Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Bölüm 3: İlk Resim

@yagmurgns_37

Merhaba aşklarımm🌸Yeni bir bölümle sizlerleyim. Bölüm şarkısını açmayı unutmayalım.

Bölüm Şarkısı: Göksel- Denize Bıraksam

🌜İyi okumalar🌜

 

~Mutlu olmak isteyene küçük bir şeker bile yeter.

 

🍀

Babamın 24 yaşındaki beni dövmesinin ve annemin seyirci kaldığı günün ardından tam bir hafta geçmişti. Babam ile annem odadan çıktıktan sonra sebepsiz yere kahkaha atmış daha sonra da yüzümdeki kanları silmiştim. Yüzümde iz kalsa da ertesi gün okula giderken fondötenle kapatmıştım.

Annem ve babamla o konu hakkında o günden sonra hiç konuşmadık. Ben de kabullenmiştim artık. İlk defa bir savaşta yeniliyordum.

İlk defa pes ediyordum ve bu durum beni içten içe bitiriyordu.

Şu an ise sınıfımda son dersimi işliyordum. Daha doğrusu dersimiz görsel sanatlar olduğu için öğrencilerim ya resim çiziyorlardı ya da boyama yapıyorlardı.

"Öööğğrettmeeniiiimmm. " bu sesi duymamla gülümsedim. Ya 'örtmenim. ' derlerdi ya da uzatarak 'ööğğreeettmeniimm." derlerdi ve bu benim çok hoşuma giderdi. Öğretmen olmak güzel şeydi doğrusu, seviyordum çocuklarımı.

"Efendim Seldacığım." dedim karşımdaki güzel kıza dönerek. Selda, yemyeşil gözlerini bana dikmiş ne söyleyeceğim der gibi kararsızlık ve utangaçlıkla bana bakıyordu. Yüzüne gelen turuncu saçlarını kenara çekip yanağını okşadım.

"Ne oldu Seldacığım?" dedim içtenlikle.

"Öööğğrettmeeniiiimmm ben size resim çizdim bakın." Elindeki kağıdı bana uzattı Selda. Beyaz kağıda beni çizmiş, yanına da kendisini koyup bizi el ele tutuşturmuştu. Kağıdın diğer her tarafı da kalp şeklindeydi.

"Yaa Selda, çok güzel olmuş bu. Çok güzel çizmişsin çok sevindim." deyip yanımdaki kıza sarıldım. O da bana sarılıp yanağımdan öptü.

"Mutlu olmanıza sevindim öööğğrettmeeniiimm."

"Bunu sonsuza kadar saklayacağım Seldacım, hadi bakalım sen resmine devam et." deyince utanıp yanımdan ayrıldı. Resmi çok güzel olmasa da duygulanmıştım. İlk aldığım resimdi çünkü benim.

İlk aldığım hediyeydi.

Ben bu sınıfa bu sene gelmiştim. Öğretmenlik mesleğimi de geç almıştım elime. Şansıma buradaki bir öğretmen tayinini aldırmış ben de burada işe başlamıştım.

Daha beş dakika öncesine kadar mutsuzken, küçük bir resim beni hemen kendime getirmişti. Ben buydum işte, küçücük şeylere bile mutlu olan birisiydim. Ama hayat bana karşı hep zoru oynamıştı.

Elimdeki telefona alıp saate baktığımda çıkış saatinin yaklaştığını gördüm.

"Çocuklar, hadi hazırlanın çıkış saatiniz yaklaşıyor." çocuklar hazırlanırken bende öğretmenler masamdaki defterlerimi toplayıp hepsini çantama koydum.

Hazırlanan çocukları görünce yüzümdeki gülümsemeyle onlara döndüm. "Evet, ikişerli sıra oluyoruz çocuklar."

"Örtmenim!" yanıma gelen kumral saçlı çocuğu görünce gülümsedim.

"Efendim Giray?"

"Öğrtmenim Defne bana vuruyor." Arkasından gelen sarı saçlı kıza bakınca kız, suçlulukla gözlerini kaçırdı benden. Ondan bir cevap beklediğimi anladığı zaman kendini savunmaya geçti "Öğreetmenim Giray da saçımı çekiyor."

"Tamam Defneciğim, sen sıraya geç bakalım."

"Giray?" Giray başını suçlu gibi eğdikten sonra elimi çenesine koyup başını kaldırdım.

"Başını hiçbir zaman yere eğme ve yaptığın ya da söylediğin her şeyin arkasında dur olur mu canım? Çünkü dürüstlük olmak seni iyi bir insan yapar. İçinin iyiliği dışına da yansır ve çok yakışıklı olursun." Onun anlayacağı dilden konuşmaya çalışıyordum ki amacıma da ulaşmıştım.

