Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Bölüm 6: Yeni Ev

@yagmurgns_37

Selamm bebeklerr🌸 Çok bekletmeden bölüme geçem garii . Bu arada bölüm şarkısını açmayı unutmayalımm.

Bölüm Şarkısı: Dolu Kadehi Ters Tut - #24

🌜İyi Okumalar🌜

 

~Zaman, her şeyi yerine koyar. (Wiliam Shakespeare)

 

🍀

Nihayet nikah bitmişti bizde şimdi arabaya binmiş 'evimize' doğru gidiyorduk. Tanıştığımızın ertesi günü ev bakmaya gitmiş daha sonrasında da eşyalarımızı eve getirtmiştik. Erdem tanıdığım kadarıyla saygılı birisiydi ama bir o kadar da gıcık. Hatta onu telefonuma ilk başta gıcık olarak kaydetmiş, sonra ise annem fark eder diye düz Erdem diye kaydetmiştim. İstediğimiz gibi numara da kaydedemiyoruz ya.

"Müzik açmak ister misin Ceylan?" arabayı süren Erdem'e gözlerimi diktim.

"Aslında... kötü bir fikir değil. Telefonuma bağlayabilir miyim?" başını onay verircesine salladığında telefonumu bağladım. Müziği keyfim var diye açmıyordum aksine keyfim yok diye açıyordum. Eğer o gün benim için çok kötü geçmişse, istemediğim bir şeyi yapmak zorunda kalmışsam ya müziğe sarılırdım ya da uykuya verirdim kendimi.

Her ne kadar bir işe yaramasa da.

Telefonumu elime alıp spotify'a girdim. Bu aralar çok dinlediğim o şarkıyı açtım.

Dolu kadehi Ters Tut - 24

Başımı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Aynı zamanda kulağım müzikteydi tabii ki.

"Küçükken ne güzeldi, kaygılar o güne özeldi

En büyük derdim kumdan kalemdi..."

Yalan, en büyük derdim kendimi o evden kurtarmaktı.

"Paramız yoktu, annem benden gizlerdi.

Koşturup dururdum, sürekli düşerdim

Sorun yoktu, kanayan dizlerdi..."

Keşke dizim kanasaydı. Daha az acı çekerdim.

"Üç kardeşimle tüm dünyam bizlerdik

Altıncı kattan dünyamızı izlerdik..."

Keşke kardeşim olsaydı. Ya da olmasaydı. O da acı çekerdi.

"Şimdi 24'üm, karanlık tek gördüğüm

Yarınım muallak, geleceğim kördüğüm

Büyümem lazım da bilemem nasıl

Tek bildiğim içimdeki çocuğu gömdüğüm

Dönemem davamdan, çekilin yolumdan

Önümde siz değil, tanrılar duramaz..."

Babam durmuştu.

Bi' kâğıt, bir kalem, anlatsam derdimi

Haykırsam evrene kimseler anlamaz ki

Kimseler anlamaz, kimseler anlamaz ki

Kimseler anlamaz, kimseler anlamaz"

Kimseler anlamazdı. Benim içimdeki yangını. Bu kadar melankoli yeter diye düşündüğüm için şarkıyı kapattım. Şarkının kapanmasına şaşıran Erdem'in ise kaşları çatılmıştı.

"Sıkıldım, senin istediğin bir şarkı var mı açayım?"

"Yok. Ama bir şey merak ediyorum."

"Ne merak ediyorsun?"

"Çocukluğunu." derin bir şekilde yutkundum. Gerilmiştim. Şuana kadar sadece bir kişiye anlatmıştım ben çocukluğumu o da sonsuzluğa gitmişti.

"Ee.. şey ne kadar kaldı gelmemize?" dedim gerilerek.

Kaşlarını kaldırdı. "Sorumun cevabını alamadım."

"Bende alamadım." deyip gülümsedim. Bu konuyu değiştirmem lazımdı.

"İlk ben sormuştum." o da benim gibi gülümseyip konuşmuştu. Konuyu değiştirmeme fırsat vermeyeceğini anlamıştım. Cevabını istiyordu bu sorunun ama yalan söyleyemezdim ben.

"Ben bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Eğer zorlarsan yalan söylemek zorunda kalırım ki ben asla yalan söylemem. Sadece susarım, yalan söylememek için susarım. Lütfen zorlama."

"Asla yalan söylemez misin gerçekten?" alay edermiş gibi konuşuyordu. Ya da buna inanmıyormuş gibi. Şuan ayırt edemiyordum.

"Şu ana kadar sadece bir kişiye yalan söyledim ve onun da bedeli ağır oldu. O yüzden ben kimseye yalan söylemem. Dedim ya susarım." onun aksine gayet ciddi bir şekilde söylemiştim bunu. O da benim ses tonumdan dolayı kendine çeki düzen vermişti.

"Kızmayacaksan bir şey daha sorabilir miyim?" Beyimize bak sen. Kızmamdan mı korkuyormuş.

"Neden kızayım?" kaşlarımı kaldırıp sorduğum soruya karşı dudakları hafif kenara kıvrılmış olsa da kendine hemen çekidüzen vermişti.

"Daha demin sorduğum soruya kızmadın mı?"

"Kızdım mı?"

"Kızmadın mı?"

"Off! Ne söyleyeceksen söyle Erdem. Kızmadım sana sadece kendimi açıkladım merak etme."

"Yoo bence kızdın. Öfkeli civciv dehşet saçtı." gülümseyerek söylediği şeye karşı yüzümü ciddi bir hale soktum ve kaşlarımı çattım.

"Bana bak çocuk-"

"Çocuk ne be! Karşında koskocaman bir adam duruyor."

