Yeni Üyelik
30.
Bölüm

Bölüm 27: Kısa Süreli Ayrılık

@yagmurgns_37

Helö! Nasılsınız canımcımlarr? Ben hastayım ya. Yani bölümü yazarken şu an hastayım. Bölümü attığımda gayett enercikte olabilirim.

Her neyse, önceki bölümün oy ve yorum sınırı dolmadı ama oy verenleri mağdur etmemek için attım bölümü.

Medya: Ceylan Karadağ :)

Tam bir model bulamadım. Yani gözlerini biraz daha sarımsı düşünebiliriz çünkü gözleri ela.

Bölüm Sınırı: 40 Oy, 15 yorum.

Bölüm Şarkısı: Eski Kaset- Gün Batımı

🌛İyi okumalarr🌛

~Hikaye bitmediğinde ve kitaplar bitmeden kapatıldığında, vedalar acı veriyor.

🍀

"Sizi emniyete almak zorundayız."

"Neden Polis Bey?" dedim öne atılarak.

"Ceyda Yıldırım'ın ailesi kayıp ihbarında bulundu. Kamera görüntülerinde en son sizle geldiği görülüyor. Bu yüzden hem sizi hem de Ceyda'yı emniyete almak zorundayız." Polisin otoriter ve sert sesi korkmama daha da çok sebep oluyordu. Erdem'e baktığımda benim aksime daha da çok rahat olduğunu gördüm.

Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu?

"Tamamdır komiserim ama Ceyda şu an yukarıda yatıyor. Bugün çok yoruldu. Çocuğu uyandırmasak, biz size yarın gelsek olur mu?" dedi Erdem düz sesiyle. Sonra ekledi. "İsterseniz size kimliklerimizi verelim, söz yarın sabah Ceyda'yı getireceğiz size."

Polisin bakışları sertti. Birkaç dakika öylece bekledi. Erdem'in söylediklerini kafasından tarttığı belliydi.

"Pekala ama size şimdiden birkaç soru sormamız gerek. Bu soruları da aileyi telaşlandırmamak için soracağız. Gene yarın emniyete geldiğinizde ifadeleriniz alınacaktır ama."

"Peki komiserim, buyurun lütfen." Erdem elini oturma odasına doğru uzattı ve komiserin içeriye girmesine müsade etti. Komiser, oturma odasına doğru ilerkerken biz de arkasından ilerliyorduk. Oturma odasının lambasını açıp odayı aydınlattığımda ilk on saniye gözlerimi açamadım. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdıktan sonra gözlerimi ovdum ve bende Erdem'in yanına geçip oturdum.

"Sizi dinliyoruz komiserim."

"Kayıtlarda Ceyda'nın elini tutup bir yere ilerlettiğiniz gözüküyor. Ceyda'yı neden götürdünüz?" dedi şüpheli bir tonda.

"Eşimle birlikte okuldan eve doğru gidiyordu-"

"Okuldan?"

"Eşimde ben de öğretmeniz." dedi Erdem gülümseyerek.

"Normalde arabayla giderdik ama eşim yürümek istedi. Bu yüzden sahil tarafından ilerledik birlikte. Yolda yürürken eşim, Ceyda'yı fark etti. Kırmızı bir arabanın arkasında Ceyda ağlıyordu. Kameralarda illa fark etmişsinizdir, Ceyda'nın üstü kan içinde. Biz de bu yüzden Ceyda'yı alıp evimize getirdik. Yaralarınj temizledik, yemek falan yedirtik."

"Polise neden gelmediniz?" dediğinde bu sefer konuşmaya ben girdim.

"Ceyda bu konuda çok netti. Kendisini, polise götürmemizi istemiyordu. Konuyu ailesine getirdiğimizde de sadece susuyordu. Herhangi bir kayıptan da haberimiz olmadığı için getirmedik." dedim net bir sesle.

"Tamamdır, daha detaylı bir konuşmayı emniyette yapacaksınız zaten. Şimdi kimliklerinizi alayım lütfen." dediğinde Erdem cebinden cüzdanını çıkardk ve kendi kimliğini uzattı. Bende hızlıca ayapa kalktım ve çantamın içerisinden cüzdanımı çıkartıp kimliğimi komisere uzattım.

