Yeni Üyelik
11.
Bölüm

9. BÖLÜM: KADERE YAZILMIŞ HAYAT

@yazarnurr7

“Ağlamak benim kaderimdi. Gülmek kaderime yazılmamıştı ve ben bu yüzden doğru düzgün mutlu olamıyordum. Kaderim az ağla çok gül diye yazılmamıştı, kaderim çok ağla az gül diye yazılmıştı.”

9. BÖLÜM: KADERE YAZILMIŞ HAYAT

&

Günlerdir odamdan dışarı az çıkıyordum, o gün kapıyı açtığımda bir adam vardı. Elindeki kutuyu bana verdikten sonra onun selamı var diyip gitmişti. Kutuyu daha açmamıştım. İçinde ne olduğunu merak ediyorum ama korkuyorum. İçimdeki şey belki beni üzecek. Bilemiyorum belki de bilmediğim bir şey öğreneceğim...

O günün üzerinden tam tamına on beş gün geçmişti. O artık her kimse, beni her gün gizli numaradan arıyordu. Hep aynı şeyleri söylüyordu ama artık robotik sesle konuşmuyordu kendi ses tonuyla konuşuyordu. Çok olmamıştı kendi sesiyle konuşalı.

Şöyle bir gerçek var ki sarhoş olduğunda beni arıyordu. Beni sevgilisi zannederek, 'Sevgilim nerdesin, seni çok özledim.' diyip ağlamaya başlıyordu. İşte o an içimde ona karşı acıma duygusu ortaya çıkıyor.

Aşıktı... Hemde çok, anlatamayacağım kadar ama sonra aklıma bana dedikleri geliyor ve içimdeki acıma duygusunun yerini öfke ve korku alıyor. Sevdiği kadına karşı aşkını anlattıktan sonra, 'Onları mahvedeceğim." diyordu.

Mahvedeceği tek kişi ben miydim, yoksa başka birileri de var mıydı?

Babamlara söylemek istiyorum ama söyleyemiyorum. Beni tehdit ediyordu, 'Eğer onlara söylersen, küçük kardeşine veda edersin.' dedi.

Böyle bir şeyi asla ama asla göze alamazdım...

O daha çok küçük. Hem o giderse ben ölürüm. O benim herşeyim... Yıllar sonra kendimi ilk kez bir abla gibi hissettim. Bana abla diyordu, o bana öyle seslenince içimde tarifi olmayan bir şeyler oluyor. Hem bir insan kardeşinin ölümünü nasıl göze alabilir ki! Hangi insan kardeşinin ölmesini ister?

Bana, 'Sen benim ikinci annemsin.' dedi geçen gün. 'Annemden sonra seni seviyorum. Babamdan bile çok seviyorum!' dedi. Bu o kadar anlamlı ki benim için, o yüzden bunu göze alamazdım.

Ertuğ... Onun için ne demeliyim bilmiyorum ama geldiğim günden bile daha çok garip davranıyordu. Davranışları bir şey yaptığını kanıtlıyor ama ne? O adamın dediğine göre çok yakınımda olan bir kişi bana zarar verecekmiş, ama kim? Doğrusu gerçek mi orası meçhul.

Aklıma gelen şeyle durdum. Bir saniye ben, ben bunu nasıl unuturum! O gün hastane odasında duyduğum o konuşmalar... Zihnimde tek tek canlandı. O gün hastanede konuşulan şeyle Ertuğ'un konuşması bana çok yakın geliyor. Ama öğrenmem lazım, belki de ben yanılıyorum. Bilemiyorum kesin bir bilgiye ulaşmalıyım ama nasıl?

Eğer bir ip ucu bulabilirsem gerisini bulmak kolay. Ahmet'e söylerim o çözer. Ahmet benim eski okulumdaki arkadaşımdı. Bilgisayar gibi birçok teknolojik araçla arası çok iyi. Kendi yazılımını bile kuruyordu.

