Yeni Üyelik
7.
Bölüm

5. BÖLÜM: ACI

@yazarnurr7

“Bir insana sadece zarar geldi diye ilgi gösterilmesin. Eğer o insanı gerçekten seviyorsa o zaman ilgi gösterilsin.”

5. BÖLÜM: ACI

&

Dün AVM'de yaşanan son olaydan sonra eve gelmiştik, çünkü Balım ateşlenmişti. Eve geldiğimizde Agah Bey ve Leyla Hanım hastaneden gelmişlerdi. Sabah bir şeyi yoktu birden ne oldu anlamadım ama Allah'a şükür ateşi inmişti.

Bugün okul vardı, lanet okulu hiç sevmiyorum ama mecbur istediğim mesleğe ulaşabilmek için şu okula dayanacaktım. Dün forma alamadığımız için bugün serbest gidecektim.

Açık mavi yüksek bel, bol paça pantolon giydim. Üstüme ise beyaz, ince askılı, göbeği açık, dekolte olarak göğsümün altından oval bir şekilde tekrar açık olan crop giydim. Crop'un üstüne bej rengi kolej çeketimi giydim. Hava soğuktu o yüzden almıştım çeketi. Giyinme odasından çıkıp banyoya gittim. Saçımı tarayıp salık bıraktım, düzleştirmeye gerek yoktu. Zaten saçlarım düz, kırılması istemem.

Banyodan çıkıp okul çantamı aldım ve odadan çıktım. Asansöre bindim ve düğmeye bastım. Bu katta yani dördüncü katta ben, Alpay ve Oray kalıyoruz. Boş bir oda var ama o oda kilitli, neden kilitli olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Üçüncü katta Maran, Arın ve Ertuğ kalıyor ikinci katta Leyla Hanım, Agah Bey ve Balım kalıyor. Bu katta Agah beyin çalışma odası da varmış. Birinci katta ise misafir odaları var ve zemin kat; salon, mutfak felan vardı.

Evi tabii ki gezmedim, Leyla Hanım'a sordum. Evi gezmeye kalksam kaybolurdum o derece büyüktü. Asansörden inip mutfağa gittim, çalışan iki tane abla vardı. "Günaydınlar." dedim gülerek. "Günaydın kızım." Ayşe teyze benim idolümdü, ne kadar güzel yemekler yapıyor ya resmen parmaklarımı yiyeceğim.

"Günaydın." dedi bir kız, adını bilmiyordum. Tahminen yirmi iki ya da yirmi üç yaşında olabilir, sarı saçları ve mavi gözleri vardı. Kıza baktığınız zaman Türk demezsiniz, kıza aşık oldum resmen. 'Lezbiyen misin sen?' dedi iç sesim. 'Ne alaka yani.'

'Çok alaka sen anlamazsın yaşın küçük.' Ne! O bana yaşın küçük mü demişti.

Kızın yanına gidip, "Merhaba! İsmin ne?" diyerek ona baktım. "Merhaba adım Farah." dedi gülümseyerek. "İsminin anlamı ne?" diyerek bir soru daha sordum. Kız bana şimdi lanet okuyacaktı. Ben de çok meraklıyım, bu merak beni iyi yerlere götürmeyecekti.

"Kızın isminin anlamını napacaksın bücürük." Bu benimle niye inatlaşıyor ya, bir kere ben kısa değilim! "Önemli değil Alpay abi sorsun." Bu kız benim abime abi mi dedi? Benden başka kimse abi diyemez!

"Neşe anlamına geliyor." diyerek sorumu yanıtladı. "İsminin anlamı güzelmiş." Yalan külliyen yalan. Çok kötüymüş öğhh.

"Yardım edilecek bir şey var mı Ayşe teyze?" diyerek ona baktım. Boş boş oturmaktansa yardım ederim daha iyi. "Yok kızım, sen git otur masaya. Birazdan biz kurarız sofrayı." derken elindeki tavayı ocağa koydu. "Olsun Ayşe teyze yardım edeyim ben." dedim. Başını sallayarak, "Sen bilirsin kızım." dedi.

