@yagmurgns_37
|
Selammmmm Bölüm şarkısı: Second- Aklımda Bir Kördüğüm 🌜İyi Okumalar🌜
~Neden alınyazısını arayacak kadar özgür bir kuş değilim? (İnsancıklar)
🍀 Dün akşam, Erdem'in bana kendi hayatından bir şeyler anlatması nedensizce çok hoşuma gitmişti. Birine, kendi hayatından bir şeyler anlatmak bile o kişiye güvendiğini sağlamaz mıydı? Bence sağlardı ve ben yavaş yavaş Erdem'in bana olan güveninin artacağına emindim. Sabah kalktığımda kahvaltı yapmak için aşağı inmiştim ama kahvaltının hazır olduğunu görmemle bir afallama yaşamıştım. "Erdem, kahvaltıyı sen mi hazırladın?" "Hayatım, hizmetçi geldi demiştim ya." demişti yüzündeki sırıtma ile. Hayatım demesini anlamlandıramasam da pot kırmamış ve gülümseyerek kahvaltı masasına oturmuştum. "Bu, Selda abla." dedi Erdem, kadınla beni tanıştırarak. Bakışlarımı kadına çevirdiğimde gülümseyerek bana baktığını görmüştüm. Kahve renginde olan gözleri gülünce kısılıyor ve göz çevresi kırışıyordu. Saçları, koyu kestane renginde ve kısaydı. Boydan bir şekilde kadına bakıldığında kısa ve birazcık kilolu olduğu söylenebilirdi. "Merhaba." dedim mesafeli bir şekilde aynı zamanda yüzümdeki tebessüm duruyordu. O da bana aynı tebessümü sunduktan sonra yemekleri servis etmeye başlamış ve masadan ayrılmıştı. Sonradan öğrendiğim kadarıyla Selda abla, Gül annenin yakın bir dostuymuş. Bu yüzden bu yalandan evciliği de evde sürdürmek zorunda kalmıştık. Şimdi ise sınıfımda oturmuş öğrencilerime bakıyordum. Hepsi, geleceği parlak ve zeki öğrencilerdi. Buna yürekten inanıyordum. "Öğreetmeeeniiimm." Saçlarını iki yandan at kuyruğu yapan öğrencime döndüm. Yüzündeki gülümseme ile bana bakıyordu. "Efendim Duru." "Öğreetmeeeniiimm, ben sorularımı bitirdim." "Bakayım canım." Elinde tuttuğu pembe, simli defteri alıp soruları incelemeye başladım. "Bak şurada toplama işleminde hata yapmışsın. İki sayıyı toplarsan ve eğer elinde fazladan sayı kalırsa onu elde olarak alıyorduk değil mi?" Küçük parmaklarını çenesine koyup düşünüyormuş gibi yaptı. "Aaa, evet unutmuşum." dedi sevimli sevimli gülümseyerek. "Hadi git düzelt." Başını okşayıp gönderdikten kısa bir süre teneffüs çalmıştı. "Çıkabilirsiniz çocuklar." Eşyalarımı alma gereksinimi duymadan sınıftan çıktım ve dar koridordan geçerek yukarıya adımladım. Ayvaz hoca hala gitmemişti. Açıkçası bu durum canımı sıkmıyor değildi. Bana iftira atmış birini görmeye tahammülüm yoktu. Öğretmenler odasına çoktan gelmiş ve masama oturmuştum. Umudum, kimsenin beni rahatsız etmemesi yönündeydi ve umarım öyle de olurdu. Elime Kürk Mantolu Madonna kitabını aldım. Sabahattin Ali, en sevdiğim Türk yazarlardan birisiydi ve bu kitabını da çok severdim. Bana göre kitapları her okuduğumuzda farklı bir anlam çıkartırdık, yeni şeyler öğrenirdik. Bu yüzden okuduğum bir kitabı en az iki kere tekrar okumuşluğum vardır. "Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, ruhumuzla yaşamaya başlıyorduk..." Kitapta yazan bu cümleyi önceki okumalarımda asla fark etmemiştim, daha doğrusu okusam bile benim için bir anlam ifade etmemişti. Ama şimdi bakınca bende derin bir anlam bırakmıştı. Hemen bir hışımla masanın üstünde kalem aradım. Gözlerimi okuduğum cümleden çekmiyor, elimi masadan bir kalem arayışına sokuyordum. Sonunda elime gelen herhangi bir kalemi