Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Bölüm 8: Ufak Bir (!) Sevgili Problemi

@yagmurgns_37

Merhaba sevgili okurlarım🌸 Yeni bölümle sizlerleyim. Çok bekletmeden sizi bölüme yönlendiriyorum. Bölüm şarkısını açmayı unutmayalım.

Bölüm Şarkısı: Adamlar- Benden bana

Yorum yapmayı unutmayın.

🌜İyi okumalar🌜

 

~ Akıl durdu, kalp soğudu, dil de susunca; vazgeçtim. (Emre Gökçe)

 

🍀

Sabah gözlerimi açtığım an, kollarımı iki yana açıp gerdirdim. Gerilmeden uyanamıyordum ve bu gerilme genellikle on beş, yirmi dakika sürüyordu. Güzelce gerildikten sonra yataktan kalkıp odadaki banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kendime baktığımda gördüğüm şeyle yüzümü buruşturdum. Çökmüş göz altlarım, buradan on metre ilerisinden bile görünebilirdi açıkçası. Derin bir nefes alıp karşımdaki aynanın yanında bulunan beyaz dolaptan, salatalıklı yüz sabunumu çıkardım ve yüzüme sürdüm. Yüzümde sabun beklerken dişlerimi fırçalıyordum. Günlük rutinim olmuştu artık, yatağımı bile toplamadan yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçalıyordum. Yüz ve diş işlemim de bittikten sonra banyodan çıkmıştım. Yatağımı da bir çırpıda topladıktan sonra odadan çıktım.

Merdivenlerden aşağı indiğimde Erdem'i göremeyince hala uyanmadığını anlamıştım.

"Aa, biz dün yemekleri konuştuk ama ilk hafta kimin ne yapacağını konuşmadık." kendi kendime mırıldanırken bir yandan da mutfağa giriyordum. Beyaz ve yeşil ikilisini kullanılarak oluşturulmuştu. Beyaz, mermer tezgahın üzerindeki dolaplar üçgen şeklindeydi; kenarları koyu yeşil ile süslenmiş, diğer tarafları beyaz olarak bırakmışlardı. Eşyaları yerleştirdiğimiz için neyin nerede olduğunu bildiğimden tezgahın yanındaki beyaz dolaptan çaydanlığı çıkarttım. Çaydanlığı alıp su koyunca da gri buzdolabından kahvaltılıkları hazırlayıp mutfaktaki masaya koydum. Salamları ince ince doğramış, çok güzel bir sunum elde etmiştim. Aynı şekilde küçük olan kaselere; peynir, zeytin, bal, reçel, salatalık, domates gibi kahvaltılıkları da yerleştirdiğimde işlem bitmişti. Yumurtayı şimdi yapsaydım, soğurdu o yüzden onu yapmayacaktım. Hem giyinmem lazımdı hem de Erdem'in uyanması lazımdı.

Okula gitmeme az bir zaman kalmıştı, kahvaltıdan önce değiştirmem daha iyi olur diye merdivenlerden yukarıya doğru çıktım. Odamın yanındaki giyinme odasına doğru ilerledim. Her ne kadar bunu istemesem de Erdem zorlamış, anneme kadar anlatmıştı. Annem de "Kocan ne derse o olur." kızım dediği için, Erdem gıcık gibi sırıtmış bende yüzümü asmıştım. Bu yüzden bu odayı hazırlamıştık.

Askılıkta bulunan takımımı aldım. Kıyafetlerimi tek tek kombin yapmış, askılığıma asmıştım. Siyah atletimi üzerime geçirdikten sonra aynı onun renginde olan geniş paçalı, siyah bir pantolon giymiştim. Siyah atletimin üzerine de siyah, takım ceketimi giydiğimde hazırdım.

Giyinme odasından çıkıp yan taraftaki odama girdim ve makyaj aynama doğru ilerledim. Aynanın önünde duran güneş kremini alıp yüzüme güzelce gezdirdikten sonra göz altlarımın morluklarına kapatıcı sürdüm. Gözlerime rimel de sürdükten sonra son olarak dudağıma kahve tonlarında ruj sürüp işlemi bitirmiştim. Gayet güzel duruyordum.

Odadan çıkıp aşağı kata indim ama gene kimseyi göremeyince Erdem'in uyanmadığını anladım. "Ne uykucu çıktı arkadaş ya." kendi kendime söylenmemle mutfağa girdiğimde, mutfak balkonundan Erdem'in bana sırıtarak baktığını görünce korktum.

"Ne diye zebani gibi dikilip duruyorsun? Korktum ya." diye söylendiğimde sırıtmasının yerini erkeksi bir kahkaha aldı.

"Bana söylenmeni dinliyordum da..." yaklaşıp gizli bir şey söyler gibi fısıldadı "Sessiz olmam lazımdı." onun bu haline sadece göz devirdim ve tezgahtaki tavayı elime alıp yumurta yapmaya başladım. Ben yaparken Erdem'de iki elini birleştirmiş, duvara yaslanarak bana bakıyordu.

"Ne bakıyorsun aşık gibi?" dememle daldığı yerden -yani benden- gözlerini çekip başını iki yana salladı.