Mutfak dolaplarının karşısında camla kaplı duvar, köşede ise masa vardı. Masanın üstündeki börekleri alıp salondaki masaya koydum, diğer eksikleri de masaya yerleştirdim. Ben yerleştirirken onlarda gelmişti. "Günaydın." diyerek onlara baktım. Onlarda günaydın diyerek beni cevaplamıştı. Ertuğ yine bildiğimiz gibiydi.

Arın'ın yanına gidip oturdum. Agah Bey'in afiyet olsun demesiyle başladık. Sabah sabah niye kalkıyor ev halkının bazıları? 'Napacaksın Alanur, işleri vardır belki her şeye karışıyorsun.' dedi iç sesim. 'Ben mi her halta karışıyorum Allah Allah sen önce kendine bak maydonoz.' Haklıyım ama.

"Kızım bugün okulda ilk günün heyecanlı mısın?" Leyla Hanım'ın bana soru sormasıyla ona baktım. "Evet birazcık heyecanlıyım Leyla Hanım." dedim ona bakarak. Leyla Hanım dediğim için üzüldü ama anne de diyemem çok erken. Ben hazır değilim anne demek için.

"Merak etme tatlım, Oray abin orda bir sıkıntı olursa onun yanına gidebilirsin, zaten o seni sık sık takip edecek." Oray mı? Oray ne alaka? "Onun ne işi var orda?" diyerek kaşlarımı kaldırdım.

"Edebiyat öğretmeniyim o yüzden ordayım beğenemedin mi?" dedi Oray elindeki çatalı masaya bırakırken. "Yoo şaşırdım sadece, peki benim dersime girecek misin?" Yani sonuçta kardeşiz giremez bence.

"Allah bilir, belki girerim keyfim ne isterse." Allah Allah paşamıza bak hasta dedik bağrımıza bastık adamdaki egoya bak.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra arabaya binmiştik.

Ben ve Arın, Orayla birlikte sessizce okula gidiyorduk kimse konuşmuyordu. Arabadan dışarı bakarken karşımda gördüğüm okul dikkatimi çekti. Galiba bizim okuldu. "Benim şubem ne?" diyerek Oray'a baktım, belki biliyordur.

"12/C şuben seninle aynı sınıfta değiliz." dedi Arın. Önceki okulumda C şubesindeydim şansa bak. Oray arabayı durduğunda arabadan indim, benim inmemle ikiside inmişti. Oray ve Arın'ın yanına gittim, İkisinin ortasındaydım. Okulun bahçesine girdiğimiz anda herkes buraya bakmaya başladı.

Bunlar niye buraya bakıyorlar? 'Niye olacak Oray ve Arın'ın yanında seni gördükleri için bakıyorlar başka niye baksınlar.' dedi iç ses. Niye sanki ilk defa yanlarında kız görüyorlarmış gibi bakıyorlar.

"Ooo demek bizim okuldasın." dedi AVM'de ismini öğrendiğim Arda şahsı. "Evet bu okuldayım bir sorun mu var?" diyerek ona baktım. 'Kızım mal mısın az kibar ol öküz olma.' dedi iç ses. 'Sen bir sus ya, sensin o öküz.' Hayır yani benim konuşma tarzım böyle. 'Ben, sen olduğuna göre kendine öküz dedin.' dedi iç ses. Şuan seninle uğraşamayacağım.

"Yok bir sorun aksine sevindim, bence biz seninle iyi bir ikili olucağız." diyerek güldü. "Nerden biliyorsun iyi bir ikili olacağımızı?"

***

"Ya Arda bırak şu saçımı!" dedim cırlarken. "Salak asıl sen bırak saçımı!" diyerek bağırdı. Aaa ben de diyorum elimde kimin saçı var diye. "Al aman be saçını yedik sanki. Nerden bileyim senin saçın olduğunu." diyerek elimdeki saçını bıraktım. "Sen de benim saçımı bırak." diyerek alttan ona baktım, saçımı çektiği için kafamı kaldıramıyorum.

