@yagmurgns_37
|
Merhaba tatlı mı tatlı güzel okurlarım 💖 Nasılsınız? Umarım iyisinizdirr. Bölüm bence yumuş yumuş olacağınız bir bölüm çünküsü ben yazarken bile öyle oldumm. Bölüm sınırı aslında dolmadı ama önceki bölümlere nazaran daha fazla geldi ve sınıra yaklaştı. Ayrıyetten, oy verenler de bölümü sabırsızlıkla beklediklerini iletince sizi kırmak istemedim. Bölüm Sınırı: 30 Oy, 10 yorum Bölüm Şarkısı: Kolpa- Beni Aşka İnandır Satır arası yorum yapma geldi, satır arası yorum yapmayı unutmayınızz 😽 🌛İyi okumalar🌛
~Seni bulmaktan önce aramak isterim,
Seni sevmekten önce anlamak isterim,
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.
(Özdemir Asaf)
🍀
Hayat akıp gidiyordu işte. Bir deniz timsali. Bazen dalgalı; hırçın bir canavar, bazen durgun; huzur veren bir liman. Hayat, bana karşı hırçın bir canavar olmuştu. O akıntıya karşı her zaman kürek çekmiş, dayanmaya çalışmıştım. Yüzmeyi ben boğula boğula öğrenmiştim ve şimdi usta bir yüzmeci olmuştum. Zorla evlendirilmiştim, o adama ikinci kez boyun eğdiğim için binlerce kez lanet etmiştim ama şimdi dönüp kendime baktığımda mutlu olduğumu fark ediyordum. Kendime belki ilk defa itiraf ediyordum ama ben Erdem'den hoşlanıyordum ama hala tam olarak güveneceğimden emin değildim.
İnsanlar tarafından çok kez incitilmiş, ihanete uğramıştım. Benim için en sarsıcı olanı tabii ki Deniz'di. Onun bana ihaneti bende sarsıcı etkiler yaratmıştı. Bu yüzden her ne kadar karşımdaki kişiyi sevsem de ona karşı ufak bir güvensizliğim oluyordu ama ben bunu Erdem'de istemiyordum. İlişkiye hazır olmadığımı söylememin sebebi aslında ona tamamen güvenmek için kendime tanıdığım bir süreydi. Eğer biriyle bir ilişkiye gireceksem, karşımdaki kişiye tamamen, hiç şüphe duymaksızın güvenmem şarttı. Erdem'e karşı içimde ufak bir şüpheye bile yer vermek istemiyordum. Ama onun benim kararıma anlayışla saygı duyması ona olan güvenimi daha da attırmıştı. "Ceylan abla." Duyduğum sesle daldığım yerden başımı kaldırmış, düşüncelerimden sıyrılmıştım. Bana gülümseyerek bakan çocuğa aynı şekilde karşılık verdim. "Efendim balım." dediğimde utangaç bir ifadeyle bana döndü. "Erdem ağabey seni çağırmamı söyledi." dediğinde kaşlarım havalandı. Neden, kendisi gelip söylemiyor da Ceyda'yı yolluyordu? "Tamam balım geliyorum." dedim ve meraklı bir şekilde balkondan çıktım. "Erdem nerede?" dediğimde merdivenlerden yukarıyı gösterdi. "Yukarıda sizin odanızda." deyince adımlarımı yukarıya doğru yönlendirdim. Benim odama giremeyeceğine göre kendi odasındaydı ama neden beni çağırmıştı? "Ah, Ceylan!" Odanın kapısında beni bekleyen adam, acıyla bağırdığında ne olduğunu şaşırmıştım. "Ne oldu Erdem?" Endişeyle sorduğum sorudan sonra Erdem'i inceledim. "Neden yerde oturuyorsun?" "Sence Ceylan. Görmüyor musun kolum bazanın altında kaldı. Kaldıramıyorum." deyince gözlerim hemen kolunu bulmuştu. Acaba, kolunu orda sıkıştırmayı nasıl becermişti? O kadar kası boşuna mı yapmış anlamıyorum ki? "Sende kaslarıma aşık oldun değil mi?" diye sorunca yanaklarımın ısındığını hissettim. "Ben onu dışımdan mı söyledim ya." diye kendi kendime yakınırken küçük Ceyda'da kıkırdamıştı. "Güzelim daha ne kadar beklemeyi düşünüyorsun? Çünkü kollarım tutmamaya başladı da." deyince gene kendi salaklığıma yandım ve hızlı adımlarla yatağın oraya gittim. Kaldırma yerini tuttup ve havaya kaldırdığımda Erdem'de rahatlamış bir şekilde nefesini dışarıya vermişti. Gözlerim kolunu bulduğunda çok fazla kızardığını fark ettim. "Kolun çok kötü olmuş Erdem. Acaba bunu nasıl becerdin?" diye sorunca gene o sırıtışını sundu bana. Önceden her ne kadar bu sırıtışa gıcık olsam da