Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm - Yuvarlanan Nine

@yazarnealaka

Sıcak, cehennem sıcağı. Susuzum, kaybolduk ve iğrenç bir tatil geçiriyorum.

"Kızlar tatili, kızlar katliamına dönüşecek gibi duruyor." Cemre'nin yanımda fısıldaması ile tırmandığım yokuş yüzünden nefes nefese bir şekilde onayladım.

"Ezgi ablamı deli etti." Cemre arkasına dönerek kısa bir anlığında yokuşun daha en başında ablama yaslanmış bir şekilde topuklu ayakkabılarını düzelten Ezgiye baktı.

"Nasıl en yakın arkadaş olduklarını aklım almıyor. Birbirlerine hiç benzemiyorlar." Cemreye kaşlarımı çattım.

"Bizde birbirimize hiç benzemiyoruz." Sözlerimle bir anlığına duraksadı.

"Evet sen Ezgi bende Sezgiye benziyorum." Kaşlarım daha çok çatıldı.

"Sen Ezgiye daha çok benziyorsun." Cemre şaşkınlıkla geriledi.

"Sen ablana birazcık bile benzemiyorsun, Senem. Bu seni otomatik olarak Ezgi yapar." Ofladım.

"Neyi tartışıyoruz biz. Başında bir S olsun olmasın ikisine de benzemek istemiyorum. Daha büyük problemlerimiz var şu anda." Cemre dudaklarını birbirine bastırarak beni onayladı. Söylemek istediği başka şeyler olduğunu yüzünden anlasam da diretmeden sesizce yukarı doğru yürümeye devam ettik. En başta giden kuzenimi bir nokta halinde görüyordum.

"Çok sıcak." Ezgi arkamızdan çığlık attığında dönüp bakmadık bile. Zaten sabahın ilk saatlerinden beri gördüğü her şeye çığlık atarak karşılık veriyordu. Bir saat önce yolsa gördüğü terk edilmiş terlik tekine bile çığlık atmıştı.

"Biraz hızlanalım da Yonca'ya yetişelim." Dediğimde Cemre beni onayladı ve ablamla Ezgiyi daha da arkada bıraktık.

Dimdik bir yokuşun sonuna geldiğimizde önüme çıkan ikinci bir yokuşlar bir anda Ezgiye dönüştüm. Ağzımdan kocaman bir çığlık koptu.

"Ambulans arayın." Diyerek yere çöktüğümde Cemre'nin de benimle birlikte yere çöktüğünü fark ettim.

"Daha fazla dayanamıyorum." Nefes nefese konuşmuştu. Yonca bir süre ayakta dikilip sonrasında yanımıza gelerek kendini yere attı.

"Sıcak, kaybolduk, suyumuz bitti." Sızlanmasına karşılık derin bir nefes alarak ekledim.

"Yanımızda Ezgi gibi bir canavar var, telefon çekmiyor ve terden sırılsıklamım." Cemre de derin bir nefes alarak yokuşa baktı.

"Önümüzde dimdik bir yokuş var ve..." Kısa bir anlığına duraksayıp gözlerini kıstı.

"Yokuş aşağı bize koşan bir nine var." Kaşlarımı çatarak baktığı yere döndüğümde nefes alamadım. Yöresel kıyafetler giyinmiş ve en az doksan yaşlarında olması gereken bir nine resmen koşarak bize doğru geliyordu. Üçümüzde aceleyle ayaklandık.

"Kadın trt spikerini kemirmeye çalışan nineye benziyor." Dediğimde Yonca bir adım geriledi. "Zombi nine." Diye fısıldadığında ne yaptığımı fark etmedim. Arkamı döndüm ve bize koşarak gelen nineden koşarak kaçmaya başladım. Ablam ve Ezgi onlara doğru koştuğumu fark edince duraksadılar. Ezgi çığlık attı.

"Ne oluyor?" Dediğinde onu umursamadım. Umursayacak vaktim bile yoktu. Yokuş aşağı hızımı almış resmen uçuyordum. Ezgi bir çığlık daha attı fakat hemen ardından herkesin bağırdığını duydum.

"Düşüyor." Arkama bakamadım fakat saniyeler sonra yanımdan bir karaltı geçti. Yuvarlanarak iniyordu.

"Nine düşüyor." Zombi nine aşağı doğru tüm hızıyla çığ gibi yuvarlanıyordu. Bende onun peşinden koşuyor gibi görünüyordum ama asıl amacım ondan kaçmaktı.

"Senem, yakala." Nine benden metrelerce uzakta yuvarlanırken nasıl yakalayabilirdim? Kısa bir süre sonra yokuşun bitişinde nine yavaşlayarak durdu, bende hemen ardından zar zor durarak yaşlı kadına doğru ilerledim.

"Öldü kesin." Nefes nefese konuştuğumda kızların da bana doğru geldiğini fark ettim. Ezgi ve ablam her zamanki gibi en arkadalardı. En yakın olup en son ulaşan olmayı nasıl başarıyorlardı? Eğilip yüzü kırışıklıktan görünmeyen nineye baktığımda ilginç bir şekilde yara almamış olduğunu gördüm. Bir yeri kanamıyor, ya da ölmüş gibi durmuyordu. Elimi uzattığım anda gözlerini açtı.

"Ananı sikerim senin." Refleks olarak geriye sıçrarken ağzımdan bu küfürler dökülmüştü. Utançla kadına uzandım.

"Kusura bakma nine sen öyle çöp poşeti gibi yuvarlanınca ben öldün sandım." Açıklamamın saçmalığı ile yüzümü buruşturdum.