"Sabah kalktığınızda emniyete gelmenizi istiyorum." deyip ayaklandığında Erdem'le bende ayağa kalktık.

"Komiser Bey, sizle bir konu hakkında konuşmak istiyorum." dedi Erdem hızlıca.

"Tabii, konuşalım." dedi komiserde. Ne konuşacaktı, benden gizli ne konulacaktı hiçbir fikrim yoktu ama o an, bunu umursamıyormuş gibi boş gözlerle bakıyordum.

Erdem ile komiser evden çıktıktan sonra bende oturma odasını lambasını kapatıp yatmak için odaya doğru ilerledim. Bugün çok güzel geçmişti, hatta mükemmel geçmişti ama böyle bir kapanışı hak etmiyordu.

Ceyda, gene o cehennemin içine girecekti. Belki bizimle geldiği için daha da kötülerini yaşayacaktı. Bir çözüm bulmamız lazımdı.

Yatak yorganını kaldırıp yatağın içine girdim ve düşünmeye başladım. Ceyda için ne yapabilirdik?

"Karıcığım." Aşinası olduğum sesi duymamla dudaklarım istemsizce iki yana kıvrıldı. Gözlerimi, kahve gözlere dikince Erdem'in kapıdan kafasını çıkarmış bana gülümseyerek baktığını gördüm.

"Efendim Erdem?"

"Tıch," dedi içeriye adımlarken. "Erdem'i beğenmedim."

"Ne dememi beklerdin?" dedim kaşlarımj kaldırarak.

"Kocacığım, aşkım, bir tanem, hayatım, her şeyim..." diye saymaya başladığında gülümsedim.

"Erdem, ne konuştun komiserle?" dedim konuyu hemen değiştirerek.

"Sürpriz karıcığım sürpriz." Muzip bir ifadeyle söyledikleri beni daha da çok meraklandırıyordu.

"Ya ama Erdem, sen çok sürpriz yapıyorsun." dedim omzumu silkerek. O sırada Erdem çoktan yatağa gelmiş kendisini yorganın altına almıştı. Gülümseyerek bana döndü.

"Acaba biz odaları artık tamamen mi birleştirsek?" dediğinde şaşkınlıkla gözlerimi açtım.

"Ne?"

"Ne, ne?" dedi o da ifademe gülerek. "Şimdi sevgilim, sen beni seviyorsun, ben seni seviyorum. E, o zaman samanlık seyran olmasın mı?" dediğinde başımı iki yana salladım.

"Sen çok fırsatçı bir koca oldun." dediğimde güldü.

"Eğer fırsatlarım sana çıkıyorsa evet, ben fırsatçıyım karıcığım." Kollarını kaldırıp beni kendisine doğru çekti ve saçlarıma bir öpücük bıraktı.

"Oh, mis gibi kokuyor karım benim." deyip sevmesiyle vücudumu utanç denen o duygu kapladı.

"Öhöm, Erdem hani bu evin kuralları vardı?" dedim bozuk plak gibi tekrar ederek.

"Ömrüm, biz o kuralları attığımızı düşünüyorum. Hani en son sen beni çok seviyordum, aşıktın filan." dediğinde hemen başımı göğsünden kaldırdım.

"Utandırmaya çalışıyorsun. Haksızlık bu!"

"Ben sadece gerçekleri söylüyorum güzelim." Bana inat, o son kısmı bastırmıştı. Gözlerimi devirip arkamı döndüm.

"İyi geceler." dedim sinirle.

"Yok, ben karımın sinirli yatmasına izin vermem." deyip kollarını belimr sardı ve başını boynuma gömdü. Tenimi kokladıktan sonra kokumu beğenmiş gibi bir mırıltı çıkardı.

"Çok güzelsin, hayalin edilemeyecek kadar çok güzelsin." dediğinde yüzümün daha da kızardığını hissettim ama çok şükür ki oda karanlıktı.