alıp cümlenin altını çizdiğimde rahatlamıştım. "Ceylan hocam." Maalesef beş dakika öncesine kadar olan umudum bir anda soluvermişti. "Efendim Ayvaz hocam?" dedim soğuk ve sert sesimle. "Kalemimi aldınız da..." Yüzündeki sırıtması yüzümü buruşturmama sebep oluyordu. "Acaba geri almam mümkün müdür? Yoksa gene üstüme atlar mısınız?" Alayla kurduğu bu cümle beni daha da sinirlendirirken "Affedersiniz hocam, fark etmemişim..." Elimdeki kalemi Ayvaz hocaya uzattım. "Buyurun." Beklenmedik bir şekilde sakin bir tavır sergilemiştim ama buna şaşırmanıza gerek yoktu. Sinirlerimi yutabilen bir insandım, bunu fark etmişsinizdir. Gözlerimi Ayvaz hocanın gözlerinden çekip kitabıma geri döndüm ama maalesef kader gene kitabımı okumama izin vermemiş aksine daha da büyük belayı sarmıştı başıma. "Kız, Ceylan. Senin bu Ayvaz hocayla aranda ne var?" Çağla hocam beni bir rahat bırakın, dememek için kendimi zor tutuyordum. "Hiçbir şey yok hocam. O da sizin gibi benim bir meslektaşım, o kadar." dedim ve tam kitabıma dönecekken bir şeyi hatırlamış gibi geri döndüm. "Ceylan değil, Ceylan hocam..." Tekrar kitaba dönecektim ama biraz oyun oynamaktan zarar gelmezdi sanırım. "Bu arada hocam kulak, burun boğaza bir randevu alın derim." dedim soğuk bir şekilde. "Nedenmiş o be." "Kulaklarınız duymuyor galiba, size neredeyse mesafemizi koruyalım dedim ama anlamadınız. Ya kulakta sorun var ya da kafada." dedim alaycı tavrımla. "İsterseniz bir tanıdığım var ayarlarım." Söylediğim şeye göz devirmiş ve dedikodumu yapmak için Işık hocanın yanına ilerlemişti. "Merhaba arkadaşlar." Odaya bir anda müdürümüzün girmesiyle hepimizi kaşları havalanmıştı. Çünkü genelde Rıfat Bey, öğretmenler odasına uğramazdı. "Merhaba Rıfat hocam, hayırdır?" Aklımdan geçen soruyu Mustafa hocanın sormasıyla bakışlarım tekrar Rıfat hocayı bulmuştu. "Hayır hayır, Okulumuza yeni bir öğretmen atandı. Bildiğiniz üzere Sevim hoca evlenmek için atanmasını almıştı ve öğretmen açığımız oluşmuştu. Bu yüzden yeni bir öğretmen geldi." dedi gülümseyerek. "Buyurun hocam." Kapıdan gelen adama baktığımda ağzım açık kalmıştı. O kadar şaşırmıştım ki şu an gidip Çağla hocaya sarılabilirdim. "E-Erdem?" Kelimeler kendiliğinden dökülmüştü ağzımdan. Karşımdaki adama baktığımda şaşırmama gülümsediğini gördüm. "Ceylan'ım." dedi o da gülümseyerek. Yanıma gelmiş ve hemen ellerimi tutmuştu. Şu an okula öğretmen olarak gelen Erdem'e şaşıran ben, yaptığı hareketlerle daha da şaşırıyordum. "Siz, tanı-" "Ceylan benim karım." "Erdem benim kocam." Rafet Bey'in sorduğu soruya ikimiz de aynı anda cevap verince gözlerimi Erdem'in kahve gözlerine değdirdim. Şaşkınlığım yerine gülümseme alınca onun da gülümsemesi büyümüştü. "Vay, demek Ceylan hocanın evlenmek için izin aldığı eşi sizsiniz. Bilerek mi buraya geldiniz?" dedi Rafet hoca. "Evet, Ceylan'ımın yanına bilerek geldim." dedi kollarını omzuma atarak. Ben ise dışarıdan gülümsüyor gibi gözüksem de olanlara hala idrak edememiş durumdaydım. "Ne oluyor Erdem?" dedim sessiz bir şekilde. "Yeni başlangıçlar yapıyorum hayatım." dedi gülümseyerek ardından attığı göz kırpış, kalbimin ritmini değiştirebilecek cinstendi.
🥀 Bölüm Sonu✨ Bölüm hakkında düşünceleriniz nedir efenim? ⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM...⭐
|
0% |