"Çok mu yakışıklı olurum?" Şimdi pişmanlık dolu gözlerle değil de parlayan gözleriyle bakıyordu bana. Sorduğu soru karşısında gülümseyip başımı salladım.

"Eğer yaptığın şeylerin arkasında durursan ve her zaman doğruyu söylersen evet, çoookk yakışıklı olursun. Ayrıca o başın her zaman dimdik dursun." Başını salladı mutlulukla.

"Peki, Defne beni sever mi?" Bu cevabına karşı gülümsedim. Çünkü hem Defne hem de bu küçük Giray birbirinden hoşlanıyordu ve birbirleri ile normal konuşamadıkları için kavga ediyorlardı.

"Bence Defne seni her halinle sevecektir." dedim karşımdaki mavi gözlü çocuğa. Sonra bizi izleyen sarışın kıza çevirdim bakışlarımı. Hemen gözlerini çevirip bizi dinlemiyormuş gibi yaptı.

"Defne."

"Efendim ööğreetmeenim." deyip yanıma geldi.

"Defne şimdi Giray senden özür dileyecek sen de Giraydan özür dileyeceksin. Böylelikle bir daha kavga ettiğinizi görmek istemiyorum. Kavga etmek yerine birbirinizle daha güzel vakitler geçirin bir dahakisine." başlarıyla birbirlerini onayladılar.

"Defne saçını çektiğim için özür dilerim."

"Ben de sana vurduğum için özür dilerim." Utanarak söylediği şeye karşı derin bir tebessüm sundum onlara.

"Şimdi sıraya geçin bakalım, eve gideceğiz." masadan kalkıp kapıya doğru ilerledim ve çocukları ikişerli sıra halinde bahçeye çıkarttım. Yavaş yavaş veliler gelip çocuklarını almaya başlıyordu.

"Hocam merhabalar." Yanıma gelen kapalı kadını görünce gülümsedim.

"Merhaba buyurun."

"Ben Mehmet'in annesiyim. Size Mehmet'in durumunu soracaktım." Gülümseyip karşımdaki kadına baktım.

"Mehmet şu an derslerinde başarılı, okuması da gayet güzel. Hiç bir sıkıntısı yok. Aslında buradaki hiç bir çocuğun sıkıntısı yok. Her biri birbirinden özel ve farklı. Biz de farklı oldukları için onları suçlayamayız değil mi?" dedim gülümseyerek.

"Gerçekten çok iyi bir öğretmensiniz. Önceki öğretmenle Mehmet'in arası pek iyi değildi. Hatta Mehmet ders çalışmak bile istemezdi ama şimdi sizin sayenizde ders çalıyor. Çok teşekkürler." Kadının bu iltifatına karşı gülümsedim.

"Teşekkür edilecek bir şey yok ben mesleğimi yapıyorum."

"Aynı zamanda çok da mütevazisiniz."

"Estağfurullah."

"Örtmenim iyi akşamlar." Mehmet'in burnunu sıkıp "Sana da iyi akşamlar Küçük Bey." Mehmet ve annesi de gülümseyerek gittiklerinde, ben de okuldan çıktım.

***

Masada oturmuş sessizce akşam yemeğini yiyorduk. Okuldan eve geleli 1 saat olmuştu. Ben de o 1 saatte yarın hangi konuları işleyeceğimi planlıyordum.

"Ceylan."

"Efendim anne." dedim soğuk ve boş bakışlarımı ona yollarken.

"Haftaya düğününüz olacak, çocukla da yarın görüşeceksin."

"Ha-haftaya mı?" şaşırmıştım. Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum.

"Evet? Ne olmuş gene mi karşı çıkacaksın. Bak kızım bu sefer hastanelik etmem, öğretmenliğini de yakarım anlıyor musun?!" babam her zamanki gibi gene beni tehdit ediyordu.

"Tamam ama bir şartım var."

"Söyle."

"Evlendikten sonra çalışacağım. Mesleğime devam edeceğim."

"Onu müstakbel kocanla konuş, ben karışmam." Yüzümü buruşturdum. Değil müstakbel, koca olması bile midemi kaldırıyordu. Tabağımı kaldırıp tezgaha koydum.

"Afiyet olsun size, ben odamdayım." Odama gidip o adama ikinci defa itaat ettiğim için kendimden nefret ediyordum. İlk itaatimde kendime verdiğim sözü çiğnediğim için kendimden nefret ediyordum.

 

🥀

Bölüm Sonu✨

Bölüm hakkında düşüncelerinizi alayım 💕

⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM⭐

 

 

Loading...
0%