"Geceler seninleysem güzel, senin yanındaysam, senin kokunu kokluyorsam eğer geceler güzel." dedi ve boynumu öptü. "İyi geceler hayatım, iyi geceler sevgilim." dedi ve kollarını belimden çekip arkasına döndü.

Kollarını belimden çektiğinde kendimi boşlukta gibi hissetmiştim. İçimi bir korku kaplamıştı gene. Sanki, o bir çift kol beni sakinleştiriyordu. Antidepresan gibiydi ama iyileşince bile bırakmak istemiyordunuz. İyileşseniz bile hala o kollara tutunmak istiyordunuz çünkü ihtiyacın olan şey o kollardı.

Gene de bir şey demeden gözlerimi kapattım.

Gece saat 04.47

"Hayır, hayır... İstemiyorum." Gene o karanlık odadaydım. Hayır ben o yatağa gitmek istemiyorum. Hayır, kelepçeler mi hayır? Asla. Ellerimi boynuma götürdüm tekrar.

"Hayır, lütfen yapma. İ-istemiyorum."

"Ceylan, benim güzelim. Aç gözlerini."

"Hayır, istemiyorum. İstemiyorum. O odaya gitmet istemiyorum."

"Ceylan'ım. Güzelim, benim Erdem. Gözlerini aç. Sadece bir kabus görüyorsun hayatım. Aç gözlerini." Gözlerimi korka korka açtığımda karşımda Erdem'in o huzur veren gözlerini görmemle içime su serpilmiş gibi olmuştum.

"Erdem, ben-" Sözümü yumuşak bir şekilde çekti.

"Sen şimdi sakinleş. Sonra hepsini konuşacağız tamam mı canımın canı?" dediğinde gülümsedim. Kollarımı boynuna sardım.

"Bana sarılmayı hiçbir zaman bırakma olur mu? Kollarında kendimi güvende hissediyorum." dedim ve başımı omzuna yasladım. Kollarım hala boynundaydı.

"Hiçbir zaman. Hiçbir zaman bırakmayacağım." dediğinde kendimi daha da güvende hissettim.

"Su ister misin?" dediğinde başımı iki yana salladım.

"Sadece bana sarılsan olur mu? Bugün senin göğsünde yatarak uyumak istiyorum." dediğimde gülümsedi.

"Gel güzelim." dedi ve beni tekrar yatağa doğru çekti. Omzuna doğru başımı koydum.

"Teşekkür ederim." dedim uzun süren sessizliği bozarak.

"Neden?"

"Yanımda olduğun için." dedim kollarımı beline sararak.

"Yanında olmak istediğim için yanındayım. Teşekkür etmeni istemiyorum çünkü bunu sen bana zorunlu olarak yaptırmıyorsun." dedi ve saçlarıma tekrar bir öpücük bıraktı.

"Şimdi gözlerini kapat ve kocanın yanında huzurlu bir şekilde uyu bebeğim." dediğinde son söylediği kelimeyle kıkırdamıştım.

Gerçekten çok komik söylüyordu.

"Hey, gülünecek bir şey yok."

"Hayır var." dedim başımı iki yana sallayarak. "Çok komik söylüyorsun."

"Ama filmlerde söyleyince kadınlar hep iç çekerdi." dedi düşünüyormuş gibi. Sanki bu konu onun için çok önemliydi.

"Sen o filmlerdeki adamlardan daha iyisin. Bu yüzden ağzına yakışmıyor olabilir." dedim gülümsemi durdurmaya çalışarak.

Çok ufak meseleleri çok fazla düşünüyordu. Buna gerek yoktu çünkü onun bana 'karıcığım' demesi bile benim kalbimin ritmini değiştiriyordu.

"Öyle mi diyorsun." dedi hala düşünerek.

"Öyle diyorum Erdem. Hadi uyu şimdi. Sabah çok yoğun bir gün olacak." dedim mırıldanarak.

"Haklısın galiba. İyi geceler karıcığım."

