Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Bölüm 14: Çocukça Haraketler Ve Yeni Gelen Öğretmen

@yagmurgns_37

Hellööö!

Bölüm şarkısını açmayı unutmayınn :)

Bölüm Şarkısı: Model- Değmesin Ellerimiz

🌜İyi okumalar 🌜

 

🍀

"Bak Erdem doğruyu söyle valla kızmayacağım." Bıkkınlıkla nefes verdim. Yaklaşık yarım saattir itiraf etmesini bekliyordum ama paşamız melül melül bakmak dışında bir şey yapmıyordu.

"Bak, sen bana gelmeyeceğim dediğin için ben de eve gitmek istemedim, bu yüzden sahile indim..." Ellerini iki yana açtı. "Daha ne kadar anlatacağım?"

"Doğruyu söyleyene kadar." dedim soğuk ve sert sesimle. Bunun üzerine derin bir nefes almış, gözlerini gözlerime dikmişti. "Doğruyu anlatıyorum zaten."

"Üf, Erdem! Daha senle senle uğraşamayacağım ama bir daha çocukça hareketlerde bulunma!" Sert bir şekilde söylediklerimden sonra tam salondan ayrılacaktım ki önümü kesmişti.

"Çocukça hareketler?" dedi anlamayan gözlerle. Söylediğini tekrar ettim. "Çocukça hareketler." dedim soğuk bir şekilde.

"Ben mi çocukça hareketler yapıyorum?"

"Evet, sen çocukça hareketler yapıyorsun ve şunu bil Erdem; sen yetişkin birisisin, çocukça davranma çünkü çocukça davranmak, çocuklara özgü bir şeydir. Yaşlı bir adama değil."

"Neden? Yaşlı adamların içinde de bir çocuk yatamaz mı?"

"Yatamaz." Önümde duran omzunu ittirip kenardan geçtim ve odama doğru adımladım.

İnsanlar, büyüdükçe olgunlaşırdı ve olgunlaştıkça içindeki çocuğu öldürürdü. O çocuğu yaşatmak için çocukça hareketlerde bulunmak ise kendini kandırmak dışında bir şey değildi. Kendini kandırmak da bana göre yalanların en büyüğüydü. İnsan, kendine bile yalan söyleyebiliyorken başkasına neden yalan söyleyemesin ki?

 

🥀

Sabah uyandığımda günlük rutinlerimi tamamlamış, odamı toplamıştım. Şu an ise oturmuş, sessizce kahvaltımı yapıyordum. Telefon sesi geldiğinde kendi telefonum olmadığını melodisinden anlamıştım. Erdem, telefonunu cebinden çıkartmış ve dışarıya nefes vererek açmıştı.

"Efendim Ela?" dedi gene aynı soğuk sesiyle. Cidden, benimle konuşurken bile daha yumuşak konuşuyordu. Sevgilisiyle neden böyle konuşuyordu ki?

"Aslında bu gece gelebilirim." dedi. Aynı zamanda bana bakıp sırıtmıştı.

"Evet, özledim sevgilimi." dedi yüzündeki sırıtmasıyla ama ses tonunda bir değişiklik yoktu.

"Önce sen kapat." Ne?! Cidden bunu söylüyor muydu? Neyse ya milletin ilişkisi beni ilgilendirmezdi. Bir kaç dakika sonra telefonu kapattığında ben de biraz atıştırmış ve kalkmıştım. Çantamı alıp mutfaktan çıkacakken aklıma bir şey gelmesiyle geri döndüm.

"Eve kadın-"

"Bugün gün içerisinde eve gelecek." dedi Ela'yla konuştuğu ses tonuyla. Neden benle de bu ses tonuyla konuşmuştu ki? Başımı sallayıp mutfaktan çıktım ve kapıya doğru ilerledim.

"Bugün akşam evde yokum. Sevgilimle özlem gidereceğiz." Mutfaktan seslenerek söylediği şeye cevap vermedim ve hızlıca evden çıktım. Hayır, ne yapacağını ima etmesine gerek yoktu.

Araba sinirli bir şekilde girdim ve okula girmek için bastım gaza.

"Hayır yani bana neden ima yapıyorsun ki?"

"Özlem giderecekmiş. Peh! Sanki çok meraklıydım ben sana."

Kendi kendime konuşmak, en kötü huylarımdan birisiydi. En azından bana göre. Sinirlendiğim bir şey olduğunda kendi kendime konuşmadan duramıyordum ve bu bazen insanların garip bakışlarına maruz kalmama sebep olabiliyordu.