Ona güvenebilirim. Ama önce işe yarayacak bir kanıt lazım. Ben kendi iç düşüncelerimle dalmışken kapının açılmasıyla düşüncelerimden ayrıldım.

"İkizim iyi misin, kaç kere kapıyı tıklattım cevap vermiyorsun?" dedi yanıma gelirken.

"Hiç öylesine dalmışım duymadım kapı sesini." derken aklım hâlâ düşüncelerle doluydu.

"Sen şu son günlerde iyi değilsin. Bir şey mi oldu bana anlatabilirsin ben her zaman burdayım. Eğer şimdi anlatmazsan istediğin her zaman anlatabilirsin." Yanına doğru gidip sarıldım. "Teşekkür ederim şimdi anlatamam ama sonra anlatabilirim." dedim mırıldanarak.

Ona hâlâ sarılırken aklımdan birçok şey geçiyordu. "Uyumak ister misin?" dedi. Evet bu çok iyi olurdu, gece korkudan uyuyamıyordum. "Olur beraber uyuyalım ama yanımdan gitmek yok." dedim ona bakarak.

"Tamam gitmem yanından,"

Yorganı açarak, "Hadi gir içine." dedi. Dediğini yaparak yorganın altına girdim. Üstümü örtüp yatağa yanıma yattı bana sarılarak, "İyi uykular ikizim." dedi. Ben de ona sarılarak, "Sana da iyi uykular." dedim ve gözlerimi kapattım. Gözlerimi kapattığım gibi hemen uykuya daldım.

***

Kaç saat uyudum bilmiyorum, içimdeki huzursuzlukla uyandım. Kafamı çevirip yanıma baktım ama Arın yoktu. Bana söz vermişti, gitmiyecekti yanımdan. Yataktan hızlıca kalktım ayağıma terlikleri giymeden odadan çıktım hemen.

O adamdan korkuyordum eve girebilirdi.

"Arın!" diye bağırdım ama cevap gelmedi. "Evde kimse yok mu? Anne, baba, abi nerdesiniz?" dedim tekrar bağırarak.

Ağlıyordum.

Beni yalnız mı bıraktılar?

Korkuyorum.

"Anne, baba nerdesiniz korkuyorum? Lütfen nerdesiniz?" dedim, her tarafa baktım ama kimse yok.

Televizyondan ses gelince irkildim.

"Alanur." dedi, o ama n-nasıl o-olu-r bu? Direk salona koştum. Karşımdaki televizyonda o vardı. Ve, ve gülüyordu.

"Nasılsın Alanur? Evdekiler nasıl, daha doğrusu evde onları bulabildin mi?" diyip kahkaha atmaya başladı.

"S-sen na-nasıl b-biliyor-sun?" dedim ağlayarak. Geri geri gitmeye başladım.

Başımı ellerimin arasına alarak sıkmaya başladım."Yeter! Yeter benimle neden uğraşıyorsun, ben ne yaptım sana? Yalvarırım dur artık! Dayanacak gücüm kalmadı benim. Yeter ya yeter bıktım sizden yaşamak istemiyorum." dedim, hem bağırarak hemde saçlarımı çekiştirirken.

"Daha iyi günlerin bu. Yaşamak zorundasın sen, sana ona yaptıkları gibi yapacağım. Duydun mu beni? Can çekişeceksin, ölmek isteyeceksin, beni öldür diyeceksin ama yok öyle kolay ölüm. Can çekiştireceğim." dedi bağırarak.

Daha fazla ağlamaya başladım. "Kes çeneni." dedi tahammülsüzce.

Kameradan çekilerek bir yeri göstermeye başladı. "Bak kardeşin Balım." dedi.

"B-ba-lım." dedim sessizce. O-o yerde kanlı bir şekilde yatıyordu.

Hayır! Hayır hayır, olamaz bu. Bunu yapmış olamaz!

"Hayır! Hayır bunu yapmış olamazsın," dedim bağırarak.