"İyi geceler." dedim ve sonra kendimi huzurlu bir uykuya ve Erdem'in kollarına bıraktım.

Sabah

Kısa sürede olsa Erdem'in kollarında uyumam bana gerçekten huzurlu bir uyku tattırmıştı.

Kahvaltıyı çoktan hazırlamıştık. Şimdi de gergin bir şekilde kahvaltı masasında oturuyorduk çünkü Ceyda'ya olayı nasıl anlatacağımızı bilmiyorduk.

Nihayet cesaretimi toplamıştım. Boğazımı temizledim.

"Ceydacığım." dedim gerginlikle. Gerginliğim, sesimin çatallaşmasına neden olmuştu. Tekrardan boğazımı temizledim.

"Efendim Ceylan abla." dedi gülümseyerek bakarak. İşimi zorlaştırmaya çalışıyordu sanırım.

"Dün sen uyuyorken bizim evimize polis amcalar geldi." dememle gülümseyen dudakları donmuş, gözlerindeki ifade değişmişti.

"Ailen seni arıyormuş tatlım. Bu yüzden seni şim-"

"Hayır, hayır gitmek istemiyorum." Ayağa kalktı hızlıca ve yanıma gelip kollarını belime sardı. "Ceylan abla lütfen beni götürme." diye ağlamaya başlayınca benim de gözlerim dolmuştu.

"Tatlım, ama seni götürmek zoru-"

"İstemiyorum, istemiyorum." diye devam edince bende ağlamaya başladım.

Bu kısa sürede kendisine çok bağlamıştı beni.

"Ceyda." dedi Erdem benim aksime duygularını kontrol altına alarak. "Seni götüreceğiz ve sonrasında hemen geri alacağız." demesiyle benim de Ceyda'nın da ağlaması durmuştu.

Nasıl yani?

"N-nasıl?" dedi Ceyda benim soramadığımı sorarak.

"Orası da benim sihrim. Şimdi seni götüreceğiz ve kısa süre sonra alacağız. Öncelikle sana birkaç şey söylememiz lazım." demesiyle Ceyda kafasını kaldırıp büyük bir odaklanma ile Erdem'e döndü.

"Oraya gittiğimizde ilk önce ailene seni teslim edecekler. Bu sürede annenle konulabilirsin. Daha sonra Ceylan ablan ile benim ifademi alacaklar."

"İfade ne demek?" dedi kaşlarını kaldırarak.

"İfade..." dedi Erdem ve bir süre durakladı. Doğru sözcüğü seçmeye çalışıyordu. "Bir nevi bir yarışma gibi. Bize birkaç sorular soracaklar ve bizde o soruları doğru bir şekilde cevaplayacağız." demesiyle Ceyda anladım der gibi başını sallamıştı. Sonra Erdem devam etti. "Bizim ifademizi aldıktan sonra senin de ifadeni alacaklar ve eğer bizimle kalmak istiyorsan, ailen hakkında sana sorulan bütün soruları cevaplamak zorundasın Ceyda. Yoksa, seni bizden alırlar ve tekrar ailene dönersin." demesiyle Ceyda'nın bakışlarını korku kaplamıştı.

"N-nasıl ben tekrar o eve mi dönerim?"

"Eğer sorulara yalan cevaplar verirsen güzelim. Korkma, seni bizden almayacaklar. Sadece birkaç saat tek kalacaksın o kadar." demesiyle Ceyda'yı ikna etmişe benziyordu.

"Tamam o zaman."

"Ama Ceyda." diye ekledi bu sefer. "Seni bizden alma olasılıkları da yüksek. Ailene gönderilmeyeceksin, başka çocuklarla olan bir eve gideceksin. Biz seni oradan bir, iki hafta içerisinde alacağız." demesiyle Ceyda bu sefer tekrar üzüldü.

"Bir hafta çok uzun bir süre mi?" dediğinde gülümsedim.

"Bence çok fazla da uzun değil. Sonuçta biz seni alacağız tatlım."

"Tamam o zaman. Anlaştık. Sözünüzde duracaksınız değil mi?" dediğinde Erdem de ben de başımızı salladık.