"Yani özür dilerim ben nasıl tepki vereceğimi bilemedim." Kadının doğrulmasına yardım ettiğimde yüzüme dikkatlice baktı. Dişleri olmadığından dudakları ağzının içine kıvrılmıştı.

"Konuşabiliyor musun ninem? Kimin kimsen var mı?" Bağırarak konuştuğumda bana bomboş bakmaya devam etti. Hafifçe ağzını açıp kapattı fakat konuşamadı.

"Düşerken takma dişlerin falan mı uçtu, o yüzden mi konuşamıyorsun?" Kadın kolumu sıkıca tuttu.

"Beni ayağa kaldır." Hafifçe konuştuğunda şivesi ve dişsizliği yüzünden ne dediğini zar zor anlayabilmiştim.

"Nene sen nasıl yürüyeceksin? Evin yakında mı?" Yaşlı kadına ne kadar karşı çıksamda yavaşça koluna girip kadını ayağa kaldırdım. Bu sırada Cemre de koşarak yanıma gelip kadının diğer koluna girdi.

"Yaralandın mı Teyzecim?" Cemrenin sorusuna karşılık fısıldadı.

"Su." Dediğini anlamadığım için kadına doğru kulağımı yaklaştırdım.

"Ne dedin ninem?" Bu sefer sertçe bağırdı.

"Su." Kulağıma gelen tükürüklerle yüzümü buruşturup geri çekildim ve elimin tersi ile kulağımı sildim. Çantamın yanında neredeyse bitmek üzere olan su şişesini alıp nineye uzattım.

"Al sana su." Diyerek biraz daha geri çekildiğimde Ezgi yanıma yaklaştı.

"Tatlı, yaşlı hanım efendi burası neresi biliyor musunuz? Biz buraya beş gün önce geldik. İğrenç bir otele yerleştik, safir otel, şimdi kaybolduk. Taksi falan çağırabileceğimiz bir yer var mıdır?" Sevimli bir şekilde konuşmaya çalışması o kadar iticiydi ki kusmak istedim. Yonca hızla araya girdi.

"Kadın iki dakika önce beş metre aşağı yuvarlandı Ezgi. Ne taksisinden bahsediyorsun." Azarlamasına rağmen Ezgi yine nineye yaklaştı.

"Safir otel, Sa-Fir. Nasıl gideriz oraya acaba." Ablam oflayarak Ezgiyi geri çektiğinde derin bir nefes aldım. Nine sudan bir yudum aldı hepimize tek tek baktı ve elini cebine attı. Herkes bir adım geriledi.

"Şu anda her şey çok saçma." Diye fısıldamamdan kendimi alamadım.

Nine ince bir zincirin ucuna bağlanmış doğal taşa benzer bir sürü kolye çıkardığında yanağımın içini ısırdım.

"Ay ninem valla hiç bozuk paramız yok." Nine kısa bir an bana ters ters baktıktan sonra yavaşça kolyeleri ayırdı ve beş tanesi hariç hepsini cebine geri koydu. Kaçışı yok zorla alacağız demekki.

"Senem." Adımı fısıldaması ile irkildim. Kızlar adımı söylemiş miydi? Bu kadın nereden biliyordu, biz neredeydik? Sorular beynimi ele geçirirken bir adım öne çıktım. Yaptığım şeyden anında pişman olsam da yaşlı kadın bana doğru yaklaştı.

"Neneciğim bir ambulans falan mı çağırsaydık. Sen daha demin baya bir yuvarlandın hani. Sonra söz on tane kolye alacağım ben senden." Sözlerimi umursamadan kolyeyi başımdan geçirdi. Sonrasında arkasına döndü.

"Yonca." Yonca önce hepimize baktı. Kimse tepki vermediğinde bir adım öne çıktı. Nine ona da bir kolye taktı.

"Cemre." Dediğinde en yakın arkadaşım hiç umursamadan bir adım öne çıktı. Anlam aramayı hepimiz bırakmıştık sanırım. Nene oldukça yavaş hareketlerle kolyeyi Cemrenin başından geçirip boynuna bıraktı.

"Sezgi." Ablam tam öne adım atacakken Ezgi konuştu.

"Ezgi mi Sezgi mi?" Nene cevap vermeden Sezgiye ilerledi kolyeyi tattı ve en son Ezgiye döndü. Kolyeyi onun da boynuna geçirdikten sonra bir adım geriledi.

"Siz iyi kızlarsınız." Yoncayla göz göze geldim, kendisi kumar bağımlısıydı. Sonra ablama baktım, alkol bağımlısı, Ezgiye baktım... Salaklık dışında hiçbir şey göremedim. Bomboş bir beyin iyilik anlamına geliyorsa evet iyi sayılabilirdi.

"Bu kolyeyi asla çıkarmayın. Ruh eşiniz..." Ezgi kaşlarını çatarak sakince konuşan ninenin lafını böldü.

"Neyimiz?" Nine ona kötü bir bakış attı.

"Diğer yarınız sizi bulduğunda ve bu kolyeye dokunduğunda taktığınız taş çatlayacak bir yarısını yarinizin eline bırakacak." Sonrasında nine arkasını dönerek uzaklaşmaya başladı.

"Nene dursana. Nereye gidiyorsun?" Arkasından bağırdım.

"Teyze dur." Yonca elinde tuttuğu parayı kadına doğru salladı.

"Hanımefendi, biz Safir oteli bulamadık ama. Sa-fir otel." Ezgi topukluları ile yamuk bir şekilde, uzaklaşan ninenin peşinden gitmeye çalıştığında hiçbirimiz hareket etmedik. Sadece şaşkınlıkla birbirimize baktık.

Loading...
0%