"Sen bana söz verdin ona zarar vermeyecektin. Sen ne yaptın?" dedim daha çok bağırarak.

Hayır.

B-bu olamaz.

Onun canına kıyamaz.

Bana söz vermişti.

Ona zarar vermeyecekti.

"Sen, s-sen k-katilsin. Se-n b-enim kar-de-deşimin katilisin. Cani herif ona nasıl kıyarsın." dedim sessizce.

"Böyle kıyarım işte." diyip tekrar silahla onu vurdu.

"Dur! Yapma. Ne istersen yaparım ama onun canına kıyma. Yeter! Lütfen vurma onu." dedim daha çok ağlayarak.

Yalvarıyordum.

Ama bir işe yaramıyordu.

"Bir de bu kardeşinin biraz tadına bakalım. Ha nasıl olur?" dedi, duyduklarım canımı çok fazlasıyla yaktı.

Ona nasıl dokunacaktı? O daha çok küçük. Nasıl? Vicdanı nasıl el verecek?

"Sen! Seni cani herif b-bu ke-kelimeleri nasıl söylersin ha, sen ne tür bir sapıksın? Onu öldürdüğün yetmediği gibi şimdi de tecavüz mü edeceksin? Seni geberteceğim adi sapık herif." dedim bağırarak.

"Evet tecavüz edeceğim. Nasıl durdurabileceksin beni, ki zaten burda olsan bile beni durduramazdın. Gücün yetmezdi. Sonra köşede ağlarak bizi izlerdin." dedi kahkaha atarak.

Tekrardan ağlamaya başladım. Allahım ben ne yapacağım? Annem, babam ve abimler yok onlar neredeler? Bilmiyorlar mı Balım'ın onun elinde olduğunu?

"Bak yalvarıyorum sana, ona d-okunma. Ne istersen yaparım yemin ederim. Lütfen onu bırak, bari ölüsü rahat olsun." dedim sesim titrerken.

"20 dakikan var. Eğer 20 dakika içinde burada olmazsan sonunu sen düşün." dedi.

"Adres?" dedim hemen ayağa kalkarak.

"**** deposu, süren başladı." derken televizyon kapanmıştı.

"Ben şimdi oraya nasıl gidebilirim. Ama gitmek zorundayım Balım'ı onun elinden kurtarmalıyım." dedim evden çıkarken.

Dışarıda korumalar bile yoktu. Nerede bunlar? Sokakta koşuyordum. Bir araba arıyordum ama yok. Yok yok, her zaman geçen arabalar bugün yok.

Neden?

Ben nasıl yetişeceğim.

Şimdiden bile 2 dakika geçmişti bile.

"Kimse yok mu? Yardım edin lütfen." dedim bağırarak.

Neden kimse çıkıpta yardım etmiyor.

Bu kadar mı merhametsizler?

Ana caddeye çıktım. Hayır. Lanet burdan da geçmiyor araba. Söylediği yer depoydu. Nasıl gidiceğim bilmiyorum. Lanet olsun yolu bile bilmiyorum.

Ben çok kötü ablayım.

Kardeşimi bile koruyamadım.

Keşke, keşke onun yerinde ben olsaydım...

Yolda koşarken bir araba sesi işittim. Arkama dönüp arabaya doğru ilerledim. Elimle dur işareti yaptım.

Araba yavaşlayarak önümde durdu. İçerideki kişi camı indirerek, "Buyrun." dedi.

Elimdeki adresi ona vererek, "Abi lütfen bana bu adresin nerde olduğunu söyler misin? Lütfen yalvarıyorum çok önemli." dedim ağlarken.

"Tamam sakin ol, gel bin arabaya bu dediğin depo uzakta arabayla daha hızlı gidersin." dedi.

"Çok sağol abi." dedim arabaya binerek.

"Ne demek insanlık öldü mü?" dedi. "Bir şey soracağım. Bu depoda napacaksın sen oralar ıssız yerler. Başına bir şeyler gelebilir." dedi, haklıydı ama gitmek zorundayım.