şimdi hoşuma gidiyordu. Sol yanağında olan gamzesi çok az belli olsa da ona yakışıyordu. "Şey ben sana bir şey almıştım ama bulamadım. Bulamayınca odayı tavaf ettim. Sonra belki burdadır diye baktım ama elim kayınca baza direkt düştü." Beni düşünmüştü, beni düşündüğü için kendi canını yakmıştı. Her bir hareketi, her bir sözü beni kendisine daha da bağlıyordu ve ben bu bağlılıktan çok korkuyordum. "Buldun mu bari aldığın şeyi?" dediğimde gözlerini kaçırdı. "Buldum." "Neredeymiş peki?" dediğimde başını yere indirdi ve kısık sesle "Ceketimin cebindeymiş." dedi. Bunun üzerine hem ben hem de Ceyda gülmemek için kendimizi tutuyorduk. "Ciddi olamazsın Erdem." dedim gülmemek için kendimi zorlarken. "Hey, B12 eksikliğimin olması benim problemim değil ve siz iki güzel kadın benim dramıma gülüyorsunuz." Çocuklar gibi mızmızlanmasına daha da gülecekken kendimi frenlemiştim. Erdem'in kıpkırmızı suratına karşı zor olsa da. "Ee, Erdem ağabey, ne aldın Ceyda ablama?" deyince bende merakla Erdem'e döndüm. Benim meraklı bakışlarımı görünce tebessüm etmişti. Yatağın üstüne doğru ilerleyip beyaz bir kutu eline aldı. Ben her hareketini merakla izlerken yanıma geldi ve kutuyu açtı. Gördüğüm şey muhteşem bir şeydi. "Aslında sana ne alacağımı bir türlü düşünemiyordum. Giydiğin kıyafetlerden yola çıkarak sade ve şık şeyler sevdiğin belliydi. Ama anlamlı bir şey de istiyordum." dedi gözlerimin içine bakarak. "Kamelya çiçeği..." dedi kolyeye bakarak. Evet, aldığı hediye bir kolyeydi. Beyaz bir kamelya çiçeği, altın renginde olan zinciri. Gerçekten dediği gibi şık ve sadeydi. "Sana göre güven çok önemli. Bunu bu kısa sürede bile anladım. Kamelya çiçeğinin anlamına baktığımda da'kusursuz aşkın temsilcisi olduğunu, karşındaki kişiye sadakat ve bağlılığı temsil ettiğini öğrendim. Bu yüzden sana böyle bir hediye almak istedim." dedi ve soluklandı. Her bir cümlesi, her bir kelimesi, her bir harfi beni kendisine daha da aşık ediyordu. Düşünceleri, hareketleri, tavrı her bir şeyi, her bir zerresi daha da yaklaştırıyordu kendisine. "Ve aynı zamanda kamelya çiçeği, "kaderim senin elinde.' anlamına da geliyormuş. Bugün ve önümüzdeki yıllar boyunca kaderim senin ellerinde." dediğinde göz yaşlarıma daha fazla engel olamadım ve hızlıca boynuna atladım. "E-Erdem," dedim hıçkırıklarımın arasından. "Beni kimse bu kadar düşünmemişti biliyor musun?" "Şişt, güzelim geçti." dedi başımı okşayarak. Sonra saçlarıma bir öpücük bıraktı. "Şimdi hayatında Erdem Karadağ var." dediğinde başımı yasladığım omzundan kaldırdım ve gülümsedim. "Var değil mi?" "Var." Gözlerine baktım, o gözlerde ne gördüğüme. Aşkı görüyor muydum? Fazlasıyla görüyordum. Güveni görüyor muydum? Görüyordum ama çözemediğim başka bir şey daha görüyordum. "Öhöm, öhöm." diye bir ses geldiğinde bize gülümseyerek bakan Ceyda'ya döndüm. "Ee, Küçük Hanım, memnun musunuz bizle kalmaktan?" dediğimde hızlıca başını salladı. "Memnunum, memnunum." "Ceyda Hanım, size de bir sürprizim olacak ama beğenir misiniz bilemem." diyen Erdem'e döndüm. Ceyda'yı düşünmesi beni daha da mutlu etmişti. "Aa, bana da mı aldın Erdem ağabey." "Tabii ki sana da aldım." dedi ve yatağın üstünde duran diğer bir kutuyu Ceyda'ya uzattı. Küçük kız hızlı bir şekilde , heyecanla kutuyu açarken onu mutlulukla izliyordum. "Erdem ağabey bana oyuncak bebek mi aldın?" dedi heyecanla Erdem'e bakarak. Erdem, gülümseyerek başını salladığında küçük kız elindeki kutudan oyuncak bebeği çıkartıyordu. "Bu çok güzel, çok teşekkür ederim." dedi ve koşarak Erdem'e sarıldı. Sarılmasına ilk başta şaşıran Erdem, daha sonra şaşkınlığını atlatmış ve Ceyda'nın sarılışına