"Ay pardon, yaşlı diyecektim."

"Iy pırdın yışlı diyiciktim" 26 yaşındaki adamın sesini inceltip benim taklidimi yapmasıyla daha da çok sinirlendim. Yaşını da annemden öğrenmiştim.

"Erdem, söyle?" kendine tekrar çekidüzen verdikten sonra boğazını temizledi.

"Kime yalan söyledin de bedelini ödedin?" derin bir nefes aldım.

"Belki bir gün öğrenirsin."

"Söyler misin bir gün?"

"Eğer sana kendimden bile çok güvenirsem, işte o zaman sana anlatacağım çocukluğumu, kime yalan söylediğimi, geçmişimi." kafasını salladı. Penceren dışarıya baktığımda eve geldiğimizi fark ettim. Erdem'in arabayı park etmesiyle beraber arabadan inip büyük villamıza girdik. Evde temizlikçi yoktu, her hafta bir temizlikçi gelip temizleyecekti o kadar. Eve girer girmez kendimi hemen koltuğa attım.

"O kadar yoruldun mu sen ya? Tüh bak daha halay çekecektik." Gözlerimdeki dehşeti görmüş olacak ki hemen sustu.

"O kadar kötü diyorsun?" üzerindeki gözlerimi daha çok belirtince ellerini havaya kaldırdı.

"Yarın okulum var ve arabam bizim evin üç dört sokak aşağısında. Birini aldırmak için gönderir misin?"

"Gönderirim ama bir şey merak ettim."

"Fazla merak iyi değildir Erdem." çok yorgundum ama hazırlanması gereken sınav soruları vardı maalesef. Erdem'in hala bana baktığını görünce derin bir nefes aldım. Çocuk gibiydi resmen. İstediğini alamayınca başımda dikiliyordu çocuk gibi.

"Annem ve babam ehliyetimin ve arabamın olduğunu bilmiyorlar." dedim düz sesimle.

"Neden?"

"İzin vermezlerdi çünkü. Onlara ehliyet almak istediğimi söylediğimde babam izin vermedi. Babam izin vermeyince annem de karşı çıkamadı. Bende gizlice ehliyetimi aldım. Dediğim gibi özgürlüğüme düşkün bir insanım. Asla annem ve babamın dedikleri kişi olmadım şu zamana kadar, kendi bildiğimi yaptım."

"Peki arabanı nasıl aldın?" gülümsedim. Aklıma tonton Ahmet Amca geldi.

"Üniversitedeyken, okuluma yakın bir huzurevi vardı. Ben de her hafta oraya gider yaşlılara kitap okur, sohbet ederdim..." gözlerimi Erdem'e çevirdiğimde gülümsediğini gördüm. "Ama bir amca vardı, Tonton Ahmet Amca. Her geldiğimde odasına giderken görürdüm hep. Ben oraya gittiğimde ortada olmazdı yani. Bir gün oradaki görevlere o amcanın kim olduğunu, nasıl birisi olduğunu sordum. Görevli de bana buradaki en huysuz, aksi bir amca olduğunu söyledi. Ben de o günden sonra hep Ahmet Amca'nın odasına çıktım. Hatta odaya ilk girdiğimde baya huysuzluk etmiş, çocuk gibi mızmızlanmıştı. Ben de inatçıyım, her defasında odasına gider konuşurdum. Duvarla konuşuyormuş gibi olurdu ama konuşurdum. Kendimden bahsederdim, çocukluğumdan. Şu ana kadar çocukluğumu bilen tek kişi Ahmet Amca'ydı. Gün geçtikçe o da bana kendini anlattı. Mesela varlıklı adammış Ahmet Amca. Ama etrafındaki herkes onun parası için yanında durmuş. Eşi bile. Eşi bile parası için durmuş onun yanında. Parasını aldıktan sonra evden kızıyla kaçmış. Kaçarken de araba kazasıyla hem eşi hem de kızı ölmüş. Benden kaçmasının sebebi ölen kızına benzememmiş o yüzden kaçmış. Hatta bir kere bana "benim kızım olur musun sen?" diye sormuştu. Olurdum kızı. Kendi babamdan görmediğim babalığı o bana yapmıştı zaten. Sadece dinleyerek. Oturduğu yerden dinleyerek yapmıştı. Yanına bir hafta gidememiştim Ahmet Amca'nın. Bir hafta sonra gittikten sonra da..." gözlerimden akan yaşı ellerimle hemen sildim. Erdem bunu fark etse de görmemiş gibi yapmayı tercih etmişti. Burada ağlayamazdım, yanımda Erdem varken hiç ağlayamazdım.

"Ölmüş, son sözleri de 'kızımı getirin buraya' olmuş ama ben ona gidemedim. Bütün mirasını, mal varlığını da bana bırakmış. Avukatı yanıma geldiğinde bunu istemediğimi söylemiştim ama Ahmet Amca vasiyetine 'kızım eğer bu paralarla kendine araba almazsan hakkım sana helal değil' diye not bırakmış. Bende bu yüzden kendime mini cooper aldım. Geri kalan parayı da çocuk yetiştirme yurtlarına, huzurevlerine bağışladım." sözlerim bittiğinde Erdem'in gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir duygu gördüm ama bunun hangi duygu olduğunu çıkaramadım.

"Neyse çok konuştum zaten. Sen bana hallet bende duş alıp üstümü değiştireyim. Sonra seninle 'ev kurallarımızı' konuşacağız. Son dediğim şey ile pis pis sırıttı.

"Tabii konuşalım karıcığım" Iyy. Karıcığım ne be. Sensin karıcığım.

 

🥀

Bölüm Sonu✨

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM...⭐

 

 

Loading...
0%