"Söz."

"Söz."

"Hadi o zaman sen yukarıya çık ve hazırlan Ceyda." dememle başını salladı ve mutfaktan dışarıya çıktı. Mutfaktan dışarıya çıkmasıyla kaşlarımı çattım.

"Aklında ne var?" dediğimde muzip bir ifadeyle gülümsedi.

"Şu an mı?" dediğinde gözlerimi devirdim.

"Yok gelecekte Erdem(!) Ne saçmalıyorsun sen?"

"Şu an aklımda ne olduğunu mu merak ediyorsun?" diye fısıldayan bir tonda seslenmesiyle başımı salladım.

"Evet."

"Şu an aklımda seni öpmek var Ceylan." Pat diye söylediği şeyle olduğum yerde kalmıştım. Yüzümün kızardığını on beş metre öteden bile görebilirdiniz.

"Ondan mı bahsediyorum ben?" diye gevelemeye başladım. Gözlerim, Erdem dışında her yere değiyordu. "Ceyda hakkında." dedim en sonunda lafın sonunu getirerek.

"Ama bana 'şu an' aklımda ne olduğunu sormuştun." Hızlıca ve utangaçlıkla lafa girdim.

"Böyle bir şey söyleyeceğini bilmiyordum."

"Çok tatlısın." dedi bu sefer gülümseyerek.

"Hey," diyerek elimle omzunu ittirdim. "Sen ilk tanıştığımız zamanki odunluğuna dönsene!"

"Bir bilsen o zaman bile aklımdan neler geçtiği-"

"Sus! Şu an kural dışı oynuyorsun. Utandırmaya çalışıyorsun." dedim çemkirerek.

"Utandığında ve sinirlendiğinde çok tatlı oluyorsun. Bu yüzden ilk tanıştığımızda seni sinirlendiriyordum. Şimdi aramızdaki sınırları aştığımıza göre..." Daha da çok yaklaştı. "seni utandırabilirim. Hatta bence utanmana bile gerek yok. Karı, kocayız sonuçta." dediğinde bir insanın utanabilecek son evresini bile aşmış durumdaydım.

​​​​​​Romantik olası tutmuştu dağ ayısının.

"Ama..." dedim gülümsemeye çalışarak. "Şimdi hazırlanmamız lazım."

"Odamızda mı? Bana uyar."

"Sen susmayı bilmez misin? Azmış gibi davranıyorsun." dedim korkmuş bir ifadeyle.

"Sana azdım zaten güzelim." demesiyle kuvvetli bir şekilde nefesimi dışarıya verdim.

"Erdem, ben giyinmeye-"

"İstersen ben-"

"Çüş Erdem. Sen cidden azmışsın." dedim en sonunda. Bu lafı söylememle Erdem kahkaha attı.

"Fesat anlayacağını düşünememiştim. Sadece dünkü gibi kıyafetini ben seçebilir miyim diyecektim." demesiyle gene utanmıştım. Kulaklarıma kadar kızarmıştım resmen.

"O söylediğin cümlelerden sonra fesat anlamamam beni polyanna falan yapardı herhalde ve eğer dünkü gibi pembe giydirmeyeceksen seçebilirsin." dememle başını salladı.

"Tamam o zaman Ceylan'ım. Ben sana kıyafetini seçeyim sen giyinirken de ben mutfağı hallederim." demesiyle başımı salladım.

"Çok güzel olur."

🥀

Kendimi loş bir ışıkla aydınlatılmış karanlık bir odada buldum. Karşımdaki polisin, cebinin kenarında bulunan kelepçeden gözlerimi uzak tutuyordum.

Eğer görürsem, krize girerdim ama benim sakin olmam lazımdı.

Karşımda, otuzlu yaşlarda olan bir polis vardı. Yeni traş olduğu suratından belliydi. Burnu, büyüktü, dudakları ise ufaktı. Parmağındaki alyans ise evli olduğunu gösteriyordu.

