Yeni Üyelik
6.
Bölüm

4. BÖLÜM: KISKANÇLIK

@yazarnurr7

“Yıllar sonra birinin beni gerçekten severek kıskandığını hissettim.”

4. BÖLÜM: KISKANÇLIK

&

Elimdeki vazoyu hızlıca kafasına geçirdim. "Ah hangi salak kafama vurdu!?" dedi kükrer gibi çıkan sesiyle birlikte acıyla. Kafasına çok sert vurmuştum bağırması normaldi, aman canım oda hak etti eve girmeseydi yani. "Sen kimsin! Evimde ne işin var," diyerek bağırdım. "Agah Bey, Maran, Alpay yetişin evde hırsız var!" Bağırmam üzerine yukardan sesler gelmeye başladı e bir zahmet gelsinler evde hırsız var.

Elimde hissettiğim acıyla ondaki bakışlarımı çekerek eline sabitledim.

Off elim kesilmiş, galiba vazoyu onun kafasında patlatırken oldu. Kan akan parmağımı sıktığımda daha çok kan akmaya başladı elimi kanayan parmağımdan çektim.

Kafamı kaldırıp hırsıza baktım, hemen arkasına dönüp üzerime doğru gelmeye başladı. Gözlerim büyürken korkuyla bağırarak, "Yetişin, beni doğruyacak bu hırsız!" Agah Bey'in endişeyle çıkan konuşmasıyla ona baktım. "Kızım iyi misin sen?"

"İyiyim sadece elim kesildi ama önemli değil. Daha önemli bir konumuz var evde hırsız var!" dedim dehşet bir ifadeyle. "Nerde hırsız! Nasıl girebildi buraya." dedi etrafa bakınırken, Agah Bey'in arkasına geçip karşımızda duran hırsızı işaret parmağımla gösterdim. "Ahanda hırsız! Eve girdiği yetmediği gibi yemek yiyordu aç köpek hırsız." Onun hakkında böyle konuşmam ile, kızgın ve sinirli surat ifadesiyle bana bakıyordu.

Bana biraz daha böyle bakarsa bir yerlerden cin çıkıp içine girecek sonra daha da sinirli bakarak beni gebertecekti. 'Hayal gücüne hayranım gerçekten bir dakikada senaryo kurdun resmen.' Ben olabilecek bir şey söylerken o benimle dalga geçiyordu!

'Ben olacak şeyi söyledim. Şuan senaryo kuracak bir saniyem bile yok, o böyle bakmaya devam ederse kalpten gideceğim.' Elimi kalbime koydum çok hızlı atıyordu. Aklıma dabbedeki sahne geldi, aman Allah'ım o nerden geldi aklıma tövbe Estağfurullah aklıma gelmesin eğer aklıma gelirse onu çağırdımı sanarak yanıma gelirler.

Tövbe Estağfurullah, size demedim gelmeyin gidin!

Agah Bey hırsıza bakarak, "Oğlum!" dediğinde şok oldum. Ne demek oğlum!? Ne oğlu? Kimin oğlu? "Baba." dedi hırsız. Ne demek baba!? O, Agah Bey'e baba mı dedi? "Burda ne oluyor! Biri burda ne olduğunu açıklayabilir mi?"

Alpay abi yanıma gelerek, "Noldu bücürük dövdün mü hırsızı?" Ya ne dövmesi kafasında vazo kırdım! "Oğlum kafan kanıyor noldu? Nasıl kanadı?" diyerek elini hırsızın kafasına değdirdi Agah Bey. "Biri burda ne olduğunu açıklayacak mı?" dedim ayaklarımı yere vurarak. Neden kimse beni tınlamıyor.

"Vay vay bizim bücürüğe bak sen, şimdiden başlamış abilerini yaralamayı. Lan Oray, iyi misin oğlum bayılma lan abim baksın." diyerek hırsızın yanına gitti.

Ney! 

Abim mi?

Bir tane daha abi olamaz ya, abi dilerken bunu dilememiştim.

Mübarek gökten yağmur yağar gibi abi yağıyor. Bir daha haberim olmadan bir abim olduğunu öğrenirsem Allah'a bir daha abi yollamasın diye dua edip, otuz gün oruç tutacağım.

"Çekilinde kafasına bakayım dikişlik mi diye." dedi Maran gelerek Arın'da gelerek onun yanına gitti. "Abi! Sen ne zaman geldin, kafan kanıyor noldu?" Hırsız zannettiğim ama abim olan kişi bana bakarak, "Yarım saat önce gelmiştim ama birileri gelir gelmez kafamda vazo kırdı." diyerek bana bakmayı sürdürdü.

İyi de ben bilerek yapmadım ki, ben nerden bilebilirdim? Gece yarısı evden sesler geliyordu ve herkes uyuyordu onu hırsız zannetmem normaldi. "Ya ben bilmiyordum ki. Aşağıdan sesler gelince korktum ve hırsız zannettim, o yüzden kafanda vazoyu kırdım. Ben çok özür dilerim." diyerek onun yanına gittim.

"Şey kafanız çok ağrıyor mu, ben gerçekten özür dilerim bilerek yapmadım." dedim üzgünce. Kafasını yarmıştım ve çok korkuyordum kafası içler açısı bir durumdaydı. "Tabii ki ağrıyor sonuçta kafamda vazo kırdın. Ağlama sen de, bilerek yapmadın sonuçta." dedi yerde otururken.

Yanına gidip oturdum ve Maran'ın elindeki pamuğu aldım. "Ben onun kafasını yardım o yüzden kafasını da ben iyileştireceğim sen şöyle çekil bir aradan." Onu oturduğum yerden ittirdim. Bu dediğime Alpay güldü.

Sol elimle kafasını tuttum, sağ elimle ise pamuğu kafasına hafifçe değdirdim bir yandan da üflüyordum. "Maran kafası dikişlik mi?" diyerek sordum.

"Evet, beyin kanamasından ölebilir."

"N-nee aman Allahım ben ne yaptım?"

"Kalk gidiyoruz." diyerek kolundan çekiştirdim.

"Off yalan söylüyor inanma ölmem merak etme." dedi kafasındaki elimden pamuğu alırken.

"Yoo ben gayette ciddiyim Oray, şaka yapmıyorum. Kafan dikişlik artık ne kadar hızlı vurduysa." dedi imayla.

"Oğlum, hadi siz hastaneye gidin iyice kan kaybetmeden. Burda bir şey yapamazsınız."

"Aynen biz gidelim sen ölmeden." diyerek Oray'ın kalkmasına yardım etti Maran. Yerden kalkarak, "Ben de geleceğim bekleyin." diyerek onlara baktım. "Gelmene gerek yok küçük bir şey saat gece yarısı siz uyuyun."

İyi de ben uyuyamam ki artık. "Oray doğru söylüyor, Maranla o gitsin bizim yapacağımız bir şey yok. " dedi Agah Bey.

"Aynen babam doğru söylüyor bücürük, yarın onunla ilgilenirsin artık. Sonuçta ölebilir iyi beslenmesi lazım." dedi yürüyen zeka. "Ama o demişti ki-" derken sözümü kesti. "Sen ona bakma kendini düşünmez o ölebilir, o yüzden ona iyi bakman lazım." diyerek eliyle ağzını kapattı, gülüşünü göstermemek için ama görmüştüm güldüğünü.

İyi de kardeşinin ölme tehlikesi varsa yürüyen zeka niye gülüyordu? Bunlar ne tür manyaklar? Agah Bey sırtımdaki eliyle beni mutfaktan çıkardı. Merdivenlere doğru yürüyüp, "Hadi gidin uyuyun bugünlük aksiyon yeter" dedi. Ona bakarak, "Siz?" dedim.

"Yok biz abinleri bekleyeceğiz, siz gidin yatın."

"İyi geceler." diyerek cevap vermelerini beklemeden merdivenden çıktım. Arın arkamdan, "Dur nereye kaçıyorsun öyle?" diyerek yanıma geldi.

"Kaçmıyorum ki."

"Sen Alpay abime bakma şaka yapıyor, onunla ilgilenmek zorunda değilsin sonuçta bilerek kırmadın kafasında vazoyu."

"Evet bilerek kırmadım ama onunla ilgileneceğim, zorunda da hissetmiyorum."

"Sen bilirsin ne istiyorsan onu yap." dedi ve gitti. Odama gelip içeriye girdim gibi banyoya gidip ilk yardım malzemesi aldım. Elime batikol şişesini alarak yaranın üstüne az döktüm, üzerine pamuk koyup sargı beziyle sardım. Banyoya geri giderek aldığım malzemeleri koydum ve odaya geri geldim. Şimdi nasıl uyuyacaktım ki, gidip yatağa yattım.

***

Sabah uyandığımda saat dokuz olmuştu. Şarjda ki telefonumu çıkarttım çekmeceyi açıp şarjı içine koyacaktım ki kağıdı gördüm. Elime alarak yazılanları tekrar okudum.

Acı ve eziyete hoşgeldin!

Bu kim niye bana yazsın ki? Üstelik ben, bunu bana veren kişiyi tanımıyordum ki. Sadece şakaydı! Birisi benimle oyun oynamıştı ve bitmişti. Buna inanmayacaksın Alanur derin nefes alarak kağıdı geri koydum.

Giyinme odasına gidip gri sweatshirt ve siyah tayt giydim ayakkabımı da giyip odadan çıktım. Şuan merdivenlerden inmekle uğraşamazdım, adımlarımı direk asansöre yönlendirdim asansöre binip düğmeye bastım.

Üçüncü kata geldiğinde durdu, kim binecek diye bakarken Oray'ı gördüm. Kafasında sargı bezleri vardı dikiş attılar herhalde ama dikmişlerdir, sonuçta Maran dikişlik dedi yalan söyleyecek hali yok ya. "Günaydın." diyerek ona baktım.

"Günaydın."

"Nasıl hissediyorsun kendini?"

"İyi hissediyorum. Beni düşünmene gerek yok bilerek yapmadın." diyerek önüne döndü.

"Düşünürüm sen benim abimsin. Hem seni düşünmeyim de kimi düşüneyim?" Lafımı bitirdikten sona bana baktı gözlerimin içine bakıyordu çok dikkatli bir şekilde. Acaba yalan söylüyor mu diye bakıyor olabilir. Asansör durduğunda yemek masasının olduğu yere gittik.

"Günaydın." dedim neşeyle.

"Günaydın kızım."

"Günaydın bebeğim."

"Günaydın bücürük."

Maran ve Arın'da sessizce günaydın demişti Ertuğ'da yine bildiğimiz gibiydi. "Günaydın nuy!" dedi Balım.

Oray masaya doğru giderken ondan önce davranıp sandalyeyi çektim oturması için bu yaptığım harekete güldü. Çektiğim sandalyeye oturduğunda, ben de onun yanına oturdum. "Kızım eline noldu?" dedi Leyla Hanım telaşla. Bakışlarım elime kayarken, "Önemli bir şey değil ya kesildi sadece." diyerek bakışlarımı ona çıkarttım.

"Emin misin yara derinse dikişliktir?" dedi Maran. "Yara derin değil, küçük bir sıyrık." diyerek onları ikna etmeye çalıştım. "Öyle olsun bakalım. Nasıl oldun oğlum?" diyerek oğluna baktı. "İyiyim anne bir şey yok, Maran abim abarttı biraz." dedi Maran'a bakarken. Yürüyen zeka, Oray'a bakarak konuşmaya başladı.

"Hayırdır Oray sen gelmezdin buraya?" dedi bir sebep arar gibi. Oray kafasını kaldırarak karşısında oturan Alpay'a baktı. "Niye abi burası benim de evim, gelebilirim." dedi anlamayarak.

"Tabii ki onu demiyorum lafı değiştirme."

"Yeni kız kardeşimi merak ettim o yüzden gelmiştim ama kardeşim vazoyla kafamı kırdı." dedi imayla bana bakarak. Mahçupça ona bakarken, "Yani o yanlışlıkla oldu, hem sen bu evde yaşamıyor musun o niye öyle dedi?" dedim merak ederek.

"Yaşamıyorum." dedi, normal bir şeyden bahseder gibi. "Özel bir sebebi yoksa neden?" Derin derin nefes alarak gözlerimin içine baktı. "Duru yüzünden ayrıldım o yüzden bu evde yaşamıyorum." Bu kız kendini ne zannediyordu!

"Ama artık Duru burda yok yaşayabilirsin." dedim sağ tarafımda oturan ona bakarken. Bana uzun bir süre baktı sonra Agah Bey'e bakarak, "Evet doğru söylüyor buraya geri taşınıyorum." dedi.

"Ne! Sen ciddi misin oğlum çok mutlu oldum." Leyla Hanım, oturduğu sandalyeyi geriye doğru ittirerek ayağa kalktı ve Oray'a sarıldı. Oray'da annesinin sarılmasına karşılık vererek ona sarıldı. Birbirlerinden ayrıldıklarında Leyla Hanım konuşmaya başladı. "Odan temiz yerleşebilirsin."

"Abi cidden mi yerleşiceksin doğru mu anladım?" dedi Arın şaşkınlıkla.

"Evet, bunda şaşıracak ne var?" Bu adam niye hiçbir şeyi umursamıyordu? "Oğlum iki sene sonra evine geri taşınıyorsun." dedi Agah Bey imayla bakarken.

Oha o kadar uzun zaman sonra geri mi dönecekti baya olmuş dile kolay iki sene. "Evet baba." dedi hiç umrunda değilmiş gibi. Son konuşmadan sonra bir daha kimse konuşmadı yemeği yedikten sonra oturma odasına gittik.

"Ben eve gidip kıyafetlerimi alayım." diyerek ayağa kalktı Oray. Ayağa kalarak, "Ben de geleyim mi?" dedim ona bakarak, içimden kabul etmesi için dua ediyordum. Bir süre baktıktan sonra, "İyi gel yardım edersin." diyerek Agah Bey'e baktı. Oh be sonunda. "Oğlum dikkatli gidip gelin." dedi Leyla Hanım.

"Tamam anne."

Onun ilerlemesiyle ben de peşinden gittim dış kapıya doğru gidip montunu giydi, ben de askılıktan montumu alarak giydim. Eğilip botlarımı da giydim, oda giydiğinde dışarı çıktık.

"Nerede oturuyorsun?" dedim sanki bilecekmiş gibi. "Senin gideceğin okulun o taraflarında oturuyorum." Yarın okullar açılacaktı maalesef of ya ne ara tatil bitti açılmasın şu okullar.

"Anladım." Gidip siyah bir arabaya bindik arabalardan çok anlamam ama arabanın duruşundan bile asalet akıyordu arabaya aşık oldum resmen çok güzeldi.

'Git babacığına de sonuçta zenginsin artık.' dedi iç sesim. 'Salak salak konuşma daha onlarla yeni tanıştım. Hemen gidip de bana da bundan alın demem, daha doğrusu diyemem.'

Arabayı çalıştırırken, "Nasıl beğendin mi?" diyerek arabayı işaret etti. "Nasıl beğenmem bayıldım tek kelimeyle." dedim hayranlık akan sesimle, bu dediğime güldü.

***

Yolculuğumuz sessiz bir şekilde geçmişti arabayı durdurarak, "Geldik." dedi. Kemeri çıkartıp arabadan indim, oda indiğinde yanıma geldi. Karşımızdaki siteye doğru ilerledik site çok lükstü buralar bize göre değildi. Güvenlikçi abiye selam verip apartmana doğru ilerledik. Şifreyi girip kapıyı açtı geçmem için, geçtiğimde oda girip kapıyı kapattı.

"Bu apartman kaç katlı." diyerek ona baktım, bir yandan da asansöre doğru ilerlerliyordum. "Yirmi beş katlı, bir katta dört daire var." dedi normal bir şeyden bahseder gibi. Oha yirmi beş katlımı ben hayatımda en fazla dört ya da beş katlı gördüm. 'Kızım senin yaşadığın yerle bura sorulur. Sen küçücük Afyon'da yaşıyordun bura koskoca istanbul!' dedi beni aydınlatmak ister gibi. 'Sus be sanki sen yeni görmedin.' Beni salak yerine koyuyor canım.

Çok normal benim böyle yerleri görmemem eski annem çarşıya bile gitmeme izin vermiyordu! İki yıl önce yani on beş yaşında bu aylardayken arkadaşlarımla Park Afyon'a gitmek istemiştim. Malesef sonu hüsran resmen eve tıkılı kalmıştım.

Her ne kadar iyi anlaşamasakta böyle konularda arkadaş ortamıma çok dikkat ederdi. Gitmek için kaç kere dil döktüm kadın Nuh diyor Peygamber demiyor. Ben senin arkadaşlarını tanımıyorum, nerden bileyim iyi niyetli olup olmadıklarını, sana kötü bir şey yaparlar, seni bilmediğin yerlere götürürler, yiyeceğine bir şey katarlar yok artık daha neler yani. Bir kere ben öyle insanlarla arkadaş olmuyorum.

Yani şöyle, insanlara başta bakıyorum içime sinmezse arkadaş olmuyorum ama asla dış görüşünüşüne göre yargılamam. Zaten bir insan iyi ya da kötüyse bakışları, hal ve hareketleri ile belli ediyordu.

Asansörden inip bir dairenin önünde durduk. Anahtarı çıkartıp anahtar deliğine soktu. Kapıyı açıp içeriye girdiğinde botumu çıkarmak için eğilmiştim ki, "Çıkartmana gerek yok ayakkabıyla gir." Konuşmasıyla utanmıştım. İçeriye girip kapıyı kapattım. Burası çok sıcaktı, dışarısı buz gibiydi götüm dondu. Montumu çıkartıp askılığa astım.

"Bir şeyler içer misin?" Canım bir şey istemiyordu."Yok teşekkür ederim." diyerek reddettim. "Tamam o zaman gel yatak odasına gidelim." dedi ve bir odaya girdi ben de peşinden gittim.

Odaya girdiğimizde tam karşıda uzun boylu camlar vardı, sağ tarafımda ortada kocaman bir yatak vardı.

Yanlarında ise iki tane küçük komidin vardı, yatağın karşısında ise siyah dolap vardı.

Dolabın yanındaki büyük valizi alıp yatağın üstüne koydu. Kapağını açıp dolaba doğru ilerledi. "Yardım edecek misin?" Yanına gidip, "Senin başka odalarda eşyan varsa onları al ben kıyafetlerini yerleştiririm." dedim, beni onaylayarak gitti.

Dolaba doğru ilerleyip kapakları açtım. Önce pantolonları ve eşofmanları alıp düzgün bir şekilde valize yerleştirdim sonra kazakları, gömlekleri, tişörtleri ve takım elbiselerini valize yerleştirdim. Sığmayanalar için başka bir valize çıkartıp yerleştirdim.

Valizleri yataktan indirip odadan sürüyerek çıkarttım. Erkek olduğu halde benden bile fazla kıyafeti vardı. "Oray kıyafetlerini yerleştirdim başka yardım edebileceğim bir şey var mı?" diyerek ona seslendim. "Salondayım, sağ tarafındaki kapıya doğru gel." Yanına doğru gittiğimde raftan kitapları indiriyordu.

"Bitti mi ne ara yerleştirdin?" dedi şaşırmış bir ifadeyle. "Evet yerleştirdim istersen bak." diyerek ona baktım. "Tamam bakmama gerek yok sağol." dedi. "Ne demek." Raftan ndirdiği kitapları valize yerleştirdi. "Evet benimkiler de bitti. Beraber bir şeyler yapalım dışarıda olur mu?" Ne yani benimle vakit mi geçirmek istiyordu?

"Olur bana fark etmez ama üstüm uygun değil ki önce eve gidelim." diyerek üstüme baktım. "Üstün gayette uygun, süslenip napacaksın zaten benim yanımdasın." dedi sinirle. İyi de ben ne dedim ki, hem bu niye durduk yere sinirlendi?

'Salak kardeşini kıskanıyor anlamadın mı?' dedi iç sesim. 'Hadi canım beni, beni mi kıskanacak daha neler bence eve şuan gitmek istemediği için öyle dedi evet evet o yüzden dedi.' Yani beni daha yeni tanıyor hem neyi kıskanacak ki?

"Hey nereye daldın." Ellerini gözümün önünde sallarken. Kafamı sağ sola sallayarak düşüncelerimden kurtuldum. "Hiç öylesine dalmışım."

"Tamam hadi gel gezelim, eksik okul eşyaların varsa onları alalım." Eksik okul malzememem yoktu ki her şeyim vardı. "Okul eşyalarım var gereksiz masraf yapmaya gerek yok." Boşa para harcamaya gerek yoktu.

"Gereksiz masraf mı olur, biz yine de alalım hem artarsa seneye de kullanırsın olmaz mı? Hem daha okul forması da alacağız." Aaa evet okul forması onu unuttum, aslında doğru söylüyor seneye de kullanırım.

"Tamam gidelim." diyerek dış kapıya yöneldim. Montumuzu giydiğimizde kapıyı açıp dışarı çıktık. Oray kapıyı kilitlediğinde asansöre bindik, asansör durduğunda inip apartmandan dışarı çıktık.

Arabanın kilidini açtığında hemen bindim, dışarısı çok soğuktu kış olmamasına rağmen. Oray'da bindiğinde arabayı çalıştırdı ve klimayı açtı. Ben ona bakarken, "Dışarısı soğuk hasta olma diye açtım." Ya ama sen böyle yaparsan ben eririm!

***

Onun konuşmasından sonra bir daha ikimizde konuşmadık. AVM'nin otaparkına arabayı park ettiğinde arabadan inip onun yanına gittim. O nereye gidiyorsa onu takip ediyordum.

"Ördek gibi beni mi takip edeceksin?"

"Ne ördek mi, daha iyi bir şey demeni beklerdim."

"Ne diyim köpek mi?"

"Hey! Onu demedim her neyse başka ne yapabilirim buraları bilmiyorum. Kaybolursam beni ararsın."

"Yanımda beni takip etmek varken niye arka yoksa götümü mü kolluyorsun?" Ne, ne dedi o? Terbiyesiz.

"Ne diyorsun sen terbiyesiz, abi olacak bir de şuna bak!"

"Kızım kaç kişi benim götümü beğeniyor biliyor musun?"

"Ne kızları be! Kimmiş onlar, hem onlar senin götünü nerden biliyor?" dedim sinirli bir şekilde. Tamam yeni tanıştık ama abim sonuçta yani.

Birden kahkaha atarak kafasını arkaya eğdi. Gülüyor vicdansızın oğlu, o nasıl gülüştür ya. Kafamı tam çevirmiştim ki kızları gördüm kafamı önüme çevirecektim ki fark ettiğim şeyle kızlara tekrar baktım. Onlar Oray'ın gülüşüne mi bakıyorlar hayran hayran?

Ellerimi onun dudaklarının üstüne koydum bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini anlamadım. "Noldu?" dedim ona bakarak. Ağzının üstündeki ellerimi gösterdi. Ellerimi çektiğimde konuşmaya başladı. "Kızım ne diye ellerinle ağzımı kapattın?"

"Canım istedi de o yüzden kapattım." Keyfimden kapattım ağzını ya! "Tabii ben de salağım ya inandım, ben gülerken karşıdaki kızların baktığını görüp kapatmadın sanki." diyerek imayla baktı.

"Hadi ya o kadar mı belli ettim." dedim kendi kendime. "Evet belli oluyor sen abini mi kıskandın he oy oy abisinin gülü." diyerek yanaklarımı sıkmaya başladı. Ellerinden tutarak çekmeye çalıştım ama çekemedim. Elleri çek be adam!

Ne diyor bu, ben onu dışımdan mı söyledim? Ay abisinin gülü dedi, tutmayın beni.

"Selam!" dedi az önce benim abimi kesen şahıslardan biri.

'Vay vay abi demeye başlamışşın.' dedi iç sesim. 'Ne diyim dayı mı o benim abim tabii ki abi diyeceğim.' Başka ne diyeyim ki. 'Erken değil mi abi demek için.' Doğru söylüyor ama hep abim olmasını istemiştim hep hayeller kurardım beni kıskanmasını, onun kıyafetlerini izinsiz giydiğimde bana kızmasını, onunla birlikte vakit geçirmeği.

"Tanışalım mı?" dedi kızlardan biri, üç kişilerdi. "Niçin tanışacaksınız acaba!?" derken ellerimi belime koydum. "Neden tanışmayalım?" Ay beni tutmayın valla ben yolarım bu kızları. Yanmış saçlı!

"Tanışalım kızlar!" dedi Oray. Cidden mi?

"Öyle mi?"

"Ne öyle mi?"

"Bunlarla mı tanışacaksın? " dedim dehşet bir ifadeyle.

"Hey! Bizim ismimiz var bu değil adımız." Hayır her konuya atlıyor bu kızlar! "Senle konuşmuyorum farkındaysan araya girme." Bana böyle alttan alttan dürtüyorlar.

"Evet tanışacak bir sıkıntı mı var tatlım!" dedi son kelimeyi bastırarak.

"Kardeşin mi baya küçük duruyor?" dedi çakma sarı yelloz. O bana küçük mü dedi tutmayın beni. "Teyze sen baya yaşlısın da o yüzden beni küçük zannettin ama ben küçük değilim. Yaşlılar kendinden küçük olanları normal olarak küçük görüyor, sen de haklısın napalım sizi de böyle kabul edeceğiz artık."

"Ooo lafı nasılda koydu! Üf kapak sesi burdan bile duyuluyor." dedi bir çocuk. "Arda! Senin burda ne işin var!" dedi şaşırmış ifadeyle. "Asıl senin ne işin var Oray abi bu kız kim?" dedi beni işaret ederek.

"Abi mi?" dedim kendi kendime. "Evet abim bir sıkıntı mı var?" dedi Arda kişisi. Ne, bak abim diyor lan yoksa bu da mı kardeşim, olamaz ya bu kadarı da fazla cidden.

BÖLÜM SONU..

Bölümü beğendiniz mi?

Umarım beğenmişsinizdir.

Sizce arda kim? Yoksa Alanur için yeni bir kardeş mi geliyorrr.

Alanurla Oray arasında geçen konuşmalar nasıldı? Son kısımda olan konuşmaları beğendiniz mi?

Instagram Hesabım; yazarnurofficall

DİĞER BÖLÜMÜNDE GÖRÜŞMEK ÜZERE KENDİNİZE İYİ BAKIN SEVİLİYORSUNUZ 🤎

Loading...
0%