karşılık vermişti. Kısa bir süre sonra, da Ceyda Erdem'den ayrılmıştı. "Ee, kim kek ister?" dediğimde hem Erdem hem de Ceyda aynı anda "Eveeettt!" diye bağırmışlardı. "İlk aşağı inen Ceylan'a yardım eder." Erdem'in ortaya koyduğu iddiadan sonra Ceyda, beklememiş hızlıca aşağı inmişti. "Çocuk gibisin Erdem." dedim gülümseyerek. "Bundan şikayetçi misin?" diye muzip bir ifadeyle sorduğunda başımı hayır der gibi iki yana salladım. "Yok, değilim." dediğimde o da gülümsemişti. Birlikte merdivenlerden aşağı doğru inerken telefon zilinin sesi geldi. Benim telefonum çalmadığı için büyük ihtimalle Erdem'in telefonuydu. Cebinden telefonu çıkartıp baktığında bana döndü. "Annem arıyor." "Eyvah." dememle o da başını salladı ve telefonu kulağına koydu. "Efendim anne." "... " "Evdeyiz, oturuyoruz karımla." dediğinde son kısmı bastırarak ve bana gülümseyerek söylemişti. "..." "Ne?!" dedi şaşkın bir ifadeyle. "Bize mi geleceksiniz?" "..." "Gülizar Hanım'larla birlikte." dediğinde her iki ailenin de bize geleceğini anlamıştım. "..." "Tamam anne, gelmeyin mi diyeyim? Zaten emrivaki yaptınız." diye iğneleyici bir laf söyledikten sonra telefonu kapatmıştı. "Buraya gelecekler." dedi sıkıntılı bir ifadeyle. "Hayır evlendik gene kurtulamadık." dedim sinirli bir şekilde bunun üzerine Erdem erkeksi bir kahkaha atmıştı. "Kurtulmak için mi evlendin?" "Bir nevi." dedim kısaca ve bizi mutfakta bekleyen Ceyda'ya doğru ilerledik. "Ben kazandım Erdem ağabey." Ceyda'nın gülerek ve heyecanlı bir şekilde söyledikleri beni de güldürmüştü ama moralim bozulmadı diyemeyeceğim. 🥀 Kekimizi hazırlamış, birlikte afiyetle sohbet eşliğinde yemiştik. Şimdi ise Erdem ile ben balkonda oturuyor, Ceyda ise çizgi film izliyordu. "Ay Erdem, ne yapacağız?" diye gerginlikle konuştum. "Aileler öğrenirse eğer mahvoluruz." Böyle gerginlikle konuşmam bir fayda etmiyordu ama bende buydum işte. "Saklayacağız." dediğinde nefesimi dışarıya verdim. "Çok mantıklı süper zeka (!) Farkında mısın bilmiyorum ama akşam yemeğe her iki ailemizde geliyor. Odaları gezmek, her ayrıntıya kadar bakmak isteyecekler çünkü evi yerleştirirken hiçbirini yanımızda istemedik." diye gerginlikle konuştum. "Haklısın." diye nefesini verdi. Ben, kendi annemi tanıyordum. Evin her ayrıntısını didik didik arayacaktı ve akşama kadar birçok düzenleme yapmamız gerekecekti. "Aynı şekilde odaları da birleştirmemiz gerekecek." "O kolay, halledilir ama Ceyda'yı ne yapabiliriz?" diye düşünmeye başlayınca bende onunla düşünmeye başladım. Ne yapabilirdik ki? Nasıl saklayabilirdik? Aniden aklıma gelen fikirle yerimde zıpladım. Sanki kafamın üstünde bir ampul vardı ve ışık hızıyla yanmıştı. "Ne oldu?" Endişeyle sorduğu soruya karşı gülümsedim. "Buldum." dediğimde onun da dudakları iki yana kıvrılmıştı. "Eee, ne yapacağız peki?" "Ceyda'yı öğrencimiz olarak tanıtacağız. Öğretmenlerin, öğrencileriyle daha iyi anlaşabilmesi için böyle bir etkinlik olduğunu söyleyeceğiz." "Gayet mantıklı." "Mantıklı ama hayatımda ikinci kez yalan söyleyeceğim ve ne kadar becerebileceğimi bilmiyorum." dedim gerginlikle. "Bu sefer tek değilsin Ceylan'ım. Birlikte üstesinden geleceğiz." dediğinde gülümsedim ve başımı omuzuna yasladım. İlk başta benden böyle bir şey beklemediği için biraz kasılmış, sonrasında ise kendini bırakmış ve saçlarımı okşamaya başlamıştı. Bölüm Sonu✨ Bölüm hakkında düşünceleriniz nedir canlarım? Sizce Ceylan, bu oyun işini halledebilecek mi? Bölüm sınırı dolmadan bölüm gelmeyecek ama eğer sınıra yaklaşırsa, 25 oy gibi bir şey olursa bölümü atarım 😽 ⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM...⭐ NOT: SİZİ SEVİYORUMM |
0% |