim gülerek. "Doğru hanımefendi. Çocukluğunuzun derinliklerine ineceğiz." dedi alayla. "O zaman kırmızı bir koltuğa uzanmam lazım. Anlatamam yoksa." dedim gülerek. "O zaman sen bana başka birisini ayarlamayacaksın doğru muyum?" "Doğrusun Ceylancığım. Başkasına asla anlatamazsın, bana bile kaç sene sonra anlattın. Başka birisi senin için boşa zaman kaybı olur. Bu yüzden ben dinleyeceğim. İstemiyor musun?" "Yok, benim için daha iyi olur." Durgunlaşmıştım, onları anlatmaya hazırlanmak bile moralimi düşürmeye yetiyordu. Salih abi gelip köfte ekmek ve şalgamımızı yanımıza bıraktıktan sonra ayrılmıştı. "Eee dökül bakalım." Derin bir nefes aldım. "Annem, eve çağırdı bir gün. Acil deyip korkuttu beni bende apar topar gittim yanına. İşte evlenecekmişim, evlenmek benim için kurtuluş olurmuş falan filan. Beni de biliyorsun, inat ettim. Evlenmeyeceğim falan filan dedim ama..." Psikopatmışım gibi kahkaha attım. "Bak parmağıma, bak bana..." Tekrar bir kahkaha. "Evliyim." Kendime gelmek için nefes aldım. "Vurdu gene." dedim gülümseyerek. Berkay ise kaşları çatık bir şekilde beni dinliyordu. Kasılan çenesinden sinirlendiğini anlamamak mümkün değildi. "Ama biliyorsun beni dayakta durdurmaz. Yaşamadığım şey mi sanki? Alışkındım işte..." Köfte ekmeğimden bir ısırık aldım. "Bu sefer öğretmenliğimle tehdit etti. Babamın eli uzun adam, yapamayacağı şey yok yani. Bunu da yapardı. Kabul ettim..." Gene kendi kendime gülmeye başladım. "Kabul ettim ve durumum bu şimdi. Tanımadığım bir adamla aynı evde yaşıyoruz." "Aynı yata-" "Yok, konuştum. Hatta direkt görüşmeye gittiğimiz gün konuştum. Evin içerisindeyiz, birbirimizi bir sabah bir de akşam görüyoruz. Zaten adamın sevgilisi var. Bu yüzden rahatım." "Bana ilaçtan falan bahsettin. O ne içindi?" "Kriz geçirdim..." Söylememle kaşlarının havalanması bir olmuştu. "Erdem, bana sürpriz yapacağım diye gözlerimi kapatmıştı. Ben ne kadar çek elini desem de neden bu kadar büyük bir tepki verdiğimi anlamadı. Bu yüzden tutmaya devam etti-" "Ama ben bu adamı da döverim." "Kötü bir niyeti yoktu. Sevgilisi eve geldi ve annemlere yakalanabilirdi. Ben de akşama hesabını sorarım deyince korkmuş. Yemek hazırlamış..." Bunları anlattıktan sonra gerginliğini biraz da olsa üzerinden atmıştı. "Neyse işte, böyle gözüm falan karardı ben de Fluoksetin aldım ama bayılmaktan kurtulamadım tabii ki. Bayıldım işte. Kısaca özet bu." "Erdem merak etti tabii." Başımı salladım. "Evet, baya sorguladı ama anlatamazdım. Daha sana bile anlatmadım ki Berkay." "Yaşadığın olaylar hep üst üste gelmiş. Bir taraftan ailen olacak kişilerin baskısı varken diğer taraftan da Erdem sana baskı uygulamış. Bunu da kaldıramadığın bayılmışsın. Fluoksetin kullan ama çok fazla değil. Günde üç dört kere içmiyorsundur herhalde?" Bir şey diyemedim, yalan söyleyemezdim. "Yok artık! Zaten ağır bir ilaç Ceylan. Kaç gündür kullanıyorsun." "Senin, beni aradığın gün başladım işte dün bulaşamadık o gün içtim bir de bugün gelirken." dedim suçlulukla. "Tamam, yarın akşam iç. Çok kulanmışsın ya. Kim bilir ne geldi aklına. Anlat." "Hani ben sana babamın beni bir yere götürdüğünü söylemiştim ya ama nereye götürdüğünü anlatamamıştım. Babam-" "KARICIĞIM!" Duyduğum sesle irkilip arkama döndüm. Bunun burada ne işi vardı? "Erdem, senin burada ne işin var?" Bana bakıp sırıttı. "Ne güzel bir tesadüf değil mi? Arkadaşın kim?" Gerçekten yaptığı çocukluktu. Beni takip etmiş ve buraya gelmişti. "Ceylan, bu Erdem o Erdem mi?" dedi Berkay şaşırarak. "Sence Berkay?" dedikten sonra ayağa kalkmış ve Erdem'e elini uzatmıştı. "Merhaba Erdem, ben Berkay." dedi mesafeli bir şekilde. Erdem de ona en itici gülüşünü yollayıp elini sıkmıştı. "Eee davet etmeyecek misiniz?" Tam evet demek için hazırlanıyordum ki Berkay konuşmuştu. "Tabii tabii, otur Erdem." dedi. Ona ne yaptığına dair kaş göz hareketleri yaparken o rahat bir şekilde oturuyordu. Ne yapmaya çalışıyordu ki şu an? "Ne alırsın Erdem?" dedi Berkay. "Siz ne yiyorsanız onu alayım." dedi gülümseyerek. Bu adamdaki rahatlık beni çıldırtıyordu. "Neden geldin?" dedim tüm ciddiyetimle. "Kader." Kafasını sallayarak söylediği şeye ne ben ne de Berkay inanmıştı. Yalandı, tamamen yalan! Ama ben bunun da hesabını çok fena soracaktım.
🥀 Bölüm Sonu ✨💐 Bu Erdem'de kızı bi salmadı gitti ahshshhdhd Berkay hakkında düşünceleriniz nelerdir efenim? ⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM ⭐
|
0% |