@yazarus_1
|
"Hazır mısın?" diyerek yanıma gelen Pelin'e gülümseyerek baktım. "Çok heyecanlıyım," derken bile sesim titremişti. "Sakin ol, çok güzel geçecek." Bugün kafede sahne alacağım ilk gündü. Yeni hayatımın kapıları sonuna kadar açılmıştı lakin ben her bir adımda kendimi sorguluyordum. "Sakin ol, yaparsın." İç sesim bile beni destekliyordu, daha ne olsun değil mi? "Bu arada çok güzel olmuşsun," dedi Pelin beni baştan aşağı süzerken. Siyah bir elbise giymiştim diz kapaklarımda biten. "Çuval giyse yakışır ona," diyerek salona gelen Pars, bana ışıl ışıl gözlerle bakıyordu. Yanıma geldiğinde elimden tutarak etrafımda döndürdü. Daha sonra elimi bırakarak birşeyler mırıldandı ve bana doğru üfledi. "Ne yapıyorsun?" diye sordum merakla. "Nazar değmesin diye dua okuyorum," dediğinde kahkaha attım. "Nazar değecek kadar güzel değilim," dedim kahkahalarımın arasında. "Sen aynaya bakmiyor musun Berra?" dedi ciddiyetle. "Zevzek," diyerek kardeşinin ensesine bir şaplak attı Pelin. "Ah," dedi Pars ensesini tutup yüzünü buruşturdu. "Acıdı," dedi yalandan dudak büzerek. "Hadi hadi, daha fazla oyalanmadan çıkalım. Geç kalacağız." Pelin salondan çıktığında ben hâla gülümsüyordum. "Berra," diye bana seslenen Pars'a baktım. Cebinden çıkardığı telefonu bana uzattı. "Bu artık senin, sana ulaşabileceğim bir telefonun olsun istedim. Her zaman yanında olamayabilirim." Derin derin baktı gözlerime. "Keşke her zaman yanında olabilsem." Bakışlarımı kaçırıp yanağımın içini ısırdım. Telefonu usulca aldığımda teşekkür etmeyi de ihmal etmemiştim.
*** Sahne alacağımız kafe çok şirin bir yerdi. Masalar arka arkaya dizilmiş, sahneye yakın bir alan ise insanların dans etmesi adına boş bırakılmıştı. içeride koyu tonlar hakim olsa da bu kesinlikle boğucu olmamıştı. "Beğendin mi?" diye sordu Pars. "Evet, gerçekten çok güzel," dedim. Birlikte sahnedeki gençlerle konuşan kadına doğru yürümeye başladık. Acı kahve saçları dalga dalga beline dökülmüştü, vücudundaki elbise kıvrımlarını ortaya çıkarmıştı. "Zeynep Hanım," diye bağırdı Pars. Kadın bize döndüğünde gülümseyerek sahneden indi. "Hoşgeldiniz çocuklar," dediğinde gözleri bana takıldı. Tahminen otuzlu yaşların sonundaydı. "Sen Berra olmalısın," dediğinde elini uzattı. Kısa süren tokalaşmamızın ardından, "Kendini sakın yabancı hissetme. Buraya çoğunlukla Türkler gelir, kafede olduğum günler kendimi memleketimde hissediyorum." dedi yumuşacık sesiyle. "Teşekkür ederim," dedim. "Çocuklar yarım saat içinde çalmaya başlarsınız. Şimdi hazırlıklarınızı yapın." Zeynep Hanım yanımızdan uzaklaşınca bizde sahneye doğru yürümüştük. Pars ve Pelin bana şarkı seçiminde yardımcı oluyordu, kafe de bu sürede yavaş yavaş doluyordu. "Buraya hep Türkler mi gelir?" diye sordum Pelin'e. "Çoğunlukla, öyle olur. Bizler zaten hep Türkçe şarkılar çalarız. Memleket hasreti çekenlerle dolup taşar burası da." Pelin'in açıklamasının ardından bakışlarımı şarkıların olduğu kağıda çevirdim. "Bunu söyleyebilirsin," dedi Pars. Gösterdiği şarkı Zakkum, Gökyüzünde. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Bu şarkıyı zamanında abim için söylemiştim, her dinlediğimde aklıma o gelirdi. Geçmiş benim için bittiğine göre bu şarkıyıda geçmişin tozlu raflarına kaldırmalıydım. "Aslında bunu söyleyebilirim," dedim parmağımla kağıtta ismi yazan şarkıyı gösterirken. Semiramis Pekkan, Bana Yalan söylediler. Pars tek kaşını kaldırarak baktı yüzüme. "Sen öyle istiyorsan öyle olsun," dediğinde kafamı tamam anlamında salladım. "O zaman başlıyoruz," dedi Pelin. Herkes yerlerine geçtiğinde mikrofona doğru yürüdüm. İnsanlar birbirleriyle sohpet eşliğindeydi. "Hoşgeldiniz," dedim dikkat çekmek adına. Bütün gözler bana çevrildi bir anda. "Bugün benim burada ilk günüm. Umarım keyifli bir akşam geçirirsiniz." Müzik başladığında ışıklarda loş bir hal almıştı. derin bir nefes verdim. Bir aleme indim yalnız Yerde toprak gökte yıldız Bİr yan susuz bir yan deniz İki el bir baş verdiler Bir çift göz ağlarda güler Dört bir yanda benim gibiler Kalbimde ufak bir sızı hissettiğimde masalara tek tek göz gezdirdim. En arka sıralardaki insanlar ışıktan dolayı net görünmüyordu. Doğru söz içinmiş diller İşte kalbin sev dediler Kalbimdeki sızıyı bastırmak ister gibi kalbime dokunup gözlerimi kapattım Bana yalan söylediler Bana yalan söylediler Kaderden bahsetmediler Varsın böyle geçsin ömrüm Neşeyle dolsun bari her günüm Gözlerimi açtım, birini arar gibi. Hani benim sevdiklerim Hani gönül verdiklerim Hasret gider ben giderim En arka sırada biri ayağa kalktı, kalbim kulaklarımda atarken ışığa doğru yürümeye başladı. Hani benim sevdiklerim Hani gönül verdiklerim Hasret gider ben giderim Ve Turgut bütün ihtişamıyla karşımda duruyordu.
|
0% |