Okulun bahçesine geldiğimde Çağla hocayı görmezden gelerek içeriye girdim. Açıkcası onunla muhattap olmak isteyeceğim son şey bile değildi. Öğretmenler odasına hızlıca çıkıp eşyalarımı bırakmayı düşünürken tabii ki de her zaman ki gibi isteyeceğim şeyi yapamamıştım.

"Ceylan hocam. Bir bakar mısınız?" Okul müdürümüz, Rıfat Bey'in bana seslenmesi ile yüzüme hafif bir tebessüm kondurup yanına doğru ilerledim. Rıfat bey, orta yaşlı, kır saçlı bir adamdı ve yaklaşık on yıldır da bu okulda müdürlük yapıyordu kendisi.

"Buyurun hocam."

"Hocam okulumuza Ayşe hocanın yerine başka bir öğretmen arkadaşımız geldi..." Yanındaki kumral saçlı, yeşil gözlü ve yakışıklı diyebileceğimiz beyefendiyi gösterdi. "Ayvaz Bey. Sınıflarınız yan yana olduğu için sizin eşlik etmenizi istedim. Sakıncası var mıdır hocam?"

"Yok, estağfirullah..." Ayvaz hocaya döndüm. "Okulumuza hoş geldiniz hocam. Buyurun, ben şimdi derse geçiyordum." Müdür Bey'e başımla selam verip öğretmenler odasından çıktım.

"Sınıflar aşağı katta mı?" Erkeksi ve bir o kadar da kalın sesiyle sorduğu soruya karşı başımı salladım. "Sadece iki sınıf aşağıda hocam. O sınıfta sizin sınıfınız ve benim sınıfım." dedim gülümseyerek.

"Şanslı mıyız o zaman bu konuda?" Sırıtarak sorduğu soruya bir anlam veremediğim için kaşlarımı çatmıştım. "Anlamadım."

"Yani merdiven in çık olmuyor. Şanslıyız bu konuda." dedi gülümseyerek. Başımla onayladım. "İyi dersler hocam."

"Hocam." Tam sınıfa girecekken bana tekrar seslenmesiyle hocaya döndüm.

"Buyurun."

"Çıkışta işiniz yoksa eğer bir kahve içebilir miyiz?..." İtiraz etmek için lafa girişecekken eliyle beni durdurdu. "Ben başka bir şehirden geliyorum ve buraları net bilmiyorum. Ayrıca okul hakkında sormak istediğim bir kaç şey de var." Aslında Erdem bugün eve gelmeyecekti. Benim de dışarda olmam pek bir sorun teşkil etmezdi. Yani, bence.

"Tabii hocam. Çıkışta görüşürüz." Hafif bir tebessüm sunup sınıfıma girdim. Beni bekleyen çocuklarıma en güzel gülümsememi sundum. "Günaydın çocuklarım."

 

🍀

Çıkış kapısında Ayvaz hocayı bekliyordum. Eşyalarını bırakıp geleceğini söylemişti. Ben de o sırada Erdem'e mesaj atmış ve bugün de evde olamayacağımı söylemiştim. Sadece görüldü atmış ve bir şey dememişti. Bu durumu her ne kadar garipsesem de yaptığım konuşmadan dolayı olduğunu düşünmüştüm.

"Çok beklettim mi?" Gülümseyip başımı hayır dercesine salladım. "Yok hocam." Çıkış kapısına doğru ilerlerken konuşmaya başladı. "Sizin bildiğiniz bir yer var mı?"

"Evet, yakınlarda bir kafe olacaktı. Buyurun arabamla gidelim isterseniz." Gülümseyip başını salladı. Araba doğru ilerlerken Çağla hocayla karşılaşmamak için içimden bin kez dua etmiştim ve çok şükür öyle bir şey olmamıştı.

Yolculuğumuz sessiz bir şekilde geçerken kafeye varmış, içerideki masalardan birine oturmuş ve siparişimizi vermiştik. Ben çok acı kahve içemediğim için latte siparişi verirken Ayvaz hoca benim aksime filtre kahve istemişti.

"Evet, hocam siz ne soracaktınız bana." Açıkcası uzatmaya niyetim yoktu. Direkt eve gitmek istiyordum.

"Sadede gel diyorsunuz yani." dedi gülümseyerek.

"Eh, yani." dedim ben de onun gibi gülümseyerek.

"İlk sorumla başlıyorum o zaman." Başımla onayladım. "Tabii."

"Öğren-"

"Ceylan!" Tanıdığım bu sesi duymak hiç ama hiç beklediğim bir şey değildi.

 

🥀

Bölüm Son ✨

Sizce gelen kim?

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

OY VERMEYİ UNUTMAYALIM...⭐

 

 

Loading...
0%