@yagmurgns_37
|
Herkese merhaba aşklarımm💕Çok bekletmeden bölüme geçelim bencee. Bölüm şarkısını açmayı unutmayalım. Bölüm Şarkısı: Cem Adrian & Mark Eliyahu -Kül 🌜İyi Okumalarr🌜
~Sen bitmiş bir kitabın, ölmüş bir karakterisin
🍀 Herkes şuan çok gergin ve heyecanlıydı, ben hariç. Şuan benim için hazırlanan beyaz odada oturmuş, pek sevgili olan(!)müstakbel kocamı bekliyordum. Annemler ise heyecanlı bir şekilde nikah salonda oturmuş, beni ve Erdem'i bekliyordu. Tabi bende şuan Erdem'i bekliyordum. En son yediğimiz yemekten sonra ben hemen hesabı ödemiş ve ortamdan kaçmıştım, arkamda 'sinirli' bir Erdem bırakarak. Annem ona numaramı vermiş, düğün için olacak şeyleri mesajlaşarak konuşmuştuk. Ama mesajlaştığım kadarıyla geçinilmesi zor biri olduğu belliydi. Aşırı huysuz bir karaktere sahipti öncelikle. Etrafı altın renginde olan boy aynasının karşısına geçip uzun kollu beyaz, balık elbiseme baktım. Her tarafımı kapatan sade bir elbiseydi. Sade bir elbise tercih etmiştim. Aslında açık bir elbise giyinirim diye düşünmüştüm ama işler benim istediğim gibi olmamıştı. 2 gün önce eve geç geldim diye babamdan dayak yemiştim. Bir velim öğrencisini almaya tam yarım saat geç gelmişti yolda yarım saat sürdüğü için akşam yemeğine yetişememiştim. Sanki her akşam yemeğini beraber yediğimizde sohbet ediyorduk, orası da ayrı bir ironiydi. Bu yüzden her tarafı kapalı bir elbise seçmiştim. "Çok beklettim mi?" beyaz kapıdan içeriye giren Erdeme sinirli bakışlarımı gönderdim. Siyah bir smokin giymiş, kumral olan saçlarını yan tarafa yatırmıştı. Kahve gözleri her zaman olduğu gibi soğuk bakıyordu. Gözleri benden bir cevap beklerken yanıtladım onu. "Yok ya hiç bekletmedin gerçekten (!)" göz devirip koltuğun üstündeki gelin çiçeğini elime aldım. "İyi sevindim bekletmediğime (!)" alaylı bir ifadeyle gözlerime bakıyordu. "Hadi içeri gidelim bizi bekliyorlar." hemen işin bitmesini bekliyordum. Daha fazla bu duruma katlanamazdım. "Nasıl geçecek sence bu düğün?" bir de soruyor muydu gerçekten? "Cidden bunu merak ediyor musun?" evet dercesine başını salladı. Üzerine yürüyüp aramızda sadece iki adımlık bir mesafe bıraktıktan sonra konuşmaya başladım. "Zorla evlendirileceğim için benim özgürlüğüm elimden alındı. Ve ben şimdi o masaya gidip 'evet' dedikten sonra o düğün artık benim ölümüm olacak, üstümdeki elbise ise kefenim." "O kadar abartmasan mı? Sadece zorla evlendirildin. Evlendikten sonra seni zorla evde tutacak birisi değilim." burukça gülümsedim. Evlenmek gibi kutsal olan bir şeyi istemediğim daha doğrusu tanımadığım birisiyle yapıyordum. Bence abartılacak çok şey vardı. "Sen özgürlüğün tanımını bilmiyorsun bence. Özgür olmak adına terk ettiğim şey aslında beni ben yapan şeydi. Ve ben bugünden sonra benliğimi kaybedeceğim." başını anladım der gibi salladıktan sonra bakışları üzerimde gezindi. "Bildiğim kadarıyla açık bir kadınsın yani başın örtülü değil, neden bu kadar kapalı bir elbise tercih ettin?" sorusunu duymazdan gelerek koluna girdim ve kapıdan dışarıya doğru adımladım. Odadan çıktığımız an nikahın yapılacağı olan masaya doğru ilerledik. Nikah yapılacak olan yer, sahnenin