"Abi oraya gitmek zorundayım çok önemli, ölüm kalım meselesi." dedim ağlamamaya özen göstererek.

"Bak benim polis arkadaşım var onu da arayalım gelsin." dedi telefonu cebinden çıkartırken.

"Olmaz!" dedim hızlıca. "Haber veremem kimseye oraya tek gitmek zorundayım."

"Neden? Birisi seni tehdit mi ediyor? Senin ailen nerde, onların haberleri yok mu?" dedi.

"Ailem var ama onları evde bulamadım. Nerde olduklarını bilmiyorum." dedim ağlamaya başlarken.

"Hey ağlama!" dedi torpidodan peçete çıkartırken. Bana verdiğinde aldım ve gözlerimi sildim.

"Ben de seninle geleyim başına orda bir şey gelebilir." dedi.

Gelemez.

Yoksa ona da zarar verir. Ben başka bir ölüyü kaldıramam. Başka bir insanın canına göz yuma yuma ölmesine izin veremem.

Gelmemeli.

Yoksa oda ölür.

Araba dururken, "Hayır sizin gelmenize gerek yok beni buraya kadar getirdiğiniz için teşekkür ederim." dedim ve arabadan hızlıca inip koşmaya başladım.

"Hey bekle beni." dedi arkamdan gelirken. "Olmaz bekleyemem. Yoksa seni de öldürür git burdan. Yürü git. O seni görmeden kaç." diye sessizce bağırdım.

"Vay vay Alanur. Çok yazık." dedi dilini damağına vururken.

Arkama döndüm ve onu gördüm. İlk defa görüyordum. Hemen önüme dönüp, "Koş neyi bekliyorsun. Canından mı olmak istiyorsun?" dedim bağırarak.

Arkadaki adamlara eliyle işaret vererek, "Adamı da alın." dedi.

Hayır.

Hayır hayır olamaz. Adamı öldürecek.

"Sana git burdan diyorum, anlamıyor musun?" diyerek tekrar bağırdım.

"Peki sen? Bunlar tekin biri değil. Tahmin etmiştim böyle olacağını. Keşke destek çağırsaydım." dedi.

Ne, polis miydi o?

"Salak polisi buraya mı getirdin? Ben sana ne dedim." dedi üzerime doğru gelirken.

"Kızı bırak," dedi polis abi.

Korumalar onu çoktan tutmuştu bile artık çok geç.

"Devletin memurunu bu şekilde alıkoyamazsınız."

"Bal gibi de alıkoyarız." dedi bana bakarken. Beni deponun duvarına yaslayıp ellerini boğazıma doğru götürüp sıkmaya başladı. Ellerinden tutup çekmeye çalışıyordum ama çekemiyordum. Çok güçlüydü.

Nefes alamıyorum.

"Bı-rak ne-fes ala-mı-yorum." dedim kesik kesik. Ayaklarım uyuşmaya başlamıştı. Daha fazla sıkamaya başladı.

"B-ı-rak." dedim tekrardan.

Nefes alamıyordum.

"Alanur! Alanur uyan kabus görüyorsun." Birinin beni sarsmasıyla gözlerimi açtım.

Nefes nefeseydim. Ben ölüyordum, ellerimi istemsizce boğazıma götürdüm. Sıçrayarak yattığım yerden kalktım. Etrafıma baktım odamdaydım.

"İyi misin? Al su iç." diyen Arın'a baktım. Elinden suyu alıp içtim.

Evet sadece bir kabustu.

Gerçek değildi.

Ama gerçek de olabilirdi.

"İyi değilim." diyip ağlamaya başladım. Piskolojim bozulmuştu. Nerdeyse on beş gündür aynı kabusları görüyordum. "Sen hiç iyi değilsin Alanur. Artık bu durum kötüleşmeye başladı. Piskolojik destek almak ister misin?" dedi.

Hayır istemiyorum piskolojik destek felan. Onlar beni daha da delirtir.