"Sorma ya karıma aşık(!) bir kocayım." dedi sırıtarak...

"Hı-hım öyledir." dedikten sonra tavayı masaya koyup çaydanlığı elime aldım. Masadaki bardaklara çayı da koyduktan sonra masaya oturdum. Benim oturmamla Erdem de masaya oturmuştu zaten.

"Araba-"

"Arabanı getirttim merak etme."

"Teşekkür ederim." başını sallayıp tam ağzına bir lokma atacakken kapı çaldı.

"Birini mi bekliyordun?" başını hayır der gibi iki yana salladığında ayaklanıp kapıyı açmaya gittim. Erdem de peşimden geliyordu. Bunu yere sert çarpan ayaklarından anlayabiliyordum. Kapıyı açtığımda karşımda sarı saçlı, kahve gözlü bir kız gördüm. Onu süzmeye başladığımda o da aynı şekilde beni süzüyordu. Aramızdaki tek fark, ben onu normal bir gözle süzerken onun beni 'küçümseyen' bir tavırla süzmesiydi. Fiziği çok güzeldi, kızın kendisi de güzel bir kızdı ama gıcık olmuştum. 6. hislerim beni yanıltmazdı, hoşlanmayacağım kişileri bakışlarından bile anlayabiliyordum ve bu kızdan hiç hoşlanmamıştım.

Kızın kahve gözleri Erdem'i bulduğunda hemen Erdem'in boynuna atlamıştı.

"Aşkım, seni çok özledim." aşkım kelimesini lastik gibi uzatmasına karşı yüzümü buruşturdum. Ardından aklıma kapının açık olması geldiğinde hemen kapıyı kapattım. Her an birisi gelebilirdi.

Kız, Erdem'e yapışmış sarılmaya çalışırken Erdem onun aksine kızın kollarını üstünden çekmeye çalışıyordu.

"Neden geldin?" Erdem'in buz gibi çıkan sesine karşı ben de çok şaşırmıştım. Bu ses tonu ile hiç benimle konuştuğunu hatırlamıyordum.

"Sana kahvaltı için poğaça falan getirdim, sevgilim. Hem de şu evlendiğin kişiyi görmek istedim. Neyse ki sıkıntı yok, bu kız çirkin bakmazsın sen buna." kızın ben burada yokmuşum gibi konuşması ve küçümsemesi sinirime dokunmuştu. Derin bir nefes alıp kendimi dizginlemeye çalıştım. Erdem, sakinleşmeye çalıştığımı anlamış olmalı ki mahcup gözlerle bana bakıyordu.

İki çifti yalnız bırakıp mutfağa gittim ve kahvaltımı yapmaya başladım. Zaten bir saat sonra dersim başlıyordu, on beş dakikada yemeğimi yer kalan kırk beş dakika da sahile inerdim. Sakinleşmem lazımdı çünkü Erdem ile daha en başında anlaşma yapmıştık ve buna uymamıştı.

İkili mutfağa girmişti ama ben bacak bacak üstüne atmış onları umursamayarak yemek yiyordum.

"Neden geldin Ela?" dedi Erdem, isminin Ela olduğunu öğrendiğim kıza karşı.

"Dedim ya sevgilim-"

"Bana masal anlatma, buraya gelmemen gerektiğini söylemiştim!"

"Ya uff bu kız seni ayartır diye korktum işte. Gelip görmek istedim." hala ben burada yokmuşum gibi konuşuyor üstüne orospu damgası vuruyordu. Sakin kalacaktım ama bunların hesabını sonra tek tek Erdem'e kesecektim tabii ki.

"Bana güvenmiyor musun Ela?!"

"Sana tabii ki güveniyorum aşkım ama çevreye güvenmiyorum." onun bu söylediğine karşı göz devirip alaylı bir şekilde gülümsedim.

"Sen niye gülüyorsun?" Ela'nın söylediği şeye karşı gülüşüm daha da büyüdü. "Keyfim istedi hesap vermek zorunda değilim." dedikten sonra sandalyeden kalktım. Biraz atıştırmıştım zaten ve normalde de pek yemek yiyen birisi değildim. Mutfak kapısının orada duran iki çift göz de beni izliyordu, ben ise onları umursamayarak yediğim şeyleri bulaşık makinesine diziyordum.

Gene aynı zil sesini duyduğumda bakışlarımı Erdem'e çevirdim.

"Al sevgilini sakla bir yere. Kimse görmesin." dedim soğuk sesimle. O da ilk defa bu yüzümle tanışıyordu, tanışsındı. Ben ne kadar kibar davranmaya çalışsam da olmuyordu bu yüzden artık kibar davranmayacaktım. Başıyla onaylayıp, kızın kolunu sertçe tutup yukarıya çıkardı. Ela, her ne kadar "Ne yapıyorsun aşkım?" dese de ne ben ne de Erdem onu umursuyordu.

Mutfaktan çıkıp kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım. Karşımda duran iki çift gözün sahipleri ise hiç görmek istemeyeceğim kişilerdi.

 

🥀

Bölüm Sonu✨

Sizce gelenler kim, tahmininiz var mı?

⭐OY VERMEYİ UNUTMAYALIM...⭐

 

 

Loading...
0%