Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@yazarist

 

ERTESİ GÜN.

 

ACILARIMA ACILAR KATAN ,

O GÖZLERİYDİ.

BENİ KENDİSİNDE BOĞAN.

 

 

Yatağımdan kalkar kalkmaz hemen duşa girdim. bugün istemedende olsa erken kalkmıştım. zira bugün BAŞHEKİMLİĞİMİN İLK GÜNÜYDÜ! emeklerimin karşılığının ilk günü...ne muhteşem bi gündü. hemen duş alıp hastaneye gitmek istiyordum. o kadar heyecanlıydım ki heyecandan ne yapacağımı şaşırıyordum.. dün gece geç yatmam bile bana engel olamıyordu.

 

nasıl duş aldığımı bilemeden üstümü giyinip -gündelik giyinmiştim.- odamdan çıktım. bugünki kahvaltıyı ben hazırlamak istiyordum. aslında sürekli sinem hazırlıyordu. hiç elimi atmıyordum bu tarz işlere. size dedim ya o benim ablamdı. ne yapmam gerektiğini bilir ona göre yaşamam için çabalardı. ah onun hakkını nasıl ödeyeceğimi bilemiyordum. gerçi onun benim için yaptıklarının karşılığını asla ödeyemezdim ya. orasıda istisna.

 

mutfağa vardığımda dolabı açtım. içinden peynir vs vs şeyler çıkardım. isimlerini teker teker yazardım ama buna ne gerek vardı sabah sabah? en iyisi başka ne yaptığımı anlatayım. daha az sıkıcı...

 

neyse işte biricik ablam omleti çok sevdiğinden ona omlet yapmaya giriştim. bir yandan kahvemi hazırlamayı da ihmal etmedim tabi. ben kahveyi pek severdim. tiiryakisiydim resmen. ee boşuna demiyorlar türk kahvesi diye. bence sırf isminden tadı güzeldi. yani ismi yeterdi...

 

hazırladığım her şeyi masaya yerleştirdikten sonra hemen sinemin odasına koştum. evimiz iki katlı sade bi evdi. benim odam ilk kattaydı. sineminki ikinci katta. aslında ikinci kattaki oda için ne kadar çabalarsam çabalayayım sinem bana bi türlü o odayı vermemişti. gerekçeside sabah işime geç kalmamammış. belki sabahları geç kalkıyor olabilirim ama benim olmalıydı o oda! tam istediğim açıya sahipti. tam istediğim ışığı alıyordu. en önemlisi manzarası enfesti...

 

sinemin odasına varınca kapıya iki kere vurdum. ve hemen odasına daldım. bizde kapı çalmalar böyleydi. asla karşımızdakinin bi cevap vermesini beklemiyorduk. zaten koskoca evde sadece ikimiz vardık. bizden başka kim olabilirdi ki?

 

"sinoş kalk. hadi kalk.." dedim. elimi üstündeki ince yorgana attım. yaz aylarındaydık. havalar bundan dolayı çok sıcaktı. açıkçası bu yorganlar bile sıcak havalarda daha sıcak hissettiriyordu. o yüzden sinoşumu bu yorgandan kurtarsam iyi olurdu. bi hışımla yorganı çekip yere attım. bi anda çıplak kalmış gibi gözlerini açtı.

 

"Allah aşkına saatten haberin var mı?". sinirlenmiş gibi yapıp yataktan çıktı. komidinin üstündeki telefonunu aldı. açıp saate baktı. gözleri koskocaman açıldı birden.

"Tekrar soruyorum, ALLAH AŞKINA SENİN SAATTEN haberin var mı aslı?"

"yok. olmasında. hadi kahvaltıyı hazırladım. kalk. beraber yiyelim.".

 

Gözlerini devirdi bana ve gardırobuna doğru yürümeye başladı. işte o böyleydi. sabahın körü de kalksa daha vaktimm var diyip uzanmazdı. benim aksime o hemen hazırlanırdı. bi daha da yatağa girmezdi. Şahsen ben yatağa bağımlıydım ama o değil.

 

"saat sabahın dört buçuğu. seni bu vakitte kaldıran nedir?". yatağına oturdum. oturur oturmaz aniden bana döndü. yüzünde telaş hakimdi. Allah bilir ne geçiyordu aklından?. Şimdi ben tahmin edersimde yorgundum. Sabchın köründe uyanmak zorluyordu beni şuan . Sanırım geri yatabilirdim.