"Hayır istemiyorum," dedim. "Arın gördüğüm şeyler çok kötüydü. O- o öl-dürüyordu." Arın'a sarılıp hıçkırarak ağlamaya başladım.

"Alanur bana anlatmak ister misin? Belki içine dökmek iyi gelir." dedi, sıkıntıyla nefes aldığını işittim.

Ona anlatmalı mıyım bilmiyorum ama patlamak üzereyim.

"Anlatacağım ama kimseye anlatmayacaksın tamam mı? " dedim ondan ayrılırken.

"Anlatmayacağım." dedi.

"Yemin et."

"Yemin ederim Alanur."

"Ben o gün yani ateşlendiğim gün seninle ben ayrılmıştık çıkışta." dedim.

"Evet de konumuzla ne alakası var." dedi kaşlarını kaldırarak.

"Beni dinle."

"O gün seninle ayrıldıktan sonra yolda yürüyordum. Biri beni gizli numaradan aradı." diyip Arın'a baktım. Kaşlarını daha da çatmıştı. "İkilemde kaldım. Sonra telefonu açtım ve bir adam konuşmaya başladı."

"Ne dedi sana?" dedi Arın ellerini çenesine doğru götürürken.

"Ona kim olduğunu sordum. Bana yakında öğreneceksin etrafındaki insanlara çok güvenme dedi. Sevdiğin insanlara dikkat et başlarına bir şey gelebilir dedi." dedim ellerimle oynarken.

"Sonra ne dedi?"

"Hiç bir şey, telefonu kapattı."

Ona Ertuğ'un konuştuğu şeyleri söylesem mi? Ama olmaz abisi sonuçta. Hem belki bana inanmayabilir.

"Başka bir şey oldu mu yani seni aradımı bir daha?" dedi bana bakarken. "Evet arıyor hâlâ." dedim gözlerimi kaçırarak. "Ve sen de bunu bana yeni mi söylüyorsun Alanur?" dedi Arın ayağa kalkarak.

"Evet korktum çünkü beni tehdit etti. Söyleyemezdim sana, daha söylemeyecektim ama içimde daha fazla tutamazdım." dedim.

"Neyle tehdit etti seni?" dedi sinirli bir şekilde.

"Balımla tehtit etti tamam mı? Eğer bir kişiye bile söylersen ölür dedi. Korktum. Onu öldürmesinden korktum. Anlıyor musun beni?" dedim ben de sinirlenerek.

"Bunu abimlere söylemeliyiz. Böylesine önemli bir şeyi nasıl söylemezsin." Hâlâ anlamıyordu beni.

"Diyorum ya Arın tehdit etti beni. Neden anlamıyorsun? Eve kamera taktırmış. Sadece benim odamda yok onu da bugün fark ettim. Evdeki bütün odalarda kamera var. Bir tek ben ve Ertuğ hariç." dedim bağırarak.

"Ertuğ abimin odasında niye yok?" dedi oda bağırarak.

"Neden mi çünkü abinde bu işin içinde beni öldürmek için plan kuruyor. Sizi bana karşı doldurmayı planlıyor." demek çok isterdim ama yapamazdım. Elimde kanıt olması lazım. Kanıtsız benim laflarım bir hiç olur.

"Bilmiyorum." dedim ona bakarak.

"Sen bir şeyler biliyorsun ve bana söylemiyorsun!" Evet biliyorum ama söyleyemem. Beni anlamıyordu, nasıl söyleyebilirim ki.

"Hayır bilmiyorum zaten bilsem söylerim." dedim ona bakarak.

"Hayır biliyorsun ve benden gizliyorsun başka şeylerde var onları da gizliyorsun."

"Çocuklar noluyor ne bu gürültü?" dedi annem, annem içeri girerken diğerleride girmişti. Hayırdır niye hepsi odaya girdi? Arın bana bakarak, "Nolacak kızınla kavga ediyorum." dedi.