"Size önemli birkaç soru dün sorulmuştu zaten. Bugün sizin sadece anlatmanızı istiyorum. Ceyda neden yaralıydı bir fikriniz var mı?" dediğinde başımı salladım.

"Evet, var. Ceyda'nın o kanlı hali çok kötüydü. Çok fazla ağlıyordu. Ona ilk başta sorduğumuzda cevaplamak istemedi ama eve geçtiğimizde ve onu yıkadıktan sonra şiddet gördüğünü anladım. Vücudunda morluklar vardı."

"Kimin şiddet uyguladığını söyledi mi peki?"

"Hayır ama kimin yaptığı hakkında bir fikrim var." dedim son derece rahat bir şekilde.

"Kim olduğunu düşünüyorsunuz."

"Ceyda'nın babası."

"Neden o olduğunu düşünüyorsunuz peki?" Sesi sorgulayan bir tondaydı ama merak ettiği gözlerinden belliydi.

​​​"Ceyda bizde kaldığı zaman bir resim çizdi. Resimde kendisi ile annesini yan yana karşılarında da babasını çizmişti. Annesini olduğundan daha zayıf, babasının ise elini olduğundan daha büyük çizmişti. Babasının elini büyük çizmesi sizce de neyin ne yaptığını belli etmiyor mu? Bunu herhangi bir psikoloğa sorsanız bile bence anlayabilir." dedim kendi fikrimi belirterek. Polisin her bir kelimemde çatılan kaşları söylediklerimin doğruluk payı olduğunu gösteriyordu.

"Çizim elinizde mi peki?"

"Elbette. Hatta yanımda duruyor." dedim ve cebimden o kağıdı çıkarttım. Erdem, evden çıkmadan önce almamı söylemişti.

"Tamamdır, teşekkürler." dedi ve ayağa kalktı.

"Polis Bey, size bir şey soracağım."

"Buyurun."

"Çocuğunuz var mı?" dediğimde gözlerinde bir yumuşaklık oluşmuştu.

"Evet."

"Çocuğunuz varsa anlarsınız o zaman. Ceyda'yı buraya getirirken çok ısrar ettik. Ailesine gitmek istemiyor. Bu mahkeme işlerinde kendisini bizimle veya bir koruma evinde kalmasını istiyoruz." dememle başını salladı.

"Eğer dediğiniz gibi babadan şiddet görüyorsa eve zaten gönderilmez Ceylan Hanım. Bu konuda içiniz rahat olsun." Başımı teşekkür eder gibi salladıktan sonra odadan çıktım ve Erdem'in yanına ilerledim. Yanına ilerlediğimi görmesiyle kolunu omzuma atarak beni kendisine çekmişti.

"İyi misin?"

"İyiyim ve umarım Ceyda bizimle gelir."

"Umarım güzelim, umarım."

Bölüm Sonu✨

Okullar başlamadan atmak istedim canımcımlarr ve hasta halimle ancak bu kadar yazabildim. Daha fazla uzatsaydım eğer bölüm bugünde değil haftaya falan gelirdi cmxmcmc.

Bölüm hakkında düşünceleriniz nedir? Kafanıza takılan veya sormak istediğiniz bir şey varsa sorun lütfen.

Bu arada hala hastayım xmxmxkdkd.

Bir de sizden bir ricam olacak. Ceylan için bir model buldum ama Erdem için bulamadım. Kahve gözlü, kahve saçlı ve sakallı, keskin yüzlü bir model biliyorsanız ve fikriniz varsa bana dm'den yazabilir misinizz? Çok sevinirim.

📢Bölüm sınırı dolmadan bölüm gelmeyecek. Tekrar belirteyim. Sınıra çok yaklaştı diye attım bölümü.

Bu arada bir duyurum daha olacak. Yeni bir kurguya başladım.

Açıklama kısmından pek bir şey anlamamış olabilirsiniz. Sizden ricam, 'Tanıtım' bölümüne bir bakmanız. Beğenirseniz, onu okumaya da davet ediyorum sizi.

⭐OY VERMEYİ UNUTMAYIN. SİZİ SEVİYOREEE...⭐

Loading...
0%