ön tarafında yer aldığı için odadan çıkar çıkmaz oraya gelmiştik. Salona girdiğimiz anda büyük bir alkış tufanı koptu. Yüzümle sıcak bir gülümseme sunup Erdem'in oturmam için çektiği sandalyeye oturdum. Bizim ardımızdan nikah memurumuzun da gelmesiyle nikahımız başladı. Nikah memurumuz kadındı. Bakır rengi olan kısa saçları yuvarlak yüzüne uyum sağlıyordu. Yüzüne sunduğu sıcak gülümsemeyle konuşmaya başladı. "Gelin Hanım adınız, soyadınız, anne adınız ve baba adınız?" "Ceylan Ataş, Gülizar, Ender." "Damat Bey adınız soyadınız, anne adınız ve baba adınız?" "Erdem Karadağ, Gül, Haldun." "Siz Ender kızı Ceylin Ataş , iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta hiç kimsenin baskısı altında kalmadan kendi öz iradenizle Erdem Karadağ'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?" derin bir yutkundum ve kendime fısıldadım; elveda güçlü Ceylan, aslan tarafından yem oldun sen ve şimdi yaralı bir ceylansın artık. "Evet!" büyük bir alkış tufanı ve sahte bir gülümsemeyle ben. "Siz Haldun oğlu Erdem Karadağ, iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, hiç kimsenin baskısı altında kalmadan kendi öz iradenizle Ceylin Ataş'ı eş olarak kabul ediyor musunuz?" "Evet!" ve gene büyük bir alkış tufanı. "Ben de sizi karı-koca ilan ediyorum." elime uzatılan evlilik cüzdanını alıp ayağa kalktım. "Damat Bey, Gelin Hanımı öpebilirsiniz." Erdem de bana yaklaşıp alnımdan öptü. Ben ise sadece robot gibi bana emir edileni yapıyordum. Hissizleşmiştim. O masa benden çok şey almıştı... Benliğimi... "Hayırlı olsun oğlum." yanımıza gelen Haldun amca olmalıydı. İri ve yapılı birisiydi. O da Erdem gibi smokin giymişti. Erdem'in aksine sarı saçları vardı. Gözleri ise kahverenginin en koyu tonuydu. Erdem elini öptükten sonra bende elini öptüm. "Maşallah görmeyeli çok güzel olmuşsun." gülümsedim. "Teşekkürler efendim." dedim mesafeyle. "Efendim ne ya. Baba de bana." gülerek söylediği şeye karşı başımla onayladım. "Teşekkürler Haldun baba." isteksiz bir şekilde söylemiştim. "Heh şöyle." gülümsedi. "Bana da anne de kızım." diye lafa atıldı Gül Hanım. Kumral ve kısa olan saçlarının uçlarını lüle yapmıştı. Su yeşili olan bir elbise ona çok şık bir görünüm sunuyordu. Taktığı gözlüğüyle de çok şirin duruyordu. "Tamam Gül Anne." dedim. Sonra kendi anne ve babamın ellerini öpmeye gittim. Ellerine yaklaşırken o kadar iğrendim ki onlardan. Bir ara lavaboya gitsem mi diye düşünmedim değil. Mutlu muydum? Hayır. Mutsuz muydum? Hayır. Şuan ben ne eksiydim ne de artıydım. Şuan ben ne pozitiftim ne de negatiftim. Ben sıfırdım, ben nötrdüm. Ben koca bir hiçtim şuan. Babamdan kurtulacağım diye mutluydum, evlendim diye mutsuzdum. Mesleğimi yapacağım diye mutluydum ama evleniyorum diye mutsuzdum. Eksilerle artılar birbirini götürüyorlardı ve geriye sadece sıfır kalıyordu. Koca bir sıfır, koca bir hiç. 'Sıfırdan artılara doğru mu çıkacağım eksilere mi doğru?' diye kendime sorsam cevap alamazdım. Çünkü bunu sadece zaman gösterirdi, zaman...
🥀 Bölüm Sonu✨ Bölüm hakkında düşünceleriniz, olmasını istediğiniz sahne? ⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM...⭐
|
0% |