Ne! "Ne bir saniye be-" Sözümü keserek, "Sana inanamıyorum bunu yaptın mı cidden?" dedi.

"Neyden bahsediyorsun Arın ben hiç bir şey anlamıyorum." dedim ona bakarak.

"Hayır! Hayır sen beni gayet iyi anladın." dedi üzerime doğru gelirken.

"Hop Arın yavaş napıyorsun sen?" dedi Alpay abim önüme geçerken.

"Abi bu kız çok fena benim proje ödevimi alıp Talha'ya vermiş." dedi.

Ne! Ben onun proje ödevini Talha'ya mı vermişim yok artık daha neler.

"Ne diyorsun Arın sen, ben mi vermişim?" dedim elimle kendimi gösterirken. "Yok canım sen verir misin ben verdim. Bir daha bana yaklaşma duydun mu beni? Senin gibi ikizim olduğun güne lanet olsun." diyip odadan çıktı.

Ben öyle bir şey yapmamıştım. Arın birden neden böyle davranmaya başladı? Gözlerim dolarken odadaki kapıya doğru baktım. Ertuğ eliyle gülüşünü saklamaya çalışıyordu ama ben görmüştüm. Evet şimdi daha emin oldum. Ertuğ'un ne planlamaya çalıştığını.

Annemin yanına gidip, "Anne yemin ederim onun proje ödevine elimi değdirmedim." dedim. Oray abime bakarak, "Abi bana inanmıyor musunuz?" dedim.

"Hayır saçmalama tabii ki sana inanıyoruz. Birden neden böyle oldu şaşırdık. Arın'a noldu? Sizin aranızda problem yoktu. Birden bire noldu?" dedi Alpay abim. "Ben bilmiyorum neden öyle davranmaya çalıştı. Anlamıyorum." dedim düşünceli bir şekilde.

"Neyi anlamıyorsun ha, daha ne yapabileceksin çocuğun ödevini arkadaşına vermişsin." dedi yanıma gelip. "Ertuğ haddini aşma." dedi Oray abim.

"Ertuğ, Ertuğ ne? Ne istiyorsun benden? Yeterin ya gözünüzü açın şu kızın gerçek yüzünü görün." dedi.

"Benim gerçek yüzüm bu. Başkaları gibi iki yüzüm yok benim. Gerçekler neyse er ya da geç ortaya çıkacak zaten." dedim kararlı bir şekilde.

"Ertuğ aşağıya in daha fazla olay çıkmasın." dedi annem.

"Anne." dedim.

"Bebeğim merak etme sen, Arın belli ki başka bir şeye sinirlenmiş. Ben halledeceğim." diyip odadan çıktı.

Alpay abimin telefonu çalmasıyla oda odadan çıktı. Oray abime dönmüştüm ki, "Eyvah derse geç kaldım ben gidiyorum akşam görüşürüz." dedi odadan çıkarken.

"Görüşürüz." dedim arkasından.

"Evet sonunda tek kaldık ha Alanur." dedi Ertuğ.

"Senin benimle derdin ne?" Bu sorunun cevabını cidden çok merak ediyorum. Benimle alıp veremediği ne?

"Seninle bir derdim yok. Sadece ayağımın altında çok dolaşıyorsun ve ben ayağımın altında dolaşan kişileri yok ederim." diyip odadan çıktı.

"Hadi bakalım kim kimi yok ediyor göreceğiz, bunu zaman gösterecek." dedim kendi kendime.

BÖLÜM SONU..

Evet yine geldik bölüm sonuna bölümü beğendiniz mi fikirlerinizi alalım.

Bu bölümü ağlayarak yazdım.

Sizce arın birden bire neden öyle davrandı.

Ertuğ ne planlıyor Alanur'un dediği gibi onu öldürmeyi mi planlıyor?

Instagram Hesabım; yazarnurofficall

DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE KENDİNİZE İYİ BAKIN SEVİLİYORSUNUZ 🤎

Loading...
0%