 

"yoksa kabusların geri mi geldiler? kabus mu gördün aslı?".

Onun aksine gülen bir suratla konuştum.

"eşyalarını al ve bi an önce giyin sinoş. ben kabus falan görmedim. ayrıca uzun zaman önce kabus görmeyi bıraktım. ne kadar az düşünürsem o kadar az rüyama girer..."

"bulduğun çözüm bana mantıklı gelmiyor. kaçıyor gibisin."

"ondan kurtulmanın başka bi yolu yokki." . sinem yatağa oturup elimi tuttu. ela gözleri bana çok derin bakıyordu. sanırım ben kendimle onuda mahvetmiştim.

"var aslım. var. onunla yüzleşmen. ona ne kadar güçlü durduğunu ispatlaman. sana bi daha zarar vermeyeceğini anlatman. bu dediklerimi yaptığında, yani onun karşısında ne kadar güçlü durduğunu ispatladığında işte o zaman rahat uyuyacaksın. işte o zaman güçlü olduğunu fark edeceksin.".

derin bi nefes verdim. daha doğrusu oflamıştım. bu mevzuları tekrar tekrar konuşmaktan nefret ediyordum. onu defalarca düşünmek bile istemiyordum. ondan tiksiniyordum...

 

"ondan bahsetmeyelim artık. ben zaten güçlüyüm. ve o bi daha bana zarar veremeyecek."

"ah aslım". Acıma bana sinem!

" neyse sinoş... hadi kahven , kahvelerimiz soğumadan kalk hazırlan. bende hastane için uygun kıyafetler giyinip aşağı gelicem.".

 

hızla yatağından kalktım. bence sinem beni boşuna takıyordu. ben iyileşmiştim. artık o tarz lafları duymaya ihtiyacım yoktu. bu kadar. nokta...

 

"hala kaçıyorsun ama neyse. eğer kabus görmediysen sabahın köründe kalkma sebebini , hele kahvaltı hazırlama sebebini alayım."

"bi sebebimi olmalı erken kalkmanın, uyanmanın hatta ayılmanın?"

"yer değiştirmediğimize göre, doğruyu söyle kimsin sen? aslıma ne yaptın?"

"ben uzaylı renk prensesi adenim. buraya sizinle kahvaltı yapmak için geldim dünyalı prenses."

"ha bir de prensessin?" Güldü.

"ne o beğenemedin mi?" küsmüş gibi yapıp ellerimi önümde kavuşturdum. benim aksime gülen sineme ters ters bakmaya başladım.

"yok beğendim. beğendim de senin hayal gücüne hayranım. küçükkende böyleydin ya. sürekli hayal kurardın. tuhaf tuhaf hayallerde olsa kendini ancak böyle kurtarırdın. gerçek dünyadan ancak böyle kaçardın..."

"unuttun mu sinem? beni ben yapan hayallerim. ve ayrıca herkes kendi dünyasının prensesi , prensi..."

"tamam,kazandınız prenses."

"ha şöyle". kendimle gurur duymuş gibi kapıya yöneldim.

"renk prensesi aden. gitmeden söyleyin artık. neden erkencisiniz?". yürümeyi bırakıp sineme döndüm. yüzümde dehşet bi gülümseme vardı. düşüncesi bile güzeldi...

"sinoş bugün BAŞHEKİMLİKTEKİ ilk günüm! heyecandan uyku tutmadı. "

"ay ben tamamen unuttum onu. adına ne kadar sevindiğimi bilemezsin..."

"biliyorum. adil yüzünden de unuttuğunun da farkındayım... ama şimdi boşver bunu."

" o zaman kahvaltıda görüşürüz." dedi üzgün bi sesle. ama ben ona kıyamazdımki.

"tamam. giyinde yemeğimiz soğumadan bi şeyler yiyelim. ve hemen- "

"hemen ilk gününe başlayalım. anlaşılmıştır penses! hay hay!". yüzümde dahada artan bi gülüşle odadan çıktım. bugün benim günümdü. oh be!..hayallerim gerçekleşmişti sonunda. Mutluydum tek başıma.

Loading...
0%