"Al bıraktım." diyerek ellerini saçımdan çekti, kafamı kaldırarak elindeki telefonumu aldım. Salak telefonumu almıştı. Biz birbirimizle didiştiğimiz için teneffüse çıkmamıştık. Üçüncü derse girecektik şimdi, ders almancaymış.

Almancam iyidir ama çokta iyi değil. Bir yere gittiğimizde kendi derdimi anlatacak kadar biliyordum. Oda bana yeterdi zaten yurt dışına çıkmayacağım için çokta sıkıntı değildi.

Önceki okulumda Ayşe hoca vardı, kadın tuvalete gitse Alanur diyecek. Onun dersinde herkes uyuyordu, bir soru soracak olsa Alanur sen yap bunu diyor tek ben katılıyordum onun derslerine.

Hoca sınıfa girerek, "Merhaba arkadaşlar ben Almanca öğretmeniniz Ceyda. Bundan sonra derslerimizi beraber işleyeceğiz. Okulun ilk günü diye ders işlemeyeceğim serbestsiniz." diyerek öğretmen masasına oturdu. İyi en azından serbest bıraktı.

Ardayla aynı sınıftaydık ve yan yana oturuyoruz. Sınıfa ilk girdiğimde herkes bana bakıyordu zaten hoca gelip ismimi sorduğunda herkes soy adımı duyunca şaşırdı. Eee tabi şaşırmaları çok normal. Telefonumu açarak instagram'a girdim.

Uzun süredir girmiyordum. Bildirimlere baktığımda bir çok kişinin istek attığını gördüm. Haber bu kadar çabuk mu yayıldı? İsteklere baktığımda Oray ve Alpay abinin isteklerini görüp kabul edip ben de onları takip ettim, hesapları açıktı.

Oray'ın hesabına girip baktım, baya bir takipçisi vardı. Paylaştığı fotoğraflara baktım, hepsini beğenip takip ettiği kişilere girdim. Ordan ailedekilerin hesaplarını bulup takip ettim. Lan Arın'ın bile 750 bin takipçisi vardı.

Aradan baya bir zaman geçmiş olmalı ki hocanın sesini duydum, kafamı kaldırıp hocaya baktım. "Zil çaldı arkadaşlar, yarın görüşmek üzere iyi dersler." diyip sınıftan çıktı. Zilin çaldığını yeni fark etmiştim. "Kantine inelim mi?" Dönüp Arda'ya baktım. "Olur inelim." dedim ve ayağa kalktım. Sınıftan çıkarak etrafa baktım. Kantinin nerde olduğunu bilmediğim için Arda'yı takip ediyordum.

Arda'ya dönerek, "Bunlar niye buraya bakıyorlar?" dedim. "Güzel kız gördükleri için." diyerek bana baktı. Şuan sallıyordu. "Salla şerefsiz, ciddi anlamda soruyorum."

"Kızım valla güzelsin fıstık gibisin hem ondan hem de seni Arınların yanında gördükleri için bakıyorlar. Duruyla birlikte gelmiyorlardı ve Arın onla takılmıyordu ben de dahil onunla takılmıyordum." diyerek sorumu cevapladı. Şaşırmadım açıkcası zaten kızın tipinden belli.

"Ay tabii benim gibi güzel kızı nerden bulacaklar güzelim, tatlıyım, mükemmelim, zekiyim." diyerek kendimi övdüm.

"Havalara bak havalara geçilmiyor, iyi ki bir iltifat ettik götün kalkmasın." diyerek bana baktı. Ona doğru bedenimi çevirerek "Ne diyim? Sen hayırdır gardaş." derken gözümü kırptım. Yüzünü buruşturarak, "Iyy Alanur, kızım sakın böyle konuşma valla yanında olan kişiler senden soğur bu ne ya." diyerek yüzünü daha da buruşturdu.

Tamam biraz şebeklik olsun diye yaptım. Eski okulumda da yapıyordum. Oy benim canım arkadaşım Şeyma'm, onu nasılda özledim. Bir ara arayım zaten beni merak etmiştir. Kesin eve de gitmiştir bu, telefona baktığımda aramasını göremedim.

Kantine girdiğimizde Arın'ı gördüm. Köşede oturuyorlardı, yanlarında arkadaşları vardı herhalde. Arın kafasını kaldırıp buraya baktı, hızlıca kafamı çevirdim.

"Nur şurası boş gel oraya oturalım." Boş dediği yer Arın'ın oturduğu yerin karşısı, sandalyeyi çekip oturdum. "Hadi yine iyisin okulda ilk günün diye ben ısmarlıyorum bu kıyağımı unutma." dedi gülerek. "N-" Tam konuşacakken sözümü kesti.

"Tamam sustum sakın konuşma." Güldüm bu dediğine. Ben gülerken Arın ve yanındakiler de buraya bakıyordu. Toplamda dört kişilerdi Arınla beraber.

Arda tostları almaya gittiğinde kantine Oray geldi. Boş masa var mı diye bakarken gözleri ben de durdu ve gülerek buraya doğru yürüdü. "Nasıl alıştın mı yeni okuluna?" Alışmasam bile mecburen alışmak zorundayım. Ona bakarak, "Yani sayı-" derken biri üstüme sıcak bir şey döktü.

"Ahh!" diyerek inledim, her tarafım yanıyordu. "Derya ne yaptığını zannediyorsun?" dedi Arda. Gelip elindeki suyu üstüme dökmeye başladı. "Derya sen ne yaptığını zannediyorsun, görmüyor musun? Alanur iyi misin?" dedi Oray, yanıma gelip dökülen yere bakıyordu.

"B-ben ç-çok özür dilerim hocam görmedim." dedi üstüme döken kız.

"İyi misin Alanur?" dedi Arın endişeli bir şekilde. "Değilim her yanım yandı çok ağrıyor." diyerek ağlamaya başladım. Şuan her tarafım feci bir şekilde yanıyordu.

Arda elimden tutup beni kantinden sürüklemeye başladı. Bahçeye çıktığımızda beni bırakıp gitti, tam nereye gitti diye bakacakken biri hortumu üstüme tuttu. Arda'nın tuttuğunu gördüm. "Arda ne yapıyorsun?" diyerek yanımıza Arın geldi. "Ne mi yapıyorum? Görmüyor musun kız kardeşin yandı, neden onunla ilgilenmiyorsun senin yüzünden onun üstüne sıcak kahveyi döktü." diye bağırdı Arda.

"Arda ona bağırma, hem benimle ilgilenmek zorunda değil." Tamam belki onun yüzünden yanmış olabilirim ama benimle ilgilenmesine gerek yok. Bana bir şey olduğu için değilde benimle gerçekten ilgilenmek istediğinde ilgilensin, bu yüzden ilgilenecekse hiç ilgilenmesin.

"Alanur geçti mi hemen hastaneye gidiyoruz." dedi Oray endişeyle. "Gerek yok hocam ben iyiyim." Eliyle burnunu sıkıp, "Kızım ne hocası ya." dedi kendi kendine, okuldayız ve o benim öğretmenim oluyordu. Elimden tutup arabaya doğru beni sürüklemeye başladı. Arabanın kapısını açıp beni bindirdi sonra kendisi bindi ve arabayı çalıştırdı.

Arabanın aynasına gözüm kaydı, Arın bakıyordu.

Bakmasın.

***

Ne ara hastaneye geldik bilmiyorum. Oray hemen arabadan inip benim kapımı açtı. Arabadan inip hastaneye giriş yaptık, ben danışmana uğrarız diye düşünürken asansörün olduğu yere gidip asansöre bindik. Asansör üçüncü katta durduğunda indik.

Kapıyı çalıp içeri girdi, ben de arkasından odaya girdim. "Abi Alanur'un üstüne sıcak kahve döküldü baksana." diyerek konuya direk girdi. Biz niye Maran'ın yanına geldik ki başka bir doktor'un yanına gidebilirdik.

"Noldu, nasıl döküldü üstüne iyi misin?" Al işte bir kişi daha. "İyiyim bir kız yanlışlıkla kantinde döktü. Biraz abarttılar, seni de rahatsız ettik kusura bakma gidelim Oray. Hem artık ağrımıyor Arda su dökünce geçti." diyerek kapıya doğru yürümeye başladım.

"Ne rahatsız etmesi, beni rahatsız etmedin benim işim bu. Neresi yandı bakalım otur sedyenin üstüne." dedi itiraz istemeyen ses tonuyla, mecbur sedyenin üstüne oturdum. "Nereye döküldü aç bakalım." Karnıma döküldü ama ben nasıl açayım utanırım.

'Salak mısın onlar senin abin, hem abin olmasa bile doktor mecbur açmak zorundasın.' dedi iç ses. Sen niye her zaman haklısın ya bir sus.

Kafamı kaldırarak, "Karnıma döküldü." dedim.

"Tamam aç bakayım."

"Açayım mı?"

"Aç Alanur." dedi bıkmış bir ifadeyle.

"Şimdi mi açayım?"

"Alanur, Acun gibi ne reklam yapıyorsun aç artık şu karnını ben bile sinirlenmeye başladım abimi düşünemiyorum artık." dedi Oray sıkılmış bir ifadeyle. Tamam birazcık abartmış olabilirim.

"Tamam sinirlenmeyin açıyorum, siz de hemen sinirleniyorsunuz ya." diyerek sitem ettim. Giydiğim hırkayı çıkardım. Zaten göbek açık giymiştim ama evden çıkmadan hırkanın önlerini kapatmıştım izin vermezler diye ama dur onlar benim giydiklerime karışamazlar.

"Bu ne Alanur!" dedi ikisi de aynı anda. Anlamamazlıktan gelerek, "Ne ne?" Oray bana bakarak, "Anlamamazlıktan gelme Alanur. Bu içine giydiğim şey ne?" Ben de ona bakarak, "Crop." dedim.

"Onu sormuyorum bunu ne ara giydin ve biz neden görmedik." dedi bu seferde. "Madem biliyorsun sorma, sabah evden çıkmadan giydim. Siz de görmediniz çünkü hırkanın düğmeleri kapalıydı." dedim sinirle.

"Neden giydin?" Bu seferde konuşan Maran'dı. "Canım istedi ve giydim, ne giyip giymediğim sizi ilgilendirmez." dedim sinirle. Benim giydiğim şeylere karışamazlar.

"Biz senin-" Lafını keserek, "Tamam anladık, siz benim abim olabilirsiniz ama bu kıyafetlerime karışacağız anlamına gelmiyor." Hırkamı aldım ve kapıyı açıp odadan hızlıca çıktım. Tamam abim olabilirler ama karışamazlar.

Karışsabile Maran asla. Ertuğ bana onca lafı sayarken ağzını açıp tek kelime etmedi. Tamam Alpay da beni tanımıyordu, ama beni yine de ona karşı savundu. Maran'a kalbim kırıktı.

Hızlı hızlı giderken duvara tosladım. Elimi kafama götürdüm, off çok ağrıyordu. Ben önüme bakarak yürüyordum ya nasıl çarptım? Geri çekilip tam karşıma bakacakken bir göğüs gördüm. Lan ben duvara çarpmadım mı?

Tam kime çarptım diye başımı kaldırdığımda, "Bir daha dikkatli yürü bana değilde duvara çarpabilirdin ufaklık." dedi tanımadığım bir kişi. "Hey ben ufak değilim!" diyerek ona baktım. "Bana göre ufaksın."

Tamam birazcık haklı. Biraz daha geriye gidip onun boyuna baktım. Evet boyu baya uzundu 1.95 felan vardır tahminen. Kaslıda evet evet baya bir kası var gömleğinin üstünden bile belli. Bir dakika o asker mi. Aşık olabilir miyim. Allah'ım sana geliyorum.

"Olabilir bu seni ilgilendirmez. Sen asker misin?" dedim ona bakmak için kafamı kaldırırken. "Olabilir bu seni ilgilendirmez." Az önce ona dediğim lafı bana diyordu.

"Heyy o benim lafım." dedim. "Olablir." Off söylesen sanki öleceksin. "Hadi ya lütfen söyle asker misin?" diyerek ona bakmayı sürdürdüm. "Napacaksın asker olup olmadığı mı?" Seni teröristlere ispikleleyeceğim. Allah'ım napabilirim ki!

"Hayır ben seninle niye konuşuyorum ki?" dedi kendi kendine mırıldanırken ama duymuştum. Arkasına dönüp yürüyecekken, "Hey bekle bir saniye." diyerek kolunu tuttum. "Ben de asker olmak istiyorum, o yüzden sordum." diyerek kendimi açıkladım.

"Bundan banane." dedi umursamaz bir tavırla. "İyi tamam bir şey demedim." diyip önüme dönüp yürümeye başladım. Bir, iki, üç ve dört. Bir adım daha atacakken kolumdan tuttu. İşte bu. Üzgün bir yüz ifadesi takınıp arkama döndüm.

"Evet askerim." Ne nazlandın ya. "Zaten biliyordum asker olduğunu." dedim bilmişlikle."Kızım sen iyi misin neden soruyorsun o zaman?" dedi, kesin içinden bu salak ne diyor diye düşünüyor. "Onu sormuyorum ya rütben ne?" Bana bakarak, "Allah Allah sen rütbeyi biliyor musun?"

Bu da beni iyice salak yerine koydu canım. Ellerimi belime koyarak, "Tabi ki biliyorum Allah Allah ben derinlenmesine araştırma yaptım. Asker olayım diye, diğer insanlardan bir üst seviyede olabilmek için karateye gittim, boksa gittim, vücut geliştirmeye gidicektim ama gidemedim. Ona da gideceğim." Nefes almadan konuşmuştum.

"Hımm, zeki kızsın ama seni yerler giremezsin askeriyeye." dedi bilmiş bilmiş.

"Girerim."

"Giremezsin."

"Girerim diyorum."

"Ben de giremezsin diyorum."

"Ben de gireceğim diyorum nokta." dedim.

Arkadaş bunlar benim yine tersime gidiyor ya. Tam konuşacakken, "Alanur." dedi birisi. Tabii ki Oray'dı, ondan başka kim olabilir. Arkama dönerek ona baktım merdivenlerin orda durmuş bakıyordu, biz ise merdivenlerden baya uzaktaydık.

"Sen-" Çarptığım kişi konuşmaya başlamıştı ki, ben hemen önüme döndüm ve koşmaya başladım. "Hey nereye gidiyorsun ufaklık. Kaçmak sana yakışmıyor." dedi çarpıştığım kişi.

"Bu seni ilgilendirmez." dedim hem bağırarak hem de koşarken. Hastaneden dışarı çıktım, bir dakika ben niye kaçıyorum ki? Harbi malım ben. 'Cidden malsın kızım, insan abilerinden kaçar mı?' dedi iç ses. İlk defa haklı konuştun.

Arkamı dönerek hastaneye girmek için adım atmıştım ki arkadan biri belimi tuttu. Elini çevirip kıracakken ağzıma bez tuttu. İçime nefes çekmemeye çalışsamda çekmek zorunda kalmıştım.

Beni arabaya koyarken gözlerim kararmıştı. "Abi kızı aldık." Bu son duyduğum kelimeydi. Gerisi koca bir karanlık.

BÖLÜM SONU..

Alanur'u kim, neden kaçırdı?

Alanur'un marana kızması.

Sizce, alanur kiminle çarpıştı?

Instagram Hesabım; yazarnurofficall

DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE KENDİNİZE İYİ BAKIN SEVİLİYORSUNUZ